Bankalardaki döviz hesaplarına müdahale an meselesi!

HABER-YORUM | SEMİH ARDIÇ

Duyduğumda böyle bir yasağın ya da müdahalenin mümkün olamayacağını söylemiştim.

Daha evvel döviz kredilerine getiren tahdit (sınırlandırma) esnasında ‘Döviz bürolarını da kapatacak mısınız?’ suâli ile Türkiye ekonomisinin döviz yasağının altından kalkamayacağına dikkat çekmeye gayret etmiştim.

Artık garabette hudut yok. Günü kurtarsın da ötesi mühim değil.

Döviz arttı diye eski yalanları piyasaya süren iktidar sözcüleri bu sefer istedikleri alkışı alamadı.

Sokakta ciddi bir öfke var.

Zam bombardımanı ile benzin bir ayda 6 TL’yi aştı. Mazot da benzinin ensesinde.

Akaryakıt Türkiye’de bütün zamların anası hükmündedir.

“Fiyatlar otomatik olarak güncelleniyor” diyen Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci bile süt dökmüş kedi misali.

100 LİRALIK BENZİNİN 62 LİRASI VERGİ

Şirketlerin biraz insaflı olmasını, zamda acele etmemesini rica ediyor. Zeybekci 100 liralık benzinin 62 lirasının, 100 liralık mazotun 55 lirasının vergi olduğuna hiç temas etmedi tabiî.

Zamlar kadar büyük holdinglerin kredilerin ödemesini tehir ettirmek için bankaların kapısına bıraktığı bohçalar kaldırımdan geçen herkesi tedirgin ediyor.

Bankacılar adeta pimi çekilmiş bombaları kucaklarında bulmanın şokundan yeni çıkabildi. İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, “Yeni yapılandırma suistimale dönüşmemeli.” diyerek bankacıların hissiyatına tercüman oldu.

Böyle giderse döviz kabağı bankacıların başına patlayacak.

TÜRKİYE KRONİK HALE GELMİŞ HASTALIKLARLA YÜZLEŞİYOR

Bütün bu hâdiseler dövizin raydan çıkması, TL’nin mum gibi erimesi sebebiyle cereyan etse de mevzuyu sadece dolar-faiz ile izah etmek hepimizi hatalı neticeye götürür.

Vaktinde müdahale edilmediği için kronik hale gelmiş iktisadî hastalıklarla yüzleşiyor Türkiye.

Zira Olağanüstü Hal (OHAL) rejiminde herkesi sindirildi, ezildi. Kimse ismi konulmamış iflasın enkazına bakıp ‘battık’ diyemiyor.

ÇİFTÇİ, ZİRAAT ŞUBESİ’NİN ÖNÜNE SÜT DÖKTÜ

2001 senesinde Başbakan Bülent Ecevit’in önüne bir kişi yazar kasa fırlattı, kıyamet koptu. Daha bugün bir çiftçi, Ziraat Bankası şubesinin önünde ‘iflas ettim’ dedi, güğümlerle getirdiği sütleri yola döktü.

Çiftçiye haciz gönderen Ziraat, Erdoğan Demirören’e 2 sene ödemesiz 10 sene vadeli 700 milyon dolar kredi tahsis ediyor.

Ne için? Aydın Doğan’ın elinde avucunda medya namına ne varsa satın alması için veriliyor bu kredi.

Bir başka çiftçi Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) teşkilatı önüne saman balyalarını yığdı, gitti.

Kendini Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde ateşe veren işçiyi de Balıkesir’de ‘işsizim, açım, öleyim mi?’ diyerek feryat eden ve çakmakla üzerine döktüğü benzini tutuşturan Muhterem Birgül’ü de unutmadık.

MAŞERİ VİCDAN BU KADAR ACIYA RAĞMEN SUSKUN

Maşeri vicdanın ölüm sessizliği olmasa bu kadar eylem krizin resmen ilanı olacaktı.

Kanun Hükmünde Kararnameler ile yüz binlerce insan açlığa mahkum edildi.

Korku duvarını aşamayan milyonların sindirilmiş hali sadece iktidarın pişkinlik katsayısını artırıyor.

O iktidar her adımda temel hak ve hürriyetleri daralttığı halde sivil bir muhalefet mukavemeti ile karşılaşmıyor.

İktidar, eyyamcı halk sayesinde bugüne kadar hukuku çiğneyerek yükseldiği tepede yeni bir hazırlık yapıyor. Her haneyi can evinden vuracak bir karara her an imza atabilirler.

ADIM ADIM KAMBİYO KONTROL REJİMİNE…

Eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz ‘adım adım kambiyo kontrol rejimine gidiyoruz’ tweeti ile Ankara’daki hazırlıkların teknik veçhesini öne çıkardı.

Merkez Bankası, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ile Hazine’nin müşterek yürüttüğü çalışmanın özü şu: “Döviz borçları artık ödenemiyor. Kurların nerede duracağı belli değil. Her şok sonrası dolar 15-20 kuruş artıyor. En iyisi bankalardaki döviz hesapları için belirli bir kur rakamı belirleyelim. Parasını almak isteyene o kur üzerinden TL olarak ödeme yapalım. Yeni döviz almak isteyeni de kırk delikten geçirelim.”

‘BANKALARDAKİ DÖVİZLERİ TL’YE ÇEVRİLECEK’ İDDİASI

Akla ziyan bir fikir gibi görünse de teknik hazırlıkların büyük ölçüde tamamlandığı konuşuluyor.

AKP lideri ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘tamam’ demesi halinde ilk iş olarak bankalardaki 207 milyar dolar tutarındaki döviz tevdiat hesabı belirlenen kur üzerinden TL’ye çevrilecek.

Bir nevi sabit kur rejimine geri dönülecek. Bununla da iktifa edilmeyecek, döviz alış verişi her safhada devlet onayına tabi olacak. Dövize devlet ne kadar fiyat münasip görürse o fiyat üzerinden işlem yapılabilecek.

Bir başka ifadeyle döviz nevinden varlıklara devlet ipoteği konulacak.

İRAN DA DOLARI SABİTLEDİ

Türkiye’nin döviz krizinde de rol modeli İran mı olacak? İran bu hafta 1 ABD Doları’nı 42 bin riyale sabitlemişti. Farklı fiyattan işlem yapanlar ‘döviz kaçakçılığı’ suçundan hapse atılacak.

1930 senesinde çıkarılan Türk Parasının Kıymetinin Korunması Hakkında Kanun bile şu anda konuşulanlardan daha makul ve ticaretin fıtratına uygundu.

Türkiye gibi serbest piyasa ekonomisini sindirmiş bir memlekette böyle bir adım atmayı hayal etmek dahi dehşet vericidir.

DÖVİZ KARA BORSASI KURULUR

Dövizi bir mânâda devletleştirme kararı vermenin bedelini 81 milyon 20 senede ödeyemez.

Ekonomi çöker, şuyuu vukuundan beter bir teşebbüs olur. Kara borsada döviz fiyatları alır başını gider.

Enflasyon ve faizler yüzde 100’leri aşar.

Merkez Bankacı Durmuş Yılmaz’ın haricinde kambiyo rejimi kontrollerinin İran ve Venezuela’yı ne hale getirdiğini bilen tek uzman kalmadı mı?

Nerede o Televole iktisatçılarımız?

Türkiye’yi mevcut krizden daha beter hale savuracak bu adımı anlamakta zorlanırken yüzde 25 küçüldüğü halde aynı fiyata satılan ekmek için hükûmete teşekkür edenleri hatırladım.

Yastık altında muhafaza ettikleri birkaç bin dolar da (kambiyo kontrol rejiminde) ekmek misali küçüldüğünde aynı kitle AKP iktidarına yine teşekkür eder mi?

‘O kadar da değil. Millet buna müsaade etmez’ diyemedim vesselam…

 

****

Eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz’ın tweeti:

”Ülkemizin aşama aşama “kambiyo kontrol rejimi”nden nasıl çıktığını yaşayarak görmüş biri olarak, ülkemin adım adım kambiyo kontrol rejimine doğru gittiğini/bu konuda korku ve şüphelerin arttığını görmek, ekonomi yönetimi adına insana acı veriyor.”

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Problemlerden birisi, gelecekle alakalı olumsuz beklentilerin ifadesinde kullanılan “ton”. “Deniz bitti artık”, “daha fazla sürdüremezler”, “duvara toslayacaklar” sözleri o kadar söylendi ki, artık çok insana gereği kadar tesir etmiyor. Adama: “kardeşim dolar almış başını gidiyor; 4.17’yi gördü; ekonomi batıyor” diyorsun. O da: “iyi de 16 ay önce de 3.94’ü gördüğünde de “ekonomi batıyor” çığlıkları atan yine sen değil miydin? 2016 sonu için “USD 4 TL, 2017 sonu 5 TL olacak, halkın cebi yanacak; herkes uyanacak” demiyor muydun? Bak gördünmü, hala batmadı” diyor…
    Problemlerden bir diğeri de, gelecekle ilgili olumsuz beklentilerin ifadesindeki “içerik”. “Kambiyo kontrol rejimi kurulacak” dediğinizde, kuruluncaya kadar kılı kıpırdamayacak milyonlarca insan var bu ülkede.
    Bu “ton” ve “içerik” nedeniyle “Zaten hep kötü konuşup, milleti kötü etkileyerek ekonomiyi baltalayan sizlersiniz” diyenlerin eline koz vermemek için, AKP iktidarının ekonomide yapacağı tahribat ihtimallerini yazmaktansa, yaptıklarını yazmak yeterli olmalı diye düşünüyorum (Ne güzel bir imkan ya! Benim gibi basit yorumcular bile seslerini sizin gibi koskoca ekonomi yazarlarına iletebiliyor!) Eğer ileride “bakın ben demiştim” diye tarihe not düşülemesi hedefleniyorsa, gerçekten olma ihtimali yüksek olanlar, mutlaka yazılması gerekenler yazılmalı; bunun için tarih de vermeli ki okuyanlar düşüncelerimizdeki samimiyeti görsün. O tarih geldiğinde de isabetli olup olmadığımız ortaya çıksın…

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin