Saray’ın bankası

HABER-YORUM | SEMİH ARDIÇ

Türkiye’nin yeni bir 2001 krizine maruz kalmaması için 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu’nda bazı değişiklikler yapılmıştı.

Krizden çıkış reçetesini yazan Uluslararası Para Fonu (IMF), Merkez Bankası’nın (TCMB) siyasetten bağımsız karar verebilmesini mümkün kılacak adımları şart koşmuştu.

Aksi takdirde ne kredi tahsis edilecek ne de Türkiye’nin arkasında durulacaktı.

İMTİYAZLAR BİRER BİRER GERİ ALINIYOR

TCMB’ye o gün “araç ve işleyiş bağımsızlığı” şeklinde verilen imtiyazlar bugün Saray tarafından birer birer geri alınıyor.

Merkez Bankası’nı Saray’ın bankasına dönüştürme yolunda en hassas kararlar manidar şekilde hafta sonunda yayımlanıyor.

TCMB Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliğinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Yönetmelik de Resmî Gazete’de 12 Ocak 2018 Cumartesi günü yayımlandı.

Böylece 27 Aralık 2014 tarihli ve 29218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği iptal edildi.

İKTİDAR KİMİ İŞARET EDİYORSA O

Bir başka ifadeyle yaptığı iş icabı Türkiye’nin en mütehassıs iktisatçıları ile çalışması icap eden Merkez Bankası bundan böyle iktidar partisinin tayin ve terfi sistemine tabi olacak.

Faizden döviz rezervlerine kadar paraya dair en üst otorite beşerî sermaye açısından liyakat esaslı hareket etmeyecek. “Hamilî kart yakînimdir” düzeni Merkez Bankası’nda da işleyecek.

Durmuş Yılmaz (önde) ve halefi Erdem Başçı, Merkez Bankası’nın piyasalar nezdindeki itibarını artıran başkanlar olmuştu.

Mezuniyeti, mezuniyet derecesi, imtihanlarda aldığı puanlar, bankada vazife yaparken elde ettiği başarı gibi kriterlere bakılmadan Saray’ın işaret ettiği kimselere kapılar ardına kadar açılacak.

Torpili olan terfi edecek. Ağababası olmayan ise istifa ile bankamatik memurluğu arasında gidip gelecek.

ERDOĞAN İLK ADIMI 2016’DA ATMIŞTI

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) lideri ve Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın 2016 yılında Murat Çetinkaya’yı bütün kanun ve teamülleri hiçe sayarak “TCMB Başkanı” olarak tayin etmesine seyirci kalınmasaydı bugün liyakatin tamamen ortadan kaldırılması gibi bir manzara ile karşılaşılmayacaktı.

Zira kanuna riayet edilseydi Çetinkaya “siyaset bilimi” mezuniyeti ve hiç bitmeyen “yüksek lisans çalışmaları” ile Merkez Bankası’na değil başkan, uzman yardımcısı olarak dahi giremezdi.

Bir memleketin ekonomi siyasetine yön veren en mühim müessesedir merkez bankasıdır. O müessesede işler iyi gitmiyorsa, kadroları ehil değilse diğer sahalarda muvaffak olunamaz.

KUR ŞOKU NE ÇABUK UNUTULDU

Geçen sene ağustos ayında dolar 7 TL’ye kadar fırladığında Saray, TCMB’nin ne kadar hassas bir mevkide durduğunu geç de olsa fark edebilmişti.

İkazlara rağmen faizin vaktinde artırılmasına müsaade edilmemiş ve ekonomi kur şokuna maruz bırakılmıştı.

Merkez Bankası’nda terfi ve unvanları belirleyen yönetmelik iptal edildi.

Aynı Erdoğan zoru görünce yelkenleri suya indirmiş ve Merkez’in haftalık repo faizini yüzde 24’e kadar çıkarmasına, Arjantin’in akabinde dünyanın en yüksek politika faizi ödenmesine tek kelime bile etmemişti.

Sanki o krizi Türkiye yaşamamış da şimdi yine Merkez Bankası’nın ayarları ile oynanıyor. Talimatlara açık hale getiriliyor teşkilat yapısı.

31 MART’TAN SONRA IMF NE DİYECEK?

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ve Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) gibi siyasetten müstağni kalmak üzere tesis edilmiş kurulların akabinde Merkez Bankası’na hariçten yapılan müdahalelerin faturası yine vatandaşa çıkacak.

IMF’nin dünyanın farklı coğrafyalarında elde edilen tecrübeleri tek kalemde çöpe atanlar, 31 Mart’ta yapılacak Mahallî İdareler Seçimi’nin akabinde kredi için yine IMF’nin kapısını çalacak.

O gün IMF’nin, “Merkez Bankası’nı Saray’ın bankasına çevirdiniz, sizi tebrik ediyoruz!” demesini beklemiyorlar herhalde.

TL’NİN ALEYHİNE, DOLARIN LEHİNE

AKP’ye yakın olmak yegâne şart sayılırken liyakatten, ehliyet ve hakkaniyetten bahsedilemez. Merkez Bankası’nın itibarı yok denecek kadar azalmıştı.

Yatırımcı yine de TCMB’nin mevcudiyetine bir nebze kredi veriyordu. Unvan ve terfi esaslarını tek kalemde iptal etmenin piyasaya verdiği mesajın müspet olmayacağında tereddüt yok.

Pilot ehliyeti olmayan birine uçak emanet edilemeceği gibi liyakat sahibi olmayanlar da Merkez Bankası’nda istihdam edilemez. Durmuş Yılmaz ve Erdem Başçı gibi liyakat sahibi iki ismin yerine gelen Çetinkaya’nın ne kadar kifayetsiz kaldığı aşikâr.

YATIRIMCI “RİSK ARTIŞI” OLARAK TEVİL EDECEK

Şimdi liyakatsizlik TCMB’nin bütün kadrolarını teşmil ediyor. Dünyada paraya yön verenler bahse konu kararların her birini “risk artışı” olarak Türkiye’nin hanesine işliyor.

İktidarın keyfi kararlarından mütevellit artan maliyet gecikmeli de olsa 81 milyonun adresine ulaşıyor.

Maalesef “kur ve faiz artışı” faturalarından biri daha sarı zarf içinde üç vakte kalmaz postaya verilecek.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin