Seçimlerin sadece adı kaldı

YORUM | ALPER ENDER FIRAT

Yöneticilerin seçimle iş başına geldiği demokrasilerde, kendilerinden aldığı yetkiyi nasıl kullandıklarını bilmek seçmenlerin en önemli ve vazgeçilmez hakkıdır. Hatta siyaset bilimciler demokrasiler için olmazsa olmaz nedir yasama mı, yürütme mi, yargı mı, yoksa basın özgürlüğü mü diye tartışılar. Haber alma, olayların gerçek yüzünü öğrenme özgürlüğü, yasama, yürütme, yargı ile birlikte dördüncü güç olarak anılır.

Çünkü ülkenin nasıl yönetildiğine, devlet erkini kullananların neler yaptığına göre seçmenin tercihleri şekillenir. Yani bunlar normal şartlarda bir demokrasi için gerekli en temel şeylerdir.

Türkiye’de seçim var ama ülkenin nasıl yönetildiğini öğrenmek, doğru bilgiye ulaşmak hatta istemek bile yasaktır.

Seçim sandıklarının, ülkenin tam nabzını yansıtıp yansıtmadığını, bu konuda ne tür manipülasyonlar yapıldığını bilemiyoruz. Ancak haberlere sadece AKP’nin istediği şekilde ulaşılan bir ülkede bin seçime de girseniz sonuç değişir gibi durmuyor.

Bu haberlere göre dünyanın her ülkesi bizi kıskanıyor, her gün Türkiye’nin bir yerinde doğal gaz bulunuyor, petrol denizinin üzerinde olduğumuz anlaşılıyor, uzaya sert inişler yapan teknolojik gelişme içindeyiz. Yerli otomobil, yerli uçak, yerli helikopter göklerde. Dünya 5’ten büyük ama Türkiye’den hele de Recep T. Erdoğan’dan küçük!

AKP’nin anlattığı Türkiye, İsviçre’nin de bir basamak üstünde. AKP’nin istediği medya ortalama seçmene bozgunda bile fetih rüyaları gösteriyor.

Seçmeni olumsuz etkileyebilecek her olaya, her skandala yayın yasağı getiriliyor. Yöneticilerinin apaçık beceriksizliği, ihmali, görevi kötüye kullanması yüzünden tren kazası oluyor yüzlerce insan ölüyor ilk yapılan şey yayın yasağı getirmek ve tartışılmasını önlemek. Bunun gibi hükümeti zor duruma bırakacak istisnasız her habere yayın yasağı getiriliyor, bütün ülke, bütün muhalefet de oturup bu durumu izliyor.

Terör saldırıları, şehit haberleri, iş cinayetleri, yolsuzluk iddiaları, kadına şiddet davaları gibi yönetimin ihmal ve sorumluluğunun olduğu neredeyse bütün haberlere yayın yasağı getirildi.

17-25 Aralık operasyonlarında dört bakan hakkındaki rüşvet ve yolsuzluk iddiaları, MİT tırları haberleri, Çorlu Tren kazası, Ankara’da Rus büyükelçisine yapılan saldırı, Fırat Kalkanı Operasyonunda yaşanan hava saldırısı, Ankara Gar Katliamı, Suruç saldırısı, Emine Bulut cinayeti, 15 Temmuz’da Marmaris’te ve Dalaman’da yaşananlar, hemen aklıma gelen yayın yasakları… Yasaklar elbette bunlarla sınırlı değil, sadece 2018 yılında tam 164 habere yayın yasağı getirilmişti.

AKP’nin seçim başarılarının altında yatan sebeplerden birisi de haber akışını kontrol edebilmesiydi. AKP iktidarı, medyanın kimini korkutarak, kimini parayla satın alarak devşirdi. Satın alamayıp korkutamadığı Zaman ve Bugün gibi gazeteleri de kayyım yoluyla ele geçirdi. Hükümet bunlarla da yetinmiyor toplumsal muhalefetin nefes alabildiği tek mecra olan sosyal medyanın hakkından gelmenin çarelerini arıyor. Üstelik burada binlerce kişilik trol orduları beslemelerine rağmen!

AKP Genel Başkanı Recep T. Erdoğan önceki gün “Sosyal medyanın demokrasi için ana tehdit olduğunu, küresel bir güvenlik sorunu haline geldiğini” söyledi.

Şimdi buraya da etkili bir denetim(!) mekanizması getirmenin yollarına bakıyorlar.

Devletin seçmen tarafından denetlenemediği, devlette nelerin döndüğünü, ülkenin gerçekte nasıl yönetildiğini oy kullananların bilmediği bir ülkede isterseniz yüzlerce seçim yapın sonuç değişmez.

İktidar her gün özgürlüğün kemerini bir tık daha sıkıyor. Herkes de oturmuş izliyor, sadece izliyor…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin