Sedat Peker’e itibarlı dönüş sözü veren devlet büyüğü kim?

HABER ANALİZ | ADEM YAVUZ ARSLAN

Peşinen söyleyeyim ‘devlet büyüğü’ deyince benim aklıma doğrudan MHP lideri Devlet Bahçeli gelir.

Böyle düşünmemin nedeni sadece isminin ‘Devlet’ olmasından değil elbette.

MHP liderinin kimliğinde derinliği tartışmalı da olsa bir ‘devlet’ izi hep olagelmiştir.

Ancak organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in haftasonu yaptığı yeni videoyu izlerken gayri ihtiyari “Buradaki ‘devlet büyüğü’ Devlet Bahçeli olamayacağına göre kim?” diye sordum.

Bu konuya yani Peker’e “Nisan’da her şey güzel olacak, sen de itibarlı şekilde döneceksin” sözü veren devlet büyüğüne döneceğim.

Fakat özet de olsa Peker’in videosundan birkaç not aktarmakta fayda var.

Öncelikle şunu not düşelim: Peker mafyanın Cübbeli Ahmet’i sayılır. Kendine has tarzı ve ifadeleriyle reyting toplamayı, kendinden konuşturmayı başarıyor.

Baksanıza Erdoğan rejiminin polisleri camiye postallarıyla girip Ramazan’ın son on gününde itikafa girmiş Müslümanlara copla biber gazıyla saldırıyor ama biz Peker’in videosunu konuşuyoruz.

Bütün yazıyı Peker’in ne dediğine, ne mesaj verdiğine ayıracak değilim. Zaten günlerdir konuşuluyor.

Yaygın kanının aksine ben Peker’in ‘yakarım yıkarım’ tehditlerini blöf olarak okuyorum ve “kaleminin kırıldığını gören birinin son çırpınışları” olarak yorumluyorum.

Bu kanaatim Peker grubunu ya da mafyayı çok iyi tanıdığımdan değil. Az buçuk devleti ve derin devleti tanıdığımdan.

İşin özü şu:

Peker’in iş tuttuğu ‘derin devlet’ ile şu anda iktidarda olan ‘derin devlet’ aynı değil. Peker ‘kaybeden’ tarafta ve adım adım tasfiye edildiğini, ipinin çekildiğini görüyor.

‘Omerta’ kitaplı video çekerek “aman üstüme gelmeyin konuşurum, her şeyi ortaya dökerim” demek sürecin kazananının yapacağı bir iş değil.

Şu an yaptığı, ‘şahitlikleri’ ve ‘bildiklerini’ anlatmakla tehdit ederek durumu kurtarmaya çalışmak.

Her ne kadar son dönem Peker grubuna yönelik yapılan operasyonlar yüzeysel olsa da Peker’in adamlarına, para kaynaklarına dokunuldu.

Dahası Peker’in yurtdışında olduğu bilinmesine rağmen uzun namlulu silahlarla evi basıldı, eşi ve çocukları taciz edildi.

Bu noktada şunu tekrar hatırlatalım: Bu hareket, yani kadın ve çocukların üzerine uzun namlulu  silahlarla bir otobüs polis yollamak, Erdoğan rejiminin alametifarikası haline geldi.

Son 7 yılda Gülen Cemaati mensuplarına ve Kürtlere yönelik rutin olarak yapılıyor. Hatta Osman Ak ya da Zafer Aktaş gibi emniyetçiler bunu özellikle kameralar önünde yapıyorlar.

Rejimin düne kadar sırtını sıvazladığı Peker’in eşine ve çocuğuna aynı muameleyi yapması bu açıdan sürpriz değil.

Bu hareket Sedat Peker’in eşine ve çocuklarına bile yapılsa karşı çıkılmalı. Kimin ne tür hesabı varsa bunu muhataplarıyla görsün, kadın ve çocuklara ilişmesin.

Gelelim esas meseleye:

Yani bu videoda Peker ne demek istiyor, kendine vaatlerde bulunanlar kimler? İtibarlı dönüşten bahseden devlet büyüğü kim?

Sorunun cevabını bulmak için şıkları eleyerek gidelim.

Söz konusu devlet büyüğü Tayyip Erdoğan olamaz.

Çünkü Erdoğan’ın Peker ile ilişkisi dönemseldi. Temelde ‘çıkar ve menfaat birlikteliği’ üzerine kuruluydu. Artık bu ortaklıktan bahsetmek mümkün değil çünkü Erdoğan Bahçeli ve Ergenekon uzantıları ile daha köklü bir ittifak ilişkisine girdi.

Devlet Bahçeli zaten olmaz.

Çünkü onun ‘göz ağrısı’ Alaattin Çakıcı. Malum olduğu üzere Çakıcı’yı hapisten çıkarmak için tüm ağırlığını masaya koymuş ve istediğini almıştı.

“Yeni Derin Devlet” modelinde Çakıcı artık mafyanın kayyımı. Peker Çakıcı ile kıyaslandığında hafif sıklet kalır.

Peki Süleyman Soylu böyle bir söz vermiş olabilir mi?

Aslında ilk akla gelen ‘devlet büyüğü’ Süleyman Soylu oldu. Ancak ben o isme de şerh konması gerektiğini düşünüyorum.

Süleyman Soylu ile ‘kovulmuş damat’ Berat Albayrak’ın arasının kötü olduğu herkesin bildiği sır. Hatta kameraların önünde birbirlerine omuz atacak kadar ortada bu rekabet.

Damat Berat, kayınpederi Erdoğan’dan aldığı güçle İstanbul emniyeti ve adliyesinin tek hakimi haline gelmişti. Hatta ne İçişleri Bakanı ne de Adalet Bakanının esamesi okunuyordu.

Damat Albayrak “İstanbul’un Baronu benim” diye dolaşıyordu.

Ancak sonrasında malum süreç yaşandı, Damat kovuldu ve ortadan kayboldu. Önce İstanbul emniyetinde Berat Albayrak adına hareket eden Mustafa Çalışkan ve yakın ekibi gitti.

Adliyede Albayrak’a yakın olanlar mevzi kaybetti.

Süleyman Soylu’nun istifası ve Erdoğan’ın bu istifayı geri çevirmesi ile Soylu bu savaşta galibiyetini perçinlemiş oldu.

İşte bu aşamada Peker’in “Bana Nisan’da iadeyi itibarla döneceksin dediler” açıklaması Soylu ekibinin daha da güçlenmesinin bir sonucu olarak yorumlandı.

Benim edindiğim bilgiler ve izlenim biraz farklı.

Gelin akıl yürütmeye devam edelim.

Erdoğan’ın son haftalarda Berat Albayrak’a güzelleme yapmasından da biliyoruz ki Saray’da işler yolunda değil. Erdoğan ‘tahtı’ bırakacak isim olarak Berat’a mahkum.

Ne Bilal ne de diğer damat Selçuk Bayraktar’da bu kumaş var.

Erdoğan’ın kurduğu yapının sürmesi için en az kendisi gibi kurnaz bir zekaya ve hiçbir etik kaygı gütmeyen zihniyete sahip bir isme ihtiyacı var.

Selçuk Bayraktar bu ihtiyacı karşılamaktan uzak. Bu yüzden Erdoğan, eli mahkum Berat Albayrak’ı parlatıp yeniden piyasaya sürme çabasında.

Son dönemde Berat Albayrak’ı güçlendirici hamleler yapıyor.

Böyle bir dönemde Süleyman Soylu’nun Peker’e “Nisan’da işler yoluna girecek , büyük değişiklikler olacak sen de itibarlı olarak geri döneceksin” diyen ‘devlet büyüğü’ olma ihtimali oldukça zayıf.

Gelin bu noktada şeytanın avukatlığını yapalım.

Nisan ayında biz ne yaşadık? 104 amiral gece yarısı bildiri yayınladı. Darbe çağrıştıran bu metni hazırlayanların orduevinde okey oynarken can sıkıntısından böyle bir metne imza attıklarını düşünmüyoruz herhalde.

Acaba diyorum…

Birileri Nisan ayı içinde geniş çaplı tasfiyelerle sonuçlanacak bir dizi deprem için hazırlık mı yapıyordu?

Bu esnada kartlar yeniden karılacak ve Peker’in safında bulunduğu yapı yeniden güçlenecek miydi?

Sonuçta derin devletin tek parçalı bir yapı olmadığını biliyoruz. Bu yapının içinde “ulusalcılara yakın mafya” ile “MHP’ye yakın mafya” ayrımı var.

Acaba amirallerin bildirisi ile başlayacak bir takım gelişmeler sonrasında Peker’in içinde olduğu yapı Erdoğan ittifakında daha da güçlenecek ve yeniden ipleri eline mi alacaktı?

Soruları uzatmak mümkün.

Sonuçta 15 Temmuz ve amirallerin bildirisi dahil birçok olayı bütün boyutlarıyla hala bilmiyoruz.

Gelelim en temel soruya, Peker’e “işler Nisan’da düzelecek sen de döneceksin” sözü veren devlet büyüğü meselesine… Eğer derin devletten ve Sedat Peker’den bahsediyorsak Veli Küçük unutulmamalı.

Aklınızda bulunsun derim.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin