Yavuz Bingöl, Yargıtay Başkanı da olsa…

YORUM | BÜLENT KORUCU

Yavuz Bingöl’ün MESAM’a kayyum atandığı gün, Yargıtay Kayyumu… pardon Başkanı İsmail Rüştü Cirit de konuştu. Son zamanlarda ilgi çekici açıklamalarını sıklaştıran Cirit, bu sefer de ‘yargının tarafsız ve bağımsız’ olduğunu iddia etti. Bir yüksek yargıcın hem kendi onuru hem de temsil ettiği kurumun saygınlığı açısından dikkatli konuşması gerekir. Avcılar kahvehanesinde konuşur gibi desteksiz atmaması beklenir.

Yargıtay Başkanı Cirit, Anayasa Mahkemesi kararlarının ilk derece mahkemelerinde dikkate bile alınmadığını duymamış olabilir mi? En azından istinaf mahkemesi kararlarının uygulanmak şöyle dursun, iade edildiğini biliyor olması lazım. Deniz Yücel’in tahliyesinden haberdardır eminim. Haksız yere tutuklayarak ülkeyi rezil ettikleri gazeteci Deniz Yücel’in Almanya Başbakanı Merkel’in talimatıyla salınma kararının mürekkebi kurumadı. Almanya ya da Fransa yetkililerinin ‘hamil-i kartı’ imtiyazı olmayan gazetecilere tahliye veren mahkeme heyetinin savcıyla beraber açığı alındığını ve soruşturma geçirdiğini de unutmuş olamaz. Bunlara rağmen yüzü kızarmadan bağımsız ve tarafsız yargıdan bahsetmesi Oscar’ı hak eden bir performans.

CİRİT’İN BİLE SAVUNAMADIĞI…

Gerçi Cirit’in havası kısa sürede  söndürülmüş. Nasılsa araya karışmış bir gazeteci CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği kitapçığı sordu. ‘Hakim ve savcılara Adalet Bakanlığı tarafından kitapçık dağıtıldığı, mahkeme kararlarının bu kitapçığa göre verildiği’ yönündeki bilgiyi Cirit teyit etti.

Uygulamayı o da yadırgamış olmalı ki HSK Başkanvekili Mehmet Yılmaz’a, ‘Bu mesele nedir?’ diye sormuş. Yılmaz da ‘Yargılamaya konu hakim ve savcıların teminatı için, onların yargılamalarındaki teminat için biz bunu düşünmüştük’ demiş ve Yargıtay Başkanı Cirit’i rahatlatmış. Gazeteci üsteleyince de “Bu sorunun muhatabı ben değilim. HSK’ya sormanız lazım” diye kestirip atmış. Yargısal yetkisi olmayan, idari bir kurum olan Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun ‘bize danışmadan tahliye vermeyin’ diye kitap bastırmasını savunamamış, amiyane tabirle minder dışına kaçmış.

“Hakimlik,  hukuk yeri hınç alma yeri değildir, en adil olanı yapmaktır, adaletli  davranmaktır.” gibi kimsenin itiraz etmeyeceği cümleler de yerleştirdiği konuşmasında Ergenekon ve Balyoz istismarı yapmayı da ihmal etmiyor. “Zulüm yaparsak, aynı Ergenekon, Balyoz davalarında olduğu gibi,  toplumda onarılmaz yaralar açar.” cümlesi Cirit’e ait. “Benzer bir ifadesi 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarından önce de var mı?” diye baktım. Bulamadım. Ancak başka şeyler buldum. Erdoğan’ı ve bürokratlarını AKBİL davasından aklayan mahkemenin başkanı olduğu çıkıyor mesela.

“Erdoğan, Akbil’den kayıt dışı gelir sağlamakla, 2,5 trilyonluk yolsuzlukla suçlanıyordu. Erdoğan ve Ali Müfit Gürtuna hakkında, ‘görevi başında zimmetine para geçirmek veya mal edinmek’ gerekçesiyle 14’er yıldan az olmamak üzere ağır hapis cezası talep ediliyordu. Mahkeme, 2003’te 29 sanığı beraat ettirdi. Erdoğan ve üç AKP’li vekilin yargılanması durduruldu. Cirit, 2004’te Yargıtay üyeliğine, 2011’de Yargıtay 13’üncü Ceza Dairesi başkanlığına, 2015’te de Yargıtay başkanlığına seçildi.”

BAŞBAKAN’IN KURYESİ DEĞİL MİYDİ?

İsmail Rüştü Cirit Yargıtay 13.Ceza Dairesi Başkanı iken de adı 17-25 soruşturmalarına müdahale iddialarına karışmıştı. Kamu Başdenetçisi Nihat Ömeroğlu ile birlikte Bursa’da yolsuzluk operasyonunun savcısı Zekeriya Öz’ü ziyaret ederek, “Başbakan’ın çok kızgın olduğu, kendisinden özür dilenmesi gerektiği, hükümete yönelik soruşturmaların derhal durdurulması, aksi takdirde sonuçlarının ağır olacağı” mesajını ulaştırmışlardı.

Cirit, uluslararası skandala dönüşebilecek bir gaf da yaptı konuşmasında. “Çekya gibi küçük bir devlet. Küçücük bir devlet iade etmem diyor. Bu adam (Salih Müslim), adam öldürdü. Ankara Gar saldırısını yaptı. Reyhanlı saldırısını yaptı. Bunun faili olarak aranmakta. Bu konuda tereddüt mü var, bir şey mi var?” Bu kısa paragrafta  devrilen çamların listesi uzun. O küçümsediği ülke hukukun üstünlüğü endeksinde ilk yirmide yer alan bir ülke. Bizim 113 ülke arasında 101. Olduğumuz endekse göre Çek Cumhuriyeti 17. sırada. ‘Büyük’ ülke ABD’nin iki sıra üstünde yani. Ama skandal bununla sınırlı değil. Salih Müslim, söz konusu iki saldırıda şüpheli bile değil. Zaten mantıksız olurdu zira saldırılardan dolayı IŞİD militanları yargılanıyor. Hedef alınanlar Müslim’le benzer siyasi görüşteki insanlardı. Yargıtay Başkanı bilmeden konuşuyorsa vahim, bilerek yanlış bilgi veriyorsa ölümcül hata. Kaldı ki birkaç dakikada doğrusu ortaya çıkacak bir çarpıtma. O dosyalarda Müslim yargılansaydı, Yargıtay Başkanı’nın konuşması ihsası rey olurdu. Skandal içinde skandal anlayacağınız…

Yargının şirazesi dağıldı bir kere… Yavuz Bingöl başkan olsa ancak bu kadar çam devirirdi.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. Yazının içeriğiyle alakalı olmayan bir alıntı paylaşmak istiyorum;
    “Gerek yürürlükte olmayan Türk Kanuni Medeni Medenisi’nin 376. maddesinde ve gerekse halen yürürlükte olan Türk Medeni Kanunu 426. maddesinde Kayyum
    değil ” Kayyım ” sözcüğü kullanılmıştır. Aynı sözcük Türk Ticaret Hukukunda da da kullanılmıştır. Hukuk kitaplarında örneğin 1979 basımlı Prof. Baki KURU’nun ” Hukuk Muhakemeleri Usulü” adlı yapıtında da” kayyım ” sözcüğü yer aldığı gibi Ord. Prof.Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’nun 1974 basımı “Medeni Hukuk” adlı yapıtında da “kayyum” değil, “kayyım” sözcüğü yer almıştır.

    Türk Dil Kurumu Sözlük Kolu Uzmanları sayın Ferit DEVELİOĞLU ile Neval KILIÇKINI tarafından hazırlanan ” Büyük Türkçe Sözlük “adlı sözlüğün 683 maddesinde de “Kayyım” sözcüğü kullanılmış olup anlamı da; 1- Cami hademesi, 2- Veli, vasi olarak açıklanmıştır.Yine 5. baskısı 1969 yılında, 6.baskısı 1974 yılında çıkan Türk Dil Kurumunun ” TÜRKÇE SÖZLÜK ” adlı yapıtının 470. sayfasında da “kayyım” sözcüğü kullanılmıştır. ” Türkçe Sözlük ” adlı 1974 tarihli 6. basım 9 dil uzmanı tarafından hazırlanmış ve bu basım Prof. Dr. Hasan Eren tarafından denetlenmiştir. Yine bu sözlüklere göre ” Hademe ” sözcüğü de: İş yerlerinde temizlik ve ayak işlerine bakan görevli, hayrat dinsel kuruluşlarda temizlik ve ayak işlerine bakan görevliler olarak tanımlanmıştır.

    Gerçek böyle olduğu halde medyada ve gazete yazarlarının makalelerinde “kayyım” yerine ” kayyum ” sözcüğünün kullanmasını doğru değildir.”

  2. Pespaye menfaatleri uğruna yargıyı Sarayın sopası haline getiren, hâkimleri bir onbaşı kadar bile yetki kullanamaz duruma düşüren bu adam ve türevleri, ileride her kesim tarafından nefretle anılacaklar.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin