Seçimden önceki son yazı: Ortada iki Erdoğan yok tek Erdoğan var!

YORUM | TARIK TOROS

Seçimin en çarpıcı sonucu, “muhalefet terör örgütleriyle işbirliği içinde” söyleminin nasıl etkili olduğunun anlaşılması oldu. 

Bunu muhalefet de seçimden sonra anladı. 

Oysa, rejimin münasip gördüğü “terör örgütleri” ve “onlarla iltisaklı” grup ya da partilerle arasına mesafe koyarak bunu hallettiğini düşünüyordu.

Muhalefet, iktidarın “bunlar terörist” ithamının altında kıvranırken…

İktidar gitti buz gibi terörle iltisaklı partiyle işbirliği yaptı, sol gösterip sağ çaktı.

**

Şunu seçim ertesine bırakmanın lüzumu yok:

Doğru strateji, kimin ne diyeceğine bakmadan insan hakları ve hukuku esas almak, tüm mağdurların sesi soluğu olacağını cümle aleme ilan etmekti. 

İktidar gene aynı propagandayı yapacak, bugün aldığından farklı bir netice almayacaktı nasılsa.

KHK’lıları, Kürt seçmeni, kayyım kisvesi altında politik ve ekonomik gaspı, içerideki emzikli kadınları, siyasi tutukluları… Kısaca ve özetle, tüm ezilenleri “insan hakları ve hukuk” şemsiyesi altında toplamak çok kolaydı.

Yapmadı bunu.

Bırakın onu, “Demirtaş ve Kavala hakkında AİHM kararları uygulansın” bile diyemedi. 

Ortak mutabakat metninde bu konuda soyut bir cümle var sadece, başka yok.

**

KHK’lılara bir parantez açayım: 

Sözüm ona destek veriyor gibi görünürken, “yargıda beraat etmiş olanları görevlerine iade edeceğiz” tuhaflığına imza attılar.

Tüm muhalefet liderleri böyle dedi.

Rejim yargısının kararıyla iş tutulur mu?

Yüzde yüz eminim: Bırakın tutsakları, onların dışarıdaki yakınlarına yardım ediyor diye tutuklananları görüyor ve bunu onaylamıyorlar. 

“Aman üzerimize bir şey sıçramasın da suhuletle şu tüneli geçelim.”

Duyguları buydu, halen de öyle.

O tünel, 14 Mayıs’ta başlarına çöktü.

Şimdi yolu açabilecekler mi, izleyip göreceğiz.  

**

Seçimin mühim bir sonucu da toplumun en az yarısının iktidardan nefret ettiği ve kurtulmak istediği gerçeği.

Devlet gücüyle ağır propaganda ve tüm bürokratik araçlarla şiddetli baskıya rağmen seçmenin yarısının “düş babam artık düş yakamızdan” kertesine gelmesi, mayanın tutmadığı manasına gelir.

Kalan yarıyı ise kınamamak, suçlamamak icap eder.

Bilmiyor, bilmediğini bilmiyor, bilmek de istemiyor.

Şu kulaklarım 10 yaşında bir kız çocuğunun kameraya, “Kılıçdaroğlu buraları patlatacakmış” dediğini duydu ya, daha ne diyeyim.

Derdimiz o çocuğu ve onu yetiştiren anne-babasını aydınlatmak… 

Onlara nasıl ulaşabiliriz? Buna kafa yormalıyız. 

O hanelere girmenin yolunu bulacaksınız.

Tek başına internetle, televizyonla olmuyor bu.

**

14 Mayıs’tan sonra “terörle arasına mesafe koymayı” ihmal ettiğini düşünüp…

O panikle rasyonel olmayan adımlar atan muhalefetin tavrı, oy verenleri ikiye böldü.

Kimi, “Bu konuda tam yetkilisin, Erdoğan’ı yollamak için elinden geleni ardına koyma” derken…

Kimi, “Kulaklarıma inanamıyorum, böyle mi dedi. Gitmiyorum sandığa” diye sitem etti, ediyor.

**

Şu ara sıkça ifade edilen ve benim de yakın durduğum görüş şu: 

“Mükemmel diye bir şey yok, kötünün iyisine oy verelim. Hatta mevcutlar arasında en az kötüyü seçelim.”

Fakat buna da karşı çıkan “ortada iki seçenek yok ki” diyenleri gördüm.

Pek öyle değil.

Bugün ülkede “Erdoğan kültü” diye bir olgu var ve bu 2002 yılında başlamadı, 1994’ten beri böyle.

95-96 yıllarında Refah Partisi muhabiriyken, taze belediye başkanı Erdoğan’ın, aynı ortamlarda dönemin başbakanı Erbakan’dan daha coşkulu alkış aldığını gördü bu gözler. 

O günden belliydi gümbür gümbür geldiği.

Geriye doğru 30 yıllık bir süreçtir bu.

**

Bugün Erdoğan giderse yerini dolduracak başka insanoğlu yoktur, buna adım kadar eminim.

Ve Türkiye, 29 Mayıs pazartesi sabahına hangi sonuçla uyanırsa uyansın, 1-2 yıl sürecek çalkantılı bir sürece girecek.

Mücadele bunu daha az hasarla atlatma mücadelesi, öyle bakıyorum.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

3 YORUMLAR

  1. Tanrılar, senaristler sahneyi, oyuncuları çoktan hazırladılar. İnsanlar hala neye hizmet ettiklerini bilmeden oy yada seçimi düşünüyorlar. Seçim eylemi iki teröristten hangisinin psikolojik üstün olduğunu gösterecektir. Havada terörist iddiaların uçuşmasını insanlar hala mana verememektedir. Çünkü tanrılar bugüne kadar sürece farklı adlar koydular. Ya da insanlar süreci sıradan bir iktidar muhalefet mücadelesi sandılar. Fakat muhalefetin oylarına neden sahip çıkmadığını nedense anlamlandırmadılar.

    Terör iddiaları seçimi tamamen belirleyicisi olmuştur. İnsanlar buna da anlam verememiş yine ıskalamıştır. Muhalefetin sadece PKK dan ibaret oluşu, iddialar ile, anlam verilmemiş, herşey yine anlamsızlığa bırakılmıştır. Aslında bunların hepsinin bir anlamı vardı. Küçük çocuk aslında terörist derken olup biten ve bitecek gerçekleri söylüyordu. Kimse olup biteni anlamak istemedi. Gözümüz önünde kurulan tezgahı göremiyorduk.

    15 Temmuzda da Işid tehditine karşı tedbir alan askerler tuzağa çekildiklerini anlamadı. Gerçi onlar emir kuluydular. Aslında bu bir açıdan tuzak gibi görülürken aslında Işid tehditi gerçekti. Hayatta en büyük gerçek Işid tehditiydi. Ama mesele döndü dolaştı gözümüz önündeki irtica tehditi yok oldu, yerine f.tö oturdu. İnsanlar şimdi olup bitene anlam veremiyor. Olup biten şu Işidin hakimiyetini kurduğudur. Bu süre zarfında Devletin yok olması, Cumhuriyetin değerlerin gündeme gelmemesi, yeni kapı ruhu ile Işid vesayetinin önünün açılmasını kimse görmedi. Şimdi olup bitene inanamıyor, terör söylemlerini dikkate almıyoruz. Eğer gözümüzün önündeki gerçeklere bakmış olsaydık, canımızın, duygularımızın görmek istediğine inanmak yerine olup biteni en evrensel, hukuki kriterlerle değerlendirmiş olsaydık ortada iktidar ve muhalefetin olmadığını anlardık. Ama muhalef varmış gibi inanmak istedik ama muhalefet hiçbir zaman hayatın kendi karakterinin olağan tepkilerini vermedi ki. Hukuk siyasete köpek yapılırken muhalefet hukukun verdiği f.tö kararlarıyla ilgileniyordu. Meclis feshedilirken muhalefet Türkiye Cumhuriyetine yapılan ‘karılarınız bize helal-Işid vesayetine’ darbeye birlik görüntüsü altında destek vererek darbecilerin Hukuk dışına çıkmasını kolaylaştırıyordu.

    Geldiğimiz nokta Türkiye Cumhuriyetinden çok uzakta olduğumuz, Ordusu dağıtılmış ‘Esadın ordusu gibi’ bir duruma düştüğümüzdür. Batıdan uzaklaştırıldığımız gerçeğinin kaos ortamı üzerinden gizlendiği yada Batının iktidar ve muhalefet tarafından düşmanlaştırıldığıdır.

    O zaman bu seçimin iktidar ve muhalefetin Türkiye Cumhuriyeti varlığında yapılan bir seçim olamayacağıdır. Ordusu dağıtılırken ,güçler ayrılığı sonlandırılırken, Hukuk rehin alınırken, bunları gizlemek için muhalefet muhalefetçilik oynadı sadece. Meseleyi f.tö ye indirgedi. F.tö bitirelene kadar olup biteni konuşmadı. Çünkü iktidar ve muhalefet aslında gerçek değildi. İktidar ve muhalefet teröre hizmet ediyordu. Kaosa, hukuksuzluğa, Devletsizliğe hizmet ediyordu. O yüzden muhalefet köprüde Işid teröristleri varken Devletin neden orada olmadığını sormadı. Suç mahallinin Devlet tarafından soruşturulmamasına sesini çıkarmadı. Çünkü iktidar ve muhalefet teröristtir. O yüzden Türkiye Cumhuriyetini birlikte yıktılar. Terör örgütleri aralarında anlaştılar.

    Şimdi terör örgütleri tıpkı Suriyedeki gibi birbiriyle kapışmak üzere. Sahnede sadece PKK ve Işid var. Ama kimse bunu anlayamadı. Aslında iktidara yani Işid vesayetine muhalefete PKK derken hak vermeye başladım. Aslında doğruyu söylüyor ama biz onu dinlemiyoruz. Çünkü Işidi dinlemek istemiyoruz. Ama Işid aslında düşmanını görüyor ve karşısında PKK olduğunu söylüyor. Ama biz bunu kabul etmiyoruz. Beynimiz bunu kabul etmiyor. Ama ben şimdiye kadar Devlet görmedim. Cumhuriyetin değerlerini savunan görmedim. Hukuksuzluğu hukuk gibi gösteren gördüm. Çünkü PKK ve Işid Türkiye Cumhuriyetine düşmandır. Birisi Işid vesayeti kurmak isterken diğeri de aslında Kürt haklarını savunmamaktadır. PKK Kürdistanı kurmak istemektedir. Bu terör örgütleri Türkiye Cumhuriyetini F.tö olarak gösterdiler ve birlikte yıktılar. Şimdi aralarında tıpkı Suriyenin kuzeyinde olduğu gibi çarpışarak terör Devletlerinin sınırlarını belirleyecekler. O yüzden şu anda Işid vesayeti gerçeği söylemektedir. PKK diyor. Ama sözde muhalefet hala Işid vesayetinden bahsedemiyor. Çünkü eğer Işid vesayeti varsa bunu itiraf ederse Cumhuriyetin değerlerinin olmadığını kabul etmiş olacak. O zaman buna tepki vermek yerine neden ötv indiriminden bahsettiğini açıklayamaz. O yüzden Işid ve PKK nın önü açılmıştır. Işid ısrarla bu gerçekten bahsediyor, PKK bu gerçeği maskelemeye çalışıyor. PKK kendini hala muhalefetmiş gibi gösteriyor. Işid kartları daha açık oynuyor. Hatta PKK ya karşı başlatacağı cihatta yanına Hizbullah güçlerini de dahil etti. Savaş öncesi güçlerini arttırmaktadır.

    Işidin seçimi kazanması gerekiyor çünkü ‘Devlet’ gücünü arkasına alması gerekiyor. PKK ise sanki Işidi tuzağa çekmek için onun tekrar kazanması istiyor. Işidi daha doğrusu İslamcılar, tarikatlar ve cemaatleri tuzağa çekmek istiyor. Işid üzerinden sözde müslümanları tuzağa çekmek istiyor. Sözde müslümanların PKK hikayesine ve tehditine inanmasını istiyor. O yüzden pasif davranmaktadır. Kimse nedense irticadan bahsetmemektedir. Işid bunların suratına tükürüyor bunlar sende teröristsin diyemiyor. Çünkü PKK nın sözde müslümanlara kurduğu bir tuzak var.

    İşte o yüzden seçim Türkiye Cumhuriyetinin seçimi değil, Işid ve PKK nın seçimidir bir yerde. Yani küçük kızın dediği de doğru.

    Suriyede PKK ve Işid işbirliği yaparak PKK Özerk Kürdistanı kurmuştur. Türkiye topraklarında PKK ve Işid işbirliği yaparak hem islamcıcemaatçitarikatçıları Işidleştirecek yani silahlı irtica yapacak hemde PKK kendi reklamını yapacak.

    Işidin tek görevi vardır. Müslümanlar üzerinde vesayet kurmak. Ve bunu Türkiyede yıllardır uyguluyor. Müslümanlar ne yapsın? Devlet düğünde eğleniyor yada karısını teskin etmeye gitmiş. Ordu alkışlar eşliğinde yapmalanmış. Müslümanlar bir tek silahlı güç olan Işid vesayetine girmiştir. Ama müslümanların hatası aynı Işid Türk kadınlarına sarkıntılık ederken de sesini çıkamaması. Bence PKK bile müslümanların bu davranışından tiksinmiştir. Kadına dokunulur mu demiştir.

    PKK çok kötü bir örgüttür ama bir insan müslümanlığı terk ediyorsa o daha da tehlikelidir. Kılıçdaroğlu kabul istemese de oyum PKK ya. Ama emin olun bunlar islamcıları terör çukuruna doldururken, bunlar f.tö ile beraberlerdi diyerek f.tö yü pis Işidçiler ile irtibatlandıracaklardır.

  2. Tarık bey,

    Kötünün iyisi, SAÇMA bir ifade. Kötü kötüdür. Sen OY ver, KÖTÜNÜN İÇİNDEKİ ‘İYİYE’ ama bize, BU KÖŞEDEN şuraya OY verin diyemezsiniz.

    AZ kötüyü sen SEÇ. Ama bize AZ kötüyü SEÇELİM diyemezsiniz. KÖTÜ seçmek zorunda değilim.

    Allah size akıl, fikir istikamet versin. Tez zamanda daha ilkeli ve dengeli yazarlara kovuşmak temennisiyle..

  3. Umarım bundan sonra utanırsında bır daha yazmasın

    Kendi kandavana, dünyalık arzularına bizi de ortak etmezsin, manipule etmezsin

    “Allahümme ecirna min şerrin siyaset,
    Allahümme ecirna min belain siyaset,
    Allahümme ecirna min fitnetin siyaset”

    son 10 yılda başımıza ne bela geldiyse en büyük sebebi siz gazetecilerdir

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin