‘Söz savunmanın’ Türkiye’de sadece bir film repliği artık [Haber-Analiz: Erman Yalaz]


15 Temmuz darbe girişimini ‘Allah’ın bir lütfu’ diye kamuoyuna duyuran AKP hükümeti ve güdümlü yargı,  OHAL’in 5. ayında 100 bine yakın kişiyi gözaltına aldı, 40 bin kişiyi tutukladı. Darbe girişiminden sonra fişleme raporları ile hareket ettiği artık açıkça ortaya çıkan hükümet ve yargının hukuk alanında iki büyük hamlesi oldu. İlki darbe sabahından itibaren MİT ve istihbarat raporlarına dayalı cadı avında 12 bin hakim ve savcıdan 3 bin 910 kişinin açığa alınıp ihraç edilmesiydi. Tutuklu hakim savcı sayısı bugün 3 bini aştı.

İkinci önemli hamle ise  avukatlara yapıldı. On binlerce insan savunmasız bırakıldı. Zaten son 2 senedir sürdürülen cadı avı kapsamında açılan davalardaki şüphelilerin davalarına bakan 600’den fazla avukat hakkında işlem yapıldı. Halen 250’den fazla avukat tutuklu. Gözaltına alınan, tutuklanan, mal varlıklarına ve banka hesaplarına tedbir konan yüzlerce avukat var.

17-25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk skandalını ortaya çıkaran emniyet mensupları,  istihbarat dinlemesi, Bank Asya, Koza İpek, Zaman, KPSS, Tahşiye, MİT Tırları, 301 madenciyi yitirdiğimiz Soma maden kazası, Karaman cinsel istismar, Karaman maden kazası gibi soruşturma ve  davalarının avukatları tutuklandı.  ÇHD, Özgür Hukukçular Derneği, 108 kişinin öldüğü Ankara Gar Saldırısı Mağdurları Derneği avukatları, İnsan Hakları Derneği Şırnak Şube Başkanı tutuklu. HDP Eş Başkanı Figen Yüksekdağ’ın avukatı Sevda Çelik Özbingöl 5 gündür gözaltında. Yine Kasım ayında Selahattin Demirtaş’ın avukatı da gözaltına alınmıştı.

mersin avukatlar-ters kelepce-tutuklama
AVUKATA TERS KELEPÇE: Avukatlar gözaltına alındığında en azılı suçlulara yapılmayan muamele yapıldı, Mersin örneğinde olduğu gibi çoğu ters kelepçe ile adliyelere sevk edildi.

ÖNCE ADİL HAKİMLER, SONRA SAVUNMA AVUKATLARINA DARBE

Türk hukuku, üçlü bir yargılama sistemi üzerine kurulu; hakimlik,  savcılık  ve savunma. Hakim, kararı veren inşa eden, adaleti sağlaması gereken makam. Savcılık iddia sahibi, suçlamaları yönelten, kamu adına hakları arayan. Avukatlar ise hem müşteki-mağdur hem şüpheli-sanık haklarının savunucusu. Bu üçlünün olmadığı yargılamanın adilliği de olmuyor. Avukatlar sadece mahkeme ya da savcılık aşamasında değil, soruşturmanın en başında; örneğin gözaltı, arama, emniyet, jandarma, ifade alınması aşamalarında iş yapıyor.

Batılı ülkelerde savunma ve savcılık eşit görülüyor. Adliyelerde savcıların avukatlarla aynı seviyede kürsüsü yapılsın tartışmaları hatırlanacaktır. Batıda böyle. Bizde savcı hakimle aynı masada, avukatlar sanıkla bir.

AVUKATA ERİŞİM İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELEYE ENGEL

Uluslararası işkenceyi önleme anlaşmaları ve evrensel hukuk normlarında da avukatlara erişme, kişinin avukatının olması  adil yargılamanın olmazsa olmazı. Denebilir ki, evrensel hukuk, işkencenin önündeki en büyük engel olarak avukatları görüyor. Çünkü insan hakları, yaşam hakkı, fikir ve düşünce özgürlüğüne müdahale gibi bugünlerde sıkça yaşanan ve bir devlet politikası haline getirilen kötü muamele, işkence ve ihlalleri önlemenin garantörü bağımsız avukatlar. İktidar kanadı, sürecin en başında özellikle Ankara ve İstanbul barolarıyla  işbirliği içinde avukatlık müessesesini işlemez hale getirdi. Sanık, şüpheliler kendi avukatlarıyla ifade veremedi.

AVUKATLA GÖRÜŞME YASAĞI, CMK AVUKATLARININ ÖNLEYEMEDİĞİ OLAYLAR

KHK ile  şüpheliyi avukatıyla 5 gün görüştürmeme kural haline getirilirken, fiilen bu 10-15 günü, kimi yerde bir ayı buldu. Gözaltı süresince avukatı ve yakınlarıyla görüştürülmeyen onlarca örnek var. Annesi milletvekili olmasına rağmen bir protestoda gözaltına alınan Hüda Kaya’nın oğlu Cihat Kaya avukatın olmadığı yerde polis tarafından omurgası kırılacak kadar darp edildi.

CMK ve TCK’ya savunmanın güçlendirilmesi için konulan baro avukatı uygulaması, bugüne kadar on binlerce kişinin kötü muamele, yüzlerce kişinin işkence, 27 şüpheli ve mağdurun intihar etmesinin önüne geçemedi örneğin. Bu haliyle uygulama tam bir ‘savunmayı yok et’ uygulamasına döndü… Adil yargılama yapma ihtimali bile hükümeti korkutmuş olmalı ki, işe bugüne kadar haklarında idari soruşturmama bile açılmamış binlerce  savcı ve hakimi tutuklayarak başlamıştı. Darbe soruşturması yapmak isteyenler önce adil hakimlere, sonra savunma avukatlarına darbe yaptı.

BAROLAR AVUKATLARI NEDEN KORUMADI, CANDURAN EMNİYETLE NE GÖRÜŞTÜ?

15 Temmuz’dan sonra Adalet Bakanı’nın barolara baskı yaptığı ve ‘savunma hakkının işletilmemesi’ için belirli baro başkanlarıyla görüştüğü iddia ediliyor. Nitekim bunun Ankara’da uygulandığına avukatlar şahitlik ediyor: Hakkında soruşturma olan avukatların emniyet ve adliyelere alınmaması uygulandı. İlk haftalarda da listeler işledi. Avukatlara göre bu listeler, Adalet Bakanı Bozdağ ile Ankara Baro Başkanı Hakan Canduran’ın görüşmesinden sonra devreye sokuldu. Baro Başkanı Bozdağ görüşmesinden sonra 20 Temmuz’da Ankara Emniyeti Müdürlüğü’nü ziyaret etti. Bunu @HakanCanduran hesabından paylaşan baro başkanın twitter hesabından daha sonra açıklamanın linki  kapatıldı. Bütün bu süreçten sonra bu kanuni kılıfa büründürüldü, KHK ile olaya  kılıf uydurulmaya çalışılsa da evrensel hukuka aykırı şekilde avukata erişim engellendi, savunma ortadan kaldırıldı.

Ankara Barosu Başkanı Hakan Canduran, 15 Temmuz darbesinden sonra Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ile buluştuktan sonra Ankara Emniyeti ve Adliyesi'nde birçok şüphelinin özel avukatları engellenirken, CMUK avukatları devreye alındı. Bakan Bozdağ ile geçen ay da buluşan Ankara Baro Başkanı, baro seçiminde rakibi olan Eski Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in oğlu Avukat Cem Şahin ile buluşması dikkat çekti.
AKP-BARO İTTİFAKININ FOTOĞRAFI: Ankara Barosu Başkanı Hakan Canduran, 15 Temmuz darbesinden ardından Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ile buluştuktan sonra Ankara Emniyeti ve Adliyesi’nde birçok şüphelinin özel avukatları engellenirken, CMUK avukatları devreye alındı.

23 Temmuz’da verdiği demecinde Canduran, Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) gereği o gün itibariyle 2 bin 200 kişiye 430 avukat görevlendirildiğini anlatırken şöyle diyordu: “CMK ile görevlendirilen avukat arkadaşlarımızın darbecileri savunmaması gibi bir durumdan söz edilemez. Çünkü CMK bir kamu görevi. Darbecilerin özel avukatları konusunda belki böyle bir şey söylenir, söylenmez, onu bilemeyiz.”

ankara barosu baskani hakan canduran-adalet bakani bekir bozdag-eski bakan mehmet ali sahinin oglu ankara barosu baskan adayı avukat cem sahin1
TACİZ YASASI MECLİS’TE BARO BAŞKANI BOZDAĞ’IN YANIBAŞINDA: Bakan Bozdağ ile Kasım ayında da buluşan Ankara Baro Başkanı Candan’ın (sol başta), baro seçiminde rakibi olan Eski Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in oğlu Avukat Cem Şahin (sağ başta) ile birlikte ziyaret yapması dikkat çekti. Cinsel taciz sanıklarının affı için Bozdağ’ın öncülük ettiği yasa değişikliği tartışılırken Bakan ile buluşan Baro başkanı bir gün sonra hiçbir şey olmamış gibi halkın tepkileri üzerine yasa değişikliğine eleştirmek durumunda kalmıştı.

Keza İstanbul Barosu ve çevresinde de benzer şeyler yapıldı. ‘Cemaat davaları’ diye oluşturulan bir kategoride avukatlar işlevsiz hale getirildi. Hatta eski Baro Başkanı Ümit Kocasakal, ‘Cemaat davaları’na avukat göndermemekle övündü.

 

cumhuriyet avukat iskence.jpeg

İŞKENCELERİ DE AVUKAT TUTUKLAMALARINI DA GÖRMEZDEN GELİYORLAR

Mayıs 2014’te Danıştay’ın 146. kuruluş yılı etkinliğinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile atışan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu da tıpkı bu iki büyük baro gibi, avukatların sorunlarına sahip çıkmayarak, iktidarın günahlarına ortak oldu.

Avukatlık Kanunu’nun 76. maddesinde düzenlenen hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak baroların en temel görevi. Bu hüküm barolara başta çevre ve sağlık olmak üzere yurttaşların bireysel ya da toplu hak ihlallerine karşı dava açabilme ve davaya katılabilme hakkı tanıyor. Sonuçta bırakın işkenceleri, yüzlerce avukatın tutuklanmasına karşı bile kılını kıpırdatmayan TBB, Ankara, İstanbul baroları ile karşı karşıyayız.

savunma1CMK AVUKATI: MÜVEKKİLİME GÖZÜMÜN ÖNÜNDE İŞKENCE ETTİLER

İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch – HRW), darbe girişimi sonrası Türkiye’deki gözaltı merkezlerinde işkence ve kötü muamele yapıldığı iddialarını içeren raporda, CMK avukatlarının sanık ve şüphelileri koruyamadığı örnekleriyle anlatılmıştı. Bir adli yardım avukatı, polisin, subay olan müvekkilini Ankara Emniyeti’ndeki sorgu sırasında defalarca dövdüğünü aktarmıştı.

CMK avukatı müvekkili olduğu kişiye gözünün önünde işkence edildiğini  şöyle anlatmıştı: “Arkasında birkaç polis ayakta duruyordu. O da masanın önündeki bir sandalyede oturuyordu. Konuşması için normalde kelepçe olarak kullandıkları plastik bantlarla kırbaçlar gibi vurmaya başladılar; yumruklarıyla da başına ve vücudunun üst kısmına vurdular. Elleri kelepçeli olduğundan kendini korumak için hiçbir şey yapamıyordu. Bir aşamadan sonra artık sırtımı döndüm. Ona kaç kez vurduklarını bilmiyorum. Daha fazla bakamadım. Durdurmak için yapabileceğim bir şey olmadığını biliyordum. En sonunda ifade verdi. O saatte oradaki tek avukat bendim. Her yerde şiddet vardı ve polis benim orada olmamdan memnun değildi. ‘Bu insanların neden avukata ihtiyaçları var ki’ diyorlardı.”

ALTERNATİF BAROLARIN BAŞKANLARI TUTUKLU, 29 DERNEĞİN KAPISI KİLİTLİ

Bütün bu hukuksuzluk sürecinde alternatif barolar ve hukukçu dernekleri de susturuldu. Konya Baro Başkanı Fevzi Kayacan (23 Temmuz), Gümüşhane-Bayburt Bölge Baro Başkanı İsmail Taştan (28 Temmuz), Erzurum Barosu eski Başkanı Mehmet Küçük (3 Ağustos), MHP Manisa milletvekili ve  eski Baro Başkanı Zeynel Balkız (2 Eylül), Siirt Baro Başkanı Cemal Acar (23 Eylül)  ve Trabzon Baro Başkanı Orhan Öngöz’ün (27 Eylül) aralarında yer aldığı baro yöneticileri tutuklandı.

İçişleri Bakanlığı kararları ve KHK’lar marifetiyle hukukçuların kurduğu derneklerin kapılarına kilit vuruldu. Mizan Hukuk Derneği, Denge Hukuk Derneği, Harran Hukuk Derneği, Çağdaş Hukukçular Derneği, Ahenk Hukuk Derneği, Adalet Hukuku Derneği, Özgür Hukukçular Derneği’nin aralarında yer aldığı  29 hukuk derneği kapatıldı. Anayasa’nın 36. maddesindeki savunma ve adil yargılanma hakkı, AİHS 6. maddesi ihlal edildi. Avukatlara savunma yaptırılmadı. Avukatını seçme, doktorunu, oturduğun evi seçme hakkı gibi temel bir hak. Hiçbir avukat kendini müvekkili yerine geçip savunmaz yapmaz. Ancak bu temel prensipleri dahi sindiremeyen bir iktidar, savunma hakkını hoyratça yok edebilir. Savunmayı tutuklayabilir!

SAVUNMA HAKKI BÖYLE YOK EDİLDİ: Konya’da gözaltına alınan 12 avukattan biri olan M.K., gözaltındaki aşağılama ve yorgunluğa dayanamayarak bayılmıştı. M.K’nın elleri kelepçeli ve baygın fotoğrafı, avukatların düşürüldüğü durumu özetleyen zulmün sembolü olmuştu.
SAVUNMA HAKKI BÖYLE YOK EDİLDİ: Konya’da gözaltına alınan 12 avukattan biri olan M.K., gözaltındaki aşağılama ve yorgunluğa dayanamayarak bayılmıştı. M.K’nın elleri kelepçeli ve baygın fotoğrafı, avukatların düşürüldüğü durumu özetleyen zulmün sembolü olmuştu.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin