Oğlan bizim kız bizim yargısı

YORUM | MEHMET YILDIZ

Geçen yazıda Erdoğan’ın yargı sopasını kullanarak Aydın Doğan medyasını havuza nasıl dahil ettiğini ele almıştık. Erdoğan’ın yargıyı etkileme suçunu işleyerek bizzat yakından takip ettiği SPK davası uzun yıllar devam etti. Hapse girme tehdidi başında kılıç gibi sallanan Aydın Doğan sonunda iktidara teslim olmaya mecbur kaldı. Bugün gazete ve televizyonlarının havuz medyasından bir farkı yok. Kurtulabildi mi? Tabii ki hayır. Bugünlerde 28 Şubat’ın medya ayağı da yargılansın diye manşetler atan iktidar medyasının çığlıklarına bakılırsa Aydın Bey’in daha çok çekeceği var.

Yargıya müdahale zamanla Erdoğan iktidarının rutini haline geldi. İktidarın başını ağrıtması muhtemel dosyalar bırakın mahkeme aşamasını, daha soruşturma aşamasında yapılan baskılarla kapatıldı.

Hatırlarsınız, İstanbul’da kendisinden habersiz bir arsa satışını öğrenen Erdoğan, TOKİ başkanına ağzına geleni söyledikten sonra “kupon arazileri benden habersiz satmayacaksınız” demişti. Yargıda da durum bundan farklı değil. Özellikle Saray’ı yakından ilgilendiren “kupon” davalarda hakimler “bir yerlere” sormadan karar veremez oldular. Kazara önündeki dosyaya bakıp bir karar veren olursa başına gelmeyen kalmıyor. En kısa zamanda hakkında soruşturma açılıyor. Görev yerini değiştirme, sürgün ve ihraç tehdidi cabası. Beğenmediği bir karar verdiği için Anayasa Mahkemesi bile Erdoğan’ın hışmından kurtulamamış, AYM’nin verdiği bir karar için “tanımıyorum, uymuyorum, saygı duymuyorum” demişti. Bu tehdidin ne anlama geldiğini herkes biliyor artık. Haklarında henüz bir iddianame dahi hazırlanmamış, 17 aydır cezaevinde tutulan iki AYM üyesinin durumu bütün yargı camiasının önünde bir ibret levhası olarak asılı duruyor. Anayasa ve yasalar ayaklar altına alınarak yüksek mahkemenin iki üyesine bunları yapan tepesinde HSK kılıcı sallanan hâkim ve savcılara ne yapmaz!

ORTAYA SAÇILDIĞI HÂLDE DEVAM EDEN SKANDALLAR

Bu yazıda 17/25 Aralık’tan 15 Temmuz sürecine kadar olan yargıya müdahalenin örneklerini okuyacaksınız.

Erdoğan iktidarının doğrudan müdahale ettiği en çarpıcı örneklerden biri, İzmir’de yürütülen ve dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın bacanağının da adının karıştığı Liman Yolsuzluğu soruşturmasıdır. Dönemin Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kenan İpek, İzmir Başsavcısı Hüseyin Baş’ı arayarak “bu saatte git, (soruşturmayı yürüten) cumhuriyet savcısını değiştir, tüm kararları iptal et, bu soruşturmayı durdur. Bunu yapmazsan sonuçlarına katlanırsınız.” diyerek soruşturma savcısı Ali Çelik’in görevden alınmasını istemişti.

İkinci örnek, Adana’da yürütülen ve MİT tırlarının durdurulup aranmasına ilişkin soruşturmadır. Her iki soruşturmada da dönemin Adalet Bakanı ile müsteşarı, ilgili Cumhuriyet Başsavcılarını doğrudan arayarak, söz konusu soruşturmaları kapatma talimatı vermişlerdi.

Erdoğan, özellikle MİT TIR’ları konusunda yargıya müdahale adına işlenebilecek bütün suçları işledi. Zaten son birkaç yılda Gülen cemaatine mensup olduğu gerekçesiyle “silahlı terör örgütü üyeliği veya yöneticiliği” suçlamasıyla düzenlenen bütün iddianamelerde, 17 Aralıktan sonra MİT TIR’larının durdurulması konusu standart olarak yer alıyor. (Bir diğeri de Selam Tevhid Kudüs Ordusu soruşturması.)

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, 29 Mayıs 2015 tarihinde, Adana’da durdurulan MİT tırlarıyla Suriye’ye silah taşındığının kanıtlarını içeren bir haber yapmıştı. Bu haber yayınlandıktan iki gün sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, TRT 1’deki canlı yayında şunları söyledi: “Milli İstihbarat Teşkilatına atılan bu iftiralar, yapılan gayri meşru operasyon, bir yer de bu ajanlık ve casusluk faaliyetidir… Bu haberi özel haber olarak yapan kişi de öyle zannediyorum ki, bunun bedelini ağır ödeyecek; öyle bırakmam onu” açıklamasını yapmıştır. Talimatı alan yargı (İstanbul 7. Sulh Ceza Hâkimliği) gereğini yapmış, 26 Kasım 2015 tarihinde, Can Dündar’ı casusluk ve terör örgütüne yardım gerekçesiyle tutukladı. Dündar ve haberde imzası olan Cumhuriyet Gazetesi Ankara temsilcisi Erdem Gül, yaptıkları gazetecilik faaliyetinin bedelini, cezaevine girerek ağır şekilde ödediler.

Ne var ki, memlekette o zamanlar ağır aksak da olsa işleyen bir hukuk sistemi vardı. Sulh Ceza Hakimliklerinden sonuç alamayan Can Dündar ve Erdem Gül’ün avukatları bu kararı Anayasa Mahkemesine taşıdı. Anayasa Mahkemesi, soruşturmada ‘hak ihlali’ yaşandığına hükmetti. 3 ay cezaevinde kalan Dündar ve Gül 25 Şubat 2016’da tahliye edildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisine rağmen verilen bu karara çok öfkelendi ve “Ben Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu karara sadece sessiz kalırım o kadar ama onu kabul etmek durumunda değilim. Karara uymuyorum, saygı da duymuyorum” dedi. Cumhuriyet gazetesi Can Dündar yönetiminde yaptığı bu haberin bedelini hala ödemeye devam ediyor. Can Dündar da bir yolunu bulup soluğu Almanya’da aldı.

Ve geçtiğimiz hafta… Erdoğan’ın Fransa ziyareti sonunda Macron’la beraber yaptığı basın toplantısında Fransız gazetecinin MİT tırlarına ilişkin sorusunu cevaplama yerine “FETÖ ağzıyla konuşuyorsun” diyerek hakaret etmeyi tercih etti. Bu arada canlı yayında iki şeyi itiraf etti. Birincisi, operasyonu yapan savcıların hapiste olduğunu. İkincisi MİT tırlarının gerçekten silah taşıdığını!..

YANDAŞ İSTEDİ, HSYK 2 GÜN İÇİNDE HAKİME SORUŞTURMA AÇTI

4 Nisan 2016 tarihinde, iktidar yanlısı internet trollerinden Fatih Tezcan, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a hitaben yazdığı bir tweet mesajında, “Şırnak’ta PKK’lı terörist Ahmet U.’yu mahkemeden serbest bırakan hâkim Ayşe Özel. Sicil no 100601. Gereğini yapar mısınız? @bybekirbozdag” dedikten iki gün sonra HSYK ismi geçen hâkim hakkında soruşturma başlattı. Bu somut olay, Türkiye’de yargının dış etkilere karşı ne kadar açık olduğunun açık kanıtıdır. Zaten Hakimler ve Savcılar Kurulu üyelerinin twitter mesajları incelenirse bahsi geçen trollerden pek farklı olmadıkları, mesailerinin büyük kısmını sosyal medya trollerini RT etmekle geçirdiklerini görebilirsiniz.

5 Nisan 2016 tarihinde A Haber isimli iktidar güdümündeki bir haber kanalında, “Arka Plan” isimli bir programa katılan AKP’nin etkili milletvekillerinden Galip Ensarioğlu, Başkanlık Sistemini savunduğu beyanlarında, “Parlamenter sistem bizim işimize gelir. Yasama da bizde, yürütme de bizde, yargı da bizde. Bizim, yani Meclis’in AK Parti hükümetini denetlemek gibi bir şeyi olabilir mi?” ifadelerini kullanarak, yargının resmen AKP’nin kontrolünde olduğunu itiraf etti. Aynı programda, üç dönem AKP milletvekilliği ve TBMM Anayasa Komisyonu Başkanlığı yapmış Anayasa Hukuku profesörü Burhan Kuzu da, bu beyanları destekler mahiyette, “Oğlan bizim, kız bizim; niye denetleyelim” ifadelerini kullandı. Kuvvetler Birliği rejimine geçiş ve dolayısıyla diktatörlük anlamına gelen bu beyanların kamuoyunda tenkit edilmesi üzerine, 7 Nisan 2016 tarihinde RS FM isimli radyoda, gazeteci Yavuz Oğhan’ın “Yanlışlıkla mı ağzınızdan kaçırdınız?” şeklindeki sorusuna, Galip Ensarioğlu, “Yanlışlıkla ağzımdan kaçırmadım” diyerek, beyanlarının sürç-i lisan olmadığını ifade etti.

Bir ülkede yargı erkinin bağımsız olup olmadığının göstergelerinden biri de mahkemelerin yeniden yapılandırılması veya üst bir mahkemeye atanma durumu hariç, hâkimlerin talepleri olmadan ve görev süreleri dolmadan atandıkları mahkemeden veya görevden alınamamalarıdır. Ancak Türk yargı sisteminde bu böyle olmuyor. İktidarın hoşuna gitmeyen kararlar alan hakimler anında tenzil-i rütbeyle yer değiştiriyor. İşte bazı örnekler:

  • Ankara’da Başbakan Tayyip Erdoğan’ın çalışma ofisine dinleme cihazı konulduğu iddiasıyla açılan ve kamuoyunda adı “Böcek Davası” olarak bilinen davada beraat kararı veren Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi hâkimleri İsmail Bulun ve Numan Kılınç, görev süreleri dolmadan, 23 Temmuz 2015 tarihli HSYK kararnamesi ile görevlerinden alındılar. Aynı davada, tutuklu Hasan Palaz’ı tahliye eden 2. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi Fatma Ekinci de başka bir mahkemede görevlendirildi.
  • Yürütme organının Gülen Hareketi aleyhine kullandığı soruşturmalardan biri de KPSS soruşturması olup, bu soruşturmada 25 tutuklu hakkında tahliye kararı veren 4. sulh ceza hâkimi Ramazan Kanmaz da henüz bir yıl bile görev yapmadan başka bir mahkemede görevlendirildi.
  • Ankara’da diğer bazı tutukluları serbest bırakan 6. Sulh ceza hâkimi Hülya Tıraş ile 7. Sulh ceza hâkimi Bahadır Coşlu da atandıkları görevde bir yıllarını dahi doldurmadan, başka mahkemelerde görevlendirildi. Aslında, sulh ceza hâkimlerinin ilk atandıkları 17 Temmuz 2014 tarihinden 28 Temmuz 2015 tarihine kadar geçen bir yıldan 10 gün daha fazla süre zarfında, Ankara’ya atanmış 8 sulh ceza hâkiminden 6’sı görevinden alındı.  Bu hâkimlerin temel görevden alınma gerekçesi, 2015 yılının Şubat, Mart ve Temmuz aylarında verdikleri tahliye ya da tutuklamama kararlarıdır.
  • 30 Nisan ve 1 Mayıs 2015 tarihlerinde 63 tutuklu hakkında tahliye kararı verdikleri için İstanbul’da tutuklanan hâkimler Metin Özçelik ve Mustafa Başer’in 24 Temmuz 2015 tarihli aylık tutukluluk incelemesinde, tutuklu hâkimlerin tahliye edilmesi gerektiği yönünde oy kullanan Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi Nilgün Güldalı, bir gün sonra HSYK kararı ile başka bir mahkemeye atandı.
  • Youtube’a erişimin engellenmesi yönündeki TİB kararının yürütmesinin durdurulması yönünde karar veren Ankara 4. İdare Mahkemesi Başkanı Cihangir Cengiz Konya İdare Mahkemesine tayin edildi.
  • Erdoğan’ın arkadaşı bir müteahhit tarafından inşa edilen ancak İstanbul’un siluetini bozduğu için 16/9 kulelerinin yıkılması kararını ve 3. Havalimanı’nın ÇED raporu için yürütmenin durdurulması kararı veren İstanbul 4. İdare Mahkemesinin başkan ve iki üyesi de başka illere tayin edildi.
  • Gezi Parkı ve çevresindeki Taksim Meydan Projesini iptal eden kararı alan İstanbul 10. İdare Mahkemesinin Başkanı Rabia Başer Bölge İdare Mahkemesinde görevlendirilmiş, üye Ali Kurt da Van iline tayin edildi.
  • 17 Aralık 2013 tarihli yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasında Hükümet üyelerinin çocuklarının da bulunduğu şüpheliler hakkında tutuklama kararı veren hâkim Cemil Gedikli, 1 yıl 6 ay içerisinde önce İstanbul’dan Erzurum’a, daha sonra da Kastamonu’ya tayin edildi.
  • 15 Ekim 2015 tarihli HSYK kararnamesi ile, Cumhurbaşkanı’nın kızı Sümeyye Erdoğan’a suikast yapılacağı yönünde Hükümete yakın bazı gazetelerde çıkan haberlerin yalan ve iftara olduğunu içeren iddianameyi kabul eden Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi hâkimi Osman Burhanettin Toprak, görev süresi dolmadan Konya iline tayin edildi.
  • 1 Kasım 2015 tarihli genel seçimlerden bir süre önce, Gülen Hareketi’ne yakın bazı televizyon kanalları, iktidarın baskısı sonucu, Digitürk isimli yayın platformundan çıkarılmıştı. Bu televizyon kanallarından Bugün TV ile Samanyolu Yayın Grubunun bünyesinde yayın yapan televizyon kanallarının bağlı olduğu tüzel kişiliklerin açtığı davada, televizyon kanalları lehine karar veren Mersin 1. Tüketici Mahkemesi hâkimi Mustafa Çolaker, 7 Aralık 2015 tarihinde HSYK tarafından bu görevinden alınarak, hemen Çorum ilinde görevlendirildi.
  • Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mazlum Bozkurt, Kurmay Albay Hüseyin Kurtoğlu ile beş subayın mahkûm edilmesine ilişkin ilk derece mahkemesi kararının onanması yönünde görüş bildirdiği için, HYSK tarafından 1 Aralık 2015 tarihinde açığa alındı. (Geçen yazıda bahsettiğimiz, Başbakan’la Adalet Bakanı arasında geçen ses kaydındaki Hüseyin albay konusunu hatırlayın.)
  • Ankara 5. Sulh ceza mahkemesi hâkimi iken Fetullah Gülen’in pasaport iptali haberi için 5. Sulh cezada, TIB’deki casusluk haberi için 7. Sulh cezada tekzip kararı veren hâkim Süleyman Köksaldı Ankara 21. İş Mahkemesi hâkimliğinde görevlendirildi.
  • 26 Temmuz 2015 tarihli Sabah Gazetesi’nde “Paralele kararsız hâkime yetki ayarı” başlıklı bir haber yayınlandı. Haberde, “Paralel yapı soruşturmalarında kararlı tutum takınan hâkimler ağır ceza mahkemesi üyeliği gibi görevlere getirilirken, ikircikli davranan hâkimler aile ve asliye ceza mahkemelerinde görevlendirildi.” ifadeleri yer aldı. 23 Temmuz 2015 tarihinde toplanan HSYK, 2 bin 800 hâkimin yetkilerini yeniden belirledi. Yetki kararnamesinde, paralel yapı ile mücadelede yeterince kararlı olmayan hâkimlerin mevcut yetkileri alınarak başka mahkemelerde görevlendirildi.

 

Gelecek yazı: 15 Temmuz sonrasında yargı trollere teslim

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin