Helalleşmek mümkün mü?

YORUM | MAHMUT AKPINAR

Kılıçdaroğlu bir süredir ezber bozuyor. Bürokratlara “AKP’nin yasadışı işlerini yapmayın” çağrısı gündemi değiştirdi. Geçen hafta içinde ise sadece AKP’nin değil CHP’nin de açtığı yaralardan dolayı mağdurlarla helalleşmeden bahsetti. Evinden yaptığı ve üzerinde uzun süre düşünüldüğü anlaşılan konuşma önemli bir çağrıydı. Kılıçdaroğlu gerçek demokrasiye ve müreffeh topluma kavuşmanın sadece iktidarı değiştirmekle mümkün olmayacağını söylüyor, “ülkenin makus talihini değiştirmek”ten bahsediyor. Türkiye’yi “yaralı insanlar ülkesi” olarak tanımlaması isabetli bir teşhisti. Bunda CHP’nin payının olduğunu ifade etmesi samimi bir özeleştiriydi. Çözüm olarak eskiyi unutup geleceğe bakmayı, helallik istemeyi, küskünlükleri gidermeyi ve geçmişte yapılan hataların sorumluluğunu almayı öneriyor. Devletin kırdığı, küstürdüğü insanlarla helalleşme buluşmalarına yakında başlayacağını ifade ediyor.

Kılıçdaroğlu açıklamalarına bu hafta da devam etti. Helalleşmenin hukuksuzlukları yok saymak olmadığını belirterek şunları söyledi: “Kim ne suç işlediyse, onun karşılığı hukuktur. Hukukla helalleşmeyi karıştırmamak lazım. Hukuk onun hesabını soracak! Bu söylediklerimi strateji zannediyorlar. Ne stratejisi? Ben gelecekte, bu ülke çocuklarının, ardımdan bu ülkeyi barıştırdığımı söylemelerini istiyorum. Böyle anılmak istiyorum. ..Helalleşeceğiz dostlarım. Açık yaralar var, biliyorum zor olacak ama kesinlikle yapacağız ve başaracağız. 28 Şubatçıların açtığı yaraları kapatıp helalleşeceğiz. İkna odalarına sokulan başı kapalı kızlarımızla helalleşeceğiz. Roboski ile helalleşeceğiz. Sivas, Kahramanmaraş mağdurları ile helalleşeceğiz. Diyarbakır hapishanesi mahkumları ile helalleşeceğiz. Varlık vergileri altında inim inim inleyen azınlıklar, 6-7 Eylül olaylarının mağdurları ile helalleşeceğiz…”

Bu çarpık düzenin kurulmasında, ülkenin bu hale gelmesinde en büyük vebal Kılıçdaroğlu’nun başında bulunduğu CHP’dir. Baskıcı, şekillendirici, farklı olana hayat alanı bırakmayan Kemalist ideoloji bugünkü pek çok yarılmanın ve husumetin sebebi. Tek Parti döneminde CHP “Ulus devlet inşa edeceğiz!” diye yaralı insanlardan oluşan, husumetlerin hafızalara kazındığı bir ülke ortaya çıkardı. Maalesef bunlara sebep olan Kemalist ideoloji eğitimin her safhasında, hayatın her alanında hala etkin. Çocuklarımız hala bu ideolojinin endoktrinasyonuna maruz. Kılıçdaroğlu bunu görüyor mu, değiştirebilecek iradesi ve cesareti var mı emin değilim.

Sorun sadece CHP değil elbette. Bir yazıda ifade ettiğimiz üzere Türkiye’de siyaset sivil olmadı. Devlet hayatın her alanını domine etti. Sivil sanılan kurum ve kuruluşlar gibi siyasi partiler de devletin ya da derin devletin güdümünde oldu. Yaraları sarmak, geleceğe bakabilmek için sivil düşüncenin, demokrasinin, temel hakların öğretildiği güçlü bir restorasyona, eğitim ve kültür reformuna ihtiyaç var. Bu birkaç nesil alır. Kılıçdaroğlu’nun çıkışı samimi ise, yapılacak çok şey var. Kararlı ve güçlü durması gerekecek. En başta CHP içindeki ulusalcı Kemalist kesimler çıkacak karşısına ve linç etmek isteyecekler. Nitekim bu doğrultuda sesler yükselmeye başladı bile.

CHP, Türkiye Cumhuriyetini kuran parti. Bu nedenle kendisini sadece devletin değil, milletin de sahibi gördü. Kemalistler kendini halkın üstünde konumlandıran kibirli bir tavra sahip olageldi. CHP evrensel tanımlara uyan bir sol parti olmadı. Sosyal demokrat hiç olmadı. Aksine ırkçı, devletçi partiydi. Devlet ile halkın çıkarları çatıştığında net olarak devletin yanında yer aldı. Emekle, sivil toplumla, demokrasiyle devlet açı yaptığında devleti tercih etti. Diğer partiler de demokrat olamadı, ama militer, seçkinci zihniyete prim vermekte hiçbir parti CHP’nin eline su dökemez.

Kılıçdaroğlu’nun bu çıkışı ümit ve heyecan oluşturdu. Dersimli, Alevi, ezilmiş bir kesimden gelen Kılıçdaroğlu’nun bunları söylemesi inandırıcılığını artırdı. Bu çıkış partinin dönüşümüne, demokratikleşmesine vesile olabilirse CHP devlet partisi olmaktan kurtulup gerçekten sosyal demokrat hale gelebilir. Böyle bir CHP ülke huzur ve barışına büyük katkı sunar.

Lakin bunu başarmak kolay değil. Bu çıkış iki kesimi çok rahatsız etti:

1- Erdoğanistler

2- Seçkinci Kemalistler, Ulusalcılar.

En katıları CHP’de olmak üzere toplumda Kemalist, ulusalcı, demokratikleşmeye ve helalleşmeye karşı bir çelik çekirdek var. Ve maalesef bunlar hayatın her alanında etkinler. Öte yandan özeleştiri yapan ve sosyal demokrat olma çabasında bir CHP, AKP’nin de işine yaramaz. Onlar ulusalcı, halka tepeden bakan CHP’den güç alıyor. Tek Parti dönemi CHP argümanlarıyla ayakta kalıyorlar. Bu malzemenin ellerinden gitmesini istemezler. Nitekim Kılıçdaroğlu’nun çıkışı sonrası bu iki kesimden salvolar yükseldi. AKP ve yandaşları “CHP’nin kapatılmasından” söz ederken, Kemalist seçkinciler “helalleşecek bir şey yok, ne yapıldıysa doğrudur” tavrındalar.

Yüzyıllık dönemde devlet ve iktidarlar eliyle açılan yaraları sarmak, yarılmaları, ayrışmaları tedavi etmek huzur içinde ve birlikte yaşamak, barışa dayalı bir gelecek inşa etmek için çok önemli. Bunu yapmanın vakti geldi de geçiyor. Lakin bu konuda güçlü toplumsal desteğe ihtiyaç var. Kılıçdaroğlu yalnız, sesi cılız kalırsa iddia söylemden öteye geçemez. Herkes kendi zalimini kutsamaya, veballerini örtmeye devam eder. Bunu yapamazsak, tepemizde otoriter devletin balyozu, kısır çekişmelerle birimizi yemeye devam ederiz.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

5 YORUMLAR

  1. Kılıçdaroğlu konuşmuş da, biz niye heyecanlanıyoruz anlamıyorum. Adam taa 70 sene önceki 6-7 Eylül olaylarını dahi anıyor. Ama halen devam etmekte olan, terörist damgası yiyen ve iftiraya uğrayan, çalışma hakkı elinden alınan ve hatta yaşama hakkı çok görülen onbinleri, yüzbinleri görmüyor.
    Şimdi diyeceksiniz ki, adam stratejik davranmak zorunda, yoksa kendisi de hedef olur. Eğer hedef olmaktan korkuyorsa çekilsin sahneden, gelecekse yerine daha cesur birileri gelsin. Bugünün mağdurlarını dışlayarak mı geleceğe yaraları sarılmış insanlar ve barışmış bir ülke bırakacak?
    Ayrıca çok takdir ettiğim yazarın bugünkü bu tablonun en büyük sorumlusu olarak CHP ve Kemalizmi göstermesine de katılmıyorum. Aradan kaç yıl geçmiş? Bugünkü iktidar ilk dönemlerinde oldukça makul şeyler söylemiyor muydu? Tek tek hataları, yanlışları ifade edip makul çözüm önerileri sunmuyor muydu?
    Ne değişti de bugünkü tablo meydana geldi?
    Değişen şey gayet açık. Taşra kökenli, muhafazakar-dindar insanlar ellerinde imkanlar yokken gayet makul şeyler söylerken iktidar ve imkanları onlara çok tatlı geldi. Bu uğurda her türlü hassasiyet ve değerden vazgeçtiler. Dini bile kendi çıkarları için eğip bükebildiler. Çıplak aranan kadınlar, tedavisi engellenen küçük çocuklar, çocuklarının son anını göremeyen mahpuslar onları yumuşatmadı. Uyuşturucu işine bulaştılar, teröre bulaştılar.
    Hayır, bunların sorumlusu CHP dedil. Her şeyden CHP´yi sorumlu tutmayalım. Ama bugün CHP´nin lideri mağdurlar arasında ağzına hizmet insanının adını alamıyorsa, ona da bir kılıf bulmanın bir anlamı yok. Ben artık, ülke kurtulsun da bu arada biz yok olsak da olur noktasında değilim. Niye bana ikinci sınıf insan muamelesi yapılmasına sıcak bakayım?

    • “Taa 70 seneki olay” ifadesinden kasit o zaman olanlari kücük veya önemsiz göstermek degil. O ifadeyi secerken asla öyle bir niyetim yoktu. Kastim 70 sene önce yasanan haksizlik ve zulüm anilirken bugünkü olanlarin dile getirilmemesindeki tuhaflik idi. Gizli bir milliyetcilik yapmadigim konusunda vicdanim rahat. Zaten icinde bulundugum hayat sartlari ve ortam böyle bir seye izin vermez. Eger yanlis anlasilmaya sebebiyet verdiysem bu sekilde düzeltmis olayim.

  2. Kısmen başarılabilir. Ama hukuk eliyle yapılması gerekir. Hızlı ve insanları baştan bir daha yıpratmadan olması gerekir. Detay gerekir. Bir sürü tazminatlar ödenmesi gerekir. Velhasıl böyle bir iş 5-8 yıl alabilir. Zaten kasa tamtakır. Neyle helalleşme yapabilecekler?
    Suçluları cezalandıracaklar mı mesela?

    Bu vaatleri yapmadıkça inanmam. Yapacak diye ümitlenip oy da vermem. O aşamayı geçeli çok oldu. Sözlerine itimat etmiyorum. Ama sonuçta yaparsa tebrik ve takdir ederim.

  3. Kemalistler yeni devlet kurulurken kendilerini müslüman kimliğe karşı konumlandırdılar. Hep irtica tehlikesi vardı. Atatürk bizi irticadan, hainlerden kurtarmıştı. Kemalistlere bakarak onlara benzemeye başlayan islamcılar ise tıpkı kemalistler gibi müslüman kimliği üzerinden kendilerini konumlandırdılar. Günümüzde chp nin yada kemalizmin varlığı islamcılara bağlıdır. İslamcılar üzerinden safları sıklaştırmakta, islamcılar üzerinden devlet hakimiyetini güçlendirmekte, islamcılar üzerinden kendini var etmektedir. Yani “biz gidersek onlar gelir, biz var olursak onlar gider” gibi bir varlık yokluk söylemi geliştirilmiştir. Şimdi islamcıların sonu görünmektedir. Bundan sonra kemalistler varlıklarını islamcılara dayayamıyacak. Ama varlık gayesi neydi, yani kendine nasıl bir alan açarak oyuna girdi? İrticaya, karanlıklara karşı mustafa kemal geldi ve bir alan açtı. Herşey karanlığa karşı aydınlık amacıyla yapıldı. “Aydınlığı kemalizme borçlusunuz. O yüzden herkes aydınlık istiyorsa kemalizme itaat etmek zorundadır. Kemalizm aydınlık demektir. Bizden olmayanlar irticadır. Onlar karanlıktan yanadır.”
    Şimdi bu hikayedeki karanlıklar oyun dışı kalmak üzeredir. İslamcılar, tarikatlar, cemaatlerin hepsi artık sadece irtica olduklarını değil, ‘hırsız’ olduklarını da göstermiştir. Belki irticacı cihatçılar olarak yollarına devam edecekler. Madem karanlıkların işi bitti o zaman kemalistler kendilerini nasıl anlatacaklar? Yani karanlıklar gittikten sonra nasıl aydınlık olduklarını gösterecekler. Şimdiye kadar sırtlarını irticaya dayamışlardı. İrtica ve siyasal islam tarihe karışınca kendi hikayeleri de bitecek. O yüzden kılıçdaroğlu daha inandırıcı yeni bir hikaye kurmak zorunda. Yeni hikaye kemalizm üzerine kurulmayacağına yani batılılaşma yönünde kurulmayacağına göre o zaman iran ve avrasya stratejisi üzerinden doğululaşma üzerine kurulacaktır. Yani kemalizmi tasfiye ettik demek yerine kemalizm herkesle barışıyor ayağına kemalizmin kimliğini değiştirmektedir. Yani kemalist adam yine kalacak ama bu sefer müslümanı ret eden kimlik olarak değil, müslüman ile helalleşen kimlik olarak karşımıza çıkacak. Çünkü yeni stratejide batı kimliği değil doğu kimliği teşvik edilecek. O yüzden kemalist adam kırdığı herkese el uzatacaktır. Kalabalıkları doğu siyasetine adapte etmeye, ikna ermeye çalışacak. Yoksa ikna odasındaki kıza el uzatmasına özür dilemesini şefkatinden, merhametinden dolayı mı sanılmakta?

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin