HABER-YORUM | HASAN CÜCÜK
Futbolun basketbol ve beyzbolun gölgesinde kalmaya devam ettiği ABD’de kaleci deyince akıllara iki isim gelir. Biri bir sezon Galatasaray’ın da kalesini koruyan Brad Friedel diğer ise Tim Howard. Friedel uzun kariyerini 2015’te 44 yaşında noktaladı. ABD futbolunun yaşayan bir efsane kalecisi Tim Howard ise sezon sonunda kariyerini noktalama kararı aldı. Manchester United ve Everton’un kalelerini koruyan Howard, Premier Lige damga vuran kalecilerden biri oldu. Friedel, Premier Lig’de 450, Tim Howard ise 399 maça çıkarak İngiltere’nin gördüğü en istikrarlı yabancı kaleciler arasına adlarını ilk sıralara yazdırdılar.
Manchester United 1990’lı yılların başında renklerine bağladığı Danimarkalı Peter Schmeichel sayesinde uzun yıllar kalesinde sorun yaşamıyordu. United forması altında dünyanın en iyi kalecilerinden biri olan Schmeichel, Premier Lig ve Şampiyonlar Ligi’nde kalesinde güven verip, takımına büyük katkı sağlıyordu. Schmeichel’ın ‘Bünyem artık Premier Ligi kaldıramıyor’ diyerek M. United’dan ayrılıp Sporting Lizbon’a gitmesiyle kaleci krizi başlıyordu. Schmeichel’dan sonra alınan Bosman dertlere çare olmazken, Fransa forması altında Dünya ve Avrupa şampiyonluğuna ulaşan Fabian Barthez boşluğu doldurur düşüncesiyle transfer ediliyordu.
Barthez’in özellikle Şampiyonlar Ligi’nde yediği çok basit goller Alex Ferguson’u çileden çıkarıyordu. Sir Alex Ferguson ilginç bir şekilde aradığı kaleciyi okyanusun öte yakasında ABD’de buluyordu. Futbolun son dönemlerde popüler olmaya başladığı ABD’nin NY Metrostars takımından Tim Howard 15 Haziran 2003’de M. United ile 4 yıllık sözleşme imzaladığında otoriteler, Ferguson’un fiyasko bir transfere imza attığını düşünüyordu. 1999’da takımdan ayrılan Schmeichel sonrası transfer edilen 8. kaleci olan Howard, kaleyi hemen Barthez’den devralıp, güven veren bir performans ortaya koyuyordu.
6 Mart 1979’da New Jersey’de doğan Tim Howard’ın hayatında aldığı ilk hediye futbol topu ve beyzbol eldiveni olur. Macar anne ve Amerikalı babanın çocuğu olarak dünyaya gelen Howard, küçük yaşından itibaren spora ilgi duydu. ABD’nin milli spor dalı olan basketbol ilk tercihi oluyordu. Lise yıllarında aynı okulda okuduğu Chicago Bulls’lu Jay Williams’tan daha iyi basket oynamasıyla dikkatleri üzerine çekiyordu. Basketbolun yanında futbolda oynayıp ikisini bir arada götüren Howard, sadece futbol oynamaya karar verip, basketbol defterini kapatıyordu.
Kolejde okurken ABD Ligi ‘yetenek geliştirme programına’ seçilen Howard, burada kalecilik yeteneğini geliştirme fırsatı buldu. O yıllarda en büyük hayali ABD milli takımının kalesini korumaktı. Örnek aldığı isimler ise Oliver Kahn ve Peter Schmeichel’di. İyi bir kaleci olmak için sürekli çalıştı. Yetenek geliştirme programı sırasında dünyanın önde gelen kulüplerinden AC Milan ile bir haftalık kamp yapma imkanı buldu. O yıllarda Milan’ın kalesini koruyan Jens Lehmann, Christian Abbiati ve Sebatian Rossi ile çalışma imkanı buldu. Milan’ın yıldızı Zvonimir Boban’ın öldürücü şutlarını kurtarıp alkış alırken, efsane George Weah ile samimi dostluk kurdu.
Yetenek geliştirme programından sonra NY Metrostars takımında ‘draft’ oldu. 2001 yılında kaleyi Mike Ammann ve Tony Meola’dan devraldı. Aynı yıl MLS liginin en iyi genç oyuncusu seçildi. ABD Ligi’nde 2 yıl üst üste yılın takımına seçilmeyi başardı. 1999 yılında Genç milli takıma, 2000 yılında ise ümit milli takımının kalesini korumaya başladı. MLS ligindeki performasıyla Sir Alex Ferguson’un dikkatini çekti. Biranda kendini dünyanın en büyük kulüplerinden birinde buldu. Barthez gibi ünlü bir isimi gölgede bırakarak M. United’in değişmez kalecesi oldu. M. United’de yedek kalan Barthez ise takımdan ayrılarak Marsilya’ya transfer oldu.
2003-04 sezonunda M. United’in kalesini korumaya başlayan Tim Howard’da sezonun bitimine doğru Alex Ferguson sürpriz bir şekilde izin veriyordu. Premier Lig ve Şampiyonlar Ligi’nde o yıl başarız olan M. United’ın Howard’a izin vermesinin altında takımın hedeflerinden uzaklaşması yatmıyordu. Ferguson, ‘Tim bu yıl müthiş bir performans gösterdi. Vücudu yoruldu. Biraz dinlenmesi lazım’ açıklamasını yapmıştı. Ferguson’un Howard’a izin vermesinin sebebi Howard’ın uzun yıllar muzdarip olduğu Tourette sendromuydu.
9 yaşındayken Tourette sendromuna yakalandı. Tourette sendromu daha çok 2-15 yaşları arasındakilerde görülüyordu. Öldürücü bir hastalık olmayan Tourette’nin en büyük özelliği psikolojik bozukluğa yol açması ve dikkat kaybına sebebiyet vermesiydi. Tourette’ye yakalalanların büyük çoğunluğu köşesine çekilmesine rağmen, Howard hastalıkla mücadele etti. Mücadeleden başarılı çıkan Howard, ABD bulunan Touratta Mücadele Derneği tarafından ‘şeref üyesi’ ilan edildi. Rahatsızlığı nedeniyle okulda arkadaşlarının ‘alaylarına’ aldırış etmedi. Mücadelesini sonuna kadar verip başarılı oldu. Howard, yoğun maç trafiğinden dolayı vücudunda yorgunluk emareleri görünce Ferguson’dan izin alıp dinlenmeye geçmişti.
2003-06 arasında Manchester United kalesini 77 maçta koruyan Tim Howard, 2005’ten itibaren kaleyi Hollandalı ünlü eldiven Edwin van der Sar’a kaptırdı. 2006’da kiralık olarak Everton’a gönderilen Howard, burada gösterdiği performansla 2007’den itibaren kalıcı oldu. Tam 10 yıl Everton’un kalesini başarıyla korudu. Everton formasıyla lig, kupa ve Avrupa kupalarında 413 maça çıkan Howard, 134 maçta kalesinde gol görmedi. Manchester United ve Everton formalarıyla ise Premier Lig’de 399 maçta kalesini korudu, 133 maçı gol yemeden tamamladı. Temmuz 2016’da Premier Lig kariyerini noktalayıp ABD MLS Ligi takımlarından Colorado ile anlaştı. İlerleyen yaşına rağmen kaleyi kimseye kaptırmayan Howard sezonun bitimiyle kariyerini noktalama kararı aldı. İlk kez 10 Mart 2002’de giydiği ABD milli formasıyla ise 121 maça çıktı.
Tim Howard, İngiltere’de Manchester United ve Everton formalarını giyip 13 yıl ter döktü. ABD futbolunun diğer efsanesi Brad Fiedel ise Ocak 1998’de geldiği İngiltere’de Liverpool, Blackburn, Aston Villa ve Tottenham kalelerini koruyup futbol yaşamının 17 yılını İngiltere’de geçirdi.
