Salgın günlerinde Amerika | AMERİKA GÜNLÜĞÜ

AMERİKA GÜNLÜĞÜ | ADEM YAVUZ ARSLAN

Koronavirüs dünyayı kasıp kavuruyor. Şu ana kadar 111 ülkede yaklaşık 135 bin kişi salgına yakalandı, 4 bin 954 kişi de virüs nedeniyle hayatını kaybetti. Dünya Sağlık Örgütü’nün ‘pandemi-küresel salgın’ ilan ettiği hastalık nedeniyle dünya diken üstünde.

‘Amerika Günlüğü’nde bu haftasonu salgın günlerinde Amerika izlenimleri var.

Son günlerde keşfettiğim ve videolarını keyifle izlediğim Doç. Dr. Oytun Erbaş’ın sık sık vurguladığı gibi bazı şeyler genetik mirasla ilgili ve sosyal çevre bir yere kadar etkili oluyor.

Yaklaşık 6 yıldır Washinton DC’de yaşıyorum ve bugüne kadar defalarca olağanüstü hal örneklerini tecrübe etsem de ben hala ‘Türk gibi düşünüp yaşamaya’ devam ediyorum.

Yanlış hatırlamıyorsam 2015 kışıydı.

Meteoroloji kar fırtınası uyarısı yapınca herkes marketlere, benzin istasyonlarına akın etti. Millet deli gibi stok yaparken ben “Amma abarttınız, alt tarafı bir kar fırtınası, ne kadar kötü olabilir ki?” deyip tedbirlere kulak tıkadım.

Ne mi oldu ?

Kar fırtınası gerçekten o güne kadar görmediğim türdendi ve ben bir hafta evden çıkamadım. Birinci haftanın sonunda “buralarda bir yerde benim araba olacaktı” deyip komşudan aldığım kar küreği ile saatlerce arabayı gün yüzüne çıkarmaya çalışmıştım.

Kan ter içinde arabayı kar yığınlarından çıkarmaya çalışırken “adamlar boşuna hazırlık yapmıyormuş” dedim ama dedim ya genetik özellikler kolay değişmiyor.

Aynı şeyi Koronavirüs olayında da yaşadım.

Günlerdir Koronavirüsü konuşuyoruz. Ancak ben tedbir almakta yine geciktim. Perşembe günü bulunduğum bölgenin 3 büyük marketinde yarım gün geçirdim ve eve su, temizlik malzemeleri ve maske alamadan döndüm.

Önce Türkiye’deki Metro tarzı toptan satış yapan Costco’ya gittim.

“Eh Costco bu, mutlaka gerekli malzemeler vardır” dedim ama o da ne. Müşterileri bilir, Costco mağazadan çok depo gibidir ve devasa raflarda herşey büyük paketlerle satılır.

Normalde tonlarca su olan raflarda yeller esiyordu.

Üstelik sadece normal sular değil, muhtelif aromalı olanlar da bitmiş. Görevliye “su yok mu?” dedim eliyle giriş kapısını gösterip “sabah kuyruk dışarıya kadar uzuyordu, bitti maalesef” dedi.

Bildiğimiz kaynak suyu değil, her türlüsü bitmişti.

Neyse temizlik malzemelerinin olduğu reyona gittim ama o da ne: ne tuvalet kağıdı, ne sabun ne de dezenfekte mendiller kalmış.

BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

Yiyecek içecek reyonları da neredeyse boşalmış.

Ne kadar etkileyeceği belli olmayan bir salgın için bu panik hali düşündürücü. Sonuçta burası Washington DC, Wyoming’de bir dağ kasabası değil ama gel de bunu millete anlat.

Costco’dan boş çıkınca Target ve Walmart’a gittim.

Onlarda da durum aynı. Ne su, ne temizlik malzemesi ne de dezenfekte ürünler var. Hakeza stoklanabilecek yiyecekler de bitmiş.

Üyesi olduğum komşuluk sitesi ‘Nextdoor’a baktım herkes bir birine su ve maskenin nasıl bulunacağını soruyor. Bu yazıyı yazdığım saatlerde henüz maske ve su bulamamıştım ama arama çalışmalarım sürüyordu.

PANİK Mİ ALIŞKANLIK MI?

Amerika’da alınan tedbirler ve virüsünü etkilerine dair gelişmeleri anlatacağım ama önce bir hatırlatma yapmakta fayda var. ‘Biz dışarıdan bakanlar’ için Amerikalıların bu hali abartılı hatta ‘hastalıklı’ geliyor.

Ancak toplumu biraz daha yakından tanıdığınızda bu durumun aslında güvenlik kültüründen kaynaklandığını görebiliyorsunuz. Gerçekten de bu toplumda ‘Önce güvenlik- Security First’ deniyor.

Bunu her yerde görüyorsunuz.

Lafta değil, icraatta da sıkı sıkıya uygulanıyor. Her yerde bu kurala dair işaretler var. Hatta aklınıza gelmeyecek yerlerde bile uyarılar görebilirsiniz.

Mesela sıradan su şişelerinin üzerinde ‘kapak boğazınıza kaçabilir’ türü uyarılar var.

Bazen gülüp geçtiğimiz uyarıların hepsinin bir gerekçesi var. En azından bir kişi o sorunu yaşamıştır ve bu hadiseden sonra kural konmuştur.

Biz yabancılar için tuhaf gelen o kadar çok kural var ki.

Mesela master için başladığım üniversitede ilk ders güvenlikti. Bildiğiniz anlamda güvenlik, nükleer güvenlik filan değil. “Kampüste silahlı saldırı olursa ne yapacaksınız, sığınak nerede ve nasıl gidilir, yangın yada hortum olursa neler yapacaksınız …”

Şaka değil: profesör derse başlamadan önce bu konulara dair bilgi notları dağıttı. Sadece lafta bırakmayıp, öğrencileri peşine takıp sığınağa götürdü.

Dediğim gibi ‘önce güvenlik’ meselesi lafta değil , hayatın her alanında var ve yaygın bir kültür.

O yüzden salgın hastalık, doğal afet vb. durumlarda –abartılı da olsa- herkes uyarıları ciddiye alıyor, gerekli tedbirleri alıyor. Açıkçası Türkiye gibi insan hayatının pek bir değerinin olmadığı ülkelerde anlaşılamayan bir kültür.

AMERİKA OLAĞANÜSTÜ HALE GEÇTİ 

Biz Türkiyeliler için OHAL daha fazla kan, daha çok hukuksuzluk demek. ABD için ‘olağanüstü hal’ bizdekinin tam tersi. Amaç daha çok insanı korumak.

Korona virüs İtalya ve İran kadar olmasa da ABD’de hızla yayıldı. Benim yazıyı yazdığım saatte 50 eyaletin 46’sında görülmüştü. Dahası hastalık ilk olarak ülkenin Batı yakasındaki Washington Eyaleti’nde ortaya çıktıktan kısa süre sonra her yere yayıldı.

Cuma günü itibariyle durum şuydu:

  • ABD’de teyid edilen yeni tip koronavirüs (Kovid-19) vakası 1504’e, ölü sayısı da 39’a ulaştı.
  • ABD Kongresi ziyaretçi girişine kapatıldı.
  • NBA başta olmak üzere lig maçlarına ara verildi.
  • Maryland ve Ohio eyaletlerinde okullar tatil edildi.
  • Başkent Washintgon DC’de kalabalık aktiviteler iptal edildi.
  • Utah Jazz’ın iki oyuncusu ile ünlü aktör Tom Hanks ve eşi Korona virüsüne yakalandı.
  • ABD borsası tarihi düşüş yaşadı. İşlemlere ara verilmek zorunda kaldı.
  • Trump kameraların karşısına geçip Avrupa’dan gelen uçuşların 30 gün süreyle durdurulduğunu açıkladı.
  • Bir çok üniversite eğitime ara verdi, müzeler ve tiyatrolar kapatıldı.
  • Bir çok şirket personeline evden çalışma talimatı verdi.
  • Maryland Valisi, “Bu önlemler size aşırı görünebilir ama hayat kurtaracak boyutta fark yaratacaktır” dedi. Ayrıca eyalet genelinde 250’den fazla kişinin katılacağı her türlü etkinlik de yasaklandı.
  • New York eyaletinde OHAL ilan edildi. 500’den fazla kişinin katılacağı tüm etkinlikler yasaklandı. New York’un ünlü müzikalleri de iptal edildi.
  • Korona virüsü seçim kampanyalarının ana gündemi oldu. Adaylar Trump’ı ‘geç kalmak ve şeffaf olmamakla’ suçladı.
  • Trump yönetimi virüsle ilgili hayli karamsar. Virüs salgınına karşı tedbirleri koordineden sorumlu Başkan Yardımcısı Mike Pence, ABD’de daha binlerce yeni vaka beklendiğini açıkladı.
  • Disneyland gibi hergün binlerce ziyaretçinin geldiği popüler mekanlar kapandı.
  • Bir çok kilise kapılarını kapattı.

ŞEFFAFLIK VE HASSASİYET 

Korona gibi salgınlar halinde yapılacaklara dair ABD’den alınması gereken dersler var.

Mesela şeffaflık.

Sürece dair tüm bilgiler bizzat ilgili eyaletin yöneticileri tarafından düzenli olarak açıklanıyor. Kim nerede ne zaman hasta oldu, durumu ne, hangi hastanede vb. detaylar kamudan saklanmıyor. Medya paniğe neden olmadan son derece detaylı haberlerle hem hastalığa hem de tedbirlere dair bilgilendirme yapıyor.

Okul çağında çocukları olanlar için okul yönetimleri aileleri düzenli bilgilendiriyor. Krizin başladığı andan itibaren okulda yaşanan gelişmeleri, alınan tedbirleri anlatan okul müdürleri aileleri de salgınla mücadeleye davet ediyor.

“Ne var bunda, olması gereken zaten bu” denebilir.

Ancak unutmamak gerekir ki virüsün Çin gibi kapalı bir ülkede ortaya çıkıp İran gibi başka bir kapalı rejimde yayılması mücadeleyi zorlaştırdı. Hala virüsün kaynağı konusunda spekülasyonlar var.

Amerika’ya dair gözlemlerimi ‘Cübbeli Ahmet’lerle bitireyim.

Amerika’da Cübbeli’nin ne işi var demeyin. Onlar her yerde, her dinde. Koronavirüsü hızla yayılırken ABD’nin popüler vaizleri coştu. Yayınlara bağlanan hastaları telefonla tedavi edenleri bile var.

Komplo teorileri ise havada uçuşuyor.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin