Tanırız, sırlarıyla gitti!

HABER PORTRE | İLKER DOĞAN 

Eski Genelkurmay Başkanlarından Yaşar Büyükanıt, solunum ve kalp yetmezliği nedeniyle tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Büyükanıt, Türkiye siyasi tarihine geçen en önemli ‘Genelkurmay başkanlarından’ biri. Sıkı bir Fenerbahçe taraftarı olarak da bilinen Büyükanıt, 2007’deki ‘27 Nisan e-muhtıra’, hala gizliliğini koruyan ‘Dolmabahçe görüşmesi’ ve Şemdinli olayındaki, “Tanırım, iyi çocuklar!” açıklamasıyla hatırlanacak.

Yaşar Büyükanıt, 28 Ağustos 2006’da Hilmi Özkök’ten boşalan Genelkurmay Başkanlığı koltuğuna oturdu. 30 Ağustos 2008’de ise koltuğunu İlker Başbuğ’a teslim etti. Yaşar Büyükanıt’ın adı aslında Şemdinli Kitabevi’nin bombalanması olayından sonra sıkça duyulmaya başlandı. O dönem Kara Kuvvetleri Komutanı’ydı. 2005 yılındaki olayda soruşturmayı yürüten Savcı Ferhat Sarıkaya’nın hazırladığı iddianamede, davada yargılanan astsubay Ali Kaya için “Tanırım, iyi çocuktur” dediği gerekçesiyle, ‘çete kurmak ve yargıyı etkilemeye teşebbüs’ ile suçlandı.

2007 YILI CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ

Yaşar Büyükanıt, kritik bir süreçte Genelkurmay Başkanlığı görevini yürüttü. AKP, 2007 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ü aday göstermişti. Özellikle ‘laik’ kesimde tepkiler giderek büyüdü; zira onlara göre eşi başörtülü olan biri Çankaya’ya çıkamazdı. Asker de bu durumdan rahatsızdı.

SÖZDE DEĞİL, ÖZDE!

Ve Yaşar Büyükanıt, 12 Nisan 2007’de bütün kuvvet komutanlarını yanına alarak, ‘Cumhuriyetin temel değerlerine sözde değil özde sahip olan bir kişinin cumhurbaşkanı seçilecek olmasını umut ettiklerini’ söyleyecekti. Büyükanıt’ın açıklaması beklenen etkiyi yapmaya yetmedi. AKP, Gül’ü adaylıktan çekmedi.

367 KRİZİ PATLAK VERDİ

Meclis’te Cumhurbaşkanlığı için ilk oylama 27 Nisan 2007’de yapıldı. Abdullah Gül, 361 oy aldı. Muhalefet, cumhurbaşkanı seçilmek için TBMM üye tam sayısının üçte iki çoğunluğunu oluşturan 367 oy alması gerektiğini belirterek, Anayasa Mahkemesi’ne başvuru kararı aldı.

E-MUHTIRA YAYINLANDI 

Ancak bomba geceyarısı patladı! Genelkurmay Başkanlığı internet sitesine gece 23.30’da bir bildiri kondu. 27 Nisan e-muhtırası’ olarak anılacak olan bildiride, ‘laiklik başta olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerlerinin aşındırıldığı’ savunuluyordu: “TSK, bu niteliklerin korunması için kendisine kanunlarla verilmiş olan açık görevleri eksiksiz yerine getirme konusundaki sarsılmaz kararlılığını muhafaza etmektedir ve bu kararlılığa olan bağlılığı ile inancı kesindir.” Hükümetin bildiriye cevabı aynı sertlikte oldu.

7 YIL SONRA İFADE VERDİ 

Söz konusu muhtıra, 8 Kasım 2012’de TBMM Darbeleri ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu tarafından Yaşar Büyükanıt’a soruldu. Büyükanıt, metni bizzat kendisinin kaleme aldığını söyleyecekti. Ona göre bildiri bir ‘muhtıra’ bile değil, sadece ‘laiklik hassasiyetini ortaya koyan bir metindi.

DOLMABAHÇE MUTABAKATI!

27 Nisan e-muhtırasının üzerinden sadece 1 hafta geçmişti. Ve ajanslara bir haber düştü. 5 Mayıs 2007 tarihinde o dönem başbakanlık koltuğunda oturan Erdoğan ve Büyükanıt Dolmabahçe’de bir araya gelmişti. Görüşme 135 dakika sürmüştü. Büyükanıt, daha sonra yaptığı açıklamada söz konusu görüşme için “Benimle mezara gidecek” ifadelerini kullandı. Öyle de oldu! Ancak görüşmenin içeriğine dair bir çok şey yazıldı bugüne kadar.

HASSA KONULAR GÖRÜŞÜLMÜŞTÜR!

Yaşar Büyükanıt, Darbeleri Araştırma Komisyonu’na bu konuyla ilgili verdiği ifadede, tesadüfen İstanbul’da olduğunu, o sırada Başbakan’ın kendisini arayarak görüşme istediğini söyleyecekti. Ancak ‘tesadüfen’ yapılan görüşmede ‘hassas’ konular görüşülmüştü: “Devlet sırrı mı? Ben açık söyleyeyim, “Devlet sırrıdır, değildir” diye bir şey söyleyemem, böyle bir değerlendirme yapamam ama bunun içinde hassas konular görüşülmüştür.”

DOLMABAHÇE’DEN SONRA SIRTIMIZI BÇG’YE DAYADIK!

Dönemin Başbakanlık Başdanışmanı Abdülkadir Özkan, Şubat 2019’da verdiği bir röportajda, söz konusu görüşmede Büyükanıt’ın ‘Cemaat tehlikesine dikkat çektiği’ iddiasında bulunmuştu. Gazeteci Abdurrahman Dilipak’ın daha bir kaç ay önce Akit Tv’de söyledikleri de Özkan’ı doğruluyor. Dilipak, “AKP’nin ‘BÇG’yle (Ergenekon ve Balyoz) başetmek için sırtını ‘f.tö’ye dayamıştı. F.tö’yü bitirmek için de -Dolmabahçe mutabakatından sonra- sırtımızı BÇG’ye dayadık. İstersen beni mayınlı tarlaya fazla sürme, olur mu!”

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin