Arap karşıtı Beitar Jerusalem’e Arap patron!

HABER ANALİZ | HASAN CÜCÜK

Yeşil sahaların tedavi edilemeyen hastalığı ırkçılık, çirkin yüzünü PSG ile Başakşehir arasında oynanan Şampiyonlar Ligi grup maçında bir kez daha gösterdi. Bu kez ırkçı hareket bir oyuncu veya taraftardan değil, maçın dördüncü hakeminden geldi. Rumen hakemin, Başakşehir’in yardımcı antrenörü Webo’ya ırkını öne çıkararak hitap etmesi, maçın yarıda kesilmesine sebep oldu. Neyse ki UEFA devreye girdi ve hakemler değiştirilerek maç 24 saat sonra kaldığı yerden başlatıldı.

Futbolda ırkçılık deyince akla gelen takımlardan biri de İsrail’in Beitar Jerusalem ekibi. Ancak yakın zamanda bu takımla ilgili hiç beklenmeyecek bir şey oldu. Kadrosunda Arap oyuncu bulundurmamakla övünen takımın yeni ortağı Arap bir işadamı!

ARAP ŞEHİRLERİNDEN NEFRET

“On… Dokuz… Sekiz… Yedi… Altı… Beş… Dört… Üç… İki… Bir… Savaş! Savaş! Savaş!” Yeşil sahalara hiç yakışmayan bu tezahürat, Beitar Jerusalem takımının ırkçı taraftar grubu La Familia için oldukça sıradan. Zaten takım da ayrımcı ve ırkçı tavrını saklamıyor. İsrail takımlarında Arap oyuncular forma şansı bulabilirken, Beitar aksine Arap oyunculara kapılarını kapatmış durumda. Hatta marşları bile var: “Biz Nasıra’dan nefret ediyoruz, biz Sakhnin’den nefret ediyoruz, Yedi Kollu Şamdan üzerine yemin olsun ki burada hiçbir Arap oynamayacaktır.”

Bu marşı her maçtan önce tribünde söyleyen Beitar taraftarlarına göre Arapları sevmemenin, hatta onlardan nefret etmenin, ırkçı bir tarafı yok. Ancak Nasıra ve Sakhnin nefretlerinin arkasında bu şehirlerde nüfusun çoğunluğunu Müslümanların oluşturması.

SİYASETLE YAKIN İLİŞKİ

İsrail’de taraftarlar futbolu bir spor olarak değil kimliklerinin bir parçası olarak görüyor. Hapoel Tel Aviv işçi sınıfını, Maccabi Tel Aviv orta sınıfı, Beitar Jerusalem ise aşırı sağı temsil ediyor. 2001’den bu yana iktidarda bulunan sağ parti Likud ile kulüp taraftarlarının yakın ilişkisi var. Çok sayıda Likud’lu politikacı kulübün yönetiminde görev aldı. Başbakan Benyamin Netanyahu açıkça kulübü desteklerken, Cumhurbaşkanı Reuven Rivlin, kulübün eski başkanlarından.

1936 yılında Siyonist gençlik hareketi tarafından kurulan Beitar’ın destekçileri arasında Müslüman ve Filistin karşıtlığının yaygınlaşması 2000’li yıllarda hız kazandı. 2007’de tamamı Araplardan oluşan Bnei Sakhnin’la karşılaştıkları maçta Peygamber Efendimiz (sav) hakkında çirkin tezahüratlar yaptılar. La Familia’nın üye sayısı 3 bin civarında ancak sıradan bir taraftar grubu değiller. Bilet fiyatlarından tutun transfer edilecek oyunculara kadar müdahale edebiliyorlar. Takımda Arap futbolcu olmamasının en büyük sebebi de onlar.

ÇEÇEN OYUNCULARA TEPKİ

2013 yılı transfer sezonunda Çeçenistan’ın Tarek Grozni takımından transfer edilen Zaur Sadayev ve Cebrail Kadiyev’e La Familia tepki göstermiş, bu iki oyuncunun çıktığı ilk maçta, “Beitar her zaman temiz kalacak” pankartı açarak Müslüman oyuncuları istemediğini açıkça ilân etmişti. Dahası, maç boyunca da Çeçen oyuncular topla her buluştuğunda ıslıklandı. Hatta Sadayev’in attığı gol sonrası La Familia tribünü boşalttı. Taraftar grubunun taşkınlığı maç sonuna da yansıdı ve üyeleri kulüp binasını ateşe verdi.

Olaydan sonra La Familia sözcüsü Çeçen oyunculara gösterdikleri tepkinin ırkçılık olmadığını savundu: “Buraya gelmeleri hataydı. Beitar Jerusalem, temiz kalacak (Müslümansız). O oyuncular yüzünden birçok futbolcu kulüpten ayrılmak istedi.” Nitekim iki oyuncu da kısa süre sonra kulüpten ayrılmak zorunda kalacaktı.

FUTBOL FEDERASYONU SUÇLANIYOR

İsrail Futbol Federasyonu, şu ana kadar Beitar Jerusalem’e 20’nin üzerinde ceza verdi. Cezalar ne kadar yüksek olursa olsun, La Familia için hiçbir anlam ifade etmiyor. Taraftar grubuna göre, yaptıkları suç değil, bilakis kutsal bir vazife. Onlar için bu kutsal vazife, İsrail’in Filistinlilerden temizlenmesi.

İsrail Parlamentosu’nun Filistin asıllı milletvekili Ahmet Tibi, La Familia’nın ırkçılığın sembolü hâline gelmesinin sorumlusunun bu sorunu yıllarca görmezden gelen hükümet, Adalet Bakanlığı ve İsrail Futbol Federasyonu olduğunu söylerken, artık çözüm için geç kalındığını ifade ediyor.

HEİM REVİVO BİLE DAYANAMADI

Beitar Jerusalem’in basın sözcülüğünü bir dönem Türk futbolseverlerin yakından tanıdığı Heim Revivo yaptı. Kariyerinin önemli bir bölümünü Türkiye’de sürdürüp Fenerbahçe ve Galatasaray formaları giyen Revivo’nun, “Takıma Arap futbolcu getirerek taraftarı provoke etmeyeceğiz. Bunu yapmak doğru olmaz,” sözleri tepki toplamıştı. Revivo, Beitar Jerusalem taraftarlarını da ırkçı söylemleri azaltmaları için uyarırken, bunun sponsor bulmayı zorlaştırdığını ifade etmişti. Revivo’nun bu açıklaması La Famila üyelerinin tepkisini çekince, sadece 5 ay sonra görevinden ayrılmak zorunda kaldı.

Bu tartışmalara rağmen Beitar Jerusalem, İsrail’in en zengin kulübü ve toplamda 6 şampiyonluğu bulunuyor. Son şampiyonluğu 2007-08 sezonunda yaşayan takımın müzesinde 7 İsrail Kupası ve 2 de İsrail Süper Kupası var. maçlarını 33 bin 500 kapasiteli Teddy Stadı’nda oynuyor. Stadın lakabı “cehennem”. Takımın sembolü ise Yedi Kollu Şamdan.

Kadrosundaki 6 yabancı arasında Nijer’den geçen yıl transfer edilen Ali Muhammed de var. 1.3 milyon Euro bedelle Maccabi Netanya’dan alınan Ali Muhammed, bu sezon bütün maçlara çıktı ve aynı zamanda takımın en değerli oyuncusu.

BAE-İSRAİL YAKINLAŞMASI

Takım taraftarları Arap karşıtlığını körüklese de, Beitar’ın yüzde 49 hissesi bundan böyle bir Arap işadamına ait. Birleşik Arap Emirlikleri’nden (BAE) şeyh Hamid bin Halife el Nahyan, kulübün yüzde 49’unu satın aldı ve gelecek 10 yıl içinde 94 milyon dolar yatırım yapma sözü verdi. Bu satışın, eylül ayında BAE ile İsrail arasında imzalanan normalleşme anlaşmasının bir parçası olduğu belirtiliyor. Ancak BAE’nin ilgisi yeni değil.

İki yıl önce Beitar Jerusalem’i satın alan yatırımcı Moşe Hogeg, kulübün kültürünü ve imajını değiştirmek için ırkçılık karşıtı bir kampanyaya girişmişti. La Familia üyeleri, BAE’den gelecek yatırımı protesto için, takımın maçlarını oynadığı Kudüs’teki Teddy Stadyumu’na Arap karşıtı sloganlar yazmıştı. Hogeg, stadın duvarlarına yazılan sloganların “ırkçılıkla mücadelede Müslümanlar ve Araplar ile işbirliğine ihtiyaç duyulduğuna yönelik en güçlü kanıt olduğunu” ifade etmişti.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin