Tenha bir üşüme!

YORUM | M. NEDİM HAZAR 

“Ne çok acı var!” diye başlar günlüğüne Zarifoğlu.

Buna bir de gurbetteki yalnızlığı eklersen, yine şairin dediği gibi kemik gibi oluyor her şey. Ne yana dönsen batıyor bir şekilde…

Nasıl bir çağa denk geldik şaşkınlığıyla sarsılıyoruz her gün.

Yüz, belki bin yılda yaşanmayacak hercümerçler arasında sarsılıyoruz.

Benim gibi kraker karakterliler için inanın çok ama çok zor bir çağ bu.

Kemik gibi ne yana yönelseniz canınız yanıyor, her şey batıyor.

Kalbimde 2 stent vardı, iki hafta önce iki tane daha taktılar.

Belki defibratör, dedi doktor…

Bu kadar çok acı, bu kadar acizken kaldırılması ne kadar zor bilemezsiniz.

Doğrusu, bilirsiniz elbette.

Çünkü biraz daha hafif belki, belki çok daha ağırını yaşayanlardansınız eminim.

Nereye dokunsanız bir yara kanıyor, nereye denk gelseniz bir yara denk geliyor yaranıza.

Neredeyse artık her gün “Yapma!” diye haykırıyorum inanın bana.

“O da mı gitti?”

Muazzam bir altüst oluş devranında debeleniyoruz. Koyu bir karanlığın, kaskatı soğukluğunda betonarme bir yalnızlık kuşatıyor bedenlerimizi.

Bunu yaşatan zalimlerden bağımsız olarak söylüyorum bunları. Orası ayrı bir fasıl…

Ama kımıldadıkça kanıyoruz her gün. Kanadıkça tökezliyor, kırılıyor, eksiliyoruz.

Yusuf da gitmiş. Çağlar… 30 yılı aşkın bir dostluğumuz olan bu asrın şövalyelerinden biriydi.

Korona denen bela onu yatağa düşürmüş ve iki hafta mücadele edebilmiş.

“Yapma” dedim “Yusuf da mı gitti yani?”

Anılar hücum etti sonra. Bekarlığımızın son dönemlerine. Sinemaya gidişlerimize, gece geç saatte son otobüsü kaçırınca saatler süren yürüyüşlerimize. Ertesi sabah aynı aşkla gazeteye gidişimize.

O naif, karakterli kişiliği karşımda durdu.

“Ben hiçbir zaman araba almayacağım, basın plakamı sen kullan” deyişi. Onunkini de kaybettikten sonra, kaç gün pencerede araba hırsızı nöbetine çıkışımı tebessümle izleyişi…

İlk kitabının taslağını bana uzatışı sonra.

“Kuyu suyuyla alınan abdestler ne güzel” satırlarına “yeryüzünde bu satırları bir tek Yusuf yazar zaten” deyişim geldi aklıma.

“Gerçek değildir masallar ama yalan da değildir!”

Değil mi Yusuf!

Daha bu acının dehlizlerinden çıkamadan bir telefon daha…

Ne çok acı var demiş ya Zarifoğlu…

Dedeme dair ilk hatıram kucağına alıp beni, köstekli saatini dinletmesi. Kulağımda tik takları hayranlıkla dakikalarca dinlerken mutlaka bir ses ile bölünürdü bu terapi saati: “Salih Usta!”

Salih idi ismi dedemin. Çok küçük yaşta kaybettim dedemi. Neredeyse başka hatıram yok köstekli saatten…

20 yıl sonra hayatımda yine hiç eksik olmadı “Salih Usta!” sesi.

Kayınpederimin de ismi Salih idi. Hem de ustaydı. Elinde takım çantası mahallede girmediği ev yoktu. Hepsinin cemaziyülevvelini bilirdi inşaatların. Muazzam bir zanaatkar, müthiş bir yardımseverdi. Hava kararıp dönmediyse mutlaka mahallede birilerinin bir şeyini tamir ediyordu.

Kendi halinde samimi bir mümin. Tam bir peygamber sevdalısı. Tabii Mekke. Alzheimer hastalığına yakalandığında en çok Hacca gitme isteğini bastıramaz olmuştuk.

Bütün vakit namazlarını camide kılan halis bir Müslüman.

Hastalığın ilerlediğini, cami yolundan dönerken kaybolmalarından anlamıştık. Neredeyse her gün biri getiriyordu eve Salih Usta’yı.

Salih Topaloğlu. Bir pehlivan gibiydi son dönemine kadar. Eve bir şey alındığında (odun kömür) herkesten çok taşıdığını bilirim, hepimizin üç dört katını taşırdı her seferinde. “Bir de gençsiniz peh” derdi tebessümle.

Alzheimer dünyanın en tuhaf hastalığı.

Küsuratını, fuzuliyatını, safrasını atıyor sanki hayatın. Akıl hatırlamayarak hastayı ödüllendiriyor belki ama çevresini perişan ediyor.

Sonra zehirli çağ.

En çok o mutluydu ve bize yapılanları idrak etmediği için çok şanslı saydım hep kendisini.

Son iki ayını cihazlara bağlı olarak yaşadı Salih Usta ve Yusuf’tan birkaç saat sonra aldık onun da haberini.

Salih Usta da yürümüştü Rabbisine.

Bir acı daha gün batmadan, bir yara daha…

Mümkünse Yasin dostlar, değilse Fatiha da olur…

Acıya duadan başka sürülecek şey yok zira!

Bu dünyanın en tenha yeri kalbimiz çünkü…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. İnna lillahi ve İnna ileyhi raciun. Kıymetli hocam başınız sağolsun. Rabbim sizlere ve sevenlerine sabır versin inşaAllah. Ruhları şad olsun. Mekanları cennet olsun.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin