Siyasal İslam ve şeytanın arkadan gelmesi… (1)

YORUM  | Prof. Dr. OSMAN ŞAHİN

Günümüzde, devletteki derin yapının tam desteğine sahip olan Siyasal İslamcılar’ın yol açtığı önemli zararlardan bazılarını zikredelim:

  1. İslam’a ve İslami değerlere sahip çıkmak suretiyle bir taraftan halkın desteğini sağlarken, diğer taraftan menfi manada ortaya koydukları temsillerle İnsanların İslamiyet’ten ve İslami değerlerden soğumasını gerçekleştirmektedirler. Çok açıktır ki, din ve dini değerlere karşı düşmanlık besleyen derin yapı için bu durum,  ülkede din ile alakalı her şeyi bitirebilmeleri için çok büyük fırsatlar sunmaktadır.
  2. Yaptıkları zulümlerine meşruiyet kazandırmak için, İslam tarihindeki nizâlı olan, yanlış anlaşılan ve bir kısmı itibarıyla da yanlış olan bir takım uygulamaları ve hükümleri kendi menfaatleri adına kullanmalarıdır.
  3. Siyasal İslamcılar’ın yaptıkları haksızlık ve zulümlerde böyle bir yol izlemeleri, bir taraftan cahil toplumun desteğini almalarını sağlarken, diğer taraftan bu söylemler bunların mağdur ettiği kesimlerin şiddetli tepkisine yol açmıştır. Böylece Siyasal İslamcı’ların kullandıkları argümanlara/toplumlara/medeniyetlere/değerlere/kişilere karşı iyi veya kötü, doğru ya da yanlış, faydalı veya zararlı olup olmamalarına bakılmaksızın toplumda reaksiyoner olarak bir kin, nefret, düşmanlık ve hazımsızlık meydana gelmiştir.
  4. Yine aynı şekilde Siyasal İslamcılar’ın amaçlarına ulaşmak için, kendilerini tarihteki bir takım devletler ve şahsiyetlerle aynılaştırmaları ve sürekli bunları nazara vermeleri, toplumda geçmişte yaşayan İslam medeniyetlerine, İslam’ın önemli ölçüde yaşandığı devletlere, İslam’a önemli hizmetleri olan insanlar da dahil olmak üzere tarihteki şahsiyetlere karşı bir düşmanlığı beslemiş, bütün bir geçmişin karalanmasını netice vermiş ve bugünkü nesillerin geçmiş ile olan bağlantısını kesmiştir. Maalesef geçmişine, atalarına ve onların ortaya koyduğu medeniyetlere karşı sürekli lanet okuyan, küfreden, hakaret eden bir nesil ortaya çıkarmışlardır.
  5. Her zaman hak cephesi ile mücadele halinde olan şer cephesi tarafından, geçmişi ile olan bağlantısı koparılmış ve geçmişinden beslenemeyen bu toplulukların kolayca manipüle edilmeleri, geçmişten tevarüs edilen manevi değerlerinden uzaklaştırılmaları ve bunların neticesinde asimile edilmeleri kaçınılmaz olmuştur.
  6. Maalesef aynı tehlike hizmet insanları için de geçerlidir. Siyasal İslamcılar’dan en fazla zarar gören kesim olan Hizmet insanlarında da yer yer geçmişe karşı düşmanlıkların oluştuğu görülmektedir. Bu insanların, yaşadıkları mağduriyetin şiddetine bağlı olarak, geçmiş ve geçmiş ile tevarüs edilen bir takım manevi değerlere karşı cephe aldıkları görülmektedir. Bazıları yaşanılan hadiselerin şokuyla ciddi düşünce kaymaları yaşamışlar ve maalesef bir kısmı itibarıyla da ifrat ve tefritlere düşmekten kurtulamamışlardır.

Şeytan arkadan geliyor, seni kökünden koparıyor…

Bugün Siyasal İslam üzerinden hayata geçirilen bu müthiş tehlikeye Fethullah Gülen Hocaefendi “Korku, Ümit Ve Farklı Derinlikleriyle Nefis” başlıklı bamtelinde işaret etmektedir: “Şeytan arkadan geliyor, seni kökünden koparıyor. Senin kökün tâ “Ezel”e dayanıyor; İlm-i İlahî’de Hazreti Rûh-u Seyyidi’l-enâm’a dayanıyor. Sonra hükmünün, peygamberler manzumesinin kâfiyesi olması itibariyle, Hazreti Muhammed’e dayanıyor, o Hazreti Ahmed’e (sallallâhu aleyhi ve sellem). Sonra, Ebu Bekirler ile, Ömerler ile, Osmanlar ile, Aliler ile, çok mükemmel bir mazi meydana getirilmiş. Mazin o, geçmişin o!.. Senin, arkanda bıraktığın şey, o!.. Sonra değişik devletler gelmiş; içinde, gerçekten sahabî ayarında insanlar yetişmiş. Bir Ömer İbn Abdülaziz’i, bir Hâdî’yi, bir Mehdî’yi, bir Orhan Gazi’yi, bir Osman Gazi’yi, bir Süleyman Şah’ı, bir Murad Hüdavendigâr’ı, bir İkinci Murad’ı onlardan geri göremezsiniz. Tam arkalarında; o ayağını kaldırırken, o oraya basıyor gibidir. İçlerinde böyle babayiğitler, devasa insanlar yetişmiştir, Allah’ın izniyle. Mazin bu senin!..

Yahya Kemal’in -Tevfik Fikret’e karşı- ifadesiyle, “Ne harabîyim, ne harabâtiyim / Ben, kökü mazide bir âtiyim.” Biz, kökü mazide bir âtîyiz. Şimdi maziden koptuğumuz zaman bize ait bütün değerler manzumesi yıkılır. Evet, bu da şeytanın arkadan gelmesi demektir, hafizanallah.”

Asimile olma tehlikesi…

Hizmet insanları, cebri lutfi olarak dünyanın dört bir tarafına hicret etmek zorunda kalmışlardır.  Gidilen bu yerlere entegre olabilmek için bu yerlerin dillerinin ve kültürlerinin öğrenilmesi çok önemlidir. Fakat bu entegrasyon gerçekleşirken asimile olmamak da bir diğer önemli noktadır. Asimile olmamak ve gidilen yerlerde kendi değerlerimizin temsil edilebilmesi için, kendimiz olmamız, manevi değerlerimizi ve hizmet prensiplerimizi koruyabilmemiz gerekmektedir.  Hadiselerin menfi etkisiyle insanımız bir taraftan geçmişten tevarüs edegelen değerleri, diğer taraftan da mevcut hizmet prensiplerini sorgulamaya başlamışlardır.

Bu sorgulamalar her seviyede olmakla beraber, özellikle genç jenerasyonda ve çocuklarımızda daha ileri seviyede olmakta ve bazen bu değerlerin ve prensiplerin inkarına kadar gidebilmektedir. Yeni hicret edilen batı ülkelerinde yakalanmış olan insan hak ve hukukları noktasındaki gelişmişlik bu problemin şiddetini arttırıcı olmuştur. Buna binaen gençlerin ve çocukların asimile olmaları önemli bir problem olarak karşımızda durmaktadır.

Başta da ifade edildiği gibi bu tehlike her seviyede söz konusudur. Buna binaen herkese önemli vazifeler düşmektedir. İnsanımızın geçmiş ile olan bağının tekrar inşâsına, ekseriyeti itibariyla Kur’ani ve Nebevi olan prensip ve dusturların hakikatlerinin tekrar anlaşılmasına ihtiyaç vardır. Siyasal İslamcılar üzerinden hayata geçirilen, insanlarımızın değerlerinden uzaklaştırılmaları planına engel olmak adına çok ciddi çalışmalar yapmak gerekmektedir.

İnşaAllah bir sonraki yazıda konumuza devam edelim…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin