Hakimler ve Savcılak Kurulu’nun uyuşturucu baronu İranlı Naci Şerifi Zindaşti’nin apar topar tahliyesiyle ilgili soruşturması, iktidarın yargı üzerindeki baskısını da gözler önüne serdi. Soruşturma kapsamında ifadesi alınan hakim ve savcılar, uyuşturucu baronunun tahliyesi için AKP’li Burhan Kuzu tarafından defalarca arandıklarını söyledi. HSK soruşturma dosyasına giren ifadelere göre Kuzu, hakim ve savcıları Saray’dan ‘Başdanışman’ sıfatıyla da telefonla arayarak, hakkında ciddi deliller bulunan Zindaşti’nin tahliyesi için hakimlere baskı yapmış.
Uyuşturucu ticareti yaptığı ileri sürülen İranlı Naci Şerifi Zindaşti, geçtiğimiz yıl tutuklanmış ancak 6 ay sonra tahliye edilmişti. Dünyanın sayılı uyuşturucu kaçakçılarından biri olarak bilinen Zindaşti, ayrıca bir çok cinayette azmettirici olmakla suçlanıyordu. Zindaşti’nin tahliye kararının kamuoyunda tepki çekmesi üzerine yeniden yakalama kararı çıktı. Ancak Zindaşti, çoktan kayıplara karışmıştı!
Uyuşturucu baronu İranlı Naci Şerif Zindaşti’nin tartışmalı tahliyesi, AKP rejiminin yargıya yönelik baskısının hangi boyutlarda olduğunu göstermesi açısından önemli. Zindaşti ve adamları Nisan 2018’de gözaltına alınmıştı. 2014’te kızı ve şoförünün öldürülmesinin ardından bir çok intikam cinayetinin azmettiricisi olduğu öne sürülüyordu. Zindaşti ismi aslında ilk olarak, 24 Eylül 2007’de Büyükçekmece’de düzenlenen operasyonda 75 kilo eroinle yakalanıp tutuklanmasıyla gündeme gelmişti. Gemilerle uyuşturucu ticareti yaptığı önü sürülen Zindaşti, dünyanın sayılı uyuşturucu baronlarından biri olarak gösteriliyor.
Zindaşti ve adamları somut deliller ve ‘kuvvetli suç şüphesi’yle İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimi Ersin Ö. tarafından tutuklandı. Ancak ne olduysa bundan sonra oldu. İddiaya göre AKP’li Burhan Kuzu devreye girdi ve Zindaşti’nin tahliyesi için dosyanın önüne gelmesi muhtemelen bütün hakim ve savcıları aradı. Ve Zindaşti ile 3 adamı sadece 6 ay sonra 19 Ekim 2019’da İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimi Cevdet Özcan tarafından ‘apar topar’ tahliye edildi.
Kuvvetli suç şüphesine rağmen verilen tahliye kararı kamuoyunda kısa sürede büyük yankı uyandırdı. Soruşturma savcısı Ercan Devrim karara itiraz etti. Ve dosyayı ele alan İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimi tekrar tutuklama kararı çıkartı. Ancak iş işten geçmişti; Zindaşti ve adamları iki mahkeme arasındaki 4 saat gibi kısa sürede sırra kadem bastı. Tahliye kararı veren hakim hakkında hazırlanan iddianamede 3,5 milyon dolar rüşvet aldığı ileri sürülüyor. (Sabah Gazetesi-3 Şubat 2020)
Zindaşti ve adamlarını kayıplara karışmasının ardından tahliyenin arkasında AKP’li Burhan Kuzu’nun olduğu iddiaları gündeme geldi. Ancak Kuzu, söz konusu iddiaları yalanladı. Kamuoyunda tepkilerin artması üzerine Hakimler ve Savcılar Kurulu soruşturma başlattı. HSK müfettişleri tahliye kararına imza atan Hakim Cevdet Özcan ile 2 tanık hakimin ifadesini aldı. İfadesi alınan herkes Burhan Kuzu’nun ismini verdi. İfadelere göre Kuzu, uyuşturucu baronunun tahliyesi için hakim ve savcıları defalarca aramıştı.
Hakim Cevdet Özcan’ın verdiği tahliye kararına itiraz eden ve soruşturma aşamasında Zindaşti ve adamlarının tutuklanmalarını sağlayan Savcı Ercan Devrim, 8 Ekim 2019 günü HSK müfettişlerine iki sayfalık ifade verdi. İşte o ifadeden bazı bölümler: “Hakim Cevdet Özcan, bana ‘Çok baskı yapıyorlar’ dedi. Nereden olduğunu sorduğumda ‘Ankara’dan Burhan Kuzu sürekli arıyor’ şeklinde yanıtladı. Yanlış hatırlamıyorsam Cevdet Bey, dosyanın önüne gelmesi halinde mazeret izni kullanacağını ya da rapor alacağını söylemişti.”
İstanbul’da 6 Nisan 2018 günü düzenlenen operasyonla yakalanan Zindaşti ve adamları hakkında tutuklama kararı veren o dönemin İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimi Ersin Ö.’nün de ifadesi soruşturma dosyasında yer aldı. Ersin Ö, dosyadaki mevcut delil durumuna bakarak tutuklama kararı verdiğini, tahliye kararına şaşırdığını anlatıyor. Ersin Ö.’nün ifadesine göre tahliye kararının ardından Burhan Kuzu’nun avukatı M.İ. kendisini 3-4 kez arıyor. Cevap alamayınca odasına geliyor. Ve dosyanın gideceği 6. Sulh Ceza hakimi ile ilgili bilgi almak istiyor: “Yanımda emrivaki şeklinde telefonunu çıkararak Burhan Kuzu’yu aradı ve beni görüştürmek istedi. Telefona yanıt verilmemesi nedeniyle herhangi bir görüşme gerçekleşmedi.”
HSK müfettişleri, tahliyenin ardından yeniden tutuklama kararı veren hakim Özcan G.’nin ifadesine başvurmuş. Özcan G. Burhan Kuzu’nun kendisini ‘Saray’dan ‘başdanışman’ sıfatıyla arattığını anlatıyor: “Eşimle birlikte bir alış veriş merkezindeyken telefonum çaldı. Ailemle alış veriş yaparken Telefonum tanımadığım bir başka cep telefonu numarası aradı. Açtım. Kendisini Burhan Kuzu olarak tanıttı. Söz konusu dosyayla ilgili konuşmaya başladı. Dosyadaki adam öldürme suçlarına ilişkin ölenlerin yabancı ve suç yerinin yabancı memleket olduğunu, Türk kanunlarının uygulanmayacağını, Zindaşti’nin tutuksuz yargılanmasını, İran ile ilişkileri bakımından daha faydalı olduğunu iletti.”
Ertesi gün iş gününde adliyede bulunduğu sırada sabit bir telefon numarasından arandığını anlatıyor Özcan G.: “Cep telefonum sabit bir hattan aranmıştı. Açan kişi Külliye’den aradığını, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Burhan Kuzu’nun görüşmek istediğini iletti ve bağladı. Burhan Bey bana yine dosyayı kastederek dosya numarasını vereyim mi diye sordu ve dosyayı hatırlattı. Ben kendisine ben zaten kararı verdim. Gerek yok diyerek geçiştirdim. Numara gerekirse zaten buluruz dedim. Konuşma sonlandı.”
Aynı gün Cevdet Özcan’ın kendi odasına geldiğini anlatan Özcan G. ve tahliye kararı veren hakimin kendisine aktardığı çok önemli bir iddiayı şöyle anlatıyor: “Cevdet Bey odama geldi. Bana Zindaşti’den bahsetti. Emniyet içerisinde bir kesimin onu haber elemanı olarak kullanmaya çalıştığını, diğer kesimin ise onu yakalamaya çalıştığını söyledi. Burhan Kuzu’dan konu açıldı. Bana kendisini de adli tatilden önce Burhan Kuzu’nun aradığını ve bu dosya ile ilgili görüştüğünü, ısrar ettiğini söyledi.
İddiaların odağındaki iki isimden biri olan hakim Cevdet Özcan da müfettişlere ifadesini yazılı olarak verdi. Halen Erzurum Adliyesi’nde görev yapan Özcan, hakkındaki suçlamaları reddetti. Burhan Kuzu’nun kendisini aradığını kabul eden Özcan, F.TÖ’nün 17/25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimine karşı kritik görevlerde yer aldığını anlattı ve bu nedenle ‘kendisine kumpas’ kurulduğunu savundu.