Sana söylüyorum, hayır sana…

Yorum | U. Vera Tuna | VeraTuna@Tr724.com | @uveratuna

 

Eleştiri ve tenkit ikiz kardeş gibidir,  aynı görünse de kelimelerin etimolojisine baktığımızda ciddi farklılıklar var.

Tenkit kelimesi, arapça -nakd kökünden gelir,  sivri bir nesneyle tıklama, ağaçkakan gibi gagalama anlamlarını taşır. Eleştiri, bir diğer ifadeyle kritik etmek,  Fransızca’da ‘critique’ kelimesinden dilimize geçmiş ve menşei Yunanca kritikē tekhnē, “critical art” yani eleştirel sanat.

Tenkit alelade yapılabilir, bir düşünce geçmişi yoktur. Eleştiri ise hüner ister ve  fikir sancısının ürünüdür.

Tenkit virüstür, maske takmamış gripli birinin aksırmasıyla herkesi hasta etmesi gibi,  bir ortamda tenkit eden biri varsa, herkes kendini kolayca tenkit eder halde bulur. Eleştiri ise ilaçtır, hastalığı yermesi hastayı iyileştirmek istemesinden gelir.

Tenkit egosantriktir, kendi eksenlidir. Münekkid, kendi etrafında çizdiği çembere mutlak gerçek kabul ettiği doğrularını koyar ve  çemberin dışında kalan her şeyi yanlış addeder. Yanlış olana müdahale etme gereksinimi vardır ve bu müdahalenin referans noktası çemberdeki “ben” merkezidir.  Ben’ligi zarar görecekse, söylenecek yerde susar, fayda sağlayacaksa susulacak yerde konuşur. Eleştiri ise alturistiktir, muhatap endekslidir. O muhatap, kişi, kurum, toplum kim olursa olsun herkesin daha iyi versiyonuna ulaşması için uğraşmaktır, bunun için gerekirse kendinden vazgeçmektir. Başkasının iyiliğine inandığı doğruyu kendi rağmına haykırmaktır. Eleştirdiği için tecrit edileceğini bilse de, hakaret işitse de hepsine eyvallah çekmektir, belki işini kaybetmektir, falanca abinin, patronun gözünden düşmektir. İnandığı doğruyu başkası ne der endişesine  feda etmemektir. İşte bu yüzden eleştiri diğergamlıktır!

TENKİT SALDIRGANDIR, ELEŞTİRİ SAKİNDİR

Tenkit, sırttaki akrebi söylemek değil, o akrebin kendisidir. Kelimenin anlamında geçen sivri şeyden biri de, akrebin iğnesidir. Bazen nefsi müdafaa bazen fıtri temayülle, içteki zehri dışarıya vermek, akrep bahanesine muhatabın başını ezmektir. Eleştiri ise zehirli duygu ve düşüncelere, fikri panzehirler üretmektir.

Tenkit saldırgandır, sahibi diline tasma takmaz, düşüncelerini filtreden geçirmez, muhatap incinir mi diye düşünmez. Eleştiri ise sakindir, belli bir ilmi seviye ve olgunluk gerektirdiğinden, sözler usul usul çıkar dilden.

Eleştiri ve tenkiti aynı görmek, pratik hayatta bazı sorunlar oluşturur. Bunlardan en bilineni; tenkit eden kimseye karşı gösterilen haklı tepki sonucu, eleştiriye açık olmamakla suçlanırsın ya da en verimli eleştirileri tenkit algılayıp yok sayarsın. Sen tenkit edince omuzdaki akrebi söyleyen hayırhah, başkası eleştirince üslup der onun arkasına saklanırsın. Anlamda aynılık yanılsaması, eleştirinin masumiyetini tenkit bataklığında kirletir, verimliliğini tenkit zannıyla mahveder.  Mevcut düzen, eleştirinin getireceği reformlarla yenilenecekken, tenkit korkusuyla totaliterliğe teslim olur.

KONFORMİZM KOLAY OLAN

Aslında, eleştiri karşısında reaksiyoner olmanın, bazı haklı sebepleri de var. Eleştiri kültürü olmayan bir toplumda, insanlar konformist olarak yetişir. Bu yüzden farklı sesleri düzen bozuculuk görürler, bu yüzden eleştiri de negatif kodlanmıştır. Eleştiri adı altında acımasızca yapılan tenkitlerin de travmasıyla, insanlar bütünüyle eleştiriye kapalı hale gelir. Bu kişilere karşı “eleştiriye açık ol” emriyle değil,  ona değer verdiğini hissettirerek yaklaşmak gerek. Kişiler eleştiriyi bir tehdit, saldırı, yok etme, kötüleme, yargılama değil, kendi yararlarına olduğunu bildikleri zaman, eleştiriye kapalı kapılarını açacaklardır. Onların kafasında tanımladığı sevimsiz eleştiri, aslında tenkittir. Bu farklılığın altı çizildiğinde, eleştiri de, eleştirdiği için üstü çizilenler de sevgiyle kucaklanır.

Bu yazıdaki amacım, yanlış gördüğümüz şeyleri tenkit şehvetiyle mi yoksa eleştiri samimiyetiyle mi söylüyoruz bunun farkındalığını oluşturmaktı. Biliyorum, çoğunuzun bir kaç gün sonra unutacağı bilgiler. Açıkçası pek ümidim yok. Bir eleştiri duyduğunuzda, negatif kodlarınız yazıdaki argümanları galebe edecek ve ‘acaba benim iyiliğim için mi’ diye düşünmeksizin yine reaksiyoner olacak veya size göre yanlış olan şeyi, ‘acaba objektif olarak da yanlış mı’ diye sorgulamadan söyleyecek, teşrik-i mesaideki arkadaşlarınızı, iş partnerinizi, eşinizi tenkit edeceksiniz. Çünkü ben bu aciz yazıyla sizin genetiğinize işlemiş eleştiri algısını değiştiremem. O yüzden yazıdaki asıl amacım, siz değilsiniz, sizin arkanızdan gelen nesil, yetiştireceğiniz çocuklar. Tenkit ve Eleştirinin etimolojik farklılığını anlatarak girizgah yaptım, “Çocuklara tenkit virüsünü bulaştırmadan eleştirel düşünce nasıl kazandırılır?” ana  konusuyla devam edeceğim…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

8 YORUMLAR

  1. Çok ilginç buldum yazınızı. Doğu ile Batı terimlerinin ustalıkla kullanıldığı bir yazı. Tenkid ile Eleştiri nin bu kadar yakın ve uzak olduğunu hiç düşünmemiştim.

    Yazınizi da “[sizden] hiç ümidim yok” diye yüreğimize hançer saplayarak bitirmeniz de enteresan?!

  2. Her şey güzel gidiyorduki, ” açıkçası pek ümidim yok” sözü şahsen beni incitti. Oysaki psikoloji konusunda uzman ve söz sahibi bir insanı ciddi bir şekilde okurken daha doğrusu yudumlarken aktardığınız bilgileri. Birdenbire zınk diye burnuma yumruk yemiş gibi oldum. Belkide Ahmet Bozkuş abinin düğün salonundaki kendini dinleyen birkaç konuk için devam etmesi gibi. Bizleri bilgilendirmeye devam edebilirdiz. Sizlerin hayatımızda olmasından hep mutluluk duyan bir babanın eleştirisi olarak kabul ederseniz sevinirim. Allah’a emanet olun.

  3. Bu kadar umutsuz olmamalısınız. Çok şükür yok edici tenkit ve yapıcı eleştirinin farkına varabilenler bugün de var. Hitap ettiğiniz yeni nesile de bunu onlar aktaracak. Enseyi karartmayacağız

  4. Teşekkürler Vera Hanim çok güzel ve gerekli bir yazı. Gazetemizde başka hanım yazarların yazılarını da hörmek istiyoruz

  5. Tenkit ve Eleştri kavramlarına birde şöyle bakın …

    Tenkit arapça kökenden gelir siz ise çocuklarımıza fransızca kökenden gelen kritik kelimesinin ikizi olan eleştri kelimesini sevdirmemizi öneriyorsunuz .

    Doğunun kelimelere yüklediği mana ve hissiyat ile batının kelimelere yüklediği mana ve hissiyat farklıdır.

    Örnek vereyim …
    Patlak tekerlek Türkçede kullandığımız bir tanımlama.
    Beynimizdeki Türkçe anlamlandırma merkezine bir bakalım bizde “patlak tekerlek ” dediğimizde kaç kişi “düzleşmiş araba lastiği ” canlandırır hafızasında???? Kaç kişi? bana rakam verebilirmisiniz???
    Biz türkçe konuşan türkler genellikle patlak tekerlek denildiğinde yazanlarda çizenler de şöyle bir resim çağırır, önbelleklerine hafızalarından. Siyah lastikten imal edilmiş bir nesne ve içerisine hava pompalanarak çember şeklinde dirileştirilmiş/canlandırılmış tekerlek olmuş.
    Bu şişirilerek çember şekline getirilen cisim patlatıldığında gözümüzün önüne hafızamızdan çağrılan görüntü şöyledir ;siyah çember şeklindeki yarı yumuşak cismin herhangi bir yerine sivri bir nesne ile dürtülmüş ve dürtülen yerden içeriye pompalanan hava şiddetle zuhur ederken çember seklindeki lastik yarıyumuşak olduğu için şeklini çok fazla bozmadan muhafaza eder taaaakiii üzerindeki taşıdığı vasıta hareket ettirilmek üzere marşa basıp motoru çalıştırdığımız ve birinci vitese takıp ilerlemeye çalıştığımız ana kadar.

    Bir iki çark dönümü sonunda yarı yumuşak malzeme artık çember şeklini koruyamaz ve muntazam şeklini kaybeder.

    İngilizcede ise patlak tekerlek şöyle ifade edilir:
    Flat wheel/s= düz tekerlek

    Yani batı formunda anadili olan kişinin düşünce yapısı da aynen lisanları gibi gelişir.Objelere insanlara olaylara o gözle mana kazandırır ve yorumlar.Ve o yüzden frenk insanları ikonlar ve semboller doğrultusunda bir yaşam inşaa ederler.

    Biz arada kalmışlara gelince hangi kelime hangi manaya gelir düsturunu benimsemeyi bırakın yetmiyormuş gibi birde köklerimizden gelen kelimeleri bir marifetmiş gibi aşağılar kasten anlamlarını değiştirir çarmıha gerer sonrada boyunlarımıza asar dolaşırız.

    Tenkit : nakd dan gelir evet nakit olumsuz bir kök değildir dikkatinizi çekerim, “noktalı mangır” karşılığı insanların kurumların kuruluşların ayakta kalmasını sağlayan evler yıkan ocaklar söndüren fakat Allahın rızası gözetildiğinde alınıp verilirse canlar kurtaran mallar çoğaltan şu sıralar hayatın anlamı diyenlerde pek bir popüler…

    Eleştri daha çok kritik kelimesinin ikizi dir.

    Kritik ,fransızca kökenlidir ve yargı hüküm anlamı taşır.Bence arada kalmış bir kelimeyi çocuklarımızın hafızasına kazımak yerine olumlu tenkit nasıl yapılır? ı kullanabiliriz hem çocuklarımıza cebren ve kasti olarak yok edilmeye çalışılan bir kelimeyi de kültür olarak eklemiş oluruz.

    Haddimi mi aştım??? Çocuğum yok,Allah nasip etmedi .Çocuk gelişimi ihtisası da yapmadım.Lakin insan kıymeti bilirim.Ve önceden yapılmış hataları yapmaya devam edenlere kıymetli insanları ,gündelik ve popülist yaklaşımlara kurban etmem.

  6. Helal be ablacığım ( belki yasca bence cok kucuksun ama bu yazınız buyuklugunuzu ortaya koyuyor. )

    Açıktan tenkid eden adamın zındıkaya hizmet etme ihtimali var. Herkesin safını sectigi su gunlerde hele, herkes kendini tenkid etsin yapmadığını yapamadığını icinden hemde , bugunlerde ihtiyacımız olan budur

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin