Enflasyon mu, resesyon mu?

YORUM | ORHAN ÖZCAN

FED ile piyasalar arasında ayrışma, piyasaların FED’e inanmaması devam ediyor. Geçtiğimiz haftalarda bölgesel FED başkanlarının çoğu şahin söylemlerini sürdürürken, oldukça karışık gelen veriler ile, bu inatlaşma sürmeye devam etti. Aslında bu inatlaşmanın, bu inanmamanın arkasında her iki tarafında farklı korkuları yatıyor. Piyasalar, ABD’de muhtemel bir resesyonden korkarken, FED’in tek ve en önemli korkusu, faiz artışları sonrası oluşabilecek bir finansal istikrarsızlık. Yani FED finansal istikrarsızlıktan korkarken, piyasalar resesyondan korkuyor. FED başkanı Powell, resesyondan korkmadıklarını birkaç kez açıklamıştı. FED, faiz artışları bir acı ilaçtır içilir ve bir süre resesyon devam etse bile esas olan enflasyonun düşürülmesidir ve bu başarıldığında başarı sağlanmıştır, hedefe ulaşılmıştır ve ardından başlayacak faiz indirimi süreci ile birlikte resesyondan çıkılır diye düşünmektedir. 

Hisse senedi sahipliğinin çok yüksek olduğu ABD’de piyasalar ise bir olası resesyonda, kötü gelmesi muhtemel bilançolar ile önemli değer kayıpları yaşanabileceği endişesini taşıyor. Aslında hem piyasalar hem de FED bulunduğu noktadan bu değerlendirmeleri yapıyor ve her ikisi de kendi açısından haklı.

1 Şubat günü FED’in tüm dünyanın izleyeceği faiz toplantısı var. 25 baz puanlık politika faizi artışına kesin gözüyle bakılıyor. Aslında bu artış çoktandır fiyatlandı, fiyatlara girdi. Piyasaların esas beklediği Powell’ın soru cevaplı basın toplantısında ne konuşacağı. Gelecek ile ilgili şahin mi yoksa güvercin mi olacağı? Piyasalar şubat ayından itibaren bu konuşmaya, oradan çıkarılacak sonuçlara göre şekillenecek.

Ama en önemli soru gerçekte FED’in faiz oranını nereye, hangi seviyeye çıkaracağından daha çok o seviyede ne kadar süre ile kalacağı. Çıktığı noktada tüm bir 2023 yılı boyunca kalması resesyon korkularını haklı çıkarabilir.

Çin’de sıfır kovid politikasından vazgeçilmesi ve üretimin yeniden canlanması ile birlikte, dünyada petrol fiyatlarını yeniden yükselmesi söz konusu olabilir ve bu yükseliş başta FED olmak üzere enflasyon ile mücadeleyi zora da sokabilir.

Rusya Ukrayna savaşı başladığı andan itibaren beklenen muhtemel bir enerji krizi nedeniyle Avrupa ile ilgili senaryolar, tahminler oldukça kötümser idi. Ancak aradan geçen bu zaman içinde Avrupa’nın enerji ile ilgili başarılı çalışmaları, doğalgaz fiyatlarının 300 ABD doları seviyelerinden bugünlerde 60 ABD doları seviyelerine kadar gerilemesi, hava koşullarının çok iyi gitmesi Avrupa’daki verilerin, ABD’den bile iyi gelmesini sağladı.

Önümüzdeki dönem hem ABD’de hem de tüm dünyada enflasyon mu, resesyon mu sorunsalının nasıl çözüleceğini izleyerek geçecek. Önümüzdeki günlerde, karar alıcılar, uygulayıcılar ve dünya ekonomisinin tüm oyuncuları bu zor denklemin çözümü üzerinde kafa yormaya devam edecek gibi görünüyor.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin