Yalanlar üzerine

YORUM | ALPER ENDER FIRAT

Bir an olayın gerçek olduğunu düşünün; İsveç’te ya da dünyanın herhangi bir yerinde Türkiye Cumhuriyeti Pasaportlu bir vatandaşın zor duruma düştüğünü, aile çaresizlik içinde kıvranınca, kızının son çare olarak sosyal medyadan yardım çağrısında bulunduğunu ve devletin olayı öğrenir öğrenmez, imkanlarını seferber edip kurtardığını… Sabah bu haberle uyandığınız bir ülkede yaşamak istemez miydiniz? Ya da Recep T. Erdoğan’ın daha birkaç gün önce söylediği gibi ‘Tek bir vatandaşımızın dahi ötekileştirilmesine, inancı ve kimliğinden dolayı farklı muamele görmesine asla izin vermedik, vermeyeceğiz’ cümlelerinin doğruluğunu iliklerinize kadar hissettiğiniz bir ülkede? 

Bir haber dinliyorsunuz tam ülkenizle gururlanacakken, altından bambaşka şeyler çıkıyor. Meğer dört başı mamur bir algı operasyonuymuş. Türkiye’de durumu acil olmayıp yoğun bakımı işgal etmesin diye evine gönderilen yüzbinlerce insandan farkı yokmuş. En az 26 bin dolar harcanarak getirilip yatırıldığı hastanede sadece fotoğraf çekilmiş. Hatta önünde tişört ve eşofmanıyla önünde yattığı makinaları bile açmayı unutmuşlar. Oysa İsveç’te uçağa binerken, Marstan bir uzaylı getirir gibi paketlemişlerdi.  

BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

Yok yok maalesef olay yalan, son yıllardaki binlerce yalandan birisi sadece. 

Oysa 2011 seçimlerinden hemen sonra AK Partinin böyle bir yol vardı ve o yol yazının başında söylediğim ülkeye doğru gidiyordu. Ergenekon’un hakkından gelmiş iktidar partisi seçimden önce gerçek anlamda adalet ve insan merkezli bir ülke olmayı vaat etmişti. Hem dünya konjonktürü hem de Türkiye’nin iç dengeleri buna çok hazırdı. Vaat edilen, yöneticilerin hukuk ve etik değerlere göre hareket ettiği, daha mütevazi ve hak üzerine yaşadığı bir ülkeydi. Aynı zamanda dünyada saygı duyulan, bölgenin parlayan ve örnek alınan bir yıldızı, sahici anlamda itibarlı bir ülkeydi resmedilen. 

Recep T. Erdoğan ve avenesi bu fırsatı teperek, ikinci yolu tercih ederek rotayı Ortadoğu’ya çevirdiler. Hem ceberrut, hem zalim, hem yolsuz, hem ilkesiz, hem hukuksuz, dinin de bir yönetme enstrümanı olarak kullanıldığı yola saptılar. Bu yolun ülkeyi nereye getirdiği ortada. Dünyada kimsenin saygı göstermediği, hiçbir inanırlığı kalmamış, ekonomisi iflas etmiş, itibarsız bir ülke. Yöneticileri ise tarihin görmediği kadar zengin; ülkenin kaynakları evlat, damat, kuzen, yeğen arasında paylaşılmış bir ülke. 

Doğal olarak güvensizlik, kaygı, belirsizlik ve yönetimi kaybetme korkusu sarmış durumda. Çünkü o kadar suç işledi ve zulüm yaptılar ki yönetimi kaybetmeleri halinde başlarına nelerin geleceğini düşünmek bile istemiyorlardı. Ellerinde ne varsa, iktidarda kalabilmek için kullanmaya devam ediyorlar. Öyle ki darda kalmış bazı ‘şahıs’ları şeytanla bile tereddütsüz ittifak ettiklerine yemin edebilirim ama ispatlayamam. 

İnanç (İman) doğru söylemekle alakalıdır. Hz. Peygamber’in(asm) tesir etmesinin en büyük sebebi emin( güvenilir ve doğru) olmasıydı. Dostun ve düşmanın üzerinde hemfikir olduğu konu onun hiç yalan söylemiyor olmasıydı. Toplumdaki deizmin ve ateizmin bu denli yaygınlaşmasında ve hızla artmasındaki en büyük sebep İslam’ı arkalarına alarak konuşan adamların söyledikleri yalanlar. Zulüm bile tolere edilebilir ancak yalanların insanların inançlara indirdiği darbeler tahammül edilir gibi değil. 

Bu denli yoğun yalan söylenmesini Gobbels taktiklerinin bile tam olarak açıklamaya yeteceğini sanmıyorum. Erdoğan ve AKP Hükümeti yalanı sistemli ve bile bile kullanıyor. Üstelik bunu Gobbels’in yaptığı gibi sadece propaganda amaçlı da yapmıyorlar. Bu yalan politikasının iktidar hesaplarından çok daha öte bir amaç taşıdığına inanıyorum. Bugünlerde sürekli olarak Saray’ında yaşayan ‘şahsın’ yalanı politik hesaplardan çok daha farklı sebeplerle kullandığını düşünüyorum. 

Yalan bir imansızlık enstrümanıdır. 


Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. Öyle ki darda kalmış bazı ‘şahıs’ları şeytanla bile tereddütsüz ittifak ettiklerine yemin edebilirim ama ispatlayamam.

    Ispatlamaya gerek yok, çünkü Perinçek ve gözünü kırpmadan çınayet işleyen ergenekoncularla zaten ittifak yapıldığını görüyoruz ….İnsi şeytanlar azgınlıkta herhalde cinni şeytanlardan aşağı değiller.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin