Şırnak’taki “Erdoğan Sevdalısı”na dair bir kaç şüphe…

Haber-Analiz | Selim Gündüz

Önce haberi okuyalım: “Şırnak’ta düzenlenen AK Parti 6. Olağan İl Kongresi’nde, sahneye koşup, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sarılmak isteyen gencin, şehit yakını Hüseyin Demircan olduğu ortaya çıktı. Şimdiye kadar ailesinden 13 kişinin şehit olduğunu belirten Demircan, “Tek amacım, sevdalısı olduğum Cumhurbaşkanı’mıza sarılmaktı.”

Şimdi “sevdalı” şahsı tanıyalım:

Adı Hüseyin Demircan. Şırnak’ta Türkiye Gaziler ve Şehit Aileleri Vakfı kurucularından.

Kendi ifadesine göre ailesinden PKK’ya 13 şehit vermiş.

AKP iktidarında binlerce asker şehit verildi. Sadece 2016’da 532 asker şehit oldu.

İlk akla gelen soru şu: Ailesinde 13 şehit olan bir insan Erdoğan’a sarılmak ister mi?

İkinci soru bir “vakıf kurucusu”nun Erdoğan’a sarılmak için sahneye şimşek gibi fırlaması normal mi?

Hüseyin Demircan istese Erdoğan’a ulaşabilecek biri.

Şırnak Gaziler ve Şehit Aileleri Vakfı’nın facebook hesabındaki fotograflara bakalım:

Mesai arkadaşları Erdoğan’la fotograf çektirebiliyor. O da çektirebilirdi.

TSK’ya üst düzeyde ziyaret yapabiliyor:

(Hüseyin Demircan solda) Vakıf kurucusu olarak yukarıdaki gibi Tümen komutanını ziyaret edebiliyor.
(Hüseyin Demircan solda) Vakıf adına ziyaretler yapıyor, kabullere katılıyor.

Yani protokolden habersiz değil. İstese mitingden sonra Erdoğan’la tokalaşabilir. Fotograf çekilebilir. Ama bunun yerine aniden sahneye fırlıyor.

Lütfen şu videonun ilk 1 dakikasını izleyin:

Erdoğan’a sarılmak isteyen kişi bir meczup olsa anlaşılabilir. Yaşlı bir kadın, bir köylü veya bir çiftçi olsa izah edilebilir.

Ama aynen cumhurbaşkanı korumalar gibi koyu takım elbise giymiş, kravat takmış biri ise uzun uzun düşünmek gerekiyor. Bir de Türkiye Gaziler ve Şehit Aileleri vakfı Şırnak Şubesi kurucusu ise iş iyice karışıyor.

Hüseyin Demircan’a ilk müdahale Erdoğan’dan. Yani istese her şeyi yapacak kadar yaklaşabilmiş. Temas sağlamış. İkinci müdahale fotografçısından. Korumalar aklı ise ise fotografçıdan sonra geliyor. Çok sonra müdahale ediyorlar.

Sonraki tepkiler…

HÜSEYİN DEMİRCAN PORTRESİ SİZE KİMLERİ HATIRLATIYOR?

Bana bir “sevda pıtırcığı”ndan çok Hrant Dink’in katili Ogün Samast’ı, azmettiren Yasin Hayal’i ve Jandarma istihbarat elemanı Erhan Tuncel’i hatırlatıyor.

Normal koruma prosedüründe “tanınmayan biri” korunan şahsa yaklaştırılmaz. Hele hamle eder bir vaziyette yaklaşıyorsa engellenir, yetişilemiyorsa ateş edilir, yaralanır.

Erdoğan’a bu kadar hızlı bir şekilde yaklaşan ve sarılabilen bir “vatandaş” istese yakından ateş edebilirdi. Bıçak saplayabilirdi. Kendini patlatabilirdi. Ama Cumhurbaşkanı korumaları, komando profilindeki Demircan’ın hızına yetişemiyor, Erdoğan ve fotografçıdan sonra ancak müdahale ediyor.

İlk çıkarım şu da olabilir: Demek ki partililerce doldurulan koruma ordusu oldukça amatör. Muhtemelen hepsi AKP teşkilatlarından devşirilmiş, dört aylık eğitimden sonra Cumhurbaşkanı’na yakın koruma olmuşlar. Veya…

GELELİM SON ÇIKARIMA VEYA BİR KAÇ SÜPHEYE

2012’lere gidelim. Yaklaşık 5,5 yıl önce zamanın Başbakanı Erdoğan, 28 Şubat soruşturması kapsamında yapılan operasyonlar sorulduğunda şunları söyler: “1 dalga, 2 dalga, 3 dalga, 4 dalga filan… Bundan bizler de ciddi manada rahatsızız… Bu dalgalar böyle arka arkaya geldikçe kusura bakmasınlar, bu dalgalarda bu ülke boğulur.”

Sonraki tarihlerde Ergenekon Operasyonları engellenir, bitirilir. Ardından gelen yıllarda Harp Akademileri’nde subaylara “Bu operasyonlarla şahsım başta olmak üzere, tüm ülke yanlış yönlendirildi, aldatıldı.” der. Ergenekon ve Balyoz mahkumları serbest bıraktırılır. Ergenekon ve Balyoz sanığı generaller geciken rütbelerini de alarak TSK’ya dönerler.

Tüm bu “mutlu günler”in, “hukukun altın devri”nin peşinden 4 gün önceki aşağıdaki haber bu uzun soluklu ittifakın veya itilaf’ın bittiğinin işareti olabilir mi?

Haber şu: “28 ŞUBAT’A 60 MÜEBBET… Dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı ile Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir’in de aralarında bulunduğu 60 darbeci hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis talep edildi.”

İşte bu dört gün önceki haberlerden 2 gün sonra Şırnak’taki malum olay oldu.

ÖKÜZ ÖLDÜ, ORTAKLIK BOZULDU MU?

Erdoğan hukuk’a, parlementer demokrasiye, kuvvetler ayrılığına savaş açarken ittifak ettiği unsurlar vardı. Bunlara farklı isimler takılabilir. Ergenekoncular, Askeri vesayetin gizli sahipleri, derin devlet… Acaba bunlarla ortaklık bozuldu mu?

Bu arada ne zamandır Erdoğan’la “can ciğer kuzu sarması” olan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nu bir muhtırayı andıran önceki günkü canhıraşane KHK çıkışını atlamayalım.

Acaba Erdoğan’ın işte bu işbirlikçi müttefikleri işin kendilerine uzandığını anlayınca Erdoğan’a mesaj mı vermek istediler? Yani “İstesek seni yok etmemiz çocuk oyuncağı, ayağını ona göre denk al” mı demek istediler?

“28 Şubat’çılara 60 müebbet” haberleri gündemden düşerse bilelim ki “mesaj” alınmıştır.

Yok eğer önümüzdeki günlerde 28 Şubat’çılar çatır çatır yargılanmaya başlarsa bu şüpheler boşunaymış demektir.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin