Vur deyince öldürdü herif

YORUM | LEVENT KENEZ 

Erdoğan, “Akıl ve vicdan sahibi hiç kimsenin inkâr edemeyeceği bir gerçektir ki; dünyada her kim bu kardeşinize saldırıyorsa aslında Türkiye’ye saldırıyor” demiş hafta sonu. Aklı, vicdanı olup da hala Tayyip diyen görmedim bu arada. Bu arada hangi kardeşimiz insan karıştırıyor, “24’ünde siz bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra bu faizle, şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz” diyen kardeşimiz mi acaba? Adam ne zaman kardeşiniz dese ülkenin canına okuyor.

Kardeşimiz aynı konuşmasında şöyle devam ediyor: “Ülke içindeki aparatların tek yaptıkları ellerine verilen oyunları oynamaktır. CHP’nin başındaki zat da altılı masadakiler de o masanın altına gizlenenler de kukladan ibarettir. Biz asıl kavgamızı onların ağababalarına karşı veriyoruz.”

BU YAZIYI YOUTUBE’DA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

İşte burası harika. 6’lı masa artı HDP yedi partinin başındaki zatlarının iplerini ellerinde tutanlarla kavga veriyorlarmış.

Güzel. Öyleyse gerçekten büyük mücadele.

Mesela hangi ağababaları? Bunları tek tek saysa da biz de bilsek ona göre dikkatli davransak.

Mesela Siyonistlerle mi mücadele ediyorsunuz? Hani geçen gün şaşalı törenle Ankara’da karşıladığın Siyonistler mi? “Dönemin başbakanına mı sordunuz?” deyip bir dakikada sattığın Gazze’ye daha gidemiyorsun. ABD’deki Yahudi lobilerinin ayağına göndermediğin adam kalmamış.

Mesela Almanlarla mı mücadele ediyoruz. Her büyük ihaleyi alan, parasıyla mültecilere bekçilik yaptırtan Almanlara mı? Yerli tanka motor almak için on takla attığımız Almanlarla mı?

Fransızlar mı bu ağababaları. Giderken bin türlü afra tafra yapıp Paris’te hiç ihtiyacımız olmadığı halde yolcu uçak siparişi verdiğimiz Fransızlarla mı? Kapat Fransız okullarını artık hain üretemesinler ülkede!

Bu ağababaları elbette Amerikalılardır. “Aptal olma” diyen adamın ayağına tıpış tıpış giderken henüz değildi galiba. Bir telefon etse, bir fotoğraf çektirsek diye yanıp tutuştuğun düşmanın mı olur. Yakında hurdaya çıkacak savaş uçakları yerine uçak almak için yalvardığımız adamlarla mı mücadele ediyoruz. Eğer bunlarsa bizim düşman, kur S-400’leri çek restini.

Ruslar herhalde bu ağababaları sınıfına girmiyordur. Yoksa bir uçağını düşürdük diye kardeşimizin ailesinin bütün kirli çamaşırlarını ortaya saçan Rusya mı acaba bizim düşmanımız? Suriye’de ne zaman kafası atsa bizim askerleri havaya uçuran, herkesin ambargo uyguladığı yerde bizim kendi çıkarlarımız için hayır dediğimiz Ruslar demek ki bu sınıfa girmiyor. “Terörle arana mesafe koy” dediğimiz minik İskandinav ağababaları dururken PKK’nın ofisinin açık olduğu Moskova’ya düşman değiliz yani.

Herhalde Arapları kastediyor. Petrol ağası sonradan görme Araplar parayı bastırıp bu ülkede kötü işler yapıyor herhalde onlarla mücadele ediyoruz. Darbe falan finanse ediyorlardır. Hain besliyorlardır. Ama geçen gün eli kanlı veliahtın elini öpmeye gitmiştik demek onlar da değilmiş.  Oğlanlarının vakıfları yeni kredi çekmiş Araplardan.

Ülkesinde Müslüman bırakmamaya yemin etmiş Çin, İslam dünyası ayağa kalkmasın diye bizimle mücadele ediyor olabilir mi? 3 kuruş kredi verdiler diye bir daha adını ağzımıza alamadığımız Uygurlar için “Bizce de bunlar terörist” diyerek mi Çin’e rest çektik acaba!

Masonlarla mı mücadele ediyoruz. Tapınak şövalyeleriyle mi? İslamcı mahalleye göre bunların ağababası İngilizlerle bu sıkı fıkı durum ne o zaman?

Kim ulan bizim düşmanımız. İki de bir onlar aslında tek millettir dediği kafirler mi? Kafirler sana neden düşman olsun? Ülkede dindar kalmadı, ahlak kalmadı. Allah’tan korkan kalmadı.

Bu liste uzar gider…

Sabah kalkar kalkmaz bugün Türkiye’ye ne kötülük yapsak diye uyanan cibilli Türkiye düşmanları varsa herhalde bulup bulacakları en iyi hükümete sahipler.

Kurumları bitmiş, makamlarının hiçbir şahsiyeti kalmamış, ordusunda değil pilotu yanaşık düzen yürüyebilecek askeri kalmamış, ekonomisi bitmiş, yargısı köpek dolmuş, herkesin birbirinden nefret ettiği, dinin hiçbir cazibesinin kalmadığı, insanların kaçmak için hayatını tehlikeye attığı, en az 5-6 milyon mültecinin kitlendiği bir ülkedir Türkiye. Bunu başaran iktidarın dünyada bu kadar dostu olmasın da ne olsun. Savaştan çıksa bu kadar dağılmaz bir ülke. Ve hala iyi günler.

Ama adam işi o kadar abarttı ki artık Türkiye düşmanların bile sınırlarını aştı. Türkiye’ye mal satmak istesen cepte para yok. Yumurtaya bile alarm konacak marketlerde. Mültecileri tutsun kimseyi salmasın desen yakında bütün ülke Avrupa’ya akacak. AB’den ülkenin elini ayağını çekti çok şükür desen şimdi NATO’da Truva atı. Şunları, bunları tasfiye etti en azından desen artık muhatap olacakları akıllı adam kalmadı.

Artık iktidarda kalabilmek için her şeyi yapabilecek bir canavar ile biz de onlar da baş başa kaldı. Onlar kendilerini kurtarır da olan yine bize olacak.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Türkiye kocaman bir gece kondu mahallesi ise bu durumda düşman komşun olur, kardeşin olur, hatta anan baban olur. Çekememezlik, kıskançlık dar dairede oluyor hep. Sonra gecekondudan çıktığında kin, nefret, kıskançlıklarını ifade edebilecek yeni kavramlar öğreniyorsun. Solculara zinadan ötürü sürtük demeye başlar ama eğer derinlemesine analiz edecek olursak o sürtüğün kenar mahallede neye karşılık geldiğini bulmamız lazım. Yani gerçekte bunu aslında kime söylüyor. Yıllar sonra gezici kadınlarla ne alıp veremediği olabilir ki? Yani bu sadece gezici kadınlara karşı mı söylendi yoksa daha başka bir anlamı mı var? Kendisiyle gayet tutarlı bir politika izliyor. Önce insanlara saldırıyor, hakaret ediyor, kötülük yapıyor sonra herkes bana düşman diyor. Yani kötülük yapan birisi bir süre sonra otomatik olarak beyin düşman algısı geliştirecektir. Bunun adı hezeyandır. O kadar kötülük yapıyor ki adeta kötülüğün sınırı yokmuş gibi, sonra ister istemez insanların ona düşman algısı geliştireceğini düşünüyor. Çünkü kendisi şahsı dışındaki herşeye düşman olduğu için herkesi kendisi gibi sanmaktadır. Yani tayyipin karakterinin en belirgin özelliği çok fazla kişiye belki varlığa karşı düşman olmasıdır. Kendisine engel olan herşeye düşmanlık geliştiriyor. Sanki onun sınırsız bir kişiliği varmış ama hep onu frenliyorlarmış. Normalde bir insanı üst benliği frenler. Ama üst benliğini geliştirme şansı olmamış birisini hep başkaları haklı yada haksız şekilde frenlemiş ise kişi üstbenliğini içselleştiremediği için insanların yada kurallar, kanunların engeline takılır. Halbuki üstbenliğini geliştirmiş olsaydı bu kurallar ona engel olarak görülmeyecekti. Çünkü kişiliğinin sınırlarını öğrenecekti. Ama bu haliyle sınırları bilmediğinden sanki isteklerde hep haklıymış gibi önüne çıkan engellere kin besliyor. Bu öyle bir noktada ki artık bütün varlığa kin ve düşmanca yaklaşıyor. Ama çok ilginç bir şekilde insanların huzuruna çıktığında sanki üstbenliği olan birisi gibi konuşuyor. Yani üstbenliği aslında tanıyor ama kabul etmiyor gibi bir durum var. Yani kendisi kurallarla çatışmayı göze alıyor. Aslında çok bilinçli ama zaten öyle değilmidir bunların kafası herkesten daha iyi çalışır. Çünkü kendi iç dengeleri ile dış dengeleri büyük bir ikilem içinde sürdürmeyi başardı. Devleti de kendi karakteri gibi ikiye böldü. Gerçi devlet kalmadı ama göstermelik devletle beraber paralel iç devletini birlikte yürüttü. Bu onun kaçınılmaz yapacağı şeydi. Çünkü kendi karakterinde de aynı durum söz konusu. 17 aralıkta iç karakteri ortaya saçıldı. İç karakterini güvence altına almak için göstermelik devletini göstermelik olduğunu deşifre edercesine şekilden şekile soktu. Devlet bir insanın karakteri gibi şekilden şekile giriyordu. Sanki bir insan karakter yapılanmasını yeniden kuruyordu. Hala müslüman görünüyordu ama artık hırsızlıktan bahsedemiyordu. Karakteri gereği dine de biraz şekil vermişti. Olan ayetleri yokmuş gibi davranıyordu. Artık dinde de eskiye dönemezdi. Yani dini hırsızlık, haram kavramları olmadan anlatacaktı. Aslında din elinden alınmıştı. Onu seçenler onu ortadoğunun lideri olarak pazarlayacaklardı. Fakat herkes hırsız olduklarını görünce uluslararası proje çöpe gitti. Sanki hiçbir şey olmamış gibi devam ettiler. Yani blöf yaptılar. Tıpkı 15 temmuz gibi. Orada da tokat yediler ama sanki senaryoları başarılı olmuş gibi davrandılar. Aslında darbe senaryosu başarısız oldu. Blöf yaptılar ve sanki başarılı olmuş gibi davrandılar. Normalde binlerce kişiyi sokağa dökmeye çalıştılar. Ama kimse doğru dürüst çıkmadı. O oyun da bozuldu. Bunlar sadece zamana kalmış meseleler. Yani 17 aralıkta gerçek yüzlerin deşifre edilmesi ve 15 temmuzda sokağa doğru dürüst kimse çıkmadığı halde bunu bahane yaparak devleti yıkmaları. Eline gücü geçirse bütün dünyayı yıkar ama ona görevi sadece türkiyeyi yıksın diye verdiler. Yoksa başka hiçbir aklı başında toplum böyle bir adamı devleti yıksın diye getirmez. Hiçbir akıllı toplum bir adamın işlediği büyük günahlara ortak olurcasına suçları savunmaz. Suça, hırsızlığa bulaşmış toplumlar ise kendileri gibi birisini görmekten mutluluk duyar. Sanki bir hocanın hırsızlığı, haramı sulandırması ile onların yolunu açıyormuş, onların kötü alışkanlıklarını sanki helalmiş gibi bir daha esnek bir dine dönüştürüyor. Yani burada aslında toplumun din reformuna ihtiyaç var ve tayyip onların reformisti gibi adam buradan rol kapıyor. Yani toplumu kendisi gibi yasaklardan kurtarıyor. Toplumda kendilerini kandırıyor ve sanki tayyipin demesiyle yani bir ‘din’ adamın demesiyle buna inanmış gibi yapıyorlar. Tencere kapak gibi birbirlerini bulmuşlar. Bence dinden en çok onlar şikayetçi. Şekilde sanki heykel gibi müslüman görünümlerini korumuşlar. Yani kendi isteklerini herşeyin üstünde tutan ama toplumsal baskıdan bunu gerçekleştiremeyenler ve bu toplumsal talebi görenler kendi aralarında dinin anlamını değiştirdiler. Çocuk hırsızlık yapsa büyükler tamam bir daha yapmayacak derler. Ama tayyipin yaptığı hırsızlığa kimse tamam bir daha yapmayacak demedi yani çocuğa yasağı öğretirken koskocaman adama çalıyor ama yapıyor diyerek çalmayı şirin göstermeye çalışıyorlar. Çünkü onlara haramı esneten adamı put gibi sahip çıkmaları gerek. Çünkü onlara haram özgürlüğünü o verecek. Halbuki kim haram yiyorsa kendi iradesi ile yiyor. Yani akıllarınca ortamlarını hazırlıyorlar. Ahirette tayyip bize gösterdi diyecekler. Tayyip insanlardaki çıkarını seviyor. Yani ona hırsızlığı hoşgörmelerini seviyor. İnsanlarda yerli uçak olacakmış diye yalandan inanırken asıl dertleri tayyipin onlara rahatlayacakları yolları açmasıdır. Kılıçdaroğlu hırsızlık serbesttir derse onu din adına taşlarlar ama tayyip hırsızlık serbesttir derse devlet ile dini karıştırarak sanki tayyip din adamıymış gibi dediğine inanır gibi yaparlar. Burada şeytani bir döngü var. Bu döngüden kurtulmaya bakmak lazım. İnsanlar aslında tayyipin hiçbir projesine inanmıyor, ekonominin berbat olduğunu biliyor ve tayyipin yönetemediğini biliyor. Sırf yukarıda anlattığım mekanizma nedeniyle inanıyormuş gibi yapıyorlar, aptalı oynuyor, çok komik savunmalar yapıyorlar. Bu insanların düşmanı almanya değil ama komşularına, akrabalarına düşmanlar. O yüzden fırsatını buldu mu birbirlerini gammazlıyorlar. Çekememezlik hat safhada ama almanyaya değil, komşuya. Bunu gördük. Bunlar almanya gel derse uçarak gider. Sonra alman komşusunu çekememeye başlar. Düşman komşu ama yunan değil yani.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin