Polisten Baskın Oran’a da aynı tuzak…

Gittikleri adreslerden boş dönmek istemeyen Terörle Mücadele Şubesi, karakol polislerini ilginç bir kumpasta kullanıyor. Karakol polisleri son günlerde pek çok kişinin kapısını çeşitli bahanelerle çalıyor. Aslında amaç önden adres tespiti…

Kkaçak Suriyeli ihbarı geldi… Yakınınız ulaşamamış bakmamızı istadi… Bu benzeri ihbarlarla polis kapınızı çalıyor ve adresinizi netleştirip ayrılıyor. Sonra ise evinize operasyon yapılıyor ve gözaltına alınıyorsunuz.

Aynı tuzak Prof. Baskın Oran’a da yapıldı. Baskın Hoca konuyu köşesinde şöyle anlattı:

“O saatlerde hep çalıştığım için ayaktayım. Sanki yukarıdan zil çalar gibi oldu. Bizim zilin sesi çok hafiftir.

Saate bakıyorum, 01.50.

Bu saatte kimse gelmeyeceği için bana öyle gelmiş olmalı.

***

Bir daha duydum.

Yukarı kapıya fırlıyorum çünkü 3 yaşındaki torunumuz Öykü bu gece ilk defa bizde yatılı misafir, öksürükten uyanmış, Feyhan tekrar uyutmaya çalışıyor, bir daha çalarsa duymasınlar.

Bir daha çaldı.

Perdeyi araladım, üç tane polis. Zaten görünce “Polis!” diye seslendiler.

Demek sıra bizde. Ve maalesef uygunsuz bir gecede geldiler.

Açtım. Diyalog kısaca:

***

“Buyurun?”

“Baskın Oran siz misiniz?”

“Evet benim, buyurun?”

“Bir ihbar vardı da onu değerlendirmeye geldik”.

“Pardon, ne ihbarı?”

“Bir yakınınız size ulaşamıyormuş, merak etmiş, 155’i aramış, size bakmaya geldik”

“Ben buradayım. Burası benim evim. Ayrıca, telefonum sadece uyurken kapalıdır. Numaram bütün yakınlarımda vardır. Merak ediyorsa niye telefonla aramıyor da gecenin bu saatinde geldiniz?”

“Bilemiyoruz. Bize ihbar yapılmış, biz de bakmaya geldik”

***

Israrın anlamı yok. Onlar da emir kulu. Bir daha deniyorum:

“Kimmiş bu yakınım?”

“Sizi merak etmiş; bir yakınınızmış”

***

Israr faydasız. Ama yine de:

“O zaman telefonumu kaydedin de bu yakınım kim ise beni arasın”

Kıdemli olanı telefonunu alır gibi oluyor ama vazgeçiyor:

“Tamam, burada oturuyorsanız mesele yok. Siz telefonunuzu yine açık tutun. İyi geceler”.

***

Gittiler.

Bu arada iki kere, “Ne lazımsa sorun söyleyeyim, yalnız lütfen biraz daha alçak sesle konuşun, kapının hemen üstü yatak odası, eşim torunumuzu uyutuyor” demek zorunda kaldım.

***

Kötü niyetliyim ben. Götürmeye gelmemişler. Burada oturduğumu tespite gelmişler “yakınım” endişe etmesin diye…

Cumhurbaşkanımız demişti ya, “Türkiye son yıllarda, son 14 yılı bir kenara koyuyorum, hiçbir dönemde bu kadar özgür, bu kadar huzurlu, bu kadar rahat bir dönem yaşamamıştır” diye, vatandaşın biri endişelenmesin diye polisler gecenin bu saatinde yola çıkıp seferber oluyor.

Dünyanın hiçbir yerinde vatandaşın huzuruna bu kadar özen göstermezler; daha ne olsun.

Helal olsun”

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin