İmzacı amirallerin Hulusi Akar’ı kim?

HABER ANALİZ | ADEM YAVUZ ARSLAN

104 amiralin eski muhtıraları hatırlatan bildirisi doğal olarak gündemi domine etti. 

Öyle ki ne AKP’li gençliğin kokain partileri, ne uçup giden dolar, ne de HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun maruz kaldığı zorbalık konuşuluyor.

İktidar cenahının ilk iki günlük performansına bakarsak daha uzun süre amiralleri ve onların ‘iltisaklı’ olduğu çevreleri konuşacağız.

Peki ne oldu, biz ne yaşadık?

Bir grup emekli amiral Montrö tartışmalarından ve sosyal medyaya yansıyan ‘sarıklı amiral’ fotoğraflarından rahatsızlık duyup tepki gösterdi.

Fakat olayın boyutları bununla sınırlı değil.

Zira olay sadece görüş beyan etmek olsaydı geçtiğimiz günlerde emekli büyükelçilerin yaptığı gibi diplomatik bir lisanla fikirlerini duyurabilirlerdi.

Burada askerlerin eski alışkanlıklarından kılıç şakırdatmanın izlerini görüyoruz.

Hatırlanacağı gibi 28 Şubat döneminin kudretli generalleri de ‘kılıçlarını şakırdatarak’ siyaseti hizaya sokuyordu.

Ancak amirallerin bildirisi Erdoğan’ın arayıp da bulamadığı bir fırsattı. 

Bu yönüyle de haklı olarak ‘danışıklı dövüş’ şüphesine yol açtı. Ben danışıklı dövüş olduğunu düşünmüyorum ama amirallerin fena halde oyuna getirildiğini söyleyebilirim.

Tıpkı 15 Temmuz’da olduğu gibi yine bir ‘boş havuza atlama hadisesi’ ile karşı karşıyayız.

Şöyle ki:

Malum olduğu üzere 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonları Erdoğan için varlık yokluk mücadelesine dönüştü. İçine düştüğü zor durumdan çıkabilmek için Ergenekon ve eski derin devlet unsurları ile anlaşmaya gitti.

İki taraf da birbirinden nefret etse de çıkar birlikteliği vardı.

Erdoğan yolsuzluk operasyonlarıyla sarsılan iktidarını muhafaza edecek, Ergenekon ve derin devlet uzantıları ise son yıllarda yapılan operasyonlarla kaybettikleri mevzileri geri alacaktı.

Taraflar ortak hedef ve çıkarlar için kol kola girerken birbirine çelme atacağı günlerin hesaplarını da yapmaktan geri durmadılar.

Bu ittifak uzun yıllar uyumlu çalıştı. 

BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

15 TEMMUZ, ERDOĞAN-ERGENEKON İTTİFAKININ KANLI EYLEMİDİR 

Hatta 15 Temmuz kumpası bu ittifakın kanlı bir eylemidir.

Erdoğan’ın kafasındaki rejimi inşaa etmek, tek adam-parti devletini kurabilmek, müttefikleri ise TSK ve devletteki ‘Cemaatçi ve Kürtleri’ tasfiye edebilmek için el ele verdi. 

Ancak her iki taraf da rakibini indirmek için fırsat kolluyordu. Tabi ‘taraflar’ kendi içlerinde tek parça değil.

Mesela Erdoğan’ın ittifak ettiği Ergenekoncu-Ulusalcı çevrelerde ‘darbeyi hemen indirelim’ ile ‘şu anda istediğimiz her şeyi yapıyor, daha değil’ diyenler görüş ayrılıklarına düştüler.

Erdoğan ise daha derli toplu bir performans ortaya koydu.

Kafasındaki ajandayı adım adım uyguladı. Ergenekoncular kurmay zekalarına güvendiler ama Erdoğan’ın ne kadar kurnaz olduğunu gözden kaçırdılar.

Erdoğan, TSK’yı parti teşkilatına dönüştürecek adımları bir bir atarken onlar ‘FETÖ operasyonları’yla avundular. 

İşte bugün konuştuğumuz amiral açıklaması yedikleri golün acısından ibaret. Çünkü Erdoğan şubat ayında bir kararname ile TSK’daki tüm tayin ve terfileri Milli Savunma Bakanlığı’na bağladı. 

Ulusalcı-Ergenekoncu kadrolar dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan da olmuş oldular.

Dahası artık sağır sultanın bile duyduğu tasfiye listeleri hazır. 

Erdoğan’a 15 Temmuz kumpasında yardım eden kadrolar bu YAŞ’ta tasfiye edilecekler. Bunların içinde yine 15 Temmuz kumpasında aktif rolü olan Kurdoğlu Cemaati mensupları da var.

Nitekim son günlerde çok konuşulan sarıklı cübbeli amiral fotoğrafı bu planın parçası olarak servis edilmişti.

HULUSİ AKAR ROLÜ KİMDE?

Nihayetinde emekli amiraller Montrö’yü bahane ederek bir çeşit isyan hareketi çektiler. Ancak Erdoğan tıpkı 15 Temmuz’da olduğu gibi olayları izleyen değil organize eden kişiydi.

Şöyle anlatayım: 15 Temmuz’un en kritik ismi Hulusi Akar’dı. Akar olmasa Erdoğan 15 Temmuz’da istediği tuzağı kuramazdı.

Akar uzunca bir süre hem de Oscar’lık performans sergileyerek TSK’da  ‘duruma müdahale edeceği, darbe yapacağı havasını’ yaydı. Öyle ki 15 Temmuz’da ilk asker sokağa çıktığında — bütün tuhaflıklara rağmen — TSK’nın ekserisi emir komuta içinde bir hareket olduğunu sandı.

Bir bakıma boş havuza atladılar ve havuzun boş olduğunu anladıklarında iş işten geçmişti.

Erdoğan ve AKP kurmayları çok iyi hazırlanmışlardı ve ‘Allah’ın lütfu’ olarak gördükleri bu hamleyle istediklerini tereyağından kıl çeker gibi aldılar. Bu arada 250 kişi öldü ama Erdoğan için bu tolere edilebilir (!) bir kayıptı.

Benzer bir durum şimdi yaşanıyor.

İmzacı 104 amiral içerisinde çok ilginç isimler var. Hatta şöyle söyleyebilirim, Perinçekçi bilinen bazı isimlerle asla yan yana gelmeyecek kişiler imza atmışlar.

Kulislere göre istihbarat yaklaşık bir aydır hazırlığı yapılan bu metinden haberdardı. Deşifre etmek, engellemek yerine tıpkı 15 Temmuz’da olduğu gibi karşı eylem planını yaptı.

Nitekim bildiri çıkar çıkmaz şahit olduğumuz organize hareketler ve Saray’dan servis edilen bilgiler yapılan hazırlığı teyit etti.

Hürriyet’te yer alan daha sonra tepkiler üzerine sildikleri haberde yer alan detaylar akşamdan sabaha bulunabilecek bilgiler değildi.

Pazartesi sabahı yüzlerce STK’nın(!) suç  duyurusu için adliyelere koşması da 15 Temmuz akşamı hazır bekletilen kum dolu kamyonları hatırlattı.

Sonuç itibariyle imzacı amiraller Erdoğan’a muz orta yapmış oldular. Erdoğan bu fırsatı tepe tepe kullanacak. ‘Cunta’ deyip TSK içinde istemediği herkesi tasfiye edecek. Hatta 15 Temmuz yargılamalarından edindiği tecrübeyle ‘iltisak’ deyip ‘ima’ deyip CHP’nin tepesine çökmenin yollarına bakacak.

Peki, bu durum beklenen Erdoğan-Ergenekon çatışmasına yol açar mı?

Açıkçası bu çatışma kaçınılmaz ama henüz zirveye çıkmış değil. Erdoğan’ın pazartesi günü yaptığı düşük yoğunluklu söylemler henüz yangına körükle gitme niyetinde olmadığını gösteriyor.

Zamana oynuyor ve Montrö üzerinden Batı’dan koz elde etme amacında. Eğer oradan istediği sinyalleri alırsa Ergenekoncuların yeniden Silivri’ye doldurulması iki günlük iş olur rejim için.

Kısacası önümüzdeki bahar ve yaz ayları haddinden fazla sıcak geçebilir.

Bu aşamada başlıktaki soruyu hatırlatarak bitireyim: Erdoğan’a istediği fırsatı sağlayan bu bildirinin hazırlanması aşamasında ‘Hulusi Akar’ın rolü’nü kim oynadı?

Benim bazı tahminlerim var. Soruşturmanın seyri tezimi teyit etme açısından turnusol görevi yapabilir.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin