Türk halkının yüzde kaçı rüşvet alır? Tahminleri alalım…

Yorum | Veysel Ayhan

Yüzleşilmesi gereken acı bir gerçek var. Önce zor bir soru:

Zafer Çağlayan’ın yakaladığı rüşvet fırsatı(!) önüne gelse Türkiye’de halkın yüzde kaçı derhal “Egemen”olur, “Zafer”e dönüşür veya “Muammer”leşir?

Yüzde 20? Yüzde 40? Yüzde 60?

Rastlayıp sorduğum kişilerden yüzde 85, yüzde 95 diyenler oldu. Yüzde 70’ten daha düşük diyene şimdilik rastlamadım. Bilimsel bir veri değil. Ama ölçülebilir.

Benim kanaatim en az yüzde 75.

Yüzde 75 ‘yurdum insanı’, risksiz bir rüşvet imkanı yakalarsa ‘bu fırsat kaçmaz’ der ve alır.

Kalan yüzde 25’in bir kısmı da “Çalışıyorsa çalsın!” der ses çıkarmaz.

“Vallahî, hırsızlığı sabit olan Mahzum kabilesinden Fatıma değil, kızım Fatıma bile olsa, ayrım yapmaz ve cezasını verirdim!” diyen bir peygamberin sözde “takipçi”lerinin hali bu!

(Yüzde 25 veya 15 dürüst ve nezih halkı tenzih ile…)

Değerli ve necip milletimiz ekseriyet itibariyle bu!

Meşhur bir araştırma şirketinin sahibi vaktiyle şöyle demişti: “Siz bu halkı yanlış tanıyorsunuz. Bu halk ne yolsuzluktan, ne de ‘uçkur’dan rahatsız olur.”

Bu 75’lik “halk”, esnaf olduğunda müşteriyi aldatır, bozuk mal satar, fırsatını bulduğu an kazıklar. Bürokrat olduğunda akşam karısını dövüp sabahında “Kadına şiddet” konferansında sunum yapar. Akademisyen olduğunda “içindekiler”den ibaret doktora tezi yazar. Ve bunu bir profesör ve dört doçent onaylar.

Politikacı olduğunda ise “Egemen”, “Zafer” veya “Muammer” olur.

Ve eğer ağzı laf yapıyorsa, profesyonel yalancı ise müsait konjonktürde “Erdoğan” olur. Sahte diplomayla cumhurbaşkanı olur.

İşte Erdoğan ve yandaşlarının en büyük şansı bu necip halkımızın yüzde 75’lik ekseriyeti.

Tencere tava uyumu.

Erdoğan başka bir ülkede bunları yapsa ne olurdu?

BREZİLYA’DA:

Erdoğan, Brezilya devlet başkanı Dilma Rousseff’ın yerinde olsaydı onun gibi Sao Paulo’da 1 milyon ve 150 şehirde yüz binlerce gösterici tarafından protesto edilir, sonra da yolsuzluktan görevden alınırdı.

ROMANYA’DA:

Erdoğan, Romen olsaydı “yolsuzluk yapanlara af” olarak yorumlanan kararnameyi geri çekmesine rağmen Başbakan Mihai Tudose gibi Bükreş, Cluj, Sibiu, Iasi ve Timişora kentlerinde sokaklara inen yüz binler tarafından günlerce protesto edilirdi.

KOSOVA’DA:

Erdoğan, Kosova’da olsa protesto edilir yürüyüşlerde “İstifa etmek yetmez”  “soyguncularla devlet olunmaz” şeklinde sloganlarla yüz binlerce kişi tarafından istifaya davet edilirdi.

TUNUS’TA:

Erdoğan, Tunus Devlet Başkanı Zeynel Abidin Bin Ali’nin yerinde olsaydı  “mafya tarzı bir yolsuzluk ağı” kurduğu için günlerce süren protestolar sonrası hazinelerini yanına alır ülkeden kaçardı.

İSRAİL’DE:

İsrail Başbakanı Bünyamin Netanyahu’nun yerinde olsaydı tıpkı onun yolsuzluk soruşturmasında adı geçiyor diye geçen cumartesi 20 bin kişi tarafından istifaya çağrıldığı gibi istifaya çağrılırdı.

JAPONYA’DA

Ve eğer Erdoğan bir japon olsaydı başbakanları ve cumhurbaşkanlarını görevden aldıracak yüzlerce yolsuzluğun daha ilkinde harakiri yapar intihar ederdi. Hiç olmazsa onurunu kurtarırdı.

Çünkü onurlu ülkeler ve halkları; hırsızları, yolsuzları yönetimde tutmaz.

Ama Erdoğan Türkiye’de olduğu için yolsuzluklardan sonra görevini kaybetmiyor hatta başbakanken terfi edip cumhurbaşkanı oluyor.

Hani bir söz vardır: “Akılları pazara çıkarmışlar, herkes kendi aklını beğenmiş, almış.”

O şablonda ifade edersek; Tüm değerler, ahlaki kurallar pazara çıkmış, herkes kendi karakterinin gereği “değerleri” dağarcığına koymuş. Türkiye dahil, ortadoğu coğrafyası insanı ise dininde olmayan ne varsa tezgahlardan toplamış, pazar torbasına bir bir istiflemiş. Sonra ne mi yapmış?

Kudüs’ü kurtarmak için mitinge gitmiş!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

4 YORUMLAR

  1. Erdogan Japonya’da olsa harakiri marakiri falan yapmazdi, once kendisini yargilamaya calisan hakimleri vatan haini ilan eder ve onlarin atalarinin cinli yada koreli oldugundan dem vurur ve adamlarin irkcilik damarlarini kasimaya calisirdi, hapsedilirdi ama asla harakiri yapmazdi cunku o bir Japon degil ve onur kavramini anlayamazdi, ona gore, kendisi hicbir zaman yanilmaz, ancak kandirilabilir ve herzaman baskalari yanlistir, yanlislarini itiraf etse de yalakalari tarafindan her zaman bir is basarmis gibi alkislanir.

  2. Eger tayyo almanyada olsaydi restoranda arkadaşına hesaplari ödetti (720€) diye cumhurbaşkanlığında istifa ettirilir, mahkemeye verilir, aylarca süren yargılamaya tabi tutulurdu….

  3. Hırsızların ne yapıp, yapmayacaklarına oturup kafa yorarak geçmişimi olduğu gibi günümü ve geleceğimi çalmalarına musade etmeyi düşünmüyorum ama. Veysel beyin hırsızlardan hareketle yaptığı genellemeler ve insanları ve zümreleri töhmet altında bırakabilecek ifadelerini cook garipsedim doğrusu. Bu konuda kendisine argümanlarımı ortaya koyarak kritik ettiğim bir mail attım. Kendisinden hamaset icermeyen somut ve net bir cevap umuyorum. Kollektif şuur da bunu bilsin istedim. Saygılar..

  4. Kıymetli Okur Arkadaşlar,
    Ben bir okur olarak, tepkimi veya dileklerimi gazeteye ilettim, aro aynı gün muhatap alarak cevap verdiler. Bu da kanallarin açık oldugunu gosteriyor. Ben buna kanaat getirdim. Bu nedenle sizlerede nacizane tavsiyem, sac ayağının üçüncü bacağını oluşturmak için okuduğunuz yazılara geri dönüşümde bulunun ki o sac da hep birlikte, yakmadan, güzel hamur işleri pişirebilelim ve ikram etmeye yüzümüz olsun..

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin