Şimdi Meral Hanım ‘fosforlu’ rejimin yanında mı hizalanmış oluyor?

YORUM | TARIK TOROS 

Bakın, iktidar/muhalefet fark etmez.

Partilerin, kimi politikalarını alkışlamak kimi politikalarını yermek sizi muhalif veya yandaş yapmaz.

Maalesef, sürekli övmeye veya taşlamaya dayalı bir politik kültürde bunu anlatmak çok güç.

***

Yine…

LGBT veya feminist hareket…

Vegan yaşam biçimi, deizm-ateist kişi ya da gruplarla empati…

Sizi hak savunucusu yapar, onlardan olup olmadığınıza bakılmaz.

Dünyada engin kültür artık buna böyle bakıyor ve böyle karşılıyor.

***

Değilse…

Kendi mahallenizin demokratı, mücadelecisi olursunuz.

Bu da bir şeydir tabi.

Ve fakat: Yaptığınız/yapacağınız güdük kalır.

İnsan haklarını içselleştirmek, zihnen mahalleden çıkmakla başlar.

Bu egzersizi yapmadan samimiyet testinden geçemezsiniz.

***

Geçmişte kimi spesifik konularda kimi mahalle sakinlerinin gerisinde olduğumu kabul ederim.

Şaşırdığım şu:

Onlar yerlerinde sayarken öğrenmeyi sürdürmeye gayret ettim.

Bakış açıma kalite kazandırmak temel amacım oldu.

Epey süre, mahallenin yerinde saymasına takıldım.

Bunu atlatmam uzun sürmedi.

Artık gezegenlerimiz farklı.

***

Bugün bu çağda, ortalama Türkiye eğitimi alan bir kişi…

Yani, orta 2’ye kadar okumuşsa…

İşkence altında imzalatılan ifadelerle yargısız infazın, insan kaçırmaların, kan bağıyla suç isnadının, fişlemelerin, mala mülke çökmenin, kanunların suç saymadığı eylemleri suç saymanın ve suç uydurmanın karşısında yer alır.

Kendi anayasa ve yasalarına uymayan devlete “bi dakka” der.

Uluslararası sözleşmeleri çiğneyen Saray yargısını topa tutar.

***

Eşinden dayak yiyen kadının, ayağa kalkmış mahalleye “kocamdır döver de sever de” demesine kulak asılmayacağı gibi…

Hak ihlalleri “iç mesele” değildir.

Başka mahallede olduğu sürece görmezden gelinecek…

“Ülkede sistematik işkence yok” diyerek geçiştirilecek bir konu değildir.

Hele hele…

“Çarpıttınız, yanlış anlaşılmışsa özür de diledik, nokta” diye kapatılacak bir mevzu hiç değildir.

Noktalayan noktalanır.

***

Başa dönelim:

Kimi politikaları desteklemek, kimi hak ihlallerini gündeme getirmek veya kimi hak savunucularına destek vermek sizi onlardan yapmaz.

Sizi insan yapar.

Bir farkla…

İç politikadan güncel örnek:

Meral Akşener ve partisi, savaş tezkeresine “evet” dedi.

***

Hatırlayalım:

İktidarın büyük ortağı, Akşener’i Rize’de linç etmeye kalkanlara cesaret verip “Daha neler olacak neler, bunlar daha iyi günler” dememiş miydi?

İktidarın küçük ortağı, “Fosforlu Meral” diye çirkin bir kampanya tertip etmemiş miydi?

***

“Bahçeli, Konya’dan üst kurul delegelerini çağırdı ve orada bana ‘Fosforlu Cevriye’ dedi. Konyalı iki genç delege bunu kast edildiği manada fahişe olarak algıladılar ve ağlayarak bana geldiler. Öyle olmadığını ‘sert, eli sopalı’ bir kadın olduğunu söylemek zorunda kaldım. Ben onu korurken gelip giden herkese kahkahalar içinde bir yıl boyunca bunu söyledi.” (Meral Akşener, 10 Mart 2021, TBMM İyi Parti Grubu.)

***

Merak ediyorum, Akşener gençlere şimdi ne diyecek?

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Siyasi parti lideri olduğunuzda size başka bir dünyanın kapıları açılmaktadır. Onlar artık bambaşka kriterlere kavuşurlar. Artık onlar için kemalist rejimin önemi yoktur. Yıkılmasına aracılık edebilirler. Çünkü insanlar için üst sınır olan cumhuriyetin değerleri onlar için sadece bir araçtır. Eğer çıkar muhaberat rejimi olmayı gerektiriyorsa artık kemalist rejim yok edilmesi gereken bir fazlalık olarak kalmaktadır. İnsanlara öğretilen düşman irticadır. Birgün gelecek ve cumhuriyet rejimini yıkacaklar diye insanların kafasına kodlanmıştır. İlginç olan ise kemalist rejim yıkılırken, atatürkün hedefi olan batılılaşmadan uzaklaşılırken, bir kemalist bile irticadan bahsetmedi bu süreçte. Meral akşener laikliğin elden gittiğinden bahsetmedi. Sanki insanların uyanmasını istemiyor gibiydiler. Eğer irtica derlerse o zaman insanların beynine yüz sene boyunca kodladıkları irtica bir gün gelecek korkusu insanları uykudan uyandıracak ve yapılanlara tepki vermeye itecekti. Kemalist rejim bu sefer irtica gelmeden yıkılıyordu. Fakat irtica değilde kendileri yıktığı için beyin bunu düşman olarak algılamıyor ve tepki vermiyor. Çünkü insanlar rejimlerinin değerini bilmiyorlar, onlar rejimlerini tanımıyorlar. Onlar için önemli olan bizden mi irtica mı. Eğer kendilerinden biri rejimi yıkıyorsa, olsun bizden biri diyebiliyor. Dehşet bir tablo.
    Yani yukarı çıktıklarında meral ve diğerlerine bambaşka bir kitap okutulmaktadır. Fakat o kitapta yazanlar eğer kutsal bir kitap ise herkesin kolay kolay kabul edebileceği şeyler değil diye düşünüyorum. Hızır aleyhisselamın olayların dış görüntüleri ile asıl maksatları arasındaki uçurum gibi bunlar için de öyle bir değer yargı olmalı ki, bu değer yargı cumhuriyetin değerlerini düşman kılacak bir şey olmalı. Bu şey ne ise liderleri toplum değerlerinden arındırıyor ve yeni değer yargıları elde ediyorlar. Ve bir dava adamına dönüşüyorlar. Gerekirse cumhuriyeti yıkabiliyorlar, soykırım yapabiliyorlar. Ve ilginçtir hepsi bunu yaparken el ele tutuşmaktadır. Sanki bir zafere doğru ilerliyorlar.
    Cihatçıları suriyede korumak için tezkere çıkarıyorlar. Onların dünyasında bu cihatçılar acaba ne anlam ifade ediyor, yani irtica krallığı kurulmuş ve türk askeri koruması altında. Nerede atatürk? Nerede atatürkün değerleri? Nerede laiklik? Nasıl birşey onları toplumun değerlerinden uzaklaştırabilir? Onlara bir cennet mi vaat ediyorlar. Eğer tezkereye oylar yetişmeseydi emin olun chp de evet oyu verecekti. Suriyede türklere ne yapmaya çalışıyorlar. Kürt koridorunu engelliyoruz diye içeri giriyorlar. Fakat ısrarla türk askeri ile irticacı cihatçıyı yan yana piyasaya sürüyorlar. Israrla türk askerini dünyanın terör kabul ettiği irtica örgütleri ile yan yana koyuyorlar. Tabi komutanlar buna itiraz etmesin diye resmen orduyu dağıttılar. Türk ordusu meral akşenerin gözü önünde dağıtıldı. Onların değerine göre demek artık türk ordusu düşman olmuştu. Demek yukarıda öyle çıkarlar söz konusu ki orduyu çökertebiliyor. Nasıl ahlaklı bir insan yetiştirmek için uğraşılıyor, onlar da kendi talebelerini yetiştirmektedirler.
    Aslında yıkım sürecinde dıştan görüldüğü kadarıyla sorumlu irticaydı yani iktidar. Ama irtica kullanılmadı bu süreçte, kılıçdaroğlu irtica demedi, meral irtica demedi, hdp irtica demedi. Yeni bir kavram ürettiler fetö diye. Böylelikle günah keçisi fetö olurken, irtica demedikleri için tayyip olaylardan soyutlanıyordu. Tayyipin payına düşen sadece bu süreçte tank palet ve man adası sonrada 128 milyar dolar. Yani atatürkle tayyipin bir sıkıntısı yoktu. Cumhuriyet rejimi yıkılırken türkiyenin tek derdi fetöydü. Hatta kemalist rejim rafa kaldırılırken aydın çağdaşların ağzından tek kelime çıkıyordu “oh olsun”. Adeta laiklere atatürkün rehin alınması karşısında oh olsun dedirtmektedir. Bu ne dehşetli bir tablo böyle. İnsanları çocuklarıyla kontrol ediyorlar ve bunu yeni kuracakları daha karanlık rejim adına yapıyorlar.
    Bu sefer daha kısa tutmaya çalıştım.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin