Zarrab davasında tanık olan Hüseyin Korkmaz’ın anne ve babası hakkında yakalama kararı

Polis memuru Hüsyin Korkmaz

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, ABD’deki Reza Zarrab davasında tanıklık yapan eski polis Hüseyin Korkmaz’ın anne ve babasıyla ilgili yakalama kararı çıkardı. Korkmaz’ın anne ve babasının arandığı belirtildi. Korkmaz’ın avukatı olduğu iddia edilen E.G.A. hakkında da yakalama kararı çıkarıltıldı.

Başsavcılık yaptığı açıklamada, FBI’nin kendisi ve avukatıyla irtibat kurduğu yönünde beyanda bulunduğunu belirttiği eski polis Hüseyin Korkmaz’la ilgili inceleme başlattı.

Yapılan araştırmalarda Korkmaz’ın Emniyet Müdürlüğü’nden ilişiğinin kesilmesinin ardından 3 Mart 2016’da avukat E.G.A.’ya ait işyerinde SGK kaydının yapıldığı iddia etti.  Bunun üzerine avukat E.G.A.’yı araştıran polis, avukatın  firari olduğu bilgisine ulaştı. Avukatın, KHK ile kapatılan Günün Mağdurları Derneği üyesi olduğu da öne sürüldü.

Avukatın, Hüseyin Korkmaz’ın eşi ve eski polis müdürleri Ali Fuat Yılmazer, Tufan Ergüder gibi isimlerin eşlerinin de bulunduğu dernek üyelerinin aynı uçakta ABD’ye seyahat ettikleri de iddia edildi. Başsavcılık yapılan tüm bu araştırmalar neticesinde, avukat E.G.A.’nın, Hüseyin Korkmaz’ın FBI ile ABD’ye kaçırılmasını organize eden kişi olduğunu öne sürdü ve E.G.A., hakkında yakalama kararı çıkarıldığı belirtti.

Anen babasına yakalama kararı 

Hüseyin Korkmaz’ın anne babası hakkında da yakalama kararı çıkarıldı. Hüseyin Korkmaz’ın ABD’deki davada “Belgeleri saklaması için anneme verdim” sözleri üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebi üzerine Korkmaz’ın anne ve babası hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Korkmaz’ın anne ve babasına ulaşılamadığı öğrenildi.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. “Anne babası, eşi, kızkardeşleri, abisi ve avukatı yoksa, evlerini boyayan boyacı da mı yok? Onu yakasalarmış…”
    Kendilerine “Ak” diyenlerin “Karakuşi” mantığı bu:
    “Hırsız gece gireceği evin keşfini yapmış, oradan girerim, buradan girerim derken balkonda karar kılmış…
    Karanlık basınca yağmur borusuna tutuna tutuna balkona çıkmış, iki adım atsa içeri girecek, lakin korkuluğu tutmuş elinde kalmış, aşağı düşmüş, ayağını kırmış…
    Çıkıkçıya, kırıkçıya, hekime, cerraha gideceğine doğru “Karakuş”a koşmuş:
    “Kadı efendi, soyacağım eve girmek isterken, balkonun korkuluğu kırıldı, düştüm bu hale geldim, ayağımı kırdım, ev sahibinden davacıyım!”
    Kadı bile şaşırmış:
    “Niye, ev sahibinin günahı ne?”
    “Balkonu çürük yaptırdığı için, düştüm ayağımı kırdım!”
    “Sen de evi soymak için girmek üzereymişsin…”
    “Onun cezası başka!”
    Karakuş’un da aklı yatmış, ev sahibini çağırmış:
    “Niçin balkonun korkuluğunu çürük yaptırdın, adam düşmüş ayağını kırmış!”
    Ev sahibi boynunu bükmüş:
    “Balkonu ben yapmadım ki, marangoz yaptı, kabahat onun!”
    Marangoz çağırılmış, kadı adamı azarlamış:
    “Niçin işini doğru dürüst yapmıyorsun, bak adam düştü, ayağını kırdı!”
    Marangoz da kendisini savunmuş:
    “Kadı efendi, ben balkonu yaparken, sokaktan yeşil feraceli bir kadın geçiyordu, ona dalmışım, o kadar güzel yeşildi ki! Demek ona bakarken çiviyi boşa çakmışım, korkuluk kırılmış!”
    Kadı, marangozun bu savunmasını da geçerli bulmuş, mübaşire bağırmış:
    “Yeşil feraceli kadını bulup getirin!”
    Kadın gelmiş, kadı efendi çıkışmış:
    “Be hatun, niçin o kadar göz alıcı ferace takıyorsun, senin feracenin rengi marangozun gözünü almış, kaza olmuş!”
    Kadın da kendisini savunmuş:
    “Kadı efendi, ben feraceyi boyasın diye, boyacıya verdim, o da tutmuş yeşile boyamış, bütün suç boyacının!”
    Kadı efendi, boyacıyı çağırtmış:
    “Ulan boyacı, niçin hatunların feracesini öylesine göz alıcı yeşile boyuyorsun da, onlar yoldan geçerken balkon yapan marangozların gözlerinin feraceye takılıp, çivileri boşa çakmalarına ve oraya tırmanmaya kalkan hırsızların yere düşerek ayaklarını kırmalarına neden oluyorsun?”
    Boyacı bir yanıt bulamamış.
    Karakuş kükremiş:
    “Götürüp asın bu boyacıyı…”
    Boyacıyı götürmüşler. Bir süre sonra cellat gelmiş:
    “Kadı efendi, demiş, o boyacının boyu sehpaya uzun geldiğinden kendisini asamıyorum…”
    Karakuş:
    “Öyleyse, kısa boylu bir boyacı bul, onu as…”

  2. Allah’im…ne kadar zalimler, ana babanin suçu ne? Evlat size göre suçluysa…
    İçimiz yanıyor, artık kor oldu, hangi bi insanın haline üzülsek, kendi derdimizden çok dertleri var insanların. Allahım bu zulme dur diyeceksin elbet, ancak biz zayıf kullariniz dayanacak gücümuz kalmadı, hepsini sana havale ediyoruz…

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin