Erdoğan’ı ‘künde’ de tutmak!

ERHAN BAŞYURT 

Anayasa Mahkemesi, haklarında ‘terör örgütü’ soruşturması bulunanlar ya da KHK ile kapatılan kurumlarda çalışanların eşlerine de uygulanan pasaport iptali düzenlemesini nihayet kaldırdı.

KHK ile yapılan keyfi hak ihlali 3 yıldır sürüyordu. 250 bin civarı eş mağdur durumdaydı. 3 yıldır ‘rehin’ tutuluyorlardı. 

Birçok kez dile getirdik. Evrensel hukukta yer alan iki temel hak, ‘suçun şahsiliği’ ve ‘seyahat özgürlüğü’ ilkelerine aykırı bir uygulama.

Anayasa Mahkemesi ne yazık ki, 3 yıl sonra hukuku hatırladı.

Ne olacak şimdi?

İktidar, bir kez daha hukuku ayaklar altına alıp çiğneyebilir. “AYM kararını tanımıyorum” diyebilir.

İktidar, “AYM kararını hemen uyguluyorum” diyebilir. 

Peki bu insanların 3 yıllık hak mağduriyetleri nasıl telafi edilecek? 

Herkese tek tek tazminat mı ödenecek?

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Anayasamıza açık şekilde ihlali olan bu uygulama, iktidarın utancıdır. 

Kadınları esir almak, eşleri üzerinden onların özgürlüklerini ihlal etmek, iktidarın asla unutulmayacak yüz karasıdır. 

*** 

İktidarın hukuka dönüşünün artık bir zorunluluk ve kaçınılmaz sonuç olduğunu düşünüyorum. 

İstanbul’da iki ayda art arda alınan iki sandık yenilgisi, iktidarın başını iki elinin arasına alıp düşünme vaktinin gelip geçtiğinin göstergesidir. 

İktidarın daha da otoriterleşmesi riski vardır ancak sanılanın aksine üzerinde durduğu sacayağı, hassaten ordu kendi kontrolünde değildir. 

Dolayısıyla otoriterleşmek yerine, sandıkta patlayan tepkiyi törpülemek zorundadır. 

İktidar için ikinci büyük tehlike, AKP içerisinde çıkan muhalif hareketlerdir. 

Davutoğlu, Babacan/Gül hareketlerinin AKP tabanında bir karşılığı olduğu açıktır ve partileşmeleri halinde, AKP’nin MHP ile ittifakı büsbütün anlamsız hale gelecektir. 

Erdoğan’ın Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda yaptığı “Birileri parti kuruyormuş. Bu tür ihanetlerin içinde olanlar bu işin bedelini de ağır öder…” şeklindeki anti-demokratik açıklama, paniğin göstergesidir. 

Kaldı ki, son virajda MHP’nin de kendisini yüzüstü bırakması ihtimali güçlüdür. 

Ülkeyi, bütün uyarılara rağmen tek adam rejimi ve yüzde 50+1’e mahkum eden AKP, en büyük hesap hatasını yapmıştır. 

“Derin yapılar”, Erdoğan’ın 3 buçuk yıl daha iktidarda kalmasını, bu zayıf haliyle 28 Şubat’ın projelerini hayata geçirmesini arzu ettiklerini açıktan dile getiriyor. 

***

İktidar, 17-25 Aralık’tan bu yana sıkışmış durumdadır. 

‘Komisyon’un kimlere ödendiğini ABD’de açıklamayan Hakan Atilla’ya ‘kahraman’ muamelesi yapılması bu sıkışıklığın bir sonucudur.

Abdurrahman Dilipak ve Nagihan Alçı’nın içeriden yaptığı “Sırtımızı BÇG’ye dayadık…” itirafları maalesef acı ama gerçektir.

S400 ve Rusya’ya sığınma da… Erdoğan’ın, Batı’dan kopartılması, tamamen yalnızlaştırılması, ‘derin bir planın’ açık icrasıdır. 

“Derin yapılar” Erdoğan’a bu zayıf halinde, ‘künde durumunda’ iken, sadece Cemaat değil diğer cemaatlere de operasyon yaptırma, 28 Şubat’ta planlanıp hayata geçirilemeyen ‘kamuda dindar temizliği’ projesini ‘siyasal İslamcı’ eliyle uygulatma peşindedir. 

Erdoğan’dan en az cemaatler kadar haz etmedikleri, kendilerine yapılan tüm operasyonların Erdoğan’ın onayı veya talimatıyla gerçekleştiğini adları gibi biliyorlar ve ‘rövanş’ın yani ‘intikam operasyonu’nun en son ve en acı hamlesini ona yapacaklarından şüphe yoktur. 

AKP, çok büyük ihtimalle ayarını bozduğu hukuk kantarında, elinin ürünü hukuksuzlukta tartılmak ile imtihan olacaktır.

Şah mat olunca, satrançta oyun biter! Piyonlarla şah, atla fil, kale ile vezir aynı kutuya doldurulur!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin