15 Temmuz’u satanlar! [Sefer Can]

Yeni bir sektör oluştu farkında mısınız? Olgu ve olayları ranta ve nakde çevirmeyi başaran uyanıklar 15 Temmuz sektörü, hatta endüstrisi oluşturdu hemen. Her boy ve cinsten şark kurnazı, darbe girişimini ekmek kapısına dönüştürmüş durumda. Uğursuz ve karanlık darbe girişiminde, demokrasiyi savunma niyetiyle sokağa çıkıp hayatını kaybedenlerin hatırası haraç mezat pazarlanıyor.

Bu yağmada en çok kullanılan figür, şehit Ömer Halisdemir. Ailesi Niğde Valiliğine dilekçe vererek çocuklarının resminin reklam amaçlı kullanımının önlenmesini istedi. Lakin fırsatçıları durdurmaları pek mümkün görünmüyor. Zira istismar en üsten alta doğru yayılıyor. Üstteki durmadan alta söz anlatılamaz. Bir de Atatürk’ün sırtından geçinenlerde olduğu gibi, itiraz edeni boğacak, suçlu çıkaracak bir pişkinlikleri var. Anında hain ve feto’cü oluverirsiniz maazallah! Bu yeni sektörün önde gelen temsilcilerini tanımaya ne dersiniz?

ABİLERİM, ABLALARIM…

Aşağıdan yani az kazananlardan başlayalım: İncik boncuk satan küçük esnaf manevra kabiliyetini gösterdi. 99 liradan satılan Halisdemir Seti’ni gördünüz mü? Çakmak, bileklik, saat ve kolyeden oluşan set yakında çantalarla dükkân ve resmi kurumları dolaşmaya başlar. Aslında var olmayan 15 Temmuz Şehitleriyle Dayanışma Derneği adına bastırılmış uyduruk makbuzlarla sanatlarını icra ederler. Bunların daha büyük boylarının içinden Selçuk Parsadan’lar çıkacak. Hani kendini emekli general olarak tanıtıp şehit aileleri için Tansu Çiller’den örtülü ödenek parası alan dolandırıcı.

Küçük esnafın diğer türü şehit yakını veya gazi kılığına girenler. Sektörün en kârlı yatırımlarından biri. Yalanınızı tescil ettirebilirseniz bütün kapıları açabilirsiniz. Mesela Türkiye’de her gün zabıtalarla seyyar satıcılar arasında kovalamaca yaşanır ve devlet adet olduğu üzre seyyar satıcıları döver. Tatlıcı Ali de benzer muameleyle karşılaştı. Sonra birileri onun 15 Temmuz gazisi olduğunu yaydı. Yaralıyken onu hastaneye taşıdığını söyleyen mi, gösterdiği kahramanlıkları anlatan mı istersiniz? Gırla gitti. O kadar ki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı yurt dışından arayıp özür diledi. Televizyonlar canlı yayın için sıraya girdi.

Adamcağız namusluymuş gerçeği söyleyiverdi: o gece dışarı çıkmadım evde dua ettim. Bütün sihir bozuldu. İki yıl önce kaybettiği gözünü, darbeye direnirken yitirdiğini kayıtlara geçirip kolay yoldan gazi olan da ortaya çıktı. Yaptığı siteye Halisdemir ismi vererek kârını katlamaya çalışan girişimci müteahhidi de unutmamak lazım. Kim bilir ne cevherler ülkenin dört bir yanında fikir üretip hayata geçiriyor ve biz onları göremiyoruz.

‘ATAM SEN KALK BEN YATAM’ EDEBİYATI

İnternete 15 Temmuz şiirleri veya kitapları yazın karşınıza çıkan sığlık ve keskin istismar kokusu midenizi bulandıracaktır. Tıpkı Atatürk’e yapıldığı gibi. ‘Sen kalk ben yatam’ seviyesinde bir edebiyat (edebiyatı tenzih ederim) sürüp gidiyor. Antoloji çıkaran uyanıklar bile var. Anaokulu seviyesinde marş besteleyen mi ararsınız; sokak çizerlerine Da Vinci demeyi gerektirecek ressamlar mı?

Ee bu kadar ‘sanatçı’ destanı ölümsüzleştirmek için kendini paralarken ‘tüccar gazeteciler’ durur mu? Çeşme akarken testi doldurmak için onlar da kuyrukta. Gün geçmiyor bir kitap raflarda yerini almasın. Çoğunluğu gazetelerde çıkan haberleri ‘kes-yapıştır’ tekniği ile birleştirmiş. Üstüne bolca hamaset ve hakaret boca edilmiş. Yazanların bile ikinci kere okumadığına garanti vereceğiniz ‘basılı malzeme’ 15 liradan başlıyor. İçinde destan geçen kitap ismi bulmakta zorlandıkları için aynı isimde birden fazla kitap bulabilirsiniz.

Tüccar gazetecilerin tek gelirinin kitap satışı olduğunu sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. Asıl parayı 15 Temmuz’u anlatmak adına düzenlenen ve belediyelerin fonladığı toplantılarda konuşmacı olarak alıyorlar. Gazetecileri, belediyeler üzerinden nemalandırıp satın alma süren uygulamaydı; ancak konu tükenmişti darbe bu açıdan da ‘Allah’ın lütfu’ oldu.

FİLM SEKTÖRÜ ÇIKIŞTA!

‘Entel’ AKP’lilerin sık başvurduğu geyiklerden biridir: Azizim yol yaptık ama kendi kültürümüzü üretemedik. Kültür üretilen bir şey midir? O ayrı konu ama söylemek istedikleri şu: yaptıkları filmler berbat, marş diye ortaya çıkanlar kasaba bandosu kalitesinde, kitaplar kes-yapıştır ucuzculuğundan kurtulamıyor. Saçta ne varsa öne o dökülüyor, kısacası.

15 Temmuz furyasında, daha önce memurlara toplu gösterimde zorla izlettikleri türden müsamereler çekiyorlar. Sponsorlardan iyi para aldıkları için gişede çakılmaları çok da önemli değil. Çafçaflı bir afişi olsun, yandaş medyada birkaç haber çıksın yeter. Bir de Saray’daki herhangi bir programda selfie çektiler mi? O proje fazlasıyla kendini kurtarır.

Bunları gözde çok büyütmemek lazım, nihayetinde küçük esnaf işleri. Asıl büyük voleyi siyasetçiler vuruyor. 15 Temmuz diye diye ülkeyi zimmetlerine geçiriyorlar. Bütün muhaliflere cezaevi yolu göründü. Demokrasi, hukuk ve insan hakları KHK’larla dondurulup ortadan kaldırıldı. Darbe girişiminin ilk dakikalarında ‘Allah’ın lütfu’ diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Normal zamanlarda yapamayacaklarımızı OHAL sayesinde yapıyoruz” itirafından da sakınmamıştı. Bir müddet daha 15 Temmuz üzerinden, para, güç ve iktidar devşirilecek. Sonra…

hdp-grup

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin