İsveç ve Finlandiya’ya hayırlı olsun

YORUM | LEVENT KENEZ 

Erdoğan’ın günübirlik Azerbaycan ziyareti dönüşü yanında götürdüğü medya elemanlarına söylediklerinden:

“Finlandiya ve İsveç’le bizim heyetimizin yapmış olduğu görüşmeler maalesef beklenen düzeyde olmadı.”

Gelen heyet orta düzeyde, Türkiye’nin taleplerini ilk elden teslim almak adına gelmiş karar vericilerden oluşmayan dışişleri memurları. Görüşmelere Türkiye tarafı adına başkanlık eden İbrahim Kalın da toplantı sonrası, “Notlarını aldılar, amirlerine arz edip bize dönüş yapacaklar,” dedi. Erdoğan’ın tam aksine silah ambargosunun kalkması ile ilgili olumlu bir hava olduğunu da söyledi. Erdoğan adamları ile birlikte iyi polis-kötü polis oynuyor. Ama bunu çok kötü yapıyor.

“Tayyip Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti’nin başında olduğu sürece, teröre destek veren ülkelerin kesinlikle NATO’ya girmesine biz ‘evet’ diyemeyiz.”

Bu sözlerden sonra İsveç ve Finlandiya’nın üyelikleri hayırlı olsun diyebiliriz. Erdoğan ne zaman bu cümleleri kursa tornistan yakındır demektir. Alman vatandaşı Deniz Yücel ve Pastör Brunson krizlerinde de benzer cümleleri kurmuştu. Hele hele Yücel için etmediği hakaret kalmamıştı.

“Bu zihniyetin temsilcileri de geçmişte Yunanistan’ın tekrar NATO’ya girmesini salık vermişti. Dolayısıyla asıl taktik yanlış orada yapılmıştı. Onun bedelini şimdi biz ödüyoruz. Olaya bu terör örgütlerinin durumundan bakacak olursak şu anda aynı yanlışı Almanya da yapıyor, aynı yanlışı Hollanda yapıyor, aynı yanlışı Fransa yapıyor. Bunların birbirinden farkı yok.”

12 Eylül döneminde Yunanistan’ın dönüşüne yeşil ışık yakılmıştı. Darbeciler uluslararası meşruiyet adına böyle bir karar vermişlerdi. Ama karar doğru mudur? Doğrudur. En çok savaşma ihtimalinden bahsedilen iki ülkenin NATO üyesi olması Türkiye’nin çıkarınadır. Yunanistan’ın başka bir kutupta olmasının Türkiye’nin ne kadar aleyhine olduğuna hiç girmeden. NATO’nun en temel prensiplerinden ilk saldıran olmama şartı birçok krizin savaşa dönüşmesini engellemiştir.

Gelelim Fransa’ya. Erdoğan NATO tartışmaları başladığında Fransa’nın geri dönüşüne Türkiye’nin izin vermesinin büyük bir hata olduğunu söylemiş ve o zamankilere saydırmıştı. Tabi kamuoyunda Fransa ne zaman döndü diye soran da yok, bilen de. Fransa 2009 yılında Sarkozy döneminde NATO’ya geri dönmüştü. 2009’da Türkiye’de iktidar kimdi? Şahsım hükümeti. O zamanki Fransa bugünden çok mu farklıydı? Hayır. O zaman bu kadar vatansever değildiniz de o zaman bu kadar PKK düşmanı değildiniz de şimdi mi aklınız başınıza geldi? Hani çıkıp dese: “Geçmişte Fransa’ya ben ‘olur dedim’ ama hata yapmışım.” Eyvallah. Fransa da kandırmış bunu belli. Bir de Müslüman iki kez ısırılmaz demiyor mu?

Hatta görüşmeyi yaptıkları günün akşamında İsveç devlet televizyonunda Salih Müslim denen teröristi konuşturarak bize her türlü yanlışı yaptıkları gibi, F16 meselesinde vesaire yine olumsuz tavırlarını, yaklaşımlarını sürdürüyorlar. Bunlar dürüst değiller, samimi değiller.

İsveç dese ki, “Biz Salih Müslim kimdir Türkiye’den öğrendik,” ne diyecekler acaba? Salih Müslim, İTÜ mezunu yıllarca Türkiye’de bulunmuş Türkçe bilen eski PYD lideri. 2013 ve 2014 yılında Türkiye tarafından resmî olarak davet edilen Dışişlerinin ağırladığı biri isim. O zaman üstelik PYD başkanıydı. İktidar yandaşları kendisine methiyeler düzer, şu an Erdoğan’ın danışmanları onun çözüm için doğru adres olduğunu yazarlardı. Hatta hükümet PKK ile temasta olduğu için muhalefet tarafından eleştirilirdi. Doğru olan o zamanki iktidarın yaptıydı. Sonrası malum, Müslim terörist oldu başına para ödülü kondu. Madem Salih Müslim üzerinden İsveç’e çakmak istiyor, adamın Finlandiya oturumu var ondan hiç bahsetmiyor. İsveçliler dese ki, “Kırmızı bültenle aradığınız terörist Osman Öcalan’la sizin devlet televizyonunuz röportaj yaptı sizin parti için oy istedi. Hiçbir devlet memuru görevinden alınmadı!” ne diyeceksiniz?

İsveç televizyonun bu süreçte yaptığı en büyük hata Hilal Kaplan isimli şahısla gazeteci diye röportaj yapmasıdır. Zaten devlet görevlisi gibi elinde kartonlar propaganda yaptığı için bakın nelerle uğraşıyoruz demek için maksatlı olduğunu sanıyorum. İsveç’in F-16’larla ne ilgisi var onu ben de anlamadım.

“5 artı 4 yani 9 tane şu anda Amerika’nın Yunanistan’da üssü var. Peki bu üsler kime karşı kuruluyor, bu üsler niye var? Söyledikleri şu: ‘Rusya’ya karşı…’ Yalan, dürüst değiller. Bütün bu olanlar karşısında bunların Türkiye’ye karşı takındıkları tavır ortada. İşte geçen gün Miçotakis’e ne yaptılar? Amerika’da Temsilciler Meclisi ve Senato’nun kapısını açtılar, orada konuşturdular. Bu konuşmasında alkışladılar mı? Alkışladılar. Bütün bu olaylarda tekrar F16’lar gündeme getirildi mi? Getirildi. Biz şuna inanıyoruz, Müslüman, bir sokulduğu yerden bir daha sokulmaz.”

Sayının bir önemi yok ama TC’nin başındaki adamın bu kadar kolay yalan söylemesi gerçekten çok kötü bir durum. Devletin resmi Anadolu Ajansı’na göre ABD’nin Yunanistan’da 1 adet üssü var. 1969 yılından beri faaliyette olan Girit’teki Suda üssü. Yunanistan ile ABD arasındaki savunma işbirliği anlaşmasına göre 3 yeni askeri tesisten ABD’nin faydalanmasına izin veriliyor. Yunanistan Amerikalılara Ege’de Türkiye’ye yakın 12 adalardan birini önererek Lozan’ı ihlallerini meşrulaştırmak istediler ama Amerikalılar Türkiye ile bir kriz yaşamamak ve adaların askeri statüsünü tanımış olmamak için bunu kabul etmedi. Yunan meclisinde ve kamuoyunda Amerikalıların bu teklifi kabul etmemeleri çok büyük tartışmalara sebep oldu. Amerika kötüdür, güvenilmezdir eyvallah da Ruslar iyi midir mesela. Ukrayna’yı işgal eden Ruslar mı güvenilirdir? Erdoğan’ın NATO tartışmalarında dilinden düşürmediği PYD-YGP’nin ilk ofisi Moskova’da açılmıştır halen de açık. Türkiye için hepsi aynı olduğuna göre PKK’nın bugün Moskova’da bir temsilciliği var. Siz hiç Erdoğan’ın ağzından bunu dile getirdiğini duydunuz mu ya da Ruslara yönelik herhangi bir yaptırım tehdidinden. Ruslar defalarca Türk askerini şehit etti Suriye’de. Ruslardan yana dersini aldığı için başına neler geleceği biliyor.

Yunanistan başbakanı Kongre’de konuşturuldu sebebi de Yunan devletinin kuruluşunun 100. yıldönümü olduğu için sembolik bir jestti. Diplomaside böyle jestler bilinir. Seneye Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yıldönümü. Büyük ihtimalle 29 Ekim’den önce olacak seçimler. Erdoğan giderse çok büyük ihtimalle yeni gelen cumhurbaşkanı da Kongre’de konuşacak.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin