Seçim güvenliği mi dediniz?

YORUM | ADEM YAVUZ ARSLAN

Ülkü Ocakları eski başkanı Doç. Dr. Sinan Ateş’in Ankara’nın ortayerinde suikaste kurban gitmesinin bize söylediği çok şey var. 

Olayın kriminal boyutu ve suikaste dair teknik detaylar tabii ki çok önemli. 

Ancak ortada siyasi bir cinayet olduğu için suikastin ‘neden’leri ‘nasıl’ların önüne geçiyor. Bu yüzden ben ağırlıklı olarak suikastin nedenleri ve yakın gelecekte olabilecek yansımalarına eğilmeyi önceliyorum. 

Bu aşamada iki kısa hatırlatma yapmakta fayda var.

İlki Ergenekon-Lobi belgesi

17 Aralık 2013’teki büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda suçüstü yapılan dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan, darbecilerle-katillerle ittifak kurup üstünü kapattığı Ergenekon soruşturmasının delilleri arasında yer alan bu dökümanda ‘Mafyanın yeniden yapılanması’ projesi vardı.

Özetle derin devletin mafyatik suç örgütlerini yönetmesi ve lümpen gençliğin siyasi projelerde istihdam edilmesi projelendiriliyordu. 

Yakın tarihimizde yaşanan olaylar bu hedeflerin kağıt üstünde kalmadığını gösterdi.

İkincisi ise meşhur ‘dörtlü fotoğraf’. Malum fotoğrafı hatırlarsınız. 

Hani MHP lideri Devlet Bahçeli’nin talebi üzerine özel afla cezaevinden çıkartılan suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı ile Mehmet Ağar, Engin Alan ve Korkut Eken’in boy gösterdiği fotoğraf. 

Bodrum Yalıkavak Marina önünde çekilen bu fotoğraf Çakıcı’ya yakınlığı ile bilinen Üzeyir Çakmaktaş tarafından “Türk Devleti ilelebet varolsun diye her zorluk ve meşakkati göğüsleyen, zindan dahil bu uğurda en ağır bedelleri ödeyen kahramanlarımız; Alaattin Çakıcı, Mehmet Ağar, Engin Alan ve Korkut Eken” şeklinde paylaşılmıştı.

Yani gizli kapaklı değil. Aksine bilerek isteyerek ve özellikle paylaşılmıştı. 

O günlerde gerek bu köşede yazdığım yazılarda gerek TR724 Youtube yayınlarında malum fotoğrafa dikkat çekip “Yeni Türkiye gerçeği artık budur; siyaset de, ekonomi de, medya da, güvenlik bürokrasisi de bu fotoğrafa göre şekillenecek” demiştim. 

Kısaca siyasetle suç örgütlerinin iç içe girmesinin sonucunda mafyanın devletleştiğini aynı zamanda da devletin mafyalaştığını anlatmıştım. 

Nitekim geride kalan sürede yaşananlar bu tespiti teyit ediyor. 

Bugün itibariyle suç örgütleri altın çağlarını yaşıyorlar. Öyle ki ülkenin güvenliğinden sorumlu olan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile fotoğrafı olmayan mafya lideri yok. 

Nasıl ki Erdoğan rejiminde her güç odağının kendine bağlı troll orduları var, aynı şekilde rejim bileşenlerinin emrinde ayrı ayrı mafya yapılanmaları var.

Siyaset, toplum, ekonomi ve hukuk artık mafya eliyle dizayn edilir hale geldi. 

SİNAN ATEŞ CİNAYETİ PANDORANIN KUTUSUNU AÇTI 

Bu bakımdan Ankara’da öldürülen Ülkü Ocakları eski başkanı Sinan Ateş sembolik bir öneme sahip.

Her şeyden önce bu suikast yeni dönemin tüm özelliklerini bünyesinde barındırıyor. Birincisi göstere göstere geldi.

Daha önce MHP liderini eleştiren yazılar yazan gazeteciler yada siyasiler ‘ibreti alem’ için feci şekilde dövülmüştü. 

Sinan Ateş’te çıta daha da yukarı kondu. Muhalif kişi ve düşünceler için hapis yada dayak artık seçenek değil. 

Yani mesajı çok açık olan bir suikast bu. Hem parti teşkilatlarına hem de ‘piyasaya’ verilmiş açık bir mesaj var. 

Herkes ‘faili’ biliyor ama kimse söyleyemiyor

MHP lideri Devlet Bahçeli ve parti kurmayları hiçbir şey yokmuş gibi davranıyor. Saray ve AKP’de sessiz. 

İlgili ilgisiz her konuda açıklama yapan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu dut yemiş bülbüle döndü. Valiliğin açıklamaları baştan savma. Ortaya çıkan bilgiler de birkaç gazetecinin özverili çalışmasının sonucu. 

Özetle Sinan Ateş’e sıkılan kurşunun mesajını alması gerekenler almış. 

Peki Sinan Ateş suikasti ve sonrasında yaşananlar bize geleceğe dair ne diyor?

Aslında dananın kuyruğunun koptuğu yer burası.Çünkü son yıllarda giderek artan şiddet sarmalı artık kurumsallaştı. 

Bir başka ifadeyle ‘siyasi cinayetler kuşağı’na girdik. 

Girişti hatırlattığım dörtlü fotoğrafla sembolize edilebilecek ‘yeni Türkiye’de işler artık böyle yürüyecek. 

Rejim bileşenlerinin hedef yaptığı kişi ve kurumlar örgütlü saldırıların hedefi haline gelecek.

Bu olayda olduğu gibi mafya örgütleri siyasi cinayetler için kullanılacak. Hani derler ya elinde çekiç olan olan her şeyi çivi görür diye. 

Elinin altında mafya örgütleri olan bir rejim de toplumu terbiye edilmesi gereken bir aparat olarak görüyor. 

En kritik konu ise zaten yok denecek kadar azalan seçim güvenliği artık tamamen ortadan kalkmış oldu. 

Düşünsenize, Türkiye tarihinin en kritik seçimine gidiyoruz.

En kritik diyorum çünkü sadece Cumhurbaşkanını seçmeyeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği, nasıl bir yönetimle devam edeceği oylanacak.

Böyle bir dönemde Sinan Ateş gibi milliyetçi camiada karşılığı olan, networkü geniş bir siyasi aktör infaz edildi

Sonuçta Ülkü Ocakları’ndan bahsediyoruz, Kanarya Sevenler Derneği’nden değil.

Eğer sokakları içine alacak bir proje pişiriliyorsa bunun bir tarafında mutlaka Ülkü Ocakları olmuştur ve bundan sonra da olacaktır.

Bu noktada insan ister istemez “Acaba Sinan Ateş yakın gelecekte planlanan bir takım projelerin önünde bir engel olarak görüldüğü için mi ortadan kaldırıldı?” diye sormadan edemiyor. Mesela seçim akşamına yönelik oluşturulacak bir takım mekanizmalar olacaksa bundan Sinan Ateş’in haberdar olması kuvvetle muhtemel. 

Sinan Ateş ortadan kaldırılarak ‘Lider ve genel Merkez ne derse o’ denmiş oldu. Faillerin korunup kollanması da talimatın adresini açıkça ortaya koyuyor. 

Nitekim suç örgütü lideri Kürşat Yılmaz’ın ‘lider-teşkilat-doktrin’ diye bitirdiği mesaj da gayet açık. 

Kısacası zaten yok denecek kadar azalmış olan seçim güvenliği tamamen ortadan kalkmış oldu. 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin