Şike davasında cevap bekleyen sorular

YORUM | RAMAZAN FARUK GÜZEL

Geçem haftaki Futbolda Şike Davası” sil baştan…yazımızda, Fenerbahçe eski Başkanı Aziz Yıldırım’ın da aralarında bulunduğu 36 sanığın yargılandığı ‘futbolda şike’ davası ile ilgili Yargıtay’da verilen bozma kararını değerlendirmiş, sonrasına dair muhtemel senaryoları ele almaya çalışmıştık…

Yargıtay 5’inci Ceza Dairesi, İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin beraat kararını ‘usul eksikliği’ nedeniyle bozmuş, Aziz Yıldırım’la beraber 36 sanığın yeniden yargılanmasının önünü açmıştı.

Bu gelişme üzerine yine “Cemaat”, “Yargı”, “Erdoğan”, “Ergenekon” vs üzerine klasik tartışmalar yaşanmıştı. Türkiye’de gerçek bağımsız ve tarafsız bir yargı sistemi tesis edilinceye kadar -diğer bütün davalarda da olduğu gibi- bu davada da gerçekler tam olarak aydınlanamayacaktır. Hukuk geldiğinde şahitler konuşmaya başlayacak, belgeler ortaya dökülmeye başlayacaktır.

NEDEN FENERBAHÇE’YE OPERASYON?

Futbolda şike suçuna yüksek hapis cezaları öngören yasanın mimarlarından birinin de Fenerbahçe’nin avukatının olması kaderin cilvesi!.. Bu yüzden hakkında zorlu davalar açılan Aziz Yıldırım’ın, bu yasanın çıkmasına katkı sunan avukatına: “Yaktın bizi!..” dediği rivayet ediliyor.

Peki sahiden de şike var mıydı? Elbette vardı…

Şike suçunu işleyen sadece Fenerbahçe değildi, birçok kulübün bu suçu işlediği ifade ediliyor. Sadece Fenerbahçe görülmüş gibi oldu…

Neden acaba? Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım’ın o dönem ligleri domine etmiş ve önde gözükmüş olmasından mı? Yoksa iktidarın Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım’ın bulunduğu kritik konuma göz dikmiş olmasından mı?

Erdoğan ve oğlu Bilal’in Fenerbahçe’yi kontrol planlarını Youtube’a düşen ses kaydından hatırlıyoruz. O konuşmada Aziz Yıldırım karşısında Mehmet Ali Aydınlar’ın kazanması için çalıştıkları, Ahmet Davutoğlu’nun damadı Ahmet Özokur’un Yıldırım’ı desteklediği için kızgınlıklarını” ifade ediyorlardı…

Bu konuşmalar gerçek ise;

Şike davası aslında Fener yönetimini ele geçirmek için bir araç olarak mı kullanılmıştı?

AZİZ YILDIRIM VE ORDU İHALELERİ

Aydınlatılmayı bekleyen bir başka husus da Genelkurmay, Fenerbahçe, Aziz Yıldırım ve Erdoğan ilişkileri…

Dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt ile Erdoğan meşhur Dolmabahçe görüşmesini ayarlayanın Aziz Yıldırım’ın ayarladığı iddia edildi ve bu konu bugüne kadar yalanlanmadı.

Genelkurmayın tüm inşaat ihalelerinin zamanında Aziz Yıldırım tarafından pay edildiği söylentisi de var… Doğru mu? Doğru ise bu operasyonun bununla bir ilgili var mı? Yani “her şeyi ele geçirmek ve her gelirden komisyon almak isteyen birileri” burada da mı aslan payı almak istemişti?…

EMNİYET VE İSTİHBARAT

Eskiden operasyonlar hep polis tarafından yapılırdı. Ta ki 17/25’e kadar… Şimdilerde operasyonlar hep MİT tarafından yapılıyor.

17/25 öncesinde İstanbul merkezli operasyonlara şeklini veren İstanbul Emniyet Müdürlüğü idi ve Erdoğan buraya çok önem veriyordu. Şu an içeride çocukları ile birlikte (konuşmaması için) rehin tutulan dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer’in kamuoyuna yansımış olan konuşmalarını hatırlarsınız… O dönemlerde İstanbul Havaalanı VİP salonunda Erdoğan’la defalarca özel görüşmeler yaptığını, operasyonlar hakkında nasıl direkt talimatlar aldığını tek tek anlatmıştı.

O açıklamalardan anlıyoruz ki Erdoğan başta Ergenekon ve Şike Davaları olmak üzere bütün önemli davalarda İstanbul Emniyeti’ni kullanmıştı.

7 Şubat 2012’de yaşanan MİT Krizi’nden sonra işler değişmiş ve Erdoğan MİT’e daha çok yanaşmış, 17/25 Aralık’tan sonra ise başta İstanbul Emniyet olmak üzere bütün Emniyet’i biçmiş ve artık bütün işlerini MİT üzerinden yapmaya başlamıştı…

CEMAAT, ŞİKENİN NERESİNDE?

Futbolda Şike Davası yapan savcılarının “Cemaat iltisaklı” olduğu iddiası çokça yazıldı çizildi. Gülen Cemaati’nin Fenerbahçe’yi ele geçirmekten bir menfaati olabilir mi? Benim aklıma hiçbir şey gelmiyor. Ya sizin?

O dönem şike soruşturması, bu savcıların dışında bir savcının önüne gelse farklı bir işlem yapabilir miydi? O zamanki yasalar çerçevesinde farklı davranması hukuken zor görünüyor. O da aynı şekilde cemaatçi ilan edilmekten kendini kurtaramazdı.

Zira dosyanın içeriği çok güçlü. Tapeler, fotoğraflar, belgeler, itiraflar vs. her şey ortada dönen şikeleri ve usulsüzlükleri gözler önüne seriyordu…

Türkiye’de muktedirlerin niyeti hiçbir zaman “ille de adalet yerini bulsun” olmadığı için bu davada da siyasi hesaplarla hareket ettiler.

DAVALAR NEDEN KARAR BAĞLANMAZ?

Konuya Mahir Kaynak gibi bakacak olursak: “Kimin işine yarıyorsa perde arkasındaki uygulayıcı odur.”

Yani özetle: Şike Davası kime yaradıysa o yaptırmıştır! Ve o insanları uzun süre içeride tutanlar, sonrasında da Aziz Yıldırım ve benzerlerinin davalarını Demokles’in Kılıcı gibi başlarında sallandıranlar hep aynıydı.

– Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un dosyasının bekletilmesi,

– Ergenekon Davalarının temyiz sürelerinin zamana yayılması,

– 17/25’ten sonra Aziz Yıldırım dosyasının kararının geciktirilmesi,

– Bülent Arınç’ın damadının beraat kararının temyizi ile dosyanın kapanmaması vs..

Bunların askıda beklemesi, tehdidin sürmesi ve ilgililerin rehin tutulmaya devam edilmesi ve hatta satın alınmaları için…

Bu dosyaların sanıklarına sabırlar diliyorum şimdiden…

Bizans saraylarında dönen entrikaları meşhurdu ama son dönemin Ak Saray entrikaları hepsini unutturdu.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin