Yolsuzluk artık sadece yolsuzluk değil

YORUM | YAVUZ ALTUN 

“Organize Suç ve Yolsuzluğu Haberleştirme Projesi” (OCCRP) isimli bir araştırmacı gazetecilik websitesi var. Dünyanın önde gelen siyasilerinin ve iş insanlarının gizemli şirketler kurup arka kapılardan yüklü para transferleri yaptığını ortaya koyan Panama Papers gibi işlere imza attılar.

3 Kasım günü Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yakınlığı ile bilinen iş insanı Mehmet Cengiz’le ilgili ilginç bir haber yayınlamışlar. Ben de bir akademisyenin Twitter’ında rastladım.

Malum, 2016’da yayınlanan Panama Papers isimli belgelerde Mehmet Cengiz’in de adı geçmiş, bu meşhur müteahhidin vergi cenneti adalarda bir dizi şirket kurduğu ortaya çıkmıştı. Bu arada baştan söyleyeyim: Bu adaların tercih edilme sebebi sadece vergi kaçırmak ya da para aklamak değil; bu adalar aynı zamanda zenginlere ‘gizlilik’ vaat ediyor. Bu sebeple Panama Papers, belki de bu yüzyılın en önemli gazetecilik olayıydı.

Financial scandal: the “Panama Papers” sketched by our cartoonists! - Cartooning for Peace

Bu belgeler, hemen her ülkeden önde gelen gazetecilerle işbirliği yapılarak yayınlandı. Türkiye’de o dönem Cumhuriyet gazetesi muhabiri Pelin Ünker yayına hazırladı. Hatta manşette fotoğrafını gören Mehmet Cengiz gazeteyi arayarak “Katil etmeyin adamı!” tehdidi savurmuştu. 2018’de yine Cengiz’in Akkuyu Nükleer Santrali projesinden hisse almak için Britanya Virjin Adaları’nda kurulu bir şirketle 15 milyon dolarlık anlaşma yaptığı ortaya çıktı.

Gelelim OCCRP’deki habere. 2016’daki Panama belgelerinde Mehmet Cengiz’le irtibatlı olduğunu öğrendiğimiz bir şirketin (İngiltere merkezli MEC), 2008 yılında Vremax isimli bir off-shore şirkete danışmanlık ücreti notuyla 3 milyon dolar civarı bir para aktardığı görülüyordu. Bu meselenin peşine düşen araştırmacı gazeteciler, Vremax’ın bu transferden birkaç ay sonra Londra’nın lüks bir semtinde apartman dairesi satın aldığını fark ediyorlar. İşin ilginç tarafı bu apartmanda Juma Ahmadzada isimli bir Azerî vatandaş oturuyor.

Juma Ahmadzada ile Cengiz İnşaat arasında görünürde bir irtibat yok fakat babasıyla var. Baba Ahmad Ahmadzada, Azerbaycan’ın su işleriyle ilgili devlet şirketinin başındaki isim. Tesadüfe bakın ki, Cengiz İnşaat bu para transferinden kısa süre önce Azerbaycan’da bir baraj ihalesi kazanıyor. Mayıs 2009’da ise İlham Aliyev’le birlikte katıldığı bir açılışla bu baraj inşaatının temelini atıyor. İlk kez 2005’te açıldığı Azerbaycan pazarında kısa sürede bu noktaya gelmesi takdire şayan.

Baba Ahmadzada’nın ofisi, OCCRP iletişime geçince, Juma Ahmadzada’nın 2002’den bu yana Londra’daki apartmanda yaşadığını söylemiş. Bu süreçte binanın sahipliğinin el değiştirmesinin kendileriyle ilgisi olmadığını belirtmiş. Gelgelelim, OCCRP’nin ulaştığı belgelere göre 2017’de lüks apartmanda büyük çaplı renovasyon yapılmış ve bütün bunlarla ilgili belgelerde sadece Juma Ahmadzada’nın adı geçiyormuş. Yani kiracılığı aşan bir durum var gibi. Bu arada genç Ahmadzada, Azerbaycan Merkez Bankası başkanı Elman Rustamov’un kızıyla evli ve Türkiye ve Çek Cumhuriyeti gibi ülkelerde yatırımları var.

Geçenlerde Londra’nın bizzat İngiliz istihbaratı tarafından kara para aklama yönünden “çamaşırhane” olarak adlandırıldığını yazmıştım.

Eskiden Ortadoğu ya da Afrika diktatörlerinin İsviçre bankalarındaki hesapları konuşulurdu ancak bugünlerde durum bir hayli farklı. Karşımızda basitçe “bal tutan parmağını yalar” kabilinden bir yolsuzluk hikâyesi yok. Muazzam bir servet biriktirme ve bu servetle otoriter rejimleri finanse etme mekanizmaları kurulmuş durumda. Siyasetçilerin oturdukları koltukları terk etmek istememelerinin en büyük sebebi de bu.

Çünkü artık biriktirilen servetin “boş boş yatmasını” istemeyenler için de seçenekler çok fazla. Kara para aklamanın bin bir çeşit yöntemi var. Bunun yanında paranın kaynağının izini sürmeyi imkânsız hâle getirecek yollar keşfedilmiş durumda. İktidarda kaldığınız sürece, koskoca ülkelerin hazinelerini Monopoly oynar gibi kullanabiliyorsunuz.

Siyasilere sorsanız, bu sistemden en çok organize suç örgütleri ya da terör grupları faydalanıyordur. Gelgelelim bu sistem en çok da yolsuzluğu bir hayat felsefesine dönüştürmüş rejimlerin işine geliyor. Ahbap-çavuş kapitalizmi içinde rejime yakın oligarkların fonlanması bu yolla tereyağından kıl çeker kolaylığında gerçekleştiriliyor. Hatta Mehmet Cengiz örneğinde de görüldüğü üzere, birbirine benzer rejimlerin ‘iş görme’ aracı da olabiliyor.

ABD ya da İngiltere gibi ülkeler, bu durumdan çok da rahatsız değil çünkü eninde sonunda bu kayıt dışı paradan nemalanıyorlar. Büyük finans kuruluşları, bu sistemin bir ucunu kendilerine bağlayarak, gelişmekte olan ya da yoksul ülkelerin diktatörlerinden ve de rejim aparatçiklerinden büyük paralar tırtıklıyor. Zaman zaman bu transferler yargı ağlarına takılabiliyor ve öyle durumlarda yüklü miktarda cezalar ödenip geçiliyor.

Mesela bizim meşhur Halkbank davası böyle bir mesele. ABD bir ülkeye yaptırım uygulamaya başladığında, bu aynı zamanda büyük finansal oyuncular için, koskoca bir ülke ekonomisini evirip çevirmek için bir fırsat demek. Halkbank’ın İran ekonomisinin “eli ayağı” hâline gelmesi de böyle bir girişim. Ancak yakayı ele vermemek şartıyla! Nitekim ABD Hazine Bakanlığı, Eylül ayında yayınladığı FinCEN belgelerinde İngiltere, Almanya ve Belçika da dâhil pek çok ülkedeki büyük bankaların para aklama ve terörizmin finansmanı gibi suçlara bulaştığını ortaya çıkardı. Halkbank vakasında da ABD’nin eli bir hayli güçlü. Hatta ABD’li yetkililer, daha önce yüklü ceza verdikleri bazı bankalardan daha fazla delile sahip olduklarını söylüyorlar.

Bu arada konumuzla ilgili olduğu için değineyim. Üç gün önce meşhur Hacker platformu Anonymous şöyle bir tweet paylaştı, hem de Türkçe: “Reis, bize HSBC, Vakıfbank, Deutschebank ve Credit Suisse’yi anlat. Berat, Bilal ve Yiğit’le iç ettiğiniz yüz milyarlarca Dolar’ı anlat. Anlat ki senin gibi bir ustadan feyz alalım!” Arkası gelmediği için henüz bu konuda yorum yapmak pek mümkün değil.

Bugün dünya genelinde demokrasinin önündeki en büyük engellerden biri, bu şeffaflıktan tamamen uzak kara para aklama mekanizması. Eğer ABD Başkanı Joe Biden demokrasi için dünyada bir şeyler yapmak istiyorsa, askerlerini Ortadoğu’ya göndermek yerine, bu mekanizmalara müdahale ederek başlayabilir.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin