Eski askeri okul öğrencisi Özorman: Af değil adalet istiyoruz

Tr724 HABER | Tele 1 kanalında yayınlanan Forum Hafta Sonu’na Namık Koçak’ın konuğu olan eski askeri okul öğrencisi Ümit Can Özorman, KHK’lıların af değil adalet istediğini kaydetti. Tüm hayali asker olmak olan Özorman, askeri okulda yaşanan zorlukları aktarırken “Sadece asker olmak isteyenlerin kaldıracağı zorluklar var.” dedi.

15 Temmuz darbe girişimi sonrasında yaşadıklarını ve MS hastalığına yakalanma sürecini anlatan Özorman yazdığı ‘MS’im Komutanım’ kitabının tüm gelirlerini Mehmetçik Vakfı’na sonraki kitaplarını da MS hastalarına bağışlayacağını söyledi.

Tek hayalinin asker olmak olduğunu belirten Ümit Can Özorman, ‘‘Hayatı boyunca asker olmayı isteyen, bunun için çalışan, çabalayan, bu ülkeye asker olarak hizmet etmek isteyen bir insanım. Ben ömrümü asker olarak geçirmek istedim. İdealim, hedefim herşeyim buydu. Lise bittikten sonra ÖSYM sınavıyla, devletin düzenlediği sınavla yeterli puanı alarak askeri okulu kazandım. Daha sonra askeri okulda okumaya başladım, askeri okulda ne gibi zorluklar yaşandığını bilenler biliyor, orada sadece vatan sevgisiyle bulunabileceğini tüm zorluklara sadece asker olmayı çok isteyen insanların katlanabileceğini ve bundan keyif alacağını herkes az çok bilir.’’ dedi.

15 Temmuz gecesi askeri okulda olduklarını belirten Özorman o geceyi şöyle anlattı: ‘‘Okulda karartma uyguladık ve oturduk televizyonlardan olup biteni izledik. Hiçbir şeyden haberimiz olmadan biz ne olacağız ülkemiz ne olacak diye düşündük. Ben 18 yaşındaydım o zaman. Askeri lisedeki arkadaşlarım 14-15 yaşındaydı. O gece 14-15 yaşındaki çocuklar televizyona bakarak; Allah’ım bizim ülkemize zeval verme, milletimize zeval verme, bizi bu karışıklıktan kurtar diye dua ettik, biz bunların derdindeydik. O gece insanlar bankamatiklere, marketlere akın ederken babam bana ulaşmaya çalışmış, devlet büyüklerine ulaşmaya çalışmış, bu ülkenin tarafında olmuş. Maalesef 31 Temmuz 2016 tarihinde yayınlanan 669 numaralı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile askeri okullar kapatıldı ve biz yaklaşık 16 bin askeri öğrencinin hiçbir hak kaybı yokmuş gibi bir sivil üniversiteye yerleştirildik. Ben hayatımda sivil üniversiteyi ne düşündüm ne de istedim açıkçası.

”ASKERİ OKULDA BELKİ BİN DEFA OTOBÜSE BİN EMRİ ALMIŞIZDIR”

15 Temmuz gecesi ‘tatbikat oluyor’ diye dışarıya çıkarılan askeri öğrencilerden bu arada o günü hatırlamışken söyleyeyim şehit Murat Tekin, şehit Ragıp Enes Katran, şehit Burak Dinler kardeşlerimiz köprüde şehit edildi. Kalan 329 tane Hava Harp Okulu öğrencisi arkadaşımız şu an cezaevinde. 29 tane Kara Astsubay Meslek Yüksekokulu öğrencisi ve stajyer arkadaşlarımız şu an cezaevinde. Biz askeri okuldayken belki bin defa ‘otobüse bin’ emri almışızdır yani bir yerden bir yere intikal ederken. Bu arkadaşlar 1001. ci defa aynı emri alıp otobüse bindiler ve şu an halen cezaevindeler. Ve o gece bu arkadaşlarımız halkla birlikte İstiklal Marşı okuyor. Yani o zaman A Haber ‘kahraman Türk askeri sizinle gurur duyuyoruz’ diyor. Benim silah arkadaşlarım otobüsten inip İstiklal Marşı okuyor hiçbir şeyden habersiz şekilde. Şehit Ragıp Enes Katran kardeşimizin ve diğer şehitlerimizin selaları okunmadı, şehit tabutunu bile taşıyacak cenaze arabası bulunamadı. Ve tüm bunlar 21. Yüzyılın Türkiye’sinde yaşandı. Bu çok uzak bir tarih değil 60, 70, 80’leri konuşup dile getiriyor siyasiler gelin bugün bunları düzeltelim.’’

”ASKERİ OKUL ÖĞRENCİLERİ TERÖRİST DENİLEREK YAFTALANDI”

Askeri okulu kapatıldıktan sonra 2 yıllık Konya Selçuk Üniversitesi Elektronik Teknolojisi bölüme yerleştirildiğini kaydeden Özorman, ‘‘Hayatımda hiç de istemediğim düşünmediğim bir bölüm. Bize verilen öğrenci belgesinin altında 669 KHK ile askeri okulu kapatılan öğrencidir şeklinde bir ibare yazıldı. Ben buna fişleme mi diyeyim damgalama mı diyeyim ne diyeyim bilemedim. Kimimiz gazi kimimiz şehit çocuğuyuz, askeri okulda iken kimimiz annesinin cenazesine zor yetişti. Önce vatan dedi bu çocuklar. Askeri okul öğrencileri terörist denilerek yaftalandı.’’ dedi.

”SİLAH ARKADAŞLARIM CEZAEVİNDE ÖLÜRKEN BEN EVDE OTURUP KADERİME RAZI MI OLAYIM?”

15 Temmuz’dan sonra ilan edilen OHAL sürecinde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname ile ihraç edilen vatandaşları ‘yaşayan ölü’ olarak tanımlayan Özorman şöyle devam etti:

‘‘Biz KHK’lılar genel olarak yaşayan ölü gibiyiz, vebalı gibiyiz. İnsanların bizden vebalı gibi kaçtığı, KHK deyince üç maymunu oynadığı, görmezden geldiği, sırtını döndüğü şu dönemde programa davet etmeniz beni, silah arkadaşlarımı ve KHK mağduru insanlar adına çok önemliydi, teşekkür ederiz. İnsanlar bunları neden görmüyor, neden duymuyor?. KHK’lı insanlar şu an ölüyor, iş bulamıyor. Ben zor bela bir iş buldum bir fabrikada daha sonra 12 tonluk bir kamyon çarptı bana, iş kazası geçirdim. Daha sonra MS hastalığına yakalandım. Benim MS hastalığım da önemli değil, silah arkadaşlarım askeri öğrenciler, kursiyer teğmenler onlar da cezaevinde. KHK’lı birçok haksızlığa uğramış insan cezaevinde. Ben şimdi evde durup kaderime razı mı olayım? Yani bu arkadaşlarım cezaevinde ölürken ben durur muyum? Yusuf kardeşimizi kaybettik o da Eskişehirliydi. Sarılar Köyü’nde defnettik, Allah rahmet eylesin mekânı cennet olsun. Benim silah arkadaşlarım bu ülkenin geleceği olan insanlar can veriyor ve bunu kimse duymuyor. Araç filmleri kaldırılması kadar konuşulmadı bu ülkede.’’

”DEVLETLER İÇİN YETİŞMİŞ BİREYLER EN DEĞERLİ HAZİNELERDİR, GELİN BİZE SAHİP ÇIKIN”

Gençlerin Türkiye’yi terk ederek Avrupa ve ABD’ye gitmek için birbirleriyle yarıştığına dikkat çeken eski askeri okul öğrencisi Ümit Can Özorman sözlerini şöyle sürdürdü:

Bu kadar gencin gelecekleriyle hayatlarıyla oynandı. Gençlerin hayali şu an Avrupa’ya gitmek ülkeyi terk etmek. Bizim yaşımızdaki gençlerinin yüzde 80’i Avrupa’da Amerika’da garsonluk yapmaya gönüllü oluyor. Bu ülkenin evlatlarıyız bu nesli yok etmeyelim. Devletler için yetişmiş bireyler en değerli hazinelerdir gelin bize sahip çıkın. Bu arkadaşlara gün geçmeden sahip çıkın.

”BİZİM YAŞADIKLARIMIZIN BU DÜNYADA BİR MADDİ KARŞILIĞI YOK”

Ben adalet arayışındayım şu an. Her yerde, herkese, her zaman, belgeleriyle, bakın biz bu ülkenin evlatlarıyız biz şucu bucu ocu değiliz. Hepimizin ülkesi, devleti, hepimiz için adalet isteyelim. İnsan haklarına, hukuka uyalım. Neden biz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde hakkımız arıyoruz neden bu kadar başvuru var? Kitabımı okuyan ağladım diyor ama kitabı ağlansın diye değil ben yaşadım başkaları yaşamasın, bunu başkalarına yaşatmayalım diye yazdım. Bakıyoruz tarihte kara kampanyalar sonucu mağdur olmuş birçok insan var. Biz bunları bugün düzeltelim. Kitabımın tüm gelirini Mehmetçik Vakfı’na bağışlıyorum. Bizim yaşadıklarımızın bu dünyada bir maddi karşılığı yok. İleride de MS hastalarına yardım için bir vakıf kurmak gibi bir hayalim var. 2,5 yılda MS rahatsızlığına bağlı olarak 4 atak geçirdim. MS hastalığı da çok öksüz bir hastalık. Lezyonlar başımda birbirine çarptığında başım döndüğünde insanlar beni sarhoş zannediyor. Polisler çeviriyor sen madde mi kullanıyorsun diye soruyor. Atak geldiğinde sağ gözüm görmediğimde ‘kör müsün’ diyor. Biz insanların eksikliklerine noksanlık olarak bakmayalım farkındalık olarak bakalım.

Babama ben MS hastalığımı söylemekte zorlandım. Son 5 yıldır o kadar çok kötü haber verdim ki baba okul kapandı, baba bana kamyon çarptı. Babam üzülmesin diye MS olduğumu çok zor haber verdim.  Sinirsel sistem hastalığı yaşadıklarımızı bir biz bir Allah bilir, Allah kimseye yaşatmasın.’’

”BU ÜLKENİN EVLATLARININ SESİNİ DUYUN DİNLEYİN”

KHK ile yapılan haksızlığı ve adaletsizliği anlatmak için herkesten destek bekleyen Özorman sözlerini şöyle tamamladı:

‘‘Bundan sonraki hedefim, bize yapılan bu haksızlığı, adaletsizliği anlatarak devlet büyüklerimizden devletimizden siyasi düşüncesi ve görüşü ne olursa olsun bu ülkede yaşayan 780 bin kilometrekareyi paylaştığım benim hizmet etmek istediğim insanlarımızdan destek ve yardım bekliyoruz. Bakın KHK’lı insanların hayatı kararıyor, sivil bir ölüm bu adeta. Ufacık çocuklar güneş nedir bilmeden büyüyorlar. Çanakkale Savaşı’nda ulu önder Mustafa Kemal Atatürk ölen düşman askerlerine bile ‘onlar artık bizim evladımızdı’ dedi. Biz düşman askerine dahi sahip çıkan bir gelenekten geliyoruz. Bu kadar yüce bir ulusuz biz. Bu değerlerimizi kaybetmeyelim birbirimiz kırmayalım. Ben adaleti kendim için değil askeri okulda 80 milyonun vergileriyle okuyordum, tüyü bitmemiş yetimlerin hakkı üzerimde benim. Ben bunu söylemezsem o tüyü bitmemiş yetimin hakkı ama bu dünyada ama ahirette sorulacak benden hesabı. Bu ülkenin evlatlarının sesini duyun dinleyin. Biz af değil adalet istiyoruz. Affedilmek için önce bir suç teşkil edilmesi lazım. Ben suç teşkil edecek bir şey yapmadım. Mahkemelerde insanlar çamur at izi kalsın düşüncesinde. Sen şucusun diye bir şikâyette bulunuluyor, hiçbir soruşturma, araştırma olmadan insanlar mesleğinden ediliyor. Mahkemede beraat ediyor ama görevine dönemiyor.’’

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin