Hapishanelerde ölüme terkedilen mâsumlar ve kasten cana kıyma cinayeti

YORUM | Prof. Dr. MUHİTTİN AKGÜL

Bütün dinlerde ve dünyevi sistemlerde, insanın can ve mal güvenliği, insan hayatı, korunması gereken zaruri bir hak olarak ele alınmıştır. Bu hakkın, hiç kimse tarafından sınırlandırılması, sona erdirilmesi, kısmen dahi olsa tehlikeye atılması sözkonusu edilemez. Bundan dolayıdır ki bütün dinler ve yeryüzündeki bütün hukuk sistemleri, cana kıymayı önlemek için, ağır yaptırımlar ve cezalar ön görmüşlerdir. 

İslam, sulhu, silmi, barış ve güveni esas alan bir dindir. Bunun içindir ki, masum bir kimsenin öldürülmesi, büyük günahlardan sayılmıştır. Hayat veren Allah olduğu gibi, bu hayatın alınması da ancak Cenab-ı Hakk tarafındandır. Her şahsın can dokunulmazlığı ve hayat hakkı vardır. Hiç kimsenin, bu hakkı elinden alması söz konusu değildir.

 İnsan, yaratılışından itibaren çok önemli bir varlık olduğundandır ki, onun canını emniyete almak için konulan kısas hükmü, sadece Kur’ân-ı Kerim’de olmayıp diğer dinlerde de vardır. Kısas aslında bir hayatı yok etmek değil, aksine hayatları kurtarmak için konulmuş bir kuraldır. Caydırıcı olması bakımından, başka ölümlerin önünü kesen önemli bir engeldir. Böylesine caydırıcı bir kuralın varlığında, aklı başında hiçbir insan, başkasını öldürmeye teşebbüs edemez. 

İnsanlığın ilk günahı Hz. Âdem’in (a.s.) oğlunun, kardeşini öldürerek irtikap ettiği cürümdür. Kur’ân, bu tarihi günahı âyetlerle tüm insanlığa hatırlatırken (Mâide 5/27-31), Allah Resûlü de mübarek sözleriyle yeryüzünde bu cürmü işleyecek her potansiyel kâtilin günahından, Hz. Âdem’in (a.s.) kâtil oğlunun da nasipleneceğini beyan buyurmaktadır.

BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

Hz. Mûsâ’ya (a.s.) gelen Tevrat’ta: “Adam öldürmeyeceksin.” (Çıkış, 20:13) “Bir adamı vuran, vurduğu ölürse mutlaka öldürülecektir… Fakat zarar olursa o zaman can yerine can, göz yerine göz, diş yerine diş, el yerine el, ayak yerine ayak, yanık yerine yanık, yara yerine yara, bere yerine bere vereceksin.” (Çıkış, 2/2-25) şeklinde, oldukça açık bir şekilde kısas hükmü bulunmaktadır. 

Tevrat’taki bu ifadelere işaretle Kur’ân-ı Kerim’de de şöyle buyrulur: “Hem Tevrat’ta onlara şu hükmü de farz kıldık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş karşılıktır. Hülasa bütün yaralamalar birbirine kısas edilir. Fakat kim bu kısas hakkından feragat edip bağışlarsa bu, kendi günahları için keffaret olur. Kim Allah’ın indirdiği ahkâm ile hükmetmezse, işte onlar tam zalimdirler.” (Mâide 5/45). 

İnsan hayatı İslam nazarında o kadar önemlidir ki, bir kişinin haksız yere öldürülmesi, bütün bir insanlığın öldürülmesi gibi kabul edilmiş (Mâide 5/32), başkasına ait bir cana kıyıldığında, bunun cezası olarak da kısas uygulanması emredilmiştir. (Bakara 2/178-179). 

 Aynı zamanda insan hayatının bu önemindendir ki, kişi kendi hayatını müdâfaa ederken öldüğünde, en yüksek bir derece olan şehitlik mertebesiyle müjdelenmiştir. (Tirmizî, Diyât 21; Ebû Dâvûd, Sünnet 29). Açlıktan ve susuzluktan dolayı ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kalınca, ölmeyecek kadar haram olan şeylerle hayatını kurtarması izni verilmiştir.

Kur’ân’daki: “Hiçbir cana kıymayın!” yasağı, sadece başkalarını değil, kişinin kendi canını da kapsamı içine almaktadır. Çünkü o da, bu emri takip eden yasağın içine dahildir. Bu nedenle intihar da, cinayet kadar büyük bir günahtır. 

Bir mü’minin başka bir mü’mini öldürmesi, kasıtsız bir hatanın dışında asla câiz değildir. Hatayla olduğunda da, bunun belli bir cezası vardır. Sadece mü’minlerin değil, diğer insanların öldürülmesi de yasaklanmış ve böyle bir durumdaki cezalar da yine Kur’ân tarafından açıkça belirtilmiştir:

 “Müminin mümini öldürmesi olacak iş değildir, ancak yanlışlıkla olursa başka. Kim yanlışlıkla bir mümini öldürürse mümin bir esir (köle) âzad etmesi ve öldürülenin ailesine teslim edilecek bir diyet vermesi gerekir; ancak onlar diyetten vazgeçip bağışlarsa o başka. Eğer yanlışlıkla öldürülen, kendisi mümin olmakla birlikte Size düşman bir kavimden ise, öldürenin mümin bir esir (köle) âzad etmesi gerekir. Eğer öldürülen, aranızda anlaşma bulunan bir topluluktan olursa, varislerine teslim edilecek bir diyet ile mümin bir esir âzad etmesi gerekir. Bunları yapmaya gücü yetmeyenin, Allah tarafından tevbesinin kabulü için ardarda iki ay oruç tutması gerekir. Allah her şeyi hakkiyla bilir, tam hüküm ve hikmet sahibidir.” (Nisâ 4/92).

Yine Kur’ân’a göre kasden bir müminin öldürülmesi, cehennemi, Allah’ın gazabını, lanetini ve büyük azabını gerektiren bir suç olarak kabul edilmiş (Nisâ 4/93), Resûlullah (s.a.s) de adam öldürmeyi yedi helak edici büyük günah arasında saymıştır. (Buhârî, Vesâyâ 23; Tıb 48 Müslim, Îmân 144; Ebû Dâvûd, Vesâyâ 10).

Hz. Peygamber (s.a.s)’den, insan hayatının değeriyle ilgili şu ifadeler de oldukça önemlidir: “Kıyâmet gününde insanlar arasında hükmü verilecek ilk dava, kan davalarıdır.” (Buhârî, Diyât 1; Müslim, Kasâme 8). “Dünyanın tamamen yok olması, Allah katında müslüman bir kişinin öldürülmesinden daha hafiftir.” (Tirmizî, Diyât 7). “Her kim yarım cümleyle de olsa, bir müslümanın öldürülmesine yardım ederse, kıyâmet gününe, iki kaşının arasına (Allah’ın rahmetinden ümidini kesmiştir.) yazısı yazılmış olarak getirilir.” (Tirmizî, Diyât 8).

Şimdi de günümüzde geçerli olan Türk Ceza Kanununa göre insan hayatıyla ilgili düzenlemelere kısaca bir göz atalım.

Aslında mevcut kanunlarda da adam öldürme, öldürmeye teşebbüs etme, sebep olma gibi fiiller, ağır cezalarla engellenmeye çalışılmaktadır. Mesela: 

TCK 81 (1) Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır. 

Madde 82- (1) Kasten öldürme suçunun; a) Tasarlayarak, b) Canavarca hisle veya eziyet çektirerek, c) Yangın, su baskını, tahrip, batırma veya bombalama ya da nükleer, biyolojik veya kimyasal silah kullanmak suretiyle, d) Üstsoy veya altsoydan birine ya da eş veya kardeşe karşı, e) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, f) Gebe olduğu bilinen kadına karşı, g) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle, h) Bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla, i)  Bir suçu işleyememekten dolayı duyduğu infialle, j) Kan gütme saikiyle, k) Töre saikiyle…

TCK 85 (1) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Görüldüğü üzere TCK’da da açıkça adam öldürme ve adam öldürmeye sebep olma, açık bir suç kapsamında değerlendirilmekte ve böylelikle insan hayatı, garanti altına alınmaktadır. 

Gerek İslam, gerekse mer’î kanunlar çerçevesinde meseleye baktıktan sonra, güncel bir konuyu hatırlatmak istiyorum. Bilindiği üzere Türkiye hapishanelerinde, yüzbinlerce insan bulunmaktadır. Bunların büyük bir çoğunluğu, terör diye uydurulmuş, ancak sanıklarla ilgili hazırlanan iddianamelerde, böyle bir iddianın herhangi bir delili konmamış, konulamamış, suçsuz ve masum pekçok insan bulunmaktadır. Delil olmadan, hiçbir kimsenin, hiçbir din ve hukuk sisteminde yargılanması, hapse atılması, haklarından mahrum edilmesi câiz ve kanuni değildir.  

İçinden geçtiğimiz şu süreçte, zaten çıkmaları kanunen zorunlu olan bu masumların önüne, bir de tehlikeli ve öldürücü olan corona virüsü çıkmıştır. Dünyada şimdiye kadarki yayılış hızına ve verdiği zarara bakıldığında, hapishanelerde bu insanların tutulması, ölmelerine sebep olma değil, aksine açıkça kasden öldürülmeleri anlamına gelmektedir. Aynı zamanda bu öldürme, sayı itibariyle birkaç ölümle de sınırlı kalmayıp, toplu ölümlere sebep olabilecektir. Böyle bir sonuç, toplu katliama sebep olma gibi oldukça büyük ve ağır bir sorumluluk gerektirmektedir. Dolayısıyla bu açık ve görünür gerçeğe rağmen, sorumlular her kim ya da kimlerse, ağırdan almak ve görmezden gelmek suretiyle, tutukluları serbest bırakmayarak ölüme terketmeleri, bu dünyada kesinlikle peşlerini bırakmayacak ağır cezalar almalarına, ölüm ötesi hayatta da Allah’ın lânetine, gazabına ve ebedî azabına vesile olacaktır.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin