Halkbank, Atilla’yı feda edecek

 

HABER-ANALİZ: SEMİH ARDIÇ

Hükûmet ve Saray, Reza Zarrab, Amerika Birleşik Devletleri’nde ‘kara para akladığı’ iddiasıyla yakalandığında sergilediği tavrın benzerini 29 Mart 2017’de aynı suçtan New York’ta yakalanan Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla için de sergiliyor.

Evvela ‘hayırsever işadamı, beraber çalıştığımız başarılı bir arkadaşımız, haksız yere tutuklandı’ nevinden sahiplenmeler ve hatta, “Derhal tahliye edin” perdesinden cümleler… Nabız yoklamada muvaffak olamayınca ikinci safhaya geçildi.

17/25 ARALIK TAKTİĞİ ABD’DE TUTMADI

Türkiye’de 17/25 Aralık 2013 Yolsuzluk ve Rüşvet Soruşturması’nı mahkemeden kaçırmak için ortaya koydukları hünerlerini ABD’ye ihraç etmeye bile kalktılar. Tutarsa ne âlâ! Delillerin ciddiyetine ve Amerikan makamlarının ‘mahkemelerin işleyişine karışamayız’ duruşuna rağmen ‘falanların bu işte parmağı var’ komplosuna sarıldılar.

O kadar irtibatı külliyen inkâr etmeye kalktılar. Hatta Savcı Preet Bharara’nın Cemaat mensubu olduğunu iddia edecek kadar ölçüyü kaçırdılar. Böylece en azından kendilerine rey veren milyonlarca kişiyi, bahsi geçen isimlerin Türkiye’nin güçlenmesini istemeyen muhayyel düşmanlar tarafından tevkif edildiğine ikna edebileceklerdi. Dünyanın ya da ABD mahkemelerinin ne dediğinin herhangi bir ehemmiyeti yoktu. Tek tip medya sayesinde istedikleri çarpıtmayı yapabiliyorlardı.

ZARRAB VE ATİLLA ERDOĞAN’IN SIR KÜPÜ

Türkiye’de şimdilik bir karşılığı olsa da bu manevralar okyanus ötesinde zerre kadar kıymet ifade etmedi, etmeyecek de. Zarrab ve Atilla gibi Türkiye, İran, Dubai (Birleşik Arap Emirlikleri), Azerbaycan ve Katar semalarında dolaşan özel jetlerle taşınan külçe altınların ve dolar banknotlarının sırrına vakıf iki isim ABD’de 75 sene hapis talebiyle muhakeme ediliyor.

Erdoğan’dan habersiz kupon arazi bile satılamazken milyarlarca dolarlık paranın elde değiştirmesi Zarrab ve Atilla’nın işgüzarlığı ile izah edilebilir mi? O günlerin şahitlerinin ABD mahkemesinin elinde olması uykuları kaçıracak kadar rahatsızlık veriyor olmalı ki Reis-i Cumhur Recep Tayyip Erdoğan, iki ismin iadesi için damatı Berat Albayrak ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nu bizzat vazifelendirdi.

VER ZARRAB İLE ATİLLA’YI, AL PASTÖR’Ü!

Tamamen yargıyı alakadar eden bir mevzuda netice alınamayacağını bile bile Erdoğan ve çevresinin yaptığı pazarlıklar da artık sır değil.

En son şu iddia konuşuluyor: Erdoğan, ‘darbeci olduğu’ iddiasıyla Aralık 2016’dan beri hapiste tutulan Pastör Andrew Brunson’ın ABD’ye iadesine mukabil Zarrab ve Atilla’nın serbest bırakılmasını istedi. Hiç şaşırtıcı değil bu iddia. Türkiye artık batıda şöyle tarif ediliyor: “AB’ye siyasî şantaj yapmak için kritik isimler tevkif ediliyor.”

Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, Türkiye için malî müeyyide listesi hazırlamalarına gerekçe olarak bu kirli siyasete atıf yapmıştı. Die Welt’in Türkiye Temsilcisi Deniz Yücel’e karşılık iki generalin istenmesi Alman gazetelerinde haber oldu. Almanya’nın son ültimatomunda Türkiye’de faaliyet gösteren 680 Alman şirketinin fişlenmesine duyulan öfke kadar bu şantaj diplomasisinin de payı var.

BİR YANDAN ABD MAHKEMESİ DİĞER YANDAN KATAR KRİZİ

Erdoğan, ABD ve Almanya gibi iki büyük güç merkezini kendi çizgisine ikna edememiş olmanın öfkesi ile istikbalde aleyhine delil olarak kullanılabilecek adımlar atıyor. Baskı, zulüm, vehimler ve propaganda üzerine bina ettiği stratejisi çatırdamaya başladı. Katar’da köşeye sıkıştığının farkında.

Hem Zarrab-Atilla davası hem de Katar eksenli siyasî kuşatmadan kurtulabilmek adına son kozlarını oynuyor. Bu maksatla ‘şirinlik’ maskesini takıp yola düştü. Körfez ziyaretinin başka sebeb-i hikmeti yok.

Katar’a abluka kararının rastgele verilmediğini Suudi Arabistan Kralı Selman ile yaptığı görüşmenin akabinde kabullenmiş olmalı ki Halkbank’ta yüklerden kurtulma mesaisi başladı.

HALKBANK’TA TEMİZLİK OPERASYONU

Düne kadar ‘çok kıymetli’ denilen Mehmet Hakan Atilla, genel müdür yardımcılığından azledildi. Tevkif edildiği tarihte böyle bir karar alınsaydı bunun bir manası olurdu. Erdoğan’ın ilk günden itibaren sahiplendiği bir isim artık feda ediliyor. Atilla ismi yavaş yavaş unutturulacak. Mahkemeden bir ceza çıkması ihtimaline hazırlık yapılıyor.

Güya Atilla ile Halkbank arasında bir irtibat kurulmayacak ve banka milyar dolarlık cezadan kurtarılacak. Atilla’nın ismi ön plana çıkmasın diye diğer altı genel müdür yardımcısı da görevden alındı. İlk günden bu taktik işe yaradı.

Borsa İstanbul’a yapılan açıklama, ‘Halkbank’ta yedi genel müdür yardımcısının yerine atama’ şeklinde haberleştirildi. Atilla’nın ismi arada geçti gitti. Teftiş Kurulu Başkanı Ulvi Sargon da genel müdürlük emrine alınması banka içindeki telaşı ele veriyor.

SUÇU MEHMET HAKAN ATİLLA’YA YIKACAKLAR

Erdoğan’ın Körfez ziyareti devam ederken yapılan bu operasyonun ABD’de devam eden Zarrab davası ile birebir irtibatı gün gibi aşikâr. Bu hamlenin arkası gelecektir. Panik, telaş, evrak temizliği, delil karartma veya suçu Atilla’nın üstüne yıkma ya da bütün bunların hepsi Halkbank idaresinin hareket noktasını teşkil etmiş olabilir.

Erdoğan zaviyesinden bakıldığında hukukun girift ve sofistike dünyasında takdir edilecek cezaya rıza göstermek 17/25 Aralık’tan bu yana işlenen bütün suçların da hesabının verilmesini icap ettirecektir. Madem ABD Başkanı Donald Trump, Zarrab ve Atilla’yı vermiyor o halde geriye ağırlıklardan kurtulmaktan başka çare kalmıyor.

Görevden alma hamlesini, “Zarrab’ın Halkbank üzerinden yaptığı işlemler o dönemdeki Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın şahsî tasarrufudur. Banka yönetiminin bu işlemlerden haberi olmamıştır ve tamamen Atilla’nın kendisini bağlar” hamlesi takip edecektir.

Zarrab gibi Atilla’yı da feda edecekler.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin