YORUM | CUMALİ ÖNAL
Perşembe günü, Dolar ve Euro’nun tarihi zirve yapmasından sonraki en flaş haber şüphesiz Yunanistan ve Mısır arasında imzalanan münhasır ekonomik bölge anlaşmasıydı. Yunan medyasına göre Mısır’a dün resmi bir ziyarette bulunan Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias tarihi anlaşmayı imzaladı.
Fakat asıl haber Türkiye’nin tepkisinde. Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada “ Yunanistan ile Mısır arasında deniz sınırı bulunmamaktadır. Yunanistan ile Mısır arasında bugün imzalanan sözde deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşması, Türkiye için yok hükmündedir” denildi.
Türkiye geçtiğimiz yıl Kasım ayında benzer bir anlaşmayı Libya’nın yaklaşık yüzde 15’ini kontrol eden Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti ile yapmıştı.
BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️
Şimdi herkes haritayı önüne koyup Türkiye mi Trablus’a yakın, yoksa Yunanistan mı Mısır’a, gözleriyle görsün. Beş yaşındaki bir çocuk dahi Türkiye’nin sergilediği garabete gülecektir.
Türkiye Doğu Akdeniz’de herhangi bir doğal arama faaliyetinde falan bulunmuyor, sadece bulunduğu izlenimi vermeye çalışıyor. Bölgeye gönderdiği gemilere milyonlarca dolar harcayarak bölgede doğal gaz bulan ülkelerin oyunun bozmaya çalışıyor.
Bu oyunu bozmaya çalışırken de yalnızları oynuyor. Hiçbir ülke Türkiye’nin tezlerini desteklemiyor. Her konuda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a göz yuman, neredeyse her hafta kendisiyle telefonda görüşen ABD Başkanı Donald Trump dahi Atina’nın yanında. Peki başka kimler var Atina’yı destekleyen? Rusya, Avrupa Birliği, İsrail, Mısır gibi bölgesel ve küresel tüm aktörler.
Yunanistan geçtiğimiz ay da İtalya ile benzer bir anlaşma imzalamış, imza töreni sonrası Yunan Bakan Dendias, ‘‘Deniz bölgelerinin belirlenmesi geçerli anlaşmalarla yapılır, Türkiye’nin imzaladığı gibi geçersiz anlaşmalarla ve BM’ye tek taraflı ibraz edilen haritalarla yapılmaz’’ demişti.
Türkiye ise Yunanistan ve Mısır arasında imzalanan antlaşma ile ortaya çıkan sınırın, Libya ile yaptıkları anlaşma ile belirlenen kıta sahanlığının içinde olduğunu öne sürüyor.
Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında Mısır’a akıl da veriliyor: “2003 yılında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile imzaladığı anlaşma ile 11 bin 500 km2’den vazgeçen Mısır, Yunanistan’la bugün imzaladığı bu sözde anlaşma ile de, yine deniz yetki alanı kaybına uğramaktadır. Bu anlaşmayla Libya’nın hakları da gaspedilmeye çalışılmaktadır.“
Türkiye, Doğu Akdeniz’de attığı adımların büyük çoğunluğunu Kıbrıs’taki Türk tarafının haklarını koruma bahanesine dayandırıyor.
Burada da ciddi bir fiyasko var aslında. Kıbrıs’ın kuzeyini kontorlünde tutan Türkiye, burada kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni dünyada tanıyan tek ülke. Hiçbir ülke bu yapıyı tanımadığı gibi Birleşmiş Milletler için de böyle bir devlet yok. Yani BM nezdinde KKTC illegal bir yapı. Ama Türkiye, BM’nin tanımadığı bir yapıyı bahane ederek Doğu Akdeniz’de maceralara atılıyor, oyun üstüne oyun kurguluyor.
Ancak aynı Türkiye, Libya’daki Trablus hükümetinin BM tarafından tanındığını belirterek bu ülkeye yaptığı müdahaleyi yasal olarak adlandırıyor.
Bu diplomatik bir tutarsızlık değil mi? BM tarafından tanınan Trablus hükümeti ve BM tarafından tanınmayan KKTC’yi kullanarak Doğu Akdeniz’de faaliyetlerde bulunmak?
Evet uluslararası ilişkiler hak ve hukuktan çok bilek gücünü esas alıyor, doğru. Türkiye de bilek gücüyle bölgede aktör olmak istiyor. Bunu da ABD‘nin bölgeden çekilmek istemesi ve Avrupa Birliği‘nin ortak bir dış politika belirleyememesinden dolayı oluşan boşluktan faydalanmaya çalışarak gerçekleştirmeye çalışıyor. Yani gücüyle değil, yedi düvele karşı savaşarak değil, sadece ve sadece boşlukları doldurmaya çalışıyor.
Ancak birkaç adım ileri gittiyse de, bunun daha ilerisinin olamayacağını farketmiş olmalı.
Doğu Akdeniz ve Libya bir kurtlar sofrası. Hele hele bölgede haksızlıklar hukuksuzluklar olduğunu öne süren Türkiye’nin, sadece kendisi tarafından kabul gören kararlarla bölgeyi dizayn etmeye kalkışması, belki ilk etapta “Ne oluyoruz?“ şaşkınlığıyla karşılansa da, bölgedeki dengeler yavaş yavaş yerli yerine oturuyor.
Türkiye bir yandan BM’nin tanımadığı KKTC’nin haklarını kollamak, diğer yandan da BM tarafından tanınmasına rağmen, bu tanınırlığı tartışmalı olan Trablus hükümetiyle yaptığı anlaşmalarla bölgede şimdilik Doğu Akdeniz’in sularını köpürtüyor.
Bunu yaparak tüm büyük ve bölgesel güçleri adım adım Türkiye’nin başına topluyor. Düşünsenize Kıbrıs’ta artık Fransız gemileri demirliyor. Amerikan donanması Yunanistan açıklarında. Mısır ve İsrail Yunanistan’la kol kola. Rusya zaten Türkiye’ye karşı Yunanistan’ın yanında yer alacak.
Sadece oy uğruna Türkiye’nin bölgede bir maceraya sokulması şüphesiz halkın geleceğine ipotek koymak anlamına geliyor. Pek çok ülkeyi tahrik etmenin hiçbir getirisi olmadığı gibi, götürüsü kesinlikle çok yüksek olacaktır.
Şimdi uluslararası kamuoyu Türkiye ve BM tarafından tanındığı iddia edilen ama Türkiye’nin desteğini çekmesi durumunda bir gün dahi ayakta kalamayacak olan Trablus hükümeti ile yapılan deniz sınırı anlaşmasını mı destekleyecek, yoksa Yunanistan ve Mısır arasında imzalanan anlaşmayı mı?
Sirf Erdogan karsitligi yapicaz diye ne kadar sacmaladiginizin ve isi aciktan Türkiye düsmanligina kadar vardirdiginizin farkinda misiniz diye sormiycam, olmadiginiz belli. Libya daha uzak diye Türkiye meydani niye Yunanistana biraksin? Yunanistan Misirla anlasma yapip Meis adasi üzerinden Dogu Akdenizi kapatinca garabet olmuyor da, Türkiye Libya ile anlasma yapinca mi garabet oluyor. Efenim neymis, KKTCyi bütün dünya tanimiyormus, bu ne sacma bi analiz, iyi o zaman Türkiye garantörlükten de vazgecsin, ne ugrasiyor ki bu illegal yapiyla. Gazetecilikle zerre alakanizin olmadigini, dis siyasetten zerre anlamadiginizi bu yaziyla ortaya koymus oldunuz. Dogu Akdenize en uzun sahili olan Türkiye dizayn hakkini Yunanistan´a mi versin? Niye? Yunanistan muhacirlere kucak acti diye mi? Erdogan Dogu Akdeniz politikasini nasil asiri duygusallikla Misirdan, Israilden, Suriyeden vazgecerek batirdiysa, siz de Erdogan nefretinizle Türkiyeyle olan baginizi ihanet derecesinde kopardiniz. Türkiye sevginiz bu kadarmis. Türkiye Erdogan degildir, Erdoganin elinden alinmasi gereken ve bütün cikarlari korunmasi gereken bir yerdir. Sahsen bu cikarlarin korunmasini size emanet etmek istemezdim sayin yazar.
Sayın Yılmaz Deniz,
Keşke iftira atmadan fikir ifade etseniz, [siz de Erdogan nefretinizle Türkiyeyle olan baginizi ihanet derecesinde kopardiniz. Türkiye sevginiz bu kadarmis]
Yapma ya… Türkiye ve memleket sevgisi ile Erdoğan’a olan muhalefeti ve nefreti ayırt edemeyecek kadar, bizi beyin özürlü mü zannettiniz?
Her eleştiriyi de Erdoğan muhalefetinden dolayı Türkiye düşmanlığı yapıyor diye algılamayın artık. Yunanistan muhacirlere sahip çıktı diye Türkiye düşmanlığı yapıyorsunuz diye iftira atmayın lütfen.
Yazı daki siyasi şeyleri konulacak değilim [yazarı savunacak halim yok, çıksın yazar aşağıya kendisi de yorum yazarak cevap versin, kaale almıyor havası vermeden sizi de yokluğa mahkum etmesin; bilimsel, düzeyli bir cevap versin kendisi, o benim işim değil] ama okuduğunu anlayan bir insan olarak da yazıda bir Türkiye nefreti, düşmanlığı da görmedim.
Sayin Fakir,
Madem yazidaki siyasi seyleri konusacak degilsiniz, o zaman fazla tantana yapmayin, yazar bu yaziyi yazdiktan sonra bilimsel ve düzeyli bir cevap veremeyecegini zaten gösterdi. Su durumda madem cevabi yazardan bekliyorsunuz, bu derece avukatligini yapmaniza da gerek yok. Ben sabah-aksam insanlarin yanlis buldugum yönlerini Erdogan düsmanligina baglamakla ünlenmis biri degilim, öyleyse iftira yolunu secerek bu algiyi olusturmaya kalkmayin. Kimseye de iftira atmiyorum. Bu sekilde alti bos yazilar yazan ve her seyi Erdogana baglayan bir zihniyete soru soruyorum: Yunanistan´in su kadar akil almaz siyasi fiyaskolarina neden deginmek istemiyor da, Türkiyenin hamlelerini yerin dibine gecirmeye ayiriyor bütün bir yaziyi? Eger bu konuda hicbir aciklama yapmiyorsa, bunun bir Yunanistan aski ile degerlendirilecegini görmesi lazim. Ama bu umrunda degil, cünkü sizin gibi körü körüne okuyup inanacak bir kitlesi var anlasilan.
Dogu Akdeniz konusunda elbette Erdogan´in, Perincek grubunun veya baska hangi seytani gruplar varsa büyük fiyaskolar yaptigina beni inandirabilirsiniz. Ama hic kimse bana zaten bütün dünya Akdenizde, kilinizi kipirdatmayin, hepsini Yunanistana verin demesin. Hakkimizi alacagimiz bi fikriniz olsun, bi öneriniz olsun, bi stratejiniz olsun, bi dise dokunur elestiriniz olsun, eger yoksa ve böyle bos bos atiyorsaniz, yaptiginiz Türkiyeye ihanetten baska bi sey degildir. Ha bi de samimi olun, eger su Dogu Akdeniz vakasi bundan 10 sene önce aynen su sekliye baslamis olsaydi, Cumali Önaldan kesinlikle böyle bi yazi okumayacaktik. Aksini iddia ediyorsa, ciksin yorumuma asagida cevap versin. Arkadas aylardir bekliyorum, koskoca Hizmetten biri ciksin da su Dogu Akdeniz konusunda taslari yerli yerine oturtsun diye, cika cika aha böyle bombos ve Türkiyeden coktan vazgecmis bi yazi cikti.
Yılmaz kardeşim çok güzel bir konuya değinmiş. Yazıyı okuyunca döndüm tekrar site adresine baktım acaba bir yunan web sitesi mi diye.. Bu yazı eleştiri niteliğinden çok uzak açık açık siyasi malzeme yapılmış.. KKTC tanınmaması neden kaynaklı onuda yazaymış yazar arkadaş.. Bu zihniyet yüzünden meis ve diğer adalar sorun oluyor bugün..