Bir bardak siyanür kaç lira?

YORUM | M. NEDİM HAZAR

Merhum Tarık Buğra’nın kitabından önce var mıydı emin değilim ama Şeyh Edebalı’ya ait olduğu söylenen ve siyasetçilerin özellikle seçim dönemlerinde kullanmaya bayıldıkları cümlelerden biridir: “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın!”

El Hak doğru bir sözdür.

İnsan yaşamıyorsa bir belde devlet olur, insansız vatan da olmaz mekan da…

Her siyasi hareket gibi Ak Parti de yola çıkarken benzer diskurlar üzerinden epey yol aldı. Bizzat Erdoğan’ın özellikle erken dönem Kürt politikası öldürme değil yaşatma üzerineydi.

Zamanla devlet mi esir aldı onları yoksa, siyasal İslam’ın ruhunda olan zalimlerden bile zalim olma gerçeği mi dışa sızdı bilemiyorum.

Ama yaşatmak üzerine kurulan tüm medeniyet inşası yerle bir oldu.

Şimdi devletin tek stratejisi var: öldürme!

İnsanı öldür ki devlet yaşasın, düsturuyla hareket ediyor siyasal İslamcı rejim ve ortakları.

Elbette zor olana talip olmaktır yaşatma çabası.

Öldürmek en kestirme olanı ve haddizatında çözüm filan da değil.

Tarih boyunca hiçbir muktedir meselelerini öldürerek çözememiş.

Çözebilseydi tüm çocukları katleden Firavun muvaffak olurdu.

Yaşatmanın zorlu ve emek isteyen seçenek olduğu kesin ancak, hangisinin bedeli daha büyük bilmiyorum;  yaşatmak mi, öldürmek mi?

Bugünkü iktidar için pek çok eleştiri/suçlama yapmak mümkün.

Sanırım en yaygın ve yoğun olanı da hırsızlık olsa gerek.

Kimse üzerinde durmuyor ama galiba bu ülkede en çok da yaşama sevinci çalınmış durumda. Bir süredir tek icraatı rakamları eğip bükmek olan iktidar elbette ki istatistiğini tutmuyordur ama intihar vakalarındaki artışı bu ülkede yaşayan herkes fark etmiş durumda.

Cumhurbaşkanı birkaç gün önce, dünyada ilacı bedava dağıtan tek ülke olduğumuz söyledi gururla.

Şüphesiz tam olarak doğru değildi. Sağlığa yatırımda dünya sıralamasında sonlardayız. Ülkenin her alandaki sistemi gibi sağlık sistemimiz de mefluç maalesef.

Yine Cumhurbaşkanı önceki gün ise İmam Hatip ve dindar bir nesilden bahsetti. Rakamlar ve öğrenci sayısı açıklayarak, dindar neslin tinerci, alkolik olamayacağını ileri sürdü.

Ülkeyi yöneten zihniyetin gerçekleri ile hakikat arasındaki makas hiç bu kadar açık olmamıştır.

Tam da bu açıklamanın yapıldığı gün İstanbul Fatih’de bir toplu intihar vakası yaşandı.

4 kardeş yaşadıkları hayatın omuzlarına verdikleri yüke dayanamayıp canlarına kıydı.

İktidar dindar nesil yetiştirmekle caka satarken yaşandı bu hadise.

İntiharların yaşandığı Fatih muhafazakârlığıyla meşhur bir semt. Pek çok tarikatın adeta merkezi konumunda. İslamcı vakıf dernek sayısı yüzlerce bu semtte.

Adım başı cami, Kur’an kursu.

4 kardeş (bunların ikisi sağlık problemleriyle boğuşuyor) babalarının vefatıyla beraber büsbütün hayatlarının kontrolünü kaybediyorlar.

Bakkala biriktirdikleri borç2 bin TL’den fazla.

Düşünün her gün önünden geçtiğiniz bakkala borçlusunuz ve ödeme ihtimaliniz de neredeyse yok.

İhtimal ki iktidar yandaşı olmadıkları için AKP’li belediyeden yardım filan da almıyorlar. Yeşil kartları da yok.

Saray’ın danışmanları her ne kadar “Olayın yoksulluktan intiharla alakası yok” dese de, başta mahalleli olmak üzere ölenlerin akrabaları yokluktan intihar ettiklerinden emin.

Yine en çok bilinen hadislerdendir: “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” Hadis-i şerifi.

Müge Anlı hafta içi her gün gözyaşı ve merhametle izlediğimiz böyle hayatları ekrana getirirken, komşunuz intihar ediyor.

4 kişi birden hem de.

Ve bu ölümlerden haberiniz olmuyor.

İhtimal ki komşuları gidip gelmiyordu Yetişkin ailesinin halini hatırını filan sormuyordu.

Bu sebeple Mersin’deki akrabaları polise haber vermişti durumu.

Bu iyi insanların kalite kumaşını gösteren bir başka veri ise kapıya astıkları not.

Şöyle yazmışlar ölüme giderken: “Dikkat siyanür var, içeri girmeyin. Polise haber verin!”

Zaten içeri girmek isteyen filan yok. Ve muhtemelen kapılarından her gün onlarca komşusu geçmesine rağmen kimse polisi filan da aramıyor. Mersin’deki akraba arıyor merak ederek.

İlaç bedava mı bilmiyorum ama bir şekilde siyanürü bulup suyla karıştırarak intihar ediyor Yetişkin ailesinin 4 üyesi.

Yaşatmayı değil öldürerek medeniyet inşa etmeyi temel strateji olarak gören muktedir ise, dindar nesil faslından sonra içte ve dıştaki hainlerden bahsederek, silah sanayine yaptığı yatırımları anlatıyor gururla.

Fatih’te insanlık can çekişme evresini bitirip musalla taşına uzanıyor sessizce.

İslamcı tayfa için bunlar önemli meseleler değil zaten.

Milyarlar akıyor İslamcı vakıf ve derneklere, eş dost organizasyonlarında harcansın diye!

Diyeceklerim bu kadar.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin