Ergenekon Davası Başkanı Özese’ye hapis cezasına sevinenler!    

YORUM | RAMAZAN F. GÜZEL

“Mevcut delilerin inkâr edilememesine” rağmen Ergenekon ile ilgili sanıklara beraat verilmişti, Danıştay Saldırısı katilleri hariç…

Ardından da Kızıltepe JİTEM Davası’nda tüm sanıklara beraat kararı geldi.

Puzzle’ın son parçası olarak da Ergenekon Davası eski mahkeme başkanlarından Hasan Hüseyin Özese’ye, ‘Cemaat üyeliği’ gerekçesi ile ‘Silahlı terör örgütü üyeliği’ suçundan 10 yıl hapis cezası verildiğine dair haber gündeme düştü.

İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen karar duruşmasında Özese beraatını istese de bu ceza verildi, eski başkan karara tepki göstererek, “Hukuka aykırı karar. Suçum olmadığı halde böyle karar verildi.” diyebildi sadece…

Başta OdaTV olmak üzere eski Ergenekon sanıkları adeta sevinç çığlıkları, zafer naraları ile karşıladı bu kararı. Onlara göre bir yargı mensubundan daha rövanş alınmıştı.

Ergenekon sanıklarının rövanşist yaklaşımları malum ama Can Dündar’ın tavrı yine yakışıksızdı. Önceki kararlarda olduğu gibi burada da Erdoğan ve yargıya laf çakıyormuş gözükerek itibar suikastı yapıyor, beyanları ile kendisi de adeta bir ceza kesiyordu:

“Erdoğan’ın yargıçları! Alttaki videoyu iyi izleyin. Çok değil, 8 yıl önce talimatla, zulümle yargılayanlar mahkum oldu bugün. O dönem hapsettiklerinin zindanlarında yatacaklar. Ne iktidar var onları savunacak, ne de cemaat. İbret alın. Aynı sondan kaçının.”

Siyasilere göre hareket eden yargı mensupları adımlarını denk alsınlar, ileride devran döndüğünde onlar da sanık sandalyesine oturabilirler; amenna!

İyi de başkan Özese’nin talimatla karar verdiğini, Cemaat ile iktidar ile alakasının olduğu nereden biliyorsunuz, nasıl böyle bir çıkarsama yapıyorsunuz? Var mı elde bir veri? Delil diye sunduğunuz, Oda TV’nin yayınladığı ve 3 ETÖ sanığı hakkında “tutukluluğunun devamına” dair kararın video kaydı. Bu 7,47 dk’lık videodan nasıl bütün bu yargılara varabildiniz ki?!

Bunu diyen bir de Can Dündar. Sayın Dündar ki zeytinyağı gibi her olayda üste çıkabilen, her gelişmede kendisine kahramanlık devşirebilmiş birisi:

“MİT Tırları” haberini yaptı kahraman oldu, dosyanın savcıları hain (!) oldu.

Dündar, Ergenekon’un belgeselini, haberlerini yapan büyük gazeteci oldu, dosyanın hakimleri ise hain(!)

Dündar bunu hep yapıyor. Bilerek yapıyor. Ama bazı detaylar vereyim. Kendisini okusa da yine bildiğini okuyacak, kendi mevzisine cephane taşımaya devam edecek. Ama merak edenlere bir detay olur.

BAŞKAN HASAN HÜSEYİN ÖZESE’YE DAİR…

Başkan Özese, (bir itirafçının anlattıklarından anladığımıza göre) cezaevi boyunca sadece ‘Bizim Allah’tan başka kurtarıcımız yok’ diyecek kadar sağlam inanç ve teslimiyet sahibi birisi.

Birçok kimseyle yaptığım görüşmeler neticesinde vardığım kati sonuç ise: Kendisinin Gülen Cemaati dahil hiçbir cemaat ile ilgisi, alakası da yok!

Kendisi hakkında yaptığım araştırmalardan, onunla mesaidaşlık yapmış olanlardan öğrendiğim kadarıyla da Özese dosyaları çok detaylı incelemesi, çalışkanlığı ile tanınan birisi.

2009 yılından önce yani Ergenekon davası başlamadan önce yine 13.Ağır Ceza Mahkemesi üyesi idi ve ondan önce de DGM’de yedek hakimdi. Denildiğine göre Köksal Şengün onu duruşmalara çıkarmak istemezdi, çünkü onun çıktığı dosyaların çoğunda eğer aklına uymazsa mutlaka muhalefet şerhi yazardı.

“HİÇ BİR AÇIĞI OLMAYAN” BAŞKAN!

Senelerce özel yetkili mahkemelerde görev yaptı. 13 Ağır ceza Mahkemesi’nin 2.heyetine senelerce başkanlık yaptı. Olağanüstü titiz, takıntılı derecede çalışkan, inandığından taviz vermeyen, kimseyi kırmayan beyefendi bir kişilikti. Klasik hâkim profiliydi yani…

Ergenekon dosyasının mahkemesinin belirlenmesi tüm mahkeme başkanlarının katılımıyla Turan Çolakkadı’nın odasında UYAP’tan belirlendi. Başkanların hiçbirisi dosyayı istemiyorlardı ve stresliydiler. Dosya UYAP’tan 13. Ağır Ceza’ya düşünce Köksal başkan bozulmuş, diğer başkanlar sevinmişti.

Hakkında soruşturma olan Köksal başkan yer değiştirme cezası alınca Özese kıdemli hâkim olarak heyete başkanlık yaptı… Yargılama sırasında bazen aylar boyunca Beşiktaş Adliyesi’ne uğramazdı. Meslektaşları kendisini ziyarete gittiklerinde dosyalar içeresinde sürekli çalışırdı. Hiçbir güç Özese’ye inanmadığı bir şeye imza attıramazdı. Günlük yaşantıda karşısındakini kırmadan kendi bildiğini yapardı.

SAKARYA SÜRGÜNÜ

2014 yılına Sakarya’ya -sürgün şeklinde- tayin olduğunda asliye ceza yetkisi verdiler. Adliyede herkes kendisinin ne kadar tevazu ve çalışkan olduğuna şahittir.

Sakarya’ya sürülmesine rağmen hiç kimsenin aleyhine konuşmaz, kaderine rıza gösterirdi. “Buraya sürüldün, hala hak hukuk adalet diyorsun!” diyerek ona kızan meslektaşları olsa da o, duruşunu hiç değiştirmezdi.

Asliye ceza dosyalarını da ağır ceza dosyaları gibi ayrıntılı inceler, çoğu zaman mesai sonrasında da çalışırdı.

Sakarya’daki meslektaşları buna hayret ederdi. Hukuk adamıydı ve bunca haksızlığa rağmen “hak hukuk adalet” derdi. Hatta her gün komik sebeplerden kendisinden savunma istenilince Özese, “yine de hak hukuk adalet mi!” diye takılan meslektaşlarına “Evet, yine de” derdi. Aylarca lojmanın misafirhanesinde küçük bir odada yalnız kaldı. Hiç şikâyet etmedi. Emeklilik hakki vardı. Kendisine yapılan “emekli ol kurtul!” telkinlerine hiç itibar etmedi. Zira yanlış bir şey yapmadığına içten inanıyordu.

Mesai arkadaşlarından birisi onun için özetle “Dosdoğru bir adamdı” diyordu, doğru bildiği şeyden asla taviz vermezdi. İtalya temiz eller savcısı Di Pietro, derin devleti ve iktidarın yolsuzluklarını araştıran Özese gibi hâkim ve savcılar için umarım bunu canlarıyla ödemezler demişti. (Nitekim İtalya’da bu soruşturmaları yürütenlerin birçoğu suikasta kurban gitmişti.)

İtalyan savcının temennisi kısmen gerçekleşti. Öldürülmeseler de öldürmekten beter edildiler; terörist ilan edilerek tutuklanıp tek kişilik hücrelere konuldular. Yavaş ve sessiz bir ölüme mahkûm edildiler, hem de itibarlarıyla birlikte.

Ergenekon Terör örgütü dünyada hiçbir kanlı örgütün başaramadığını başardı ve hem kendilerini halkın nazarında akladı hem de derin devletle ilk kez hesaplaşma konusunda elini taşın altına koyan hâkim savcıları tarihin karanlık sayfalarına ittiler. Bunu da suça, yolsuzluğa bulaşmış bir iktidarla ortaklığa giderek başardılar!

“Nazik, nezaketli, mütebessim, mütevazı” kelimeleri ile tanımlanan Özese için kimse de “Cemaat’e yakın birisidir” demiyordu. Ama “Cemaat’e üye olmak, dolayısıyla da silahlı terör örgütü üyesi olmak” iddiası ile kendisine şimdilerde 10 yıl ceza verilmiş oldu.

Bilen biliyor aslında onun asıl suçunu (!): ‘Ergenekon davalarında tavizsiz olarak başkanlık yapmış olmak…’

İNSAF

Özese gibi hakimlere de şimdilerde cezalar yağıyor; Ergenekon’un zafer listesine bir çentik olarak…

Velev ki yargı içinde Cemaat’e sempati duyan bazı yargı mensupları vardı; tıpkı bir siyasi partiye ya da bir mezhebe sempati, ilgi duyanlar olduğu gibi… Ama bu ilgisi onu haktan, adaletten ayırıyorsa, işini iyi yapmıyorsa orada hukuki sorumluluk başlar.

Bu davaların tarafı olan grupları anlıyorum ama kendine solcu, kendine demokratların tutumunu kabullenemiyorum. Can Dündar gibi kendisini sol olarak tanımlayan gazeteciler, aydınlar bu anlatılanları kabul etmeyecek, belki okumak bile istemeyecekler. Ve yeni bir mahkûmiyet haberinde yine aynı refleksle hareket edip şu dönemin mağdurlarına arada bir tekme daha sallayıp puan devşirmenin yoluna bakacak. Ama biliyorum, inanıyorum ki orada bir yerlerde hala insaf sahibi birileri var. Bunca kelimeyi, bilgiyi onlar için sarf ediyorum.

1 Yorum

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin