Tr724 ve düşünce özgürlüğü

Selim Gündüz | Tr724 Genel Yayın Yönetmeni | @DrSelimGunduz

Voltaire’in düşünce özgürlüğüyle ilgili meşhur cümlesinin aslı bilinenden az farklı. 1770’lerde Le Riche başkeşişine şu cümleyi yazar Voltaire: “Muhterem Başkeşiş, yazdıklarınızdan nefret ediyorum ama yazmaya devam etmeniz için canımı veririm.” Yeri geldiğinde hepimiz böyle düşündüğümüzü öne süreriz. “Ben düşünce özgürlüğüne karşıyım” diyen tek kişi çıkmaz. Ama düşüncemizin zıddı bir fikirle, hatta az farklı bir versiyonuyla karşılaşınca bir anda işler değişir.

Yeniçeriler, isyan ettiklerinde kendileriyle müzakere etmek isteyen vezir ve sadrazamlara “söyletmen urunnn!” vaveylasıyla saldırırdı. Maalesef bu kod genetiğimize işlemiş. Bize birebir paralel düşünmeyen hiç kimsenin konuşmasına veya yazmasına tahammülümüz yok. Bir insanın kendi ‘aile’sinden birilerinin konuşmasına tahammülü yoksa evin dışındakilerin konuşmasına nasıl tahammülü olsun!

BEĞENMEZSENİZ…

Köşe yazısı demek ‘yorum’ demektir. “Ben böyle düşünüyorum” demektir. Okursunuz. Beğenmezseniz, saçma bulursanız -diyelim ki gerçekten saçma!- yarım bırakırsınız okumazsınız. Kalkıp o yazının üstünden mevzi kurup toptan bir genellemeye girişirseniz en basitiyle ayıp edersiniz. Hele hele ‘üst akıl’ benzeri sözlerle gıyabi düşmanlar hayal edip “Onlar basit birer piyon, yazdırıyorlar, yaptırıyorlar, saldırtıyorlar, imdat bizi yok etmek istiyorlar…” derseniz komik olursunuz. “Uhuvvet ve kendini yenileme gayreti” bir yazıyla yıkılabilecek bir şeyse bırakın yıkılsın! Bu değerler lafla gerçekleşmeyeceği gibi lafla da yıkılmaz. Endişelerinizde samimiyseniz normalde 3-5 bin okunacak bir yazıyı feryad-ı figanla on binlere okutmaya çalışmazsınız, durup durup ‘timeline’ı velveleye vermezsiniz.

Bir de diyelim ki siz “dil bilmeyen” “şarka bakmaz, garbı bilmez” biri değilseniz oturur yazının “tehlikeli” ve “yıkıcı” tezlerine karşı, bir başka yazı yazarsınız. Yayınlamayanın ‘iki yüzü kara’! Tüm mevzu bu kadar basit.

ALATURKA VE ŞARKLI OLMAMA

“Alaturka ve şarklı olmama” mücadelesi verenler önce düşünce özgürlüğüne sahip çıkmalı. “Söyletmen urunnn!” diye sayhalanan bir ‘Yeniçeri’ye dönüşmemeli. Bir yandan herkesin istişarelerde fikrini açıktan söyleyebileceği bir özgürlük ve şeffafiyet atmosferi iste, diğer yandan “falanlar niye yazıyor, niye hala atmadılar, niye şunu diyorlar, şurda yazmasın da burda yazsın” de!

TR724’te “Özeleştiri yapma, kendini yenileme, şark kurnazı olmama, eski alışkanlıkları atma, faşist kalıntılardan arınma…” ile ilgili onlarca yazı çıktı. Tüm bunları görmezden gelip bir iki yazıda siteyi ‘gericilik’le suçlamak kimseye yakışmaz.

Somut bir delil olmadan ithamda bulunmama -velev düşmanınız olsa- genellememe, hissi olmama, komplo teorilerine sığınmama, insanları “proje” ve “piyon” gibi sözlerle yaftalamama tabii ki herkesten beklenmez. Ancak söz söyleme pozisyonunda bulunanların bu konuda daha insaflı olması, üzerlerindeki sorumluluğun gereğidir.

ÖZÜR

Bu nedenle de düşünce özgürlüğünü herkes bu kıvamda içselleştirmemiş olabilir. Onların da başımızın üstünde yeri var. O nedenle bu son yazı ve TR724’te şimdiye kadar çıkmış rencide edici tüm yazılar için hepsinden özür dileriz.

Müstear isimlerimiz de var. Bunlar bir yerlere rahat “atış” yapabilmek için değil. Bunu iddia edenler çok ayıp ediyor. Malum mafya tarafından işgal edilmiş, fütursuzca insan ve akraba avcılığı yapılan talihsiz bir ülkemiz var. Daha ötesinden bahsetmeye gerek var mı?

Tr724’ÜN HEDEFİ

TR724’ün yayıncılık hedefi sadece ‘hizmet’le ilgili tüm düşüncelere yer vermek değil. Geniş bir hedefimiz var. Evrensel hak ve özgürlüklerden mahrumiyetin zulmünü çeken her kesimin sesi olmayı düşlüyoruz. Hatta bu konudaki bazı eski ve yanlış reflekslerimizi köreltmek, yaptığımız hataları telafi etmek derdindeyiz.

Türk, Kürt, Ermeni, Alevi… diye bir ayrımımız yok. ‘İnsan’ olma paydasında tüm mazlumlara omuz verme peşindeyiz. Her biri vicdani rüştünü defaatla ispat etmiş genel yayın yönetmenleri, akademisyenler, yazar ve mahir gazetecilerden oluşan güçlü bir kadromuz var. Hepsi medar-ı iftiharımız. Yanlış yaparsak cevabını, sözünü sakınmayan bu kadrodan alacağımız bilinciyle hareket ediyoruz. Ki onlar da sağ olsunlar her yanlışımızda bizi kibarca uyarıyor. Dersimizi alıyoruz.

Acı olan, düşünce özgürlüğü düzeyimizin henüz 18. yüzyılda yaşamış Voltaire düzeyine ulaşamamış olduğunu idrak etmek.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

9 YORUMLAR

  1. Selim Bey ,
    Allah yolunuzu acik etsin.Benim icin cölün ortasinda vaha gibi Tr724. Her yazinin yeri önemı cok farkli. Tam ozgur bir paylasim ortami icin insanlarin kendilerinin sansure ugrayacaginin derdinde olmamalari lazim. Zaten her dusuncenin bir inanan kitlesi var. Meseleyi etraflica resmetmeden çözüme ulasamayacagiz. Bu platformu olusturdugunuz icin gercekten tesekkur ederim . Her yazi ufkumu genisletiyor, su boguk havada nefes oluyor. Emegi gecen herkesten Allah razi olsun. Tesekkurler. Islerinizde kolaylik diliyorum.

  2. Selim Bey, mesele dusunce ozgurlugu degil, birilerinin Cemaatin yuksek makamlarini, buyuk abilerini kusursuz gosterip aklama cabasi. Tr724 zaten cemaati yeri geldiginde elestiren yazilara da yer vererek ozgur bir platform oldugunu gosteriyor.

  3. selim bey…mesele düsüncelere saygili olma olmama meselesi degil…o yazi cok dislayici büyük bir kitleye “siz hizmette gelecekte ise yaramayacaksiniz” mesaji veren bir yaziydi…kötü düsünsek art niyetle yazilmis denebilecek türden….aldigi tepkiler üslupda problemli olanlar varsa da yerinde tepkiler..

  4. Merhaba,

    İfade hürriyeti şiddet içermeyen sonra nefret söylemlerini veya faşizan beyanları da kapsar, evet. Ancak belirli bir çizgisi ve çıtası olan yayıncı bu söylemlerin kendi platformunda yer bulmasına izin vermez.

    En aykırı düşünce ve söylemler de tartışılmalı fakat bahsi geçen yazı bir analiz veya düşünce yazısı da değildi. Kaba bir tasnif, ayrımcılık, rencide edici bir üslup içeriyordu. Ne ortaya koyduğu bir tez vardı ne de tartıştığı bir fikir. Salt bir yaftalama ve “hizmet hareketinin gerçek sahibi biziz” diyen yer yer nefret söylemine varan ifadeler içeren bir yazı idi.

    Nasıl ki bir edebiyat dergisi kendisine her yollanan şiir veya hikaye metnini yayımlamıyor, kendi edebi kriterleri açısından değerlendirip yayınlamaya değer gördüklerini okura sunuyorsa takdir edersiniz ki bir e-gazete de her yorum yazısını süzgeçten geçirmeden, ölçüp değerlendirmeden yayınlamaz. Sorun şu idi, bu seviyedeki sorunlu bir yazının yayın zemini midir TR724? Bir yayın çıtası yok mudur?
    İnsanlar da zaten buna itiraz etti.

  5. Bence o yazı da ve eleştirilere karşı sizin bu yazınız da çok güzel oldu. Keşke böyle devam edebilseniz. Ama bu çok görünüyor. Veysel bey’ in yakında tayinini çıkarırlar buna direnemez.

  6. Tr724 şimdiye kadar güzel kalemlerden güzel yazılar ortaya koydu. Evet düşünce özgürlüğünü ön plana çıkarmışsınız yazınızda. Ve malum yazıya gelen tepkiler üzerine bu yazıyı kaleme almak zorunda kalmışsınız. Sadece siz de değil birçok yazar o malum yazı üzerine yazı yazdı. Öncelikle şunu sormak gerekir o yazı için bir yorum demişsiniz ve özgür düşüncesini ortaya koymuş şeklinde açıklama yapmışsınız. Meseleye tersten bakacak olursak o yazıyı sert bir dille eleştirip kendi düşüncelerini ortaya koyanlar da özgür düşüncesini ortaya koymuş olmuyor mu? Hakaret edenler müstesna. Bir de şunu sormak isterim acaba neden bu kadar tepki geldi bu yazıya ve bunun gibi yazan ve konuşanlara? 15 Temmuza kadar abi denilen insanların bazılarının bu zihniyette olup aynen bu yazıda olduğu gibi altta hizmet eden etmeye çalışan öğretmen ve hizmet edicilere böyle bakmadı mı? Ve kişileri şuanki zalimin yaptığı gibi Demoklesin kılıcını insanların üzerinde sallamadı mı? Maddi ve manevi mağdur etmedi mi?Maddi olarak mağduriyet zaten hepinizin malumu. Manevi olarak ne diye soracak olursanız da o abileri gördükçe insanların hizmete olan bağlılığını ve sevgisini yitirdiğini göreceksiniz. Şuanki itirafçıların çoğunun da bu gruptan olduğunu azıcık araştırırsanız görürsünüz. Gelip de Hocaefendiden yalan uyduranların ortaya çıkmasına rağmen yalanının milletin yüzüne utanmadan baktığını bilmiyor mu bu insanlar? Bu yazı bu zihniyetin 15 Temmuzdan sonra da değişmediğinin en büyük göstergesi gibi. İnsanların mağduriyetini görmeden ve hür olmayanları aşağılayıcı ifadelerini o zaman sineye çekip ses çıkarmayacak mıydık? O zaman sizin bahsettiğiniz düşünce özğürlüğü nerde kaldı. Malum yazıda bahsedilen hür olan ve olmayan gruptan beni en çok ilgilendiren hür olmayanlar ve onların mağdur aileleri. Ama bazılarına göre bu insanların mağduriyeti işler düzelse de bu gibi abilerin zihniyetinde elinde devam edeceğe benziyor.
    Bizlerden size acizane bir tavsiye. Eğer süreç terse döner ve Medresedekiler gaybdakiler hürriyetine kavuşacak olursa yurt dışına giden bu zihniyette olan abiler lütfen geri dönmesinler. Çünkü Medresede, gaybda olanların 1 yıldan fazladır bir süre düşünmeye çok vakitleri oldu. Çok özgür düşünüyorlar artık. Kendi kardeşine gerçekten merhametle, zalime karşı ise sert olmasını bilen bir düşünceyi artık çok iyi edindiler. Bu zihniyette olan abilerden ziyade biz bilhassa medresede bu işin asıl çileleri ni çeken kardeşlerimizi başımızda görmek isteriz. Kemal derviş gibi Abdden gelip ekonomiyi yönettiği gibi hizmeti yönetmeye kalkmasınlar. İçerde çok ciddi hizmeti idame ettirecek dimağlar var hem de çok iyi bilenmişler. Keskin bıçak gibi kesecek kelle arıyorlar. Ama onlar bu yazıda olduğu toptan hür olmayanları kesmek gibi bir düşüncede değiller, hak edene hakkını teslim edecek şekilde bilendiler. Siz demişsiniz ya özgür düşünce yoksa o hizmet olamaz, çok doğru söylemişsiniz keşke bunu kendi kardeşlerimize şimdiye kadar uygulatsaydık da şimdi insanlar kafası karışık deli tavuk gibi ortalıkta dolanmayaydı. Şimdiye kadar özgür düşüncesini ortaya koyanı hizmet haini ilan edip ötekileştirmeseydi abilerimiz. Hocaefendinin dediği gibi kahrolası abilik sözünü bize anlatan abilerimiz bunu anlasalardı da hizmet insanı da bu başına gelenleri onlardan bilmeseydi.
    Neyse çok uzun oldu özgür düşüncelerim. Bu yazılanların da kaale alınacağını çok sanmıyorum ama dert insanı söylettiriyormuş. Yurt dışındaki gelecekte hizmeti yönetecek abilerimize selamlar olsun. Vesselam

    • Yayinlanan yazilardan daha cok yorumlari okuyorum..ayni meseleye farkli bakis acilarini gormek gercekten cok guzel..Davut Bey gercekten cok onemli tesbitlerde bulunmussunuz. Allah bizleri bu surecten alacagimiz dersleri alarak cikarsin..Ama keskin bicak gibi kesecek kelle ariyorlae ifadesi biraz sert olmus..kimse artik keskinligiyle kimseyi uzmesin..mulayemetle farkliliklari bagirlarinda eritsin

  7. Yazının sitede yayınlanmasına, “niçin bu yazıya yer verdiniz?” tepkisi verenler, balyoz gibi başımıza inen 15 Temmuz hadisesi sonrası, hata veya yanlışların varlığına dikkat çeken, ders alalım, kapalı kült yapı görünümünden çıkalım, ortak akla önem verelim tonunda çıkan, maalesef daha önce alışık olmadığımız ama olmasını hep istediğimiz, kol kırılır yen içinde kalır freninden kurtulan, bir medya platformunda olması gereken “özgür düşünce” kavramının içini yavaş yavaş doldurmaya başlayan, dövmeden, kırmadan usluba dikkat ederek özeleştiri, iç eleştiri getiren yazıların dönemsel, geçici, “o bahsi geçen yazıdaki” çıkarımlar gibi “bir gün gelecek ve ‘zihni berrakların’ yeniden idari anlamda ipleri eline aldıkları zaman” aslında yapıcı ama yazara göre “yıkıcı eleştiri”lerin bir daha okurla buluşamayacağı, ve eleştirel düşüncenin bir daha bu platformda yer bulamayacağı endişesidir. Her gün artarak bu platforma sahip çıkan okur kitlesi çok kıymetli. Yazı üzerine gelen tepkiler aşırı duygusal olabilir ama felaket sonrası yakalanan tepeden değil dipten gelen kollektif sahiplenmenin kaybolma ihtimali korkusunun yansımasıdır bunlar.
    Malum yazıdaki tepeden bakıcı, sınıflandırıcı tarzdan o kadar çok ağzımız yandı ki, bir daha aynı cahiliye sürecini yaşamak istemiyoruz. Tepkinin yazıdan çok, yayınlanmasına geldiğine takıyorsanız, işin başındaki kişi olarak bu kadarına da katlanın derim Selim Bey.
    Bu okur kitlesi tam anlamıyla cendereden geçiyor, inandığı değerleri sorguluyor, geçmişini ayıklıyor, geleceğe heybesinde çürük meyvelerle yürümek istemiyor.
    O malum yazının sahibi gibi düşünenlerin sayısı az olmayabilir, belki yanı başımızdalar, kimse onların varlığını inkar da etmiyor, düşüncelerini değiştirmelerini de beklemiyor. Ama bu düşüncenin yeniden hakim olacağı hareket, cemaat, kitle, camia, vb. içinde şu an size ve tr724 platformuna sahip çıkan bu okur kitlesi sessizce yolunu ayırır ve kendine yeni sesler bulur. Büyük ümit veren tr724 de “zihni berraklar”la yoluna devam eder.
    Tepkisel anlamda Özgür Düşünce’nin paylaşılması olgunluğunu bekleyen malum yazının tam da Özgür Düşünce’ye savaş açmış olması da okur kitlenizden ziyade yazısını yayınladığınız kimi yazarların, 18.yyil Voltaire döneminin de gerisinde olması editoryal çelişki olmuş.

  8. yazıyı yeni okudum. kopan fırtınayı anlamadım. ama şunu anladım: hizmetin liberal görülen aydınları düşüncede en faşisti. farklı fikire tahammülleri yok. hep en doğruyu onlar biliyor. mfö’nün şarkısındaki gibi insan sen neymişsin be abi diyesi geliyor. daha önce de ali ünal’ın bir yazısı üzerinden fırtına koparmışlardır. Birisi ortaokul seviyesinde bir mantıkla ali ünal’ın yazdıklarını çürütmeye çalışıyor ihsan yılmaz’da onu rewitliyordu. twitterda tezlerini eleştirmiştim. hemen bloklamıştı. fikir özgürlükleri kendileri eleştirilene kadar. hakaret, sövgü içermeye her fikre açık olun. az frengi okumuş aydınları sadece dinleyin geçin. ve onlara deyin ki, türkiye’de yaşanan zulmü bir kitapla, bilimsel bir makaleyle, yabancı gazetelerde yazılacak fikir yazılarıyla dünyaya duyurun. 140 karekterlik twit atmakla aydın olunmuyor.. hizmet kurtarılmıyor

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin