TMSF yangından mal kaçırıyor

Emanet şirketler ve mal varlığı ihalesiz satılıyor

HABER-YORUM | SEMİH ARDIÇ

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) hukuksuz bir şekilde devredilen 982 şirket bu karanlık dönem bittiğinde asıl sahiplerine iade edilecek.

Hukuk devletinde hayal bile edilemeyecek metotlarla gasp edilen şirketlerin içinin boşaltılması ya da satılmaya kalkılması başlı başına bir skandal.

BOYDAK, KOZA İPEK, NAKİPOĞLU, ZAMAN VE DİĞERLERİ

15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsü bahane edilerek el konulan şirketlerin arasında Koza İpek, Boydak (İstikbal, Bellona, Mondi, HES Kablo, Türkiye Finans), Naksan, Kaynak, Feza Gazetecilik AŞ (Zaman), Alfemo, Abalıoğlu (Lezita piliç) ve Faruk Güllüoğlu gibi faaliyette bulundukları sektörlerde parmakla gösterilen şirketler var.

Mali Suçları Araştırma Kurumu (MASAK), Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB), Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) başta olmak üzere devletin bütün birimleri el konulan şirketlerin hesaplarını didik didik etti.

ŞİRKETLER TERTEMİZ ÇIKTI


Müfettişler bütün defterlerin, banka hesaplarının altını üstüne getirdi. Saray medyasının manşetlerinde uydurdukları senaryoları teyit edecek bilgi/belge çıkmayınca tekrar başa dönüldü.

Her teftişte aynı netice çıktı. Ne iddia edildiği darbe ile bir irtibat ne de terörün finansmanına dair bir belge tespit edilebildi.

Şirketlerin geriye dönük 10 sene boyunca bütün malî ve idarî işlemleri teferruatına kadar tahkik edildi. Varılan netice değişmedi: Hepsi tertemiz.

Aksi halde Saray’ın düdüğü ile yatıp düdüğü ile kalkan gazetecileri ve troll ordusu her gün şirketlerde ortaya çıkan skandalları dillendirmekten eşsiz bir keyif alırdı.

1 KURUŞLUK USÛLSÜZLÜK TESPİT EDİLSEYDİ


Haddizatında Saray medyası memleketi kasıp kavuran krizi unutturmak için malzeme bulmakta zorlanıyor. 1 kuruşluk usûlsüzlük tespit edilseydi yeri göğü inletirlerdi.

Hizmet Hareketi ile gönül bağı olduğu için hapse atılan, mallarına el konulan iş adamlarında kara para emaresi yahut terör ile irtibat tespit edilseydi Saray’ın kiralık kalemleri her gün dokuz sütuna manşet bunları anlatırlardı.

Türkiye’nin 2018 yılında krize girmesinde Boydak ve Koza İpek gibi vergi, istihdam ve ihracat rekorları kıran holdinglerin mülkiyet hakkı hiçe sayılarak TMSF’ye devredilmesinin payını hesaba katmayanlar daha büyük krizlere davete çıkarıyor.

ASIL SAHİPLERİNE İADE EDİLMELİ


Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığının ilk senesi tarihin en ağır iktisadî krizi ile geride kalırken 982 şirketin asıl sahiplerine iade edilmemesi ayrı bir garabettir.

Hâkim ve savcılarına kadar Saray’da tanzim edilen mahkemelerin baktığı davalarda bir kere daha müşahede edilmiştir ki el konulan şirketlerin Türkiye’nin en şeffaf şirketleridir.

Kayıt dışılığın yüzde 40’ı bulduğu bir memlekette o şirketlerin bu mükemmelliği taltif edilmeliydi.

Kimsenin taltif beklediği yok. Ekseriyeti itibarıyla Anadolu’da toplu iğne ile kuyu kazarak bugünlere getirilen aile şirketlerine reva görülen zulme bir an evvel son verilmelidir.

İHLALLER ARTTIKÇA TAZMİNAT TUTARI KABARIYOR

Şu ana dek işlenen hukuk cinayetlerine yenilerini ilave etmek AKP’nin suç dosyası ile beraber Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) kaybedeceği tazminat tutarını kabartacaktır.

Tekrar altını çiziyorum: TMSF şirketlerin sahibi değildir. İsmi üzerinde “kayyım müessesesi” olarak vazifelendirilmiştir.

Şirketlerin faaliyetlerinin ticari teamüllere uygun olarak, basiretli bir tüccar gibi idare edilmesi ve 982 şirketin ekonomiye katkısının devam ettirilmesi TMSF’nin asli vazifesidir.

TMSF Başkanı Muhiddin Gülal ve diğer kayyımlar bu vazifeye riayet etmedikleri hallerde şirket sahiplerinin her nevi tazminat talebinde 1’inci derecede mesuliyet sahibidir.

YÜZDE 50’DEN AZ HİSSESİNE EL KONULAN ŞİRKETLER DE VAR

982 şirket yüzde 50 ve fevkindeki hisseleri ile TMSF’nin kayyımlığına devredildi. 139 şirketin yüzde 50’nin altındaki hisseleri ile 127 gerçek kişinin (şahıs) mal varlıklarına da TMSF kayyım olarak tayin edilmişti.

Şirketlerde olduğu gibi TMSF’in üstlendiği “emanetçilik” (yed-i emin) vazifesi şahısların mal varlıkları için de caridir.

Dolayısıyla fon, bünyesindeki şirketlere, şirketlerin mal varlıklarına dair asgari seviyede tasarrufta bulunmalı.

Son günlerde bazı şirketlerin, gayrimenkullerin el altından satıldığına dair iddia ötesine geçen malumat alıyorum. TMSF’nin ihalesiz satış yapması kuruluş kanuna aykırıdır.

TMSF’NİN HER İŞLEMİ HUKUKA UYGUN OLMALI

Ticari faaliyetin devamı adına tasfiyesine yahut satışına karar verilmişse de bahse konu işlemin her safhası TMSF’nin internet sitesinde paylaşılmalıdır.

TMSF hangi gayrimenkulü kaç TL muhammen bedel üzerinden ihaleye çıkarmıştır?

İhale şartları nelerdir? İhale müzayede usûlü yapılmış mıdır? İhaleyi kim ya da kimler kazanmıştır?

Mülkiyet hakkına (sahiplik) bakan işlemlerden evvel şirketin büyük hissedârları ile Genel Kurul onayını haiz işlemlerde muvafakatname alınmış mıdır?

Suâlleri uzatmak mümkün. TMSF Başkanı Gülal bu ve benzeri suâllere her daim anayasa ve kanunlara uygun ikna edici cevaplar vermekle mükelleftir.

Gülal bugün cevap veremediği her suâlin istikbalde milyonlarca liralık tazminat cezasına tekabül edeceğini hatırdan çıkarmamalıdır.

DEVRAN DÖNÜNCE “BİZE Mİ SORMUŞLAR!” DERLER

Bugün TMSF’ye “Üçüne beşine bakmadan ne varsa satın hepsini.” talimatı veren kim varsa yarın devran dönünce mahkemede “Bize mi sormuşlar? Kâğıtlarda kimin imzası varsa mesuliyet de ona aittir.” diyecektir.

1990’lı senelerde Halkbank, Ziraat Bankası ve Vakıfbank’ta idarecilik yapmış kimselerin daha sonra açılan “görev zararı” davalarında mahkeme masrafına kadar cebinden ödediklerini hatırlatıp geçeyim bu faslı.

Hapse atılmadıkları için şükretmişti her bir bürokrat. Siyasetçinin kullanıp attığı o bürokratlar emeklilikte bile gün yüzü göremedi. Ne aile saadetleri kaldı ne de arkadaş çevresi.

“AF” KONUŞULURKEN BU ACELE NİYE?


Yargı Reformu Strateji Belgesi ile beraber mini yahut midi affın telaffuz edildiği bir dönemde TMSF kendisine emanet edilmiş şirketlerin sadece ticarî faaliyetine odaklanmalıdır.

O şirketler sadece hissedarlarının değil Türkiye’nin göz bebeğidir.

Her bir şirketin mali bünyelerine zarar verilmeden gelecek nesle ulaştırılması Türkiye ekonomisi adına da hayati bir meseledir.

Gizli-saklı şekilde piyasa değerinin çok altında fiyatlarla satılan toplu iğne de olsa eninde sonunda zararın hesabını yine TMSF Başkanı Muhiddin Gülal ve satışta imzası bulunan diğer yetkili zevat verecektir.

Ezcümle TMSF yangından mal kaçırmaktan vazgeçmelidir.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin