Sayıştay raporundan: 10 milyon dolarlık ihaleye, 30 milyon dolar ödeme

TBMM KİT Komisyonu üyesi CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, Sayıştay’ın 2016 yılı TCDD Teftiş Raporu’na göre, yandaş firmalara sadece bir ihalede 20 milyon dolardan fazla para aktarıldığını açıkladı.

Deniz Yavuzyılmaz, konuyla ilgili paylaşımında şu ifadeleri kullandı: “Ankara-İstanbul hattında, T-26 Tünelinin 1020 metresinin yapımındaki vurgunu tespit ettik. Sözleşme keşif tutarı: 9.990.757 USD. Şirkete ödenen tutar: 30.605.953 USD Fark: 20.615.196 USD! Şirket: IC İçtaş, Cengiz İnş, CRCC, CMC. Kaynak: Sayıştay, TCDD Teftiş Raporu.

Nasıl hesapladım? Sözleşme keşif tutarı= 9.794,86USD (sözleşmedeki metretül fiyatı) x 1020metre = 9.990.757,20 USD.

Şirkete ödenen tutar= 29.957,27USD (ilgili şirkete ödenen metretül fiyatı) x 1020metre = 30.605.953,45 USD. Fark: 20.615.196,25 USD.”

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. TR724 yönetimine bir uyarı, tavsiye:

    Özellikle parasal hususları içeren, ajanslardan aldınız yalın haberleri, edit ederken lütfen, ekonomi bürokrasisini, mali bürokrasiyi, idari bürokrasiyi bilen muhabirlerinizin, çalışanlarınızın incelemesinden geçirip, öyle sunun. Yoksa hem haber sunumunuzda maddi hatalar yaparsınız, daha da ötesi gözünüzün önünde gelen cevher niteliğinde, hiç yorulmadan ulaşacağınız araştımacı gazetecilik fırsatını, haber fırsatını kaçırmış olursunuz.

    Anlatayım:

    İlk söylemem gereken, haber sunumunuzdaki maddi hatalara:

    “Sayıştay’ın 2016 yılı TCDD Teftiş Raporu’na göre” şeklinde bir Rapor yoktur.
    Sayıştay’ın 2016 yılına ilişkin TCDD Denetim Raporu” vardır.

    Haber ayrıntısına bakılınca, bu olayın ilk önce, TCDD’nin kendi iç bünyesinde bulunan TCDD Teftiş Kurulu Başkanlığınca görevlendirilen Büşmüfettiş….(adını vermemişler) teftiş edilip, TEFTİŞ RAPORUnda tespit edilen hususlardan biri olduğu anlaşılıyor. Bunun adı içdenetimdir.

    Dışdenetim kapsamındda da, Sayıştay, TCDD yi denetlemeye geldiğinde, daha önceki yıllara ilişkin, İÇDENETİM birimlerince(Teftiş-kontrolör-denetçi-denetmenlerce) hazırlanan bu raporları okur, oradan fikir alır ve kendi de o hususları inceler.

    Nitekim, burada olan budur, haberinizde verdiğiniz o ilk resim, SAYIŞTAY RAPORUNUN bir parçası değil, TCDD Teftiş Kurulu müfettişince hazırlanan bir alıntıdır.

    Sayıştayın çeşitli rapor türleri var, ama bu kapsamda, DIŞDENETİM kapsamında yaptığı incelemelerde yazdığı raporların adı, DENETİM RAPORU dur,

    İçdenetim kapsamında, her Kurumun bünyesinde yer alan denetim organlarınca hazırlanan raporların adı değişir ki, nitekim burada, TCDD Teftiş Kurulu Başkanlığı, TEFTİŞ RAPORU dur.

    Ne önemi var demeyiniz. Bu bilgi eksikliği, önünüzde duran büyük bir araştırmacı gazetecilik fırsatını ıskalamanıza bile neden oluyor.

    Masa başında kahvemi içerken, o iki foto-belgeye bakarak bir solukta gördüğüm hukuk katlimanı, oluşan zararın haberin içeriğinden çok daha fazla olduğunu görebiliyorum.

    Kaçırdığınız fırsat olarak da bunu söylüyorum o nedenle.

    Açayım, haber ayrıntılarında dikkat çeken hususlar;

    1) İşin sözleşmesinin yapılması Temmuz 2016.. Anlaşma bedeli 610 MİLYON dolar..

    2) İlk kazma küreğin vurulma tarihi Eylül 2008,

    3) Sözleşmeye göre işin GEÇİÇİ KABUL tarihi …………. 22 EYLÜL 2010,(O günkü kur, 1 Dolar=1,49 TL)

    4) Anılan Olurlara iş –O ZAMANA KADAR 3 defa– uzatılmış, GEÇİCİ KABUL ancak 23 Temmuz 2014 de yapılmış.. (O günkü kur, 1 Dolar=2,11 TL).

    Üstelik geçici Kabul de YÜKLENİCİNİN İMZASI, MÜŞAVİRİNİN imzası bile yok.

    Nitekim, bu geçici kabul sonrası 2 DEFA OLUR la uzatılmış,

    ve iş,

    taa Temmuz 2016 da sarkmıştır.

    Peki iş bitmiş midir?

    Bilmiyoruz, çünkü, bu olayı,

    TCDD Teftiş Kurulu Başkanlığının bu olayı TESPİT ETME TARİHİ, 2015 yılı ortalarından sonra.

    Haberinizde verdiğiniz TCDD Teftiş Kurulu Başkanlığı antentli yazı ile yazı TCDD Genel Müdürüne sunulmuş ve az da olsa o sayfaya yansıyan hususlar (devamını Sayıştayın Raporunda görüyoruz) ile ilgili

    bir SORUŞTURMA talep edildiği anlaşılıyor.

    Yani ne olmuş, Taa 2010 yılında bitmesi gereken ( öyle sıradan bir iş değil, TCDD nin belki elindeki en önemli işlerden biridir görünen o ki, rakam yüksek) Müfettişçe 2015 yılında tespit edilmiş.

    Burada en komik olan nokta şu.

    Lütfen dikatle okuyunuz. Türk Bürokrasisinin, denetim sisteminin ne hale getirildiğini anlayın, nasıl “-mış” gibi yapıldığını kendiniz görün şimdi:

    O denetime giden Müfettiş, oraya Genel Müdürün onayıyla gidiyor, Genel Müdür o birimin teftişini yapan müfettişin yaptğı işe zaten vakıf, hatta o Uzatma Olurların hepsinde ya ara düzeyde ya en tepede kendi imzası var, tüm süreçleri zaten Genel Müdür bizzat kendi onayıyla yapıyor.

    Sonra ne oluyor, müfettiş sanki Genel Müdür bundan habersizmiş gibi, konuyu raporlaştırıp, tekrar onun önüne sunuyor ve bu iş çok uzamış, şöyle şöyle sorunlar var, bunun uzatılmasında personelin sorumluluğunu da değerlendirmek gerekiyor vs vs demiş, ve bunu tüm o süreçlerin ortasında yer alan, zaten bunlara müsaade eden Genel Müdüre sunmuş.

    Yani Müfettiş ne demiş biliyor musunuz, “Efendim, sizin adınıza ve verdiğiniz yetkiyle yaptığım teftişte, sizin hatalarınızı buldum ve sizin hatalarınızı soruşturmak için yine sizden izin istiyorum”..
    NE EKSİK NE BİR FAZLA..

    Türkiye de yetimin hakkının neden yendiğinin Denetim cephesinden ifadesi bu..

    “Efendim, sizin adınıza ve verdiğiniz yetkiyle yaptığım teftişte, sizin hukuksuzluklarınızı, usulsüzlüklerinizi, kamu zararına sebep olmanızı tespit ettim, bu hususları yine sizin bilginize arz ediyorum”

    yapılan bu.

    O müfettişin yetkilerini aştığı bir gerçek bu durumda, Müfettiş, yetkisini açıpta adına iş yaptığı, Genel Müdürünü, üst amirini, eski adıyla ita amirini sorgulayamaz. Onu bir üst organ olan Cumhurbaşkanlığına, Devlet Denetleme Kuruluna, göndermesi gerek.

    Ve resen de Cumhuriyet Savcılığına göndermesi gerek TCK KAPSAMINDA.
    Açık bir ihalenin uygulanışında kamu aleyhine nispetsizlik oluşturulması, kamu zararı var, edimler arasında nispetsizlikler var.

    KHK ile onca denetim personeli ihraç edildi, bu Başmüfettiş bunu yargıya taşıdımı, o dönemki adıyla, Başbakanlık Teftiş Kuruluna taşıdı mı, ya da Devlet Denetleme Kurulu resen inceledi mi, inlemememiş, nereden anlıyoruz, sayıştay raporunda belirtmemiş çünkü.

    Yinede, çuvala sığmayan mızrağı saklayamayacağına göre, vicdanlı bir iş yapmış Başmüfettiş, o şartlarda ancak bu olur diyebilmiş sanırım. O şartlar derken, rapor 2015 yılında yazılmış, yani 15 Temmuzu kimse görmemiş, o tarihten sonra kimse böyle bir rapor dahi yazamazeminim.

    Bu nedenle, kamuoyuna yansıyan tüm sayıştay raporları zaten hem o dönemlere ilişkin. 15 Temmuz sonrasına ilişkin eften püften çıkıyor birşeyler. Yada 15 Temmuz sonrasında çıksa da, eski dönemleri içeriyor.

    Devam edersem, işte bu hususu gelmiş daha sonra Sayıştay Denetçisi görmüş.
    Görmüş diyorum çünkü Sayıştay denetçileri Siyasal, İktisadi idari bilimler mezunu, inşaattan şundan bundan anlayacak hali yok.

    Bazen, bir Sayıştay denetçisi, gittiği yerle ilgili hiçbirşey bilmez, nereye nasıl bakacağını bile, bunun için önceden yazılmış o birimin, Kurumun teftiş raporlarını inceler, bir çeşit kopya çeker. TCDD Müfettişinin işi gücü kendi kurumu, ihaleleri, demiryolu olduğu için o konularda uzmanlaşmıştır, zaten can alıcı noktaları Müfettiş çıkarmış hatta Sayıştay bunu kapatır nitelikte, koca öküzü saklamış.

    Evet, sayıştay bu habere göre koca öküzü saklamış, her biri deprem etkisi yaratacak usulsuzlukleri, ucu kamu zararına çıkacak pek çok hususu, UYARI ile, DİKKAT EDİLMELİ ile geçiştirmiş, ayıp olmasın diye de önümüze bir 10MİLYON dolar atmıştır. Dikkat edin, denetçi demiyorum, SAYIŞTAY DİYORUM, Çünkü bu ham halindeki maddeler, sayıştayın kendi iç sisteminde kullanılmaz, kayda değer görülmez içerde kapatılır. Ancak bunlar yansıtılır.

    Kaçan habercilik budur TR724 YÖNETİCİLERİ..

    Türk medyası bunu TR de yapmaz korkar çünkü.. Ama sizde bu konulara vakıf olmamanızdan bu haberleri kaçırmayın. Bu ihale deki en önemsiz detay 10 MİLYON DOLAR dır.

    Denetçiler bazen çok açık kimsenin tartışmayacağı, bir maddi hatayı tespit eder, düzeltir, öküzü şöyle bir gösterir, sonra seni ayağına yoğunlaştırır. Çünkü ona gücleri yetmez.. Zaten, bu olayda da, TCDD Teftiş Kurulu bu olayın üzerine gitmiş bir şekilde ancak.

    Peki, TCDD Teftiş Kurulu Başkanlığı ve Müfettişi ne yapabilir ki? Kendi amirine ne diyeceklerdi, efendim sizi soruşturabilir miyim?, bu adam memur, süpermen değil. Dolayısıyla olayı içerden kapattıklarını, yumuşattıklarını düşünüyorum, sonradan. Sonradan diyorum çünkü şu anki belgeye göre, cesurca çıkmış MÜFETTİŞ tebrik ediyorum. DENETÇİYİ ise eğer SAYIŞTAY içinde kırpılmadıysa maddeleri, yeriyorum biraz.

    Bize 10 MİLYON doları al sus denmiş.

    Bazı ağrımasın başım diyen Sayıştay Denetçileri, denetime gittiği yerde, o birimin müfettişlerince hazırlanan raporları alır, alıntılar, maddeleştirir, raporunu doldurur,

    esaslı hususlar varsa da, yolsuzluğun izlerini gördüğü, onu da yumuşata yumuşata yazar.

    Bazıları ise, gözünü kırpmaz dah ada sertleştirir yumuşatmaz dikkat çektirir.

    İşte ey yetim, sen bunları bilmezsin, sen bilmezsinde senin hakkını savunduğunu söyleyen yetim hakkıcılarda onu savunanları KHK ile atarlar orası ayrı.

    Nitekim, burada olay o kadar büyükken, sonuç olarak çıkan Sayıştay Denetim Raporunda ortaya çıkmış.
    Zaten Sayıştay Denetçisi belli ki, kendini güvene almak için ek olarak diğer Müfettişin Raporunu ek olarak koymuş.

    Konuyu dağıtmadan, devam edersek,

    Sayıştay Denetçisi ne zaman görmüş bunu, 2016 yılı işlemleri teftişinde, önceki yıl denetimleri olduğuna göre, Sayıştayın bunu raporlaştırması en erken 2017 yılıdır demek..Aynı kuruma arka arkaya gitmeyeceklerine göre her sene, 2018 de bile hazırlanmış olabilir bu rapor Sayıştay içinde, Kimbilir 2018 ve sonrasında ancak meclis önüne gelerek ancak alenileşmiş oluyor.

    Kağıtta, şeffaflık ilkesi var güya, 2010 yılında ortaya çıkan bir sorunu, Sayıştay taa 2017-18 de raporlaştırdığında, bunun ne şeffaflığı kalmış oluyor.

    Medya bunu 2021 yılında öğreniyor üstelikte, bunun bir anlamı da yok. Sayıştay öğrenmişte ne olmuş.

    Ama gördüğümüz fotoğraf net, ve bu fotoğraf şu an tüm Türkiye de yıllardır sürüyor.

    “Türkiye de, denetim, bir sorunu tespit etme, TEŞHİS ETME değil artık, bir doktorluk işi değil,

    Türkiye de denetim, bir olmuş bitmiş işin OTOPSİSİNİ yapma, adli tıp müessesesine” dönmüştür.

    Bu tesiptimi unutmayın.

    Taa 2 senelik bir iş, 2010 yılında bitmesi gereken iş, uzadıkça uzamış, bir sürü usulsüzluk yapılmış, gecikmelerde sorumluluk aranmamış, aranması gerektiği olaydan 3 yıl sonra, üstelik bu sorumluluğun en başı kişiye rapor edilmiş ve hatta ondan belli ki bu konuyu inceleme, soruşturma istenmiş. Böyle bir komiklik koca ülkenin önünde oluyor.

    Bu işin erbabınca, bu satırlar kaçan dev bir habercilik örneğidir de medya tabi doğrudan rakamlara, önüne konacak servis edilecek, Bilale anlatır gibi olan satırları seviyor. O yüzden, herkes oralarda ne yazdığını düşünmedi, içeriğe bakmadı, biri köşe içine almış bir 10 MİLYON DOLAR ı işaretlemiş, hurra herkes onu haber olarak sunuyor. O kulağı bu devenin, bu deve de gözümüzün önünde. Ayrıntılar devasa bir sorunu işaret ediyor.

    Mesela,

    1)Kardeşim, raporunda müfettiş, mücbir sebep var dediniz tamam ama o kapakları, sistemleri takmakla sorumlu, alt taşerondan sorumlu firma, Cengiz inşaat ve konsorsiyomu, bu sizin kendi hatanız, bu gecikmenin sözleşme gereğince sorumlususunuz, uzman yüklenici, yeterlilik kriterlerine sahip olur, geciktirdiysen bu senin sorumluluğunda oysa, neden bu iş geciktirilerek, 1,49 DOLAR dan ödememiz gereken dövizi, ülke 2,1 Dolar Kuru üzerinden ödemeye mahkum edilip, bu kur farkından yaklaşık 200 milyon DOLAR bütçeye yük oluyorsun demek istemiş, demediyse ben diyorum.

    2) Geciken her gün için neden gecikme cezası alınmamış? Alınmamış çünkü mücbir sebep, yağmur sel denip yırtmışlar bundan. Burada idare personelin sorumluluğu var. Gecikilen her gün için gecikme cezası alınmalıydı.

    3) Hakedişler neden iş sağlıklı yapılmamasına rağmen serbest bırakılmıştır düzenli olarak, İhale yetkilileri, neden bölüm bölüm iş tamamlamalarında bu hususları rapor etmemişlerdir, ettilerse neden bu soruşturmaya daha önceden dönüştürülmemiştir?

    4)TCDD Müfettişi, bu olay incelensin diyor,ksik sayfalar olsa da anlatım tarzının oraya gideceği belli, peki ozaman soruyorum, Cengiz inşaat ve Konsorsiyomun teminatları iade edilmiş midir, edildiyse neden edilmiştir ki, kendinin dahi altına imza atmadığı, yüklenicinin, bir geçici teminat belgesini idare düzenlemiştir, nedir bunun mantığı?

    5) Daha kötüsü, GEÇİCİ KABULUn yapılmasından 10-15 gün önce daha yeni bir OLURLA iş için yaklaşık 7 aylık ek süre verilmiş firmaya, neden GEÇİCİ KABUL yapılmıştır ki, üstelik ondan sonrada tam 1 yıllık bir uzatma daha verilmiştir. Madem uzatmalar olacaktı, neden geçici kabulu yaptın?

    Şunu da unutmamak gerek, Çinli bir firmaya gerek var mıydı, Konsorsiyum demişsinizde, neden bir çinli firmaya verdiniz ki, kendi firmalarınızın neyi eksikti buna, üst teknoloji, bilişim vs diyelim de batı teknolojilerine ihtiyacın var, bu olayda neden böyle bir şeye ihtiyacın var, jest mi geçilmek isteniyor birilerine?

    Sevgili TR724 YÖNETİCİLERİ, birkaç küçük ayrıntıya ulaşılıp haber yapılsa, bu olay CEVHERİ GÜVEN tarzı, HAP GİBİ ANLATIMLA BİZİ TRENLE NASIL KÜNDEYE GETİRDİLER? şeklinde bir haberciliğe imza atabilirdiniz, atabilirsinizde.

    Lakin, TR724 de şu an gördüğüm durum “Sayıştay Denetçilerinin 2016 yılı TCDD Teftiş Raporuna göre” durumu. Daha olayın sürecin ve terimlerin özüne vakıflık yok.

    Lütfen, herbiri birbirinden ayrı anlamlı elbette, mali bürokrasiyi, ekonomi bürokrasisini, idari bürokrasiyi temel düzeyde bilen, onun kurumlarını işleyişini bilen bir donanıma sahip olun.

    Önünüze gelen şu 2 yaprak kağıtta bile ne güzel haberler var ne?

    Hürmetle..

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin