Kardeşim Esad bu kez gidici galiba!

YORUM | CUMALİ ÖNAL

Siz yine de başlığa çok takılmayın, gitmeyebilir, hatta daha güçlenebilir de! Diktatörler yedi canlıdır. Biz normal insanlar gibi düşünmez ve bizim gibi hareket etmezler. Gelişmelere verdikleri refleksler de farklıdır.

Her yerde kolları vardır, verecekleri tavizlerin listesi çok uzundur. Birgün beyaz olan başka bir gün siyahtır.

Onlar indinde koltuk için herşey mübahtır. O koltuğun bekası adına lüks ve şatafatın adı ‘itibar‘, şehitler ‘adet‘, çay ve maske poşetlerinin ismi ‘sarayın ikramı‘, senaryo darbeler ‘Allah’ın lütfu‘ oluverir.

BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

Siz anladınız…

Ama ben yine de, yıllardır bölge üzerinde çalışan bir gazeteci olarak gördüklerimi anlatayım.

Bugünlerde ‘Kardeşim Esad’ın, yani bildiğimiz Beşar Esad‘ın sarayının üzerinde kara bulutların dolaştığı kesin.

Rejimi ayakta tutan Rusya ve İran farklı taraflara savruluyor; hem birbiriyle artık açıktan mücadele ediyor, hem farklı planlar uygulamaya hazırlanıyorlar. İsrail medyasına göre İran, Suriye’den kaçıyor. Ancak İran’ın on milyarlarca para döktüğü ve Şii hilalinin olmazsa olmazı Suriye’yi öyle apar topar terkedeceğini sanmıyorum.

ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey de geçtiğimiz günlerde İran’ın Suriye’den bir kısım birlikleri ve militanlarını çektiğinin doğru, ancak ülkeyi tamamen bırakmasının muhal farz olduğunu belirtti.

Geçtiğimiz yıl Suriye ile muhkem bir hat oluşturmak için Basra – Lazkiye demiryolu projesinin temellerini atan İran’ın tüm planları alt üst oldu. Hem koronavirüs krizinin sebep olduğu petrol fiyatlarındaki tarihi çöküş ve hem de İsrail’in amansız saldırılarından dolayı ciddi bir darbe yedi.

Neredeyse Suriye’nin köylerine kadar örgütlenen İranlı Devrim Muhafızları ve paralı militanlarına karşı İsrail son birkaç hafta içinde iki binden fazla saldırı düzenledi. Bu saldırılarda hem Suriyeli ve hem de İran destekli militanlar büyük teçhizat ve insan kaybı yaşadı.

İlginçtir Suriye hava savunması Rusya S-300 füzeleriyle korunmasına rağmen, İsrail elini kolunu sallayarak bu hedefleri vuruyor. Ve yine ilginçtir Rusya’dan İsrail’e yönelik ciddi bir eleştiri de yok.

İran sadece Suriye’de savaşmıyor. Yemenli Husilere yardım ederek hem Basra Körfezi’ndeki ideolojik, stratejik, politik rakibi Suudi Arabistan’ı arkadan vurmak ve hem de önemli su yollarından biri olan Kızıldeniz’i kontrol etmek istiyor.

Irak ise zaten fiilen İran’ın kontrolünde. Ülkeyi kendi aralarında paylaşan onlarca Şii grup var ve çoğu İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü’nden emir alıyor. Üst çatıları Arapça ismiyle Haşdi Şaabi yani Halk Seferberlik Güçleri. Her birinin ayrı bir ismi, lideri, bayrağı olan bu gruplar bakanlıklardan ekonomiye, yasadışı işlere her türlü faaliyeti aralarında paylaşmış durumda. Bazı kentlerde site devletler gibi faaliyet gösteriyorlar.

Lübnan’da da devlet içinde devlet olarak hareket eden Hizbullah’ı finanse ediyor, Ortadoğu’yu bilenler bilir. Hizbullah eşittir İran.

Ayrıca Pakistan ve Afganistanlı Şii gruplar üzerinden bu ülkelere nüfuz etmeye çalışıyor. Bu ülkelerdeki Şii gruplardan oluşturduğu Zeynebiyyun ve Fatımiyyun tümenlerini Suriye’de savaştırıyor.

Tüm bunlar ciddi bir maliyet gerektiriyor. Ekonomisi büyük bir krizin eşiğinde bulunan ülkede halkın bir kısmı artık başka ülkelerin içişlerine müdahale edilmemesini, buralara giden paraların kendilerine harcanmasını istiyor. Ancak rejim bu savaşları, kontrol ettiği medya yoluyla çok iyi pazarladığı için halkın önemli bir kısmı hala İran’ın Misak-ı Milli sınırlarının Akdeniz’den Himalaya Dağları’na kadar olduğunu düşünüyor.

Bütçesinin yarısından fazlasını petrol ve doğal gazdan karşılayan İran’ın sadece Suriye’den değil Lübnan’dan ya da Yemen‘den elde ettiği herhangi bir gelir yok.

Ocak ayında, İran adına Ortadoğu’yu dizayn etmeye çalışan ve bölgedeki her taşın altından çıkan Kasım Süleymani’nin öldürülmesi zaten hem İran ve hem de İran’ın bölgedeki vekilleri üzerine çok büyük bir travma meydana getirmişti.

Hizbullah’tan Husilere Iraklı Haşdi Şaabi’den diğer irili ufaklı pek çok grup intikam yeminleri etmişti.

Rusya ise 2015 yılında fiilen yer almaya başladığı Suriye’deki iç savaşta İran’ın etkisinden de Esad ailesinin oluşturduğu yolsuzluk çarkından da büyük bir rahatsızlık duydu. Ancak bu rahatsızlıkla ilgili hep karnından konuştu, dışarı çok fazla renk vermedi.

Fakat korona krizi işin rengini değiştirdi. Rusya için büyük bir maliyet oluşturmaya başlayan iç savaş bitse dahi, bir harabeye dönüşen ülkenin yeniden imarı için Esad rejimi ile iş yapmanın zor olduğunu düşünmeye başladı.

Başta Putin olmak üzere Rus yetkililer resmi olarak bu rahatsızlığı dile getirmese de, Rus medyası ve uzmanları özellikle Nisan ayından itibaren Esad rejimini bombardımana tutan çok sayıda makale ve yazıya imza attı. Halbuki daha önce bu tür çıkışları yapmak kırmızı çizgi ihlaliydi.

Arka arkaya Facebook adresinden iki video yayınlayan, özellikle ikinci videosunda Esad’a hafifçe meydan okuyan ülkenin en zengin işadamı Ramu Mahluf’un çıkışlarını da bu zaviyeden değerlendirmek gerekiyor. Kimilerine göre Mahluf bu gücü Rusya’dan alıyor.

Petrol krizinin bir süre daha devam etmesi durumunda Suriye’de yarım yüzyıllık Esad hanedanı sona erebilir. Bu durum ülke üzerindeki güç mücadelesini şüphesiz daha da şiddetlendirecektir. Burada da gözler birinin üzerinde olacaktır.

Her kriz sonrası dört ayak üstü düşen o kişi şimdiden gelişmeleri lehine çevirme hesapları yapıyordur. Çünkü şu ana kadar en iyi primi Suriye’den yaptı. Fakat devran nasıl döner bilmiyoruz. Belki ‘kardeşim Esad’ın maruz kaldığı kabusları o da yaşıyordur. Kimbilir…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. Cumali Bey zihninize, emeğinize sağlık.
    Yazılarınızda kalite var.
    -Derin bilgi
    -Analiz
    Ve
    -Sunum.
    Tebrikler.

    Yazarlık tecrübelerinizi bazı diğer meslektaşlarınıza da(tr724) aktarırsanız faydalı olacağını düşünüyorum.
    Bunu samimi söylüyorum.

    “Şunlar şöyle yapmışlar..
    Hımm tü kaka!”

    Seviyesindeki yazılardan gına geldi.
    Çünkü bizler yazarıyla okucusuyla en kalitelisine layığız. Ya da mümince bakışla; öyle olmalıyız.

    Selamlar.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin