Kolideki vicdan!

YORUM | M. NEDİM HAZAR

Tarih Mayıs 2013. Reyhanlı’da düzenlenen hain saldırı sonrasında partisinin düzenlediği Anneler Günü etkinliğinde konuşan Tayyip Erdoğan “Bizi Suriye’deki kanlı bataklığa çekme amacıyla yapılan her tahrik eylemi karşısında son derece hassas ve soğukkanlı olmak zorundayız.” Dedikten sonra şunları ekliyor: 

“Biz sorumsuz siyasetçiler gibi olmayacağız. Biz terör saldırılarının arkasına saklanıp sorumsuz davrananlardan olmayacağız. Allah’ın izniyle bu acıyı aşacak büyük devlet refleksiyle hareket edecek ve geleceğe büyük adımlar atarak yürümeye devam edeceğiz. Bugün Anneler gününde Analar Ağlamasın. Temennimizi yüksek bir sesle haykırmak için bir araya geldik. Evlatlar analarına hep sarılabilsin. Bugün bir şey daha söyleyeceğim; ne olur analarınız yanınızda yaşlanırsa onlara öf bile dedirtmeyin. Siz cennet kokusu almak istemez misiniz öpün ananızın ayaklarının altını. Anneler evlatlarını böyle gördüklerinde onlar bir başka mutlu olurlar. 

Annelerin ağlamasını isteyenler olabilir anneler ağladıkça bundan kendilerine çıkar devşirenler olabilir. Annelerin gözyaşlarını dindirme mücadelesini bu çözüm sürecinde yürütüyoruz ve kararlılıkla yürüteceğiz. Annelerin duaları makbuldür, bütün annelerden dua bekliyoruz. Bu zor zamanları aşmak için bütün annelerin hayır dualarını istiyoruz; Reyhanlı’daki annelerimize özellikle sesleniyorum; Allah yar ve yardımcımız olsun.”

Şirazesi kaymamış bir iktidarın, koltuk hevesiyle zihnini bulanıklaştırmamış bir siyasetçinin, hemen herkesin katılacağı son derece vicdani bir konuşma. 

O günlerde bundan çok rahatsız olanlar da vardı elbette. Misal Doğu Perinçek’in başını çektiği güruh. Perinçek Aydınlık’ta şöyle yazmıştı: 

“Vatanımı savunacağım ama analar ağlamayacak!

Vatanımı savunacağım ama tabut gelmeyecek!

Günümüz manzarasına bakıyoruz, daha çok ananın ağlamaması için bazı analar ağlayacak ve hepimiz o analarla birlikte ağlayacağız.

Yine günümüz manzarasına bakıyoruz, daha çok tabut gelmemesi için, bazılarımızın tabutları gelecek!”

Perinçek yazısını şöyle bitiriyordu: 

“Tabuta girmekten korkarsak, tabutlar gelir.”

BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

Yıllar önce PKK liderini kampında ziyaret edip el ele koşan, çiçekler veren, 90’lı yılların başında “Çözüm federasyon” diye hükümete rapor dayatan biri bunları söylüyordu. 

Bugün gelinen noktada iktidar ile Perinçek’in aynı çizgide birleştiğini görmek, Türkiye’nin durumu hakkında fikir vermeli bize. 

Geçtiğimiz gün HaberTürk’te yayınlanan bir programa nedense Perinçek de davet edilmişti ve sırıtarak şöyle dedi: 

“Şehit vermeden sorun çözülmez!” 

“Analar ağlamasın” diye başlanan yolda şimdi ana hedeflerden biri anaları ağlatmaktı. 

Nitekim terör örgütünün zamanlaması son derece manidar (Tam da infaz yasasının TBMM’de görüşülmeye başlandığı gün) yaptığı saldırı sonrasında konuşan içişleri bakanı aynen şöyle dedi: 

“Bölge komutanını aradım. ‘Bulunca lime lime edin’ diye talimat verdim”

Tayyip Erdoğan’ın “Büyük devlet hadiseler karşısında hadiseler karşısında aklıselimle düşünebilen bir devlettir… Soğukkanlılıkla hareket eder” durumundan buraya savrulmuştu devlet aklı. Soylu’nun öfkesi devlete sahip olan sadece aklın değil vicdanın da dumura uğradığının emarelerini taşıyordu:

““Etkisiz hale getirilen teröristlerin fotoğraflarını pek paylaşmayız ama ibret olsun diye bunların resimlerini paylaşacağız.” 

Maalesef daha fenasını bile yaptı Süleyman Soylu ve öfkesini aldığı Perinçek ekibi. 

Oğlu 2010 yılında PKK’ya katıldığında elinden bir şey gelmemişti anne Halise Aksoy’un. Oğlu Agit İpek 7 yıl boyunca terör örgütü adına dağlarda silahlı eylem yaptı. 2017 yılında Dersim’de güvenlik güçleriyle girdiği çatışmada öldürüldü. 

Anne Halise aldığı bu acılı haber üzerine o günden sonra resmi makamların kapısını aşındırmaya başladı. 

Yıllarca tek kelime açıklama yapmadı devlet yetkilileri. 

Ölü mi diri mi olduğu belli olmayan PKKlı hakkında suskundu devlet. 

Analık elbette bu tür durumlarda “aman ne yapayım” diyerek evine dönüp hayat yaşayabilecek bir durum değil. 

Anne Halise yıllar boyu gitti geldi askeriyeye, adliyeye, valiliğe. 

O anlatıyor: 

“Geçtiğimiz günlerde beni yine aradılar, ‘dosyanız var’ diye. Suçumun ne olduğunu sordum ‘Dosyada gizlilik var’ deyip söylemediler. En son aradıklarında ‘Emanetiniz var, adliyede, gidin alın’ dediler, ne olduğunu söylemediler. Adliyede emanet bölümüne ‘Alın oğlunuzun kemikleri” dediler. PTT barkodlu bir paket içinde…”

Oğlu terörist, katil ya da her ne olursa olsun, bir anneye evladının ölüsünü parçalanmış halde kolinin içinde teslim etmek bu çağın bir vicdansızlığı olarak tarihe geçti. 

Büyük devlet olmaktan vazgeçip, kan içmeyi bir beslenme türü olarak benimseyen çeteye dönüşen bir iktidarın geldiği nokta açısından ibretlik, insanlık adına ise vahim bir final…

Kolinin içinde gözü yaşlı anneye teslim edilen evladının kemikleri değildi emin olun, çürümüş bir asrın, çoktan ölmüş bir vicdanıydı. 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. NEDİM BEY,
    Kürtlere yapılmayan zülüm türü neredeyse kalmadı. Aklınıza gelen her türden işkence yapıldı. Ben şahsen Türkiye`deki müslümanlarında bu zülme, iskenceye katılacaklarına ihtimal vermiyordum. AKP den şok umutluyduk.
    Yıllarca kemalist iktidarlar Kürt`lere kan kusturdular. Ama alnı secdeli ve mazlum-mağdur siyasal ve de siyasal olmayan müslümanların yada islamcıların Kürt`lere bu kadar hunharca saldıracaklarına asla ihtimal vermiyordum.
    İşkence gördüğümüzde, pkk kömünist bir örgüttür, bizi de böyle bilip işkence ediyorlar sanırdık. Meğer işkence için kürt olmak yeterliymiş.

    Bu arada KORKUDANDA bahsetmek istiyorum.
    Eskiden bazı pkk senpatızanı kürtleri devlet (MİT) yakalar, öyle bir işkenceden geçirirdiki, korkusundan azılı bir İTİRAFÇI olurlardı ve şimdide oluyorlar. Ondan sonrada güvenlik kuvvetleri ile operasyonlara katılırlardı. Sonrada azılı bir İ F T İ RACI olurlardı.
    Bugünde böyledir.
    Bir insan düşüncesinden ani dönüş yapıyorsa bu bilmediğimiz çok çok farklı ışkenceye (belkide ilaç veriliyor) maruz kaldığındandır.
    Perinçek de belki böyledir.
    Onun aslı kömünist olmasına rağmen, bayrağına bakmayın sız,şimdi azılı bir faşistdir.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin