HABER PORTRE | HASAN CÜCÜK
Tarih Nisan 2019… Fransa Ligue 1 şampiyonluğu için saniyeleri sayan Paris Saint-Germain (PSG), zorlu Lille deplasmanında. Beraberlik, şampiyonluk için yeterli. Devre biterken soyunma odasına takımlar 1-1 beraberlikle gidiyor. İkinci devreye Lille oyuncu değişikliği ile başlıyor. Genç bir stoper oyunda. Plan işe yarıyor ve PSG’ye geçit vermiyor. Bununla da kalmayıp dakikalar 71’i gösterdiğinde Nicolas Pepe’nin ortasında vurduğu kafayla topu ağlarla buluşturuyor. Yarım devrede gösterdiği performans ve attığı golle, Lille’in maç sonunda skor tabelasını 5-1’e getirmesinde kilit rol oynuyor. Haliyle herkes 1.90 boyundaki bu dev stopere odaklanıyor. Brezilyalı oyuncunun adı Gabriel.
KISA SÜREDE FEDERASYONUN DİKKATİNİ ÇEKTİ
Eylül ayında Arsenal kadrosuna katılan Gabriel, 19 Aralık 1997 günü Sao Paulo’nun Pirituba yöresinde dünyaya geldi. Onu akranlarından ayıran özelliği uzun boyuydu. Brezilyalı yoksul mahalle çocuklarının hepsi gibi sokakta futbol topuyla tanıştı. Tekniği mükemmel değildi ancak fiziği olağanüstüydü. 14 yaşında, doğduğu şehirden 650 kilometre uzaktaki Avai takımının kadrosunda kendine yer buldu. Sol bek oynatıyorlardı. Ancak defansif kabiliyetleri onu stoper hattına çekti.
Avai takımının 15 yaş altı takımında oynayan Gabriel’in boyu uzamayı sürdürdü ve 1.90’a ulaştığında akranlarıyla oynamak onun için zorlaşmıştı. Ancak ülkesinde onun boyunda bir futbolcu da kolay kolay yetişmiyordu. U17 takımına terfi edecek yaşa geldiğinde hem savunmadaki yeteneklerini hem de teknik yönünü geliştirmişti.
Onu Brezilya Futbol Federasyonu da izliyordu ve 20 yaş altı milli takımda oynatmaya başladılar. Burada Avrupa kulüplerinin de radarına girecekti. Hava toplarında kusursuzdu. Ancak Gabriel’i farklı kılan sadece bu özelliği değil, ayaklarına da hâkim oluşuydu. Baskı altındayken bile adrese teslim, ileriye dönük paslar atabiliyordu.
LİLLE’DE ÖZGÜVENİNİ KAZANDI
Ocak 2017’de valizini toplayan Gabriel’in yeni adresi Fransa’ydı. Lille, bu transfer için 3 milyon Euro gibi cüzi bir ücret ödedi. Ancak kadroda yer bulması kolay olmadı. Önünde daha uzun yıllar vardı. Tecrübe kazansın diye kiralık gönderildi. Önce Troyes, ardından Dinamo Zagreb’de forma giydi. Ancak buralarda da pek şans bulamadı. Toplamda 14 maç oynayıp evine döndü.
Pes etmeye niyeti yoktu. Ne pahasına olursa olsun, formayı kapmaya niyetliydi. 2018-19 sezonunun ilk devresinde, ya yedek kulübesindeydi ya da tribünde. Israrcılığının karşılığını sezonun 24. haftasında alacaktı. Sezonun geri kalanında 14 maçın 11’inde ilk 11’e adını yazdırdı. Bu maçlarda Gabriel’i farklı kılan özelliği rakibe değil topa müdahale etmesiydi. Sadece bir kez sarı kart gördü. PSG maçındaki golle birlikte, Avrupa’da tüm gözler ona çevrilmişti.
2019-20 sezonu Gabriel’in özgüvenini kazandığı sezon oldu. Kadronun artık değişmezlerinden biriydi. sezonu lig, kupa ve Şampiyonlar Ligi dâhil 34 maç oynayarak kapattı. Ortaya koyduğu futbol, onu transferin gözdesi hâline getirdi. Özellikle de İngiliz kulüpleri arasında.
EVERTON’LA ARSENAL ARASINDA
Ocak 2020’de Lille’in kapısını ilk çalan Arsenal’di. Ancak Lille bu teklifi geri çevirdi. Mikel Arteta’nın hedefi sol ayaklı bir stoper almaktı. O olmayınca, Arteta listesinde RB Leipzig’den Dayot Upamecano’yu aldı. Ama hala asıl istediği Gabriel’di.
Lille’in kapısını ikinci çalan Everton oldu. Araya pandemi girince Everton transfer heyeti havaalanıdan geri dönecekti. Arsenal de bu arada Upamecano’yu elden kaçırmıştı. Bunun üzerine Arsenal, Gabriel için tekrar Lille’e döndü. Bu kez daha ısrarlıydı. Eylül ayında nihayet ikna ettiğinde, kasasından 26 milyon Euro çıkacaktı.
Arsenal kariyeri muhteşem başladı. David Luiz’in sakatlığında ilk 11’de şans buldu. Premier Lig’de çıktığı ilk maçta Fulham karşısında hem iyi bir savunma yaptı hem de gol buldu. Maçın adamı seçildi. Aynı başarıyı West Ham karşısında da gösterdi. William Saliba ile iyi bir ikili oluşturdular. Geriye kalan 7 maçın 6’sında sahadaydı. Şimdiden Arteta’nın güvendiği isimlerden biri ve önünde çok uzun yıllar var…
