Yargı projesinde barolar son adım

YORUM | BÜLENT KORUCU

17-25  Aralık Yolsuzluk Skandalı’nın ardından dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, yargıyı ele geçirme projesini “Altyapı oluşturuluyor. Yaptığımız bazı yasal düzenlemeler var Cumhurbaşkanı’nın önünde. Onaylanınca hızlı adımlar atılacak. Bir proje geliştiriyoruz. O bitince süreç hızlanacak. Binlerce dava açacağız” sözleriyle başlatmıştı. 

Pek çok anayasaya aykırı düzenlemeye ‘hem ağlarım hem onaylarım’ replikleriyle geçit veren dönemin noteri, pardon Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün imzasıyla kurulan Sulh Ceza hakimlikleri ilk adımdı. ‘Allah’ın bir lütfu 15 Temmuz’, yargının tamamen teslim alınmasında da işe yaradı. Seçimle gelen Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu’nun lağvedilip yerine atamayla oluşturulan Hakimler Savcılar Kurulu ihdas edildi. Ardından Yargıtay ve Danıştay üyelikler düşürüldü ve yüksek yargı Erdoğan’ın arzusuna göre yeniden şekillendirildi. Anayasa Mahkemesi’nin iki üyesi tutuklandı, kalanlar arkadaşlarını kurban verip kurtulma telaşıyla biat etti. Tutuklanan üç Yüksek Seçim Kurulu üyesi ile aynı senaryo oraya taşındı. Adliyenin üçte biri, 4 bin 500 civarında hakim ve savcı ihraç edildi, neredeyse tamamı tutuklandı. Hasbelkader kalanlar ise son kararnamede açıkça görüldüğü üzere peyderpey sürgüne gönderildi.

Yargının iki ayağı artık sabah içtimasında yat-kalk-sürün yaptırılan acemi erler kadar uyumlu, biraz geç kalanın beline de HSK basıyor. Şimdi sıra bedelli bölüğü gibi kenarda düz koşu yapan barolara geldi. Bir karikatür karakterine dönüşen Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun şirinlikleri artık Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı tatmin etmiyor. Bazı kendini bilmez avukatların saray gözdesi Feyzioğlu’nu hedef alması, Cumhurbaşkanı’nın sabrını zorluyordu. Şeyhülislam Püsküllü Ali Efendi’yi eleştirmeleri bardağı taşıran damla oldu. İnfaz emri verildi, kanun fırına sürüldü.

Yeni düzenlemeye karşı çıkan avukatların Ankara’ya yürümesi, sivil ve demokratik direniş örneği olarak takdire şayan. Sonuç alabilirlerse ülke adına küçük de olsa bir umut ışığına dönüşebilir. Aslında herkesin devekuşu taklidi yaptığı zamanda direnişin kendisi başlıbaşına bir netice ve kazanım. Ama şu anda maçın 5-0 devam ettiğini üzülerek söylemek zorundayım. 

Birinci golü yıllardır nispi temsil seçim sistemine direnerek kendi kalelerine attılar. Bilhassa büyük baroların ‘kazanan hepsini alır’ yaklaşımı kumar masalarında hoş dursa bile baro seçimlerinde sırıtıyordu. Ulusalcı solcuların milletvekili seçimlerinde nispi temsil taraftarı olup, ağırlıkta oldukları meslek odalarında basit çoğunlukta ısrar etmeleri büyük çelişki.

İkinci golü savunma hakkı yerle bir edilirken tepkisiz kalarak hatta destek vererek yediler. Dönemin İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal “Ben FETÖ’cülere avukat verecek kadar aptal mıyım?” dedi. Başkan adayı Mehmet Sarı “savunma hakkı bir insan hakkıdır, bunlar insan değil ki o hakkı kullandıralım” diye el yükseltti. Bugün ağlayan pek çok avukat, ‘FETÖ’ davalarını alan meslektaşlarını ispiyonlamakta beis görmedi.

Üçüncü ve dördüncü sayı yüzlerce avukat kanunlara aykırı biçimde tutuklanırken geldi. Bir gol Erdoğan, bir gol de sessiz kalarak kendi kalelerine attılar. Olayın vehametini görmek için şu rapora bakabilirsiniz. (https://arrestedlawyers.files.wordpress.com/2020/04/rapporto-febbraio-2020-delle28099associazione-arrested-lawyers-initiative-sulla-persecuzione-di-massa-degli-avvocati-in-turchia-inglese.pdf) Hüküm giyen meslektaşlarının iddianame ve kararlarında ‘Bankasya avukatı, X kolejin savunmasını üstlendi, Y derneğinin davasını aldı’ cümleleri yazılırken uzaktan izlediler.

Beşinci golü Adalet Bakanlığını üst amir gibi algılayıp soruşturma istenen avukatları duraksamadan infaz ederken kalelerinde gördüler. Avukatlık hakkı bulunan KHK’lı akademisyenlerin ruhsatını vermekteki gönülsüzlüklerini de eklemeliyim. 

Şu anda uzatmalar oynanıyor. Maç döner mi? Çok zor… ama atılacak her gol sonraki maçların gidişatını etkileyecek. Barolar bu ataktan sonuç alabilirse umutsuzluğa kapılıp stadyumu terketmeye başlayan taraftarlar geri döner. Önümüzdeki maçlara bakarız. Bu da az bir kazanım sayılmaz.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Gerceklesen Olayları okuyunca herseyin bediuzzamanın tesbit ettigi sekilde oldugu goruluyor, Altı anarşi üstü istibadat olan koku dısarıda olan siyaset kurumu, yani yasa ve uygulamalarla insanı alalh terbiyesinden cıkarıp toplumu yıkıp kamu duzeni kuruyorum deyip o bozdugu yapıyı oldugu gibi koruyup suistimal eden dessas menfaatci somurgeci soyguncu bozguncu siyaset. Eger sen kendine gelip kendini ve toplumu duzeltmek istersen basına balyozu yiyorsun bunuda hortumculara hızmet eden canak yalayıcı burokratlar yapıyor. Milleti o kadar kolay kandırıyorlar ki millet kanını emen bu canavarların pesinden kosturuyor. Her tahribatlarını ilerleme diye yutturuyorlar

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin