Sarıkamış’ta ne oldu?

Yorum | Dr. Serdar Efeoğlu

103 yıl önce yaşanan Sarıkamış Harekâtı, her Aralık’ta “bir kurşun atmadan şehit olan 90.000 Mehmetçik” başlığıyla Türkiye’de gündem olur. Sarıkamış’a binlerce kişi toplanır ve yaşananları anlamaya çalışır. Ama genellikle siyasetçilerin nutukları ve duygusal konuşmalar, her şeyin önüne geçer.

Sarıkamış Muharebeleri bu yönüyle, tarihimizin ön yargıya kurban giden konularından birisidir. Birçok bilimsel çalışmaya rağmen hala yanlış bilgilerin kamuoyunda hâkim olması da önemli bir problemdir.

Bu tür söylemler, 1921’de Enver Paşa’nın Batum’a gelerek Anadolu’ya girmek istemesiyle buna engel olmak isteyen Kazım Karabekir’in teklifi üzerine Ankara Hükümeti tarafından yaygınlaştırılmıştır. Bunlar içinde en meşhuru da Şerif Köprülü’nün önce Akşam gazetesinde tefrika edilip sonra kitap olarak yayınlanan eseridir.

HAREKÂT NEDEN YAPILDI?

Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’nda savaştığı ilk cephe Kafkas Cephesi oldu. Hasan İzzet Paşa’nın kumandasındaki 3. Ordu, 1914 Kasım’ında Köprüköy ve Azap Muharebelerinde Ruslara karşı başarıyla savaştı. Ruslar bölgede büyük bir kuvvet bulundurmadıklarından Sarıkamış ve çevresinin alınma ihtimali vardı. Ancak İzzet Paşa, Erzurum’a çekilmeyi tercih etti.

Enver Paşa ise bunu doğru bulmuyor, Rusların zayıflığından yararlanılarak taarruz edilmesini istiyordu. Bu kararda, Almanların bir kuşatma harekâtıyla Rusları Tannenberg’de mağlup etmelerinin de etkisi vardı.

Almanlar; Kafkaslarda yapılacak bir harekâtı teşvik etmekte, böylece Rusların bölgeye kuvvet yığmak zorunda kalacaklarını ve Avrupa’daki yüklerinin azalacağını hesaplamaktaydılar.

Enver Paşa önce Hafız Hakkı’yı Erzurum’a gönderdi ve onun olumlu raporu doğrultusunda yola çıktı. H. İzzet Paşa’nın istifası sonrasında da ordu komutanlığını uhdesine aldı. Enver Paşa harekâta istekli görünmeyen komutanları değiştirerek 9. Kolordu Komutanlığı’na İhsan Paşa’yı, 11. Kolordu Komutanlığı’na da Galip Paşa’yı tayin etti. 10. Kolordu Komutanlığı’nı ise Hafız Hakkı üstlenmişti.

Plana göre, 11. Kolordu ve 2. Nizamiye fırkası Aras vadisinde kalarak cepheden taarruzla Rusları oyalayacaktı. 10. Kolordu Narman-Oltu üzerinden Bardız, 9. Kolordu ise Aras-Narman arasındaki dağlardan Kötek yönünde ilerleyerek Sarıkamış-Kars yolunu kesecek ve Rus ordusu imha edilecekti.

Harekâtta Osmanlı kuvvetleri 90.000, Rus kuvvetleri ise 65.000 civarındaydı. Türk ordusu, ikmal ve lojistik yönüyle çok yetersizdi. Karadeniz’den sevkiyata Rus donanması engel teşkil ediyor, en yakın demiryolunun Ulukışla’da olması, nakliyenin çok uzun sürmesine neden oluyordu.

Enver Paşa durumun farkında olsa da askeri motive etmeye çalışıyor ve bir emrinde; “Askerler hepinizi ziyaret ettim; ayağınızda çarığınız, sırtınızda paltonuz olmadığını da gördüm. Lâkin karşınızdaki düşman sizden korkuyor, yakın zamanda taarruz ederek Kafkasya’ya gireceksiniz. Siz, orada her türlü nan (ekmek) ve nimete kavuşacaksınız” diyordu.

HATALAR… HATALAR…

Çok büyük imkânsızlıklarla başlayan harekâtın başarısı, hızlı hareket edilerek Rusların elindeki bölgenin alınmasına ve buradaki erzak depolarının ele geçirilmesine bağlıydı. Soğuk ve kar yağışına rağmen öncelikle Rusların elinde bulunan ve ileri üsleri olan Sarıkamış ele geçirilmeliydi. Ruslar bu mevsimde bir Türk taarruzu beklemediklerinden, ciddi bir kuvvet ve top bulundurmuyorlardı.

Harekâtın 22 Aralık’ta başlaması kararlaştırılsa da Hafız Hakkı’nın emriyle 10. Kolordu, iki gün önce taarruza başladı. Rus komutanlar, haberi aldıklarında büyük bir şaşkınlık yaşadılar. İlk gün 10. Kolordu Rusların Oltu Müfrezesi’ni dağıtmış, 9. Kolordu da karşısındaki birkaç düşman bölüğünü yenilgiye uğratmıştı. Ancak 24 Aralık’ta aksilikler yaşanmaya başladı. Hafız Hakkı’nın emrindeki 10. Kolordu, planın aksine Oltu-Ardahan yönüne gitti. Enver Paşa mecburen planı değiştirerek kuşatma cephesini 15 kilometre genişletti.

Ruslar, Türk ordusunun maksadını üç gün sonra anlayarak Sarıkamış’ta kuvvet toplamaya başladılar. Hafız Hakkı Paşa, Enver Paşa’nın yeni planına da uymadı. Küçük bir Rus kuvvetini takip ederek Ardahan istikametine yöneldi. Bu durum, 10. Kolordu’nun Allahuekber Dağları’na sürülerek askerin bir kısmının soğuktan donarak şehit olmasına neden oldu.

Bu sırada komuta kademesinde görüş ayrılıkları ortaya çıktı. Enver Paşa bir an önce Sarıkamış’a taarruz etmek isterken, diğer komutanlar biraz beklemenin uygun olacağını ileri sürdüler. 24 Aralık’ta Tiflis’e götürülen Rus kuvvetlerinden bir kısmı Sarıkamış’a geldi ve Ruslar ilk düzenli kuvveti oluşturdular.

25 Aralık sabahı, 9. Kolordu Bardız’dan Sarıkamış’a doğru hareket etti. Askerler diz boyunu aşan karda yürümek zorunda kaldılar. Akşam, soğuğun artmasıyla birlikte ilk “donma” vakaları yaşanmaya başladı.

Enver Paşa’nın emri ile 25 Aralık akşamı Sarıkamış’a doğru taarruz başladı. Aç ve yorgun durumdaki Türk kuvvetlerinin sayısı 2.000 civarındaydı ve sekiz adet dağ topu getirilebilmişti. Türk kuvvetleri ilk taarruzda başarılı olduysa da İhsan Paşa, gece taarruzuna alışkın olmayan askerin dinlendirilmesini teklif etti. Enver Paşa’nın bu teklifi kabul etmesiyle üstünlük, Rus tarafına geçti.

Bu sırada 17. ve 29. Tümenler de savaş alanına gelmişlerse de soğuk ve tipi yüzünden birliklerin yarısı kaybedilmiş, askerin bir kısmı ısınacak bir ateş bile bulamadığından soğuktan donmuştu. Ruslar ise esir aldıkları bir Türk subaydan harekât planlarını öğrenmişlerdi.

Hafız Hakkı’nın Allahuekber Dağları’nı aşmaya çalışan kolordusu, çok büyük zayiat verdi. 20.000 kişiden sadece 3.200’ü Başköy’e ulaşabildi. 28 Aralık’ta Türk kuvvetleri 5.000 kişi ile Sarıkamış’ı kuşattı ise de Rusların elindeki 34 top karşısında çaresiz kaldılar.

Ruslar, bir kuşatma harekâtıyla Türk kuvvetlerini çevirmek için taarruza geçtiler. 3 Ocak günü Enver Paşa, komutayı Hafız Hakkı’ya bırakarak Erzurum’a döndü. Hafız Hakkı orduya geri çekilme emri verdiyse de “ricat” için bile geç kalınmıştı.

Az sayıdaki Türk kuvvetleri, perişan bir şekilde Erzurum’a çekildiler. Türk ordusu; soğuk, kar, açlık, tifüs ve Rus kuvvetleri karşısında perişan olmuş, Hafız Hakkı Paşa’nın günlüğündeki ifadeyle “şereften başka her şey mahvolmuştu”.

90.000 ŞEHİT EFSANESİ

Harekâtla ilgili farklı rakamlar verilse de şehit, hasta, yaralı, firar ve esirler dâhil olmak üzere zayiat; 55.000-60.000 arasındadır. Rusların 1915 baharında 23.000 askeri defnettikleri düşünüldüğünde şehit sayısının da 25.000-30.000 olduğu tahmin edilebilir.

Her ortamda söylenen, “bir kurşun atmadan 90.000 askerin donarak şehit olduğu” ise doğru değildir. “90.000 zayiat”  ifadesini ilk kullanan “Birinci Dünya Harbi’nde Türk Harbi” kitabının yazarı Fransız Larcher olmuşsa da bu eserde “bir kurşun atmadan şehit” tarzında bir ifade yoktur. Bu yanlış, Enver Paşa’yı “küçük düşürmek için” yayılmıştır.

Harekâtla ilgili bir diğer yanlış, askerin yazlık kıyafetle cepheye sürüldüğü şeklindedir. Birliklerden sadece 37. Fırka Suriye’den getirildiğinden yaz kıyafetiyle cepheye gönderilmişti ve bu kuvvetlerin mevcudu 2.000 kadardı.

HAYALCİLİK VE ORDU

Askeri tarihçiler Sarıkamış harekât planını iyi bir plan olarak değerlendirseler de uygulamada yapılan hatalar çok ağır bir fatura ortaya çıkarmıştır. Balkan Harbinde yaşananları tenkit eden “Bozgun” adlı eseri yazmasına rağmen, emirlere aykırı davranan Hafız Hakkı ile tabiat şartları ve lojistiği dikkate almayan Enver Paşa mağlubiyetin en önemli sorumlularıdır.  

O güne kadar ordu kumandanlığı yapmamış Enver Paşa’nın komutanlığı üstlenmesi büyük bir hata olmuş, Paşa’nın kolordu komutanlarını değiştirmesi de diğer yanlışı oluşturmuştur.

Komutanlar uyumlu bir yönetim sergileyememiş, yiyecek ihtiyacı köylerden karşılanmaya çalışılmış, ancak aç kalan kuvvetlerin bir kısmı firar etmiştir. Hatta 31. ve 32. Tümenler yanlışlık sonucu birbirleriyle savaşmışlardır. Bütün bunlar bir ordunun başarısının nelere bağlı olduğunu gözler önüne sermektedir.

Günümüzde de 15 Temmuz sonrasında tasfiyeye uğramış, komuta kademesi alt üst olmuş ve siyasetin tam ortasında yer alan bir ordunun bu tür akıbetlere uğrama ihtimali çok yüksektir.

Bu nedenle Sarıkamış dramından gerekli dersler çıkarılmalı, “liyakatsiz” bir kadronun ülkeye neler kaybettireceği bilinmelidir. Ayrıca A. İhsan Paşa’nın Enver Paşa için kullandığı şu söz kulaklara küpe olmalıdır: “Komitacılık başka, kumandanlık başkadır”.

 Kaynaklar: T. Öğün, “Kafkas Cephesinde Kader Anı”, Türkler, C. 13;  R. Balcı, Tarihin Sarıkamış Duruşması, Nesil, 2006.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin