İş hayatında; çok duy, az inan!

HABER-ANALİZ | ALİ DENİZ alidenizeu@gmail.com | @alidenizeu

Yeni bir hayat yeni bir iş.

Şimdilerde birçok insan dilini, kültürünü, tüketim alışkanlıklarını bilmediği ülkelerde ticaret yapıp yeni bir hayat kurmaya çalışıyor.

Önceliklerimiz ne olmalı?

Direnmeyin

Yaşadığınız ülkenin kurallarına asla direnmeyin. Her ülkede Türkiyelilerin kurduğu sisteme direnen, kendi dünyasında yaşayan, entegre olmayı reddeden gettolar var.

Aşırı absürd ama; İngilizceyi Türk aksanı ile konuşmuyor diye arkadaşlarını dışlayanlar gördüm!

Avrupa’da Türkiye ortamını yaşamaya çalışan bu kişilerin kapalı dünyalarına kendinizi hapsetmeyin. Ülke gündemini mümkün olduğu kadar takip edin.

Sistem içinde eriyip gidin, benliğinizi unutun, dejenere olun demiyorum. Hassas dengeyi sağlayın.

Dil

Yabancı bir ülkede önünüze çok kolay bir şekilde para kazanacağınız bir iş bile gelse, önce yaşadığınız ülkenin dilini öğrenin.

Çok iyi bir işyeri açıp, çok büyük paralar kazanmaya başlasanız bile kendinize ‘hiç vakit yok’ yalanını söyleyip, dil öğrenmeyi bırakmayın! İş yaptığınız ülkenin dilini öğrenmedikçe her zaman başkalarına muhtaçsınız, sizden çok daha tecrübesiz çevirmenlerin hatalı yorumları ile sürprizlere açıksınız demektir. Hiçbir tercüman, işletmenin sorumlusu veya sahibi kadar iyi bir şekilde olayları yorumlayıp doğru tepkiyi veremez.

Kendi mesleğinizi veya muadilini yapmakta ısrarcı olun. 

İnsanlar bilmedikleri sektörlerdeki işlerin genelde çok daha kolay ve karlı olduğunu düşünür.

Kimi devlet memurları akşama kadar başarılı iş adamlarının paralarının hesabını tutar, ‘bende iş adamı olsaydım’ ile başlayan cümlelerle zenginlik hayalleri kurarlar. Biri de istifayı basıp iş hayatına atılmaz! Sakın bu devlet memuru sendromuna girip başkalarının cirolarının esrarına kapılmayın.

Başkalarının sektörlerindeki başarılar sizi büyülemesin! Olmayacak hayaller peşinde sermayenizi harcamayın.

Bu sözü rehber edinin: İŞ HAYATINDA; ÇOK DUY, AZ İNAN! 

Yaşadığınız ülkede ticari gündemi takip edin, tüketim alışkanlıklarına, insanların beklentilerine, tedarikçilerin termin sürelerine, vergi sistemine, sağlık güvenlik kurallarına, ödeme sistemlerine vakıf olun.

Trendleri, değişen tüketici davranışlarını, yeni açılan iş sahalarını takip edin. Mümkün olduğu kadar fuarlara gidin. Toplumdaki gelişmekte olan trendleri en iyi göreceğiniz yer fuarlardır.

Mesleğiniz ne olursa olsun belediye veya kolejlerin meslek kurslarına katılın. Öncelikle kendi mesleğinizin eğitimini almanız ve sertifika sahibi olanız daha yerinde olur.

Birkaç örnek verelim;

Muhasebeci iseniz bulunduğunuz ülkede de bu işi yapmak için çaba sarf edin. Türkiye’de ‘Mali Müşavir’ iseniz bile bulunduğunuz ülkede sanki yeni bir öğrenciymiş gibi parasına da aldırmadan bir muhasebe bürosunda çalışmaya başlayın.

İşlerin nasıl gittiğini görün. Eğer bir şekilde çalışma hayatına girerseniz dil öğrenmeniz de çok daha hızlı olacaktır.

Elektrikçilik benzeri teknik bir konuda mesleğiniz varsa veya en azından bu konuda tecrübe sahibi iseniz özellikle batı ülkelerinde ciddi karşılığı olan bir mesleğe sahipsiniz demektir.

Unutmayın illa Türkiye’de sertifika sahibi olduğunuz veya okulunu bitirdiğiniz konuda kursa gitmek zorunda değilsiniz. Türkiye’de sertifika sahibi olmadığınız ama iyi anladığınız (bir kısım ufak detaylarına hakim bile olmayabilirsiniz) işler varsa bunların da kurslarına gidebilir ve sertifika alabilirsiniz. Önemli olan altyapısına sahip olduğunuz konuda ilerlemeyi seçmektir.

İngiltere gibi ülkeler zaten Türkiye’de sahip olduğunuz sertifika veya diplomaları tanımıyor. Mutlaka orda bunların eğitimini tekrar alıp sertifika sahibi olmanız gerekiyor. Bu eğitimlerin çoğu Türkiye’ye göre daha kısa sürmektedir.

İngiltere’de sertifika sahibi elektrikçilik, tesisatçılık vb işleri yapanların günlük 120-200 sterlin gelirleri var.

Türkiye’de öğretmenlik yaptıysanız belki bulunduğunuz ülkede öğretmen olma şartları gözünüzü korkutabilir. Ama bu yoldan dönmeyin. Israrla ve inatla öğretmen olabilmek için çalışın. En önemlisi özel ders verme seçeneğiniz var ve Türkiye’de olduğu gibi önünüzde yasakçı bir zihniyet yok, bu konuda ısrarcı olun. En ucuz özel dersin saati 50 sterlin, ortalama özel dersin saat fiyatı 80 sterlindir, bu rakam 120, 150 sterlin/saati bulmaktadır.

Kişisel becerileriniz varsa bunları değerlendirin.

Müzik, spor, resim vb konularda becerileriniz, tecrübeleriniz varsa bu konularda kendinize iş bulabilir, networkunuzu genişletebilirsiniz.

Kervan yolda düzülmez!

Bulunduğunuz ülkedeki iş hayatıyla alakalı çok okuyun, araştırın, herkesi dinleyin ama gaza gelmeyin.

Her ne iş yapacaksanız işin gerekliklerini tam yerine getirmek zorundasınız. Kervan yolda düzülmez!

Harcama yaparken israftan kaçınmak gerekli, nereye para harcamanız gerektiğini çok iyi analiz ederek karar vermelisiniz. Sermayeyi harcanması gereken konuya harcamalısınız.

Yahu iki dakika, n’olcak!

‘Yahu iki dakika park ettik cezayı yapıştırmışlar!’

İngiltere’ye yeni gelenler, arabalarını park ederken çok dikkatli olmalarını, yol çizgilerini nasıl okumaları, park kurallarına nasıl bakmaları gerektiğini defalarca dinlemişlerdir. Buna rağmen defalarca park cezası yediklerinden çok eminim.

Park etme kurallarını bile tam olarak çözene kadar ne kadar çok ceza yediyseniz iş hayatında da bunun gibi cezalar çekeceğinizden emin olun.

İngiltere gibi ülkelerde kurallar esastır. Toplumsal düzenin temelidir. Hak ihlalinin 2 dakikası veya 2 saati olmaz. Kurallar yılların tecrübeleri ile ortak kararlarla belirlenmiştir. Türkiye’deki gibi siyasetçiler sabah uyanıp kafalarına göre kanun düzen kurmazlar.

Avrupa’da çöpleri atmanın ciddi kuralları olduğunu Türkiye’de iş yapan birine saatlerce anlatsanız güler geçer. İşyerinizin çöpleri yüzünden de ceza yemeden bu konuda tam ayılacağınıza ihtimal vermiyorum.

Kuracağınız işin kurallarına tam vakıf olun. Kulaktan dolma bilgilerle başkalarının yorumları ile iş yapmayın. Belediyeler kendilerine danışıldığında size her türlü bilgiyi vereceklerdir. Avrupa’da bilgiye ulaşmak kolaydır, kurallar yoruma açık değildir.

Kar

Türkiye’de 80’li yılların nesli ‘voleyi vurma’ hikayeleri ile yetişti. Hakkı ile iş yapmaktan ziyade kısa zamanda nasıl köşeyi döneriz düşüncesindeydiler. 90’larda bu çarpık düşünce bitmek üzereydi.

AKP sayesinde bu düşünce geri geldi, genç neslin zihni bozuldu. Hiçbir bilgi becerisi, diploması, tecrübesi olmayan insanlar kısa sürede zenginleştiler.

Türkiye’den Avrupa’ya bakanların pek çoğu Avrupa’da çok kolay para kazanıldığını, Avrupa’daki herkesin lüks refah içinde olduğunu, ekmek elden su gölden bir hayat yaşandığını düşünür.

Asla böyle boş hayalperest duygulara kapılmayın. Avrupa’da kimse vole vurmuyor, kimse havadan para kazanmıyor.

Elbette Avrupa’da asgari ücret ile Türkiye’deki refahın kat be kat üstünde yaşayabiliyorsunuz. Ama çalışmak ve işinizi çok düzgün yapmak zorundasınız. Hiçbir yerde bedava ekmek yok.

Bu açıdan açacağınız iş yerinde ülkenin genel durumuna göre ‘makul’ kar beklentilerinde olun. Aynı işi, aynı performansta, aynı kalitede yaptığınız halde bir başkasının daha fazla kazanıyor görünmesine aldanmayın, sınırları zorlamayın, illegal yollara girmeyin.

Mesela Avrupa’da inşaat şirketleri %3-10, market zincirleri %3-8 net karlılıkla çalışır. Evet o sağda solda gördüğünüz koca koca şirketlerin karı bu kadardır.

Elbette %5 karlılığı olan işleri yapın demiyorum. Bizim insanımızda ‘yağlı iş’ arama hastalığı var.

Risk Nedir? 

Avrupa’lıların anladığı risk: biz bu işten en az %5 en fazla da %12 net kar elde ederiz.

Bizim anlayışımızda risk ise ‘ya batarız ya çıkarız’

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin