Yeni başlayanlar için Facebook skandalı (6)

Yorum | Naci Karadağ

Çıkan kısmın özeti: Bilgi güçtür ama masumdur. Kimin elinde olduğu önemlidir. Yaşanan gelişmeler bilginin kötülerin eline geçtiğinde nasıl etkili bir silaha dönüşeceğini 2016 yılında Amerika’da yaşanan başkanlık seçimlerinde çok çarpıcı bir şekilde gösterdi. Donald Trump, normal şartlar altında asla başaramayacağı bir zafere bilgiyi kullanarak algıyı, algıyı organize ederek tercihleri nasıl etkileyebileceğini tüm insanlığa göstermişti…

“Bugün sizlerle seçim süreçlerinde ‘Büyük Veri’ ve psikografiklerin önemi hakkında konuşmak benim için bir ayrıcalık” cümlesini söylerken Alexander Nix, harita gibi ağ düğümlerinden oluşan bir beyin amblemi olan Cambridge Analytica’nın logosunun önünde duruyordu. Tarih 2016 yılının Eylül ayını gösteriyordu ve salonu dolduran herkes, çok farklı bir sunuma şahit olacaklarından habersizdi.

TRUMP’LA NASIL BAŞLADI?

Amerikalıları, standart bir Alman aksanın İsviçre halkını rahatsız ettiği gibi rahatsız eden keskin bir İngiliz aksanla “Yalnızca 18 ay önce, Senatör Cruz daha az popüler adaylardan biriydi” açıklamasını yaptı. “Nüfusun yüzde 40’dan azı onu duymuştu” yazıyordu bir başka sayfada. Cambridge Analytica, iki yıl önceden ABD seçim kampanyasına müdahil olmuştu aslında, başlangıçta Cumhuriyetçilerden Ben Carson ve Ted Cruz’un danışmanıydı. Cruz ve sonrasında Trump, öncelikli olarak, kızı Rebekah ile birlikte Cambridge Analytica’nın en büyük yatırımcısı olduğu bildirilen gizli ABD yazılım milyarderi Robert Mercer tarafından finanse edildi. Trump kızını kırmamıştı belki de ya da, “Hilary yapıyordu benim neyim eksik” diyerek rakibine mahcup olmamak için girmişti bu işe. Açıkçası başlarda çok fazla inancı da yoktu. Koyu takım elbiseli bir takım adamlar habire sunum yapıyor, anlamadığı şeylerden bahsediyor sonra epey kabarık faturaları yolluyorlardı Trump’a.

Nix, o güne kadar yapılan tüm seçim kampanyaları demografik bilgilerle belirlendiğini hatırlattı salondakilere. Bunda bir tuhaflık yoktu aslında ama şurası ilginçti. Nix, bunun absürt bir şey olduğunu söylüyor ve demografiye göre strateji belirlemenin yanıltıcı olacağını söylüyordu. İşte burası ilginçti aslında!

PSİKOMETRİ KAVRAMININ ORTAYA ÇIKIŞI

Klasik stratejiye göre; “Tüm kadınlar cinsiyetlerinden dolayı aynı mesajı alıyorlardı ya da aynı şekilde Afro-Amerikanlar da”. Nix’in söylemeye çalıştığı şey, diğer kampanyacılar demografi üzerinden ilerlerken Cambridge Analytica psikometrikleri kullanıyordu.

Psikometri kavramını ilk kez duyuyordu salondaki dinleyicilerin çoğu.

Nix devam etti: Beş farklı yüz, her bir yüz bir kişilik profilini tanımlıyor. Bu Beş Büyük ya da OCEAN modeli. “Bizim…” diyordu Nix, “…her bir yetişkin Amerika Birleşik Devleti bireyinin kişiliğini öngöreceğimiz bir model için bir formumuz var.” Bir an için dinleyicilerin yüzüne baktı. Derin bir sessizlikle beraber muazzam bir hayranlık seziliyordu. Adeta salon büyülenmişti…

Nix’e göre, Cambridge Analytica’nın pazarlama başarısı üç aracı bir arada kullandığı içindi: OCEAN modelini kullanan davranış bilimi, Büyük Veri analizi ve reklam hedeflemesi. Reklam hedeflemesi olabildiğince her bir müşterinin kişiliğine göre kişiselleştirilmiş reklamlardı.

ABD’DEKİ HER SEÇMENİ PROFİLLEMEK

Nix samimiyetle şirketin bunu nasıl yaptıklarını anlatıyordu. Cambridge Analytica, farklı çeşitte kaynaktan arsa kayıtları, otomotiv verileri, alışveriş verileri, bonus kartları, kulüp üyeliği, hangi dergileri okuduğu, hangi kiliseye bağlı olduğu gibi kişisel verileri alıyordu. Nix, Acxiom ve Experian gibi küresel çapta aktif veri brokerlerinin logolarını gösteriyor, Amerika’da neredeyse tüm kişisel verilerin satılık olduğunu ima ediyordu. Örneğin, Yahudi kadınların nerede yaşadığını bilmek istiyorsan, basitçe gidip bu bilgiyi satın alabiliyorsun, hatta telefon numaraları dahil! Şimdi Cambridge Analytica, Cumhuriyetçilerin seçmen kütüğü bilgisi ve çevrimiçi (online) verileri bir araya getiriyor ve Beş Büyük kişilik profillerini hesaplıyordu. Dijital izler birden korkuları, ihtiyaçları, ilgileri ve ikametgah adresleriyle gerçek insanlara dönüşüyor. Salonda derin bir uğultu yükselmeye başlamış şaşkınlık ifadeleri belirginleşmişti. Bu ortam Nix’i daha da gaza getirdi ve baklayı ağzından çıkardı. Anlattığına göre Cambridge Analitica ayrıca “sosyal medya anketleri” ve Facebook verilerini de kullanıyor. Ve şirket Kosinski’nin uyardığı konuyu aynen yapıyordu: “Biz Amerika Birleşik Devleti’ndeki her bir yetişkinin kişiliğini profilledik – 220 milyon insanın…” deyiverdi… İnsanları etkileme adına iki önemli şirket sırrını açığa vurmuştu: birincisi Kosinski’nin yöntemini apartmışlardı, ikincisi ise bir ülkenin nüfusunun yarısını fişlemişlerdi.

Salon şaşkınlığını yaşayamadan elindeki kumanda aletine dokundu ve projeksiyon ekranında bir tablo belirdi. Ekran görüntülerini açtı. “Cruz’un kampanyası için hazırladığımız veri panosu bu,” dedi ve ekledi: “Bir dijital kontrol merkezi beliriyor. Sol tarafta grafik, sağ tarafta Cruz’un sürpriz bir şekilde önseçimleri kazandığı Iowa’nın haritası. Ve haritanın üzerinden yüzlerce küçük kırmızı ve mavi noktalar var…” Nix “Cumhuriyetçiler” deyince, mavi noktalar kayboldu, “kararsızlar”da ise noktaların bir kısmı daha kayboldu, “erkekler” bir kısmı daha. En sonunda tek bir isim kalmıştı, yaşı, adresi, ilgili alanları, kişilik özellikleri ve politik eğilimi bilgileri ile birlikte. Peki Cambridge Analytica uygun siyasi mesaj ile bu kişiyi nasıl hedefleyecekti?

BİR MATEMATİKÇİ STRATEJİYİ ÇÖZMÜŞTÜ

Tam bu noktada mevzuyu dağıtmadan biraz daha derine inmek zihin açıcı ve kolaylaştırıcı olacaktır.

Matematikçi Cathy O’Neil’in Ağustos 2016’da gözlemlediği bir konu vardı. Trump’ın normal insanlar gibi olmadığını herhangi ahlaki pusula ya da etik ilke bağlayıcılığı olmadan zenginliğin verdiği bir özgüvenle dediklerini inkâr etmemem, tutarsız davranmaktan kaçınma gibi dertleri olmadığını söylüyordu O’Neil. Dahası, Nix’in yönetimindeki CA’ya göre davranış geliştirdiği hakkında herhangi bir bilgisi yoktu ama yazdığı yazıda adeta biliyormuş gibi doğru saptamalarda bulunuyordu. Trump’ın çarpıcı tutarsızlıkları, çok eleştirilen karmaşıklığı ve sonuçta ortaya çıkan çelişkili mesajları birdenbire onun en önemli varlığı haline geldi: Her seçmen için farklı bir mesaj üretiyordu bu adam! Trump’ın kitlenin tepkilerine göre mükemmel şekilde fırsatçı algoritmalarla davrandığı neticesine varmıştı matematikçi O’Neil.

2016 Başkanlık seçimlerinde her eyalette sıfır çekerek tarihe geçen bir başkanlık adayı daha vardı. Zoltan Istvan isimli bir gazeteciydi bu. Ünlü National Geographic kanalında belgeselci olarak, San Fransisco Chronicle’da yazar olarak çalışan Istvan, kendince “Transhümanist Politika” ismini verdiği bir felsefe de geliştirmişti. Çok iddialı olan Istvan, seçimlerde sürpriz yapacağından emindi. Ancak ne yazık ki Züğürt Ağa filmindeki gibi sadece kendi kendine verdiği oy ile yetinmek zorunda kalmıştı! Aslında Istvan’ın umutlu oluşu tümden temelsiz değildi. Başkanlık kampanyası bilim ve teknoloji platformu sayesinde önemli medya kuruluşları tarafından geniş çapta yayılmış, özellikle sosyal medyada azımsanmayacak bir destek görüyor gibi olmuştu. Ancak bilgiye konvansiyonel anlamda sahip olmak ile onu kirli ya da temiz emelleri için kullanmak arasında uçurumlar kadar fark vardı. Zoltan Istvan bunu anladığında sıfırı çekmişti…

Matematikçi Cathy O’Neil, Trump ile Istvan’ı karşılaştırıyor ve klasik medya desteği ile algı operasyonu arasındaki farkı ortaya koyan yazıları Amerikan seçimlerinden üç ay öncesinden yazmayı başarıyordu.

VERİ ODAKLI MESAJLAR

Alexander Nix oteldeki konuşmasında; “Trump’ın her mesajı veri odaklıydı” dedikten sonra, 3. başkanlık münazarasının olduğu gün, doğru versiyonları bulmak için, Trump’ın açıklamalarından oluşan varyasyonlarla ekibi Facebook’ta 175 bin farklı reklam test ettiklerini açıklıyordu. En uygun psikolojik yolu bulmak için her bir mesaj mikroskobik detaylarda farklıydı: Farklı başlıklar, renkler, alıntılar, fotoğrafla ya da video ile. Bu ince ayarlanmış mesajlar küçük gruplara ulaşıyordu. Nix’in röportajda belirttiği gibi: “Köyleri ya da apartmanları bile hedefleyebiliyoruz. Hatta bireyleri…”

Bunun için kullandıkları yöntem ise kulağa biraz ürpertici geliyordu: Dark Postlar… Yani Karanlık Postalar… Peki neyin nesiydi ki bu karanlık mektuplar?

Hızımızı aldık devam edelim elbette ama bir sonraki yazıya…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin