Saray’da faiz toplantısı

HABER-YORUM | SEMİH ARDIÇ

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) lideri ve Reis-i Cumhur Recep Tayyip Erdoğan mikrofonu eline aldığında, “Faiz lobisine karşıyım. İndirin şu faizleri.” diye haykırıyor. Amma velakin ne faizler düşüyor ne de bütçeden faize aktarılan kaynak tutarı azalıyor.

2017’de 54 milyar TL Erdoğan’ın tabiri ile faiz lobisine gitti. 2018 rakamı 60 milyar lirayı geçecek. AKP’nin 15 senelik devr-i iktidarında faiz harcamalarının tutarı 200 milyar dolara yaklaştı.

ŞAPKADAN TAVŞAN ÇIKARACAK BÜROKRAT ARANIYOR

Bütçede veya Hazine üzerinden fazla hareket imkânı kalmadığını gören Erdoğan bugünlerde müşavirlerinden ve ekonomi bürokratlarından şapkadan tavşan çıkarmalarını bekliyor. Böyle giderse Milliyetçi Hareket Partisi’ni (MHP) yanına alarak gireceği seçime dair yaptığı o kadar hazırlık heba olabilir.

Yüksek Seçim Kurulu’nu baştan aşağı yenilemesi, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde pusulada parti ismi ve amblemleri yer almayacak olması Erdoğan’ın her halükârda kazanmak üzerine attığı adımlar. Pazarlıkta gelinen nokta Erdoğan ve MHP lideri Devlet Bahçeli’yi tatmin etti.

BU FORMÜLDE KAYBETMET YOK

İttifakın kabul ettiği şartlarda değişikliğe gidilmezse ufuktaki Cumhurbaşkanlığı seçiminde sadece adayın ismi belirtilecek. AKP, aday olarak Recep Tayyip Erdoğan’ın ismini YSK’ya verirken MHP de Erdoğan’ı aday olarak YSK’ya bildirecek. Pusulada parti adı ve amblemi yazmayacak, ancak bir adayın aldığı oy, ‘ittifakın oyu’ kabul edilecek.

Pusulada parti adı ve amblemi yazmasa da MHP, ‘ittifakla seçime katılmış’ sayılacak. Böylece seçmen pusulaya tek mühür basmış olacak. Dolayısıyla MHP yüzde 10 barajının altında kalmaktan kurtarılacak.

İŞSİZLİK VE ENFLASYON HESAPLARI BOZABİLİR

Erdoğan seçimin taşlarını tek tek döşerken vatandaşın sandığa olabildiğince mutlu gitmesini sağlayamazsa bütün emeği heba olabilir. Ekonomiyi yüzde 11,1 büyümüş gibi göstermek vatandaşta istediği tesiri uyandırmadı. Zira kendi yaptırdığı anketlerin pasta grafiklerinde ekonomiden memnun olmayanları temsil eden kırmızı dilimler haftadan haftaya büyüyor.

En son Kadir Has Üniversitesi’nin ‘siyasî ve sosyal eğilim’ anketinden Türkiye’nin en mühim meselesinin terör, işsizlik ve hayat pahalılığı olduğu tespiti çıktı. İşsizlik ve hayat pahalılığından dert yananların toplamında ciddi artış var. Daha birkaç gün evvel Balıkesir’de Musta Birgül, ‘işsizim’ diyerek kendini ateşe verdi. Halen hastanede tedavi görüyor.

VATANDAŞIN BİR CEBİNDEN AL ÖTEKİ CEBİNE KOY

Ekonominin toparlandığı intibaını uyandırmanın en kestirme yolu kredileri ucuzlatmak. Erdoğan için başkanlık seçimi hayat memat meselesi. Koltuktan inerse işlediği bütün suçların hesabının sorulacağının farkında.  Seçimi kazanmanın yolu da vatandaşın cebine para koymaktan ya da öyle yapıyormuş gibi hareket etmekten geçiyor.

Bir tarafta vergileri artırıyor diğer tarafta devlet kadrolarını şişiriyor. İsrafın, iltimasın ve bütçe açığının bedelini yine vatandaşa ödetiyor. Seçime gidilirken bunlara aldırış etmeyeceğini her seçimde ispat eden Erdoğan şimdi de faizlerin düşmesini istiyor. Şahıslar, şirketler, kamu kurumları borçlarını hesaba katmadan har vurup harman savurmalı.

Ne kadar düşük faiz o kadar memnun seçmen…

İPOTEKLİ KONUT SATIŞI YÜZDE 30 AZALDI

Faizlerin yükseldiği bir iklimde bankalara verilen ‘muslukları açın’ talimatının bir karşılığı olmuyor haliyle. Konut satışlarından da anlaşılacağı üzere senelik kredi maliyetinin yüzde 20’ye yaklaşması kredi ile ev almak isteyenlerin gözünü korkuttu. 2017’de ipotekli ev satışları bir evvelki seneye nazaran yüzde 30 azaldı.

Erdoğan da gayet iyi biliyor ki yüksek faiz Türkiye’nin enflasyon, işsizlik, borçluluk ve cari açık gibi iktisadî göstergelerin giderek bozulmasının bir neticesidir. Mamafih Erdoğan seçim odaklı düz ve basit hesap yapıyor. Madem Merkez Bankası (TCMB) faizleri indirmiyor ve oraya yapılacak bir müdahale faizleri daha da yükseltebilir o halde Hazine seferber edilecek.

SARAY’DA SÜRPRİZ TOPLANTI

Bunun için 1 Şubat akşamı Saray’da planlanmamış bir toplantı tertip edildi. Erdoğan’ın başkanlığında bir araya gelen isimler arasında Başbakan Binali Yıldırım, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mehmet Ali Akben, Hazine Müsteşarı Osman Çelik, Ziraat Bankası, Vakıfbank ve Halkbank’ın genel müdürleri ile Saray’ın ekonomi müşavirleri katıldı.

Toplantıda tek gündem vardı o da faiz! Erdoğan’ın Merkez Bankası’na Erdem Başçı yerine atadığı Çetinkaya’dan şu ana dek umduğunu bulamadığını ima eden sözler sarf ettiği belirtiliyor. Erdoğan üç kamu bankasının müdürlerine de ağır konuşmuş. Faizlerin düşmemesinde hepsinin mesuliyeti olduğunu söylemiş.

Saray cumhuriyetinde artık sistem böyle işliyor.

DEVAMI GELECEK

Saray müşavirlerinden Cemil Ertem, TRT Haber’e verdiği mülakatta, “Cumhurbaşkanımız faizler ve yatırımlar konusunda bir toplantı yapacağını belirtmişti. O toplantı yapıldı ve devamı gelecek.” ifadelerini kullandı. Toplantıya dair sızan bilgileri teyit eden şifreler var Ertem’in beyanatında.

2018’de faizlerin düşeceğini belirten Ertem’in şu cümleleri mühim: “Bu yıl Hazine’nin de faizleri aşağı çekecek adımları atması gerektiğini düşünüyoruz, bunu da yapacaktır. Ayrıca bütün kurumların, özellikle de kamu bankalarının bu hassasiyetle davranması gerekiyor.” Hazine faizleri nasıl düşürecek? Bunun cevabı yok. Sene başında ilan edilen borçlanma tutarından 40 milyar TL daha fazla borç alan bir Hazine’nin faizleri düşürmeye gücü yeter mi? Elbette yetmez.

NE OLDU DA FAİZLER ARTTI?

Hazine’nin elini en iyi bankacılar bilir. İki sene evvel yüzde 7 ile borç alan da bugün yüzde 13 ile para bulabilen de aynı Hazine. Arada tek fark var: Hükûmetin ihtiyaç duyduğu parayı daha fazla faiz ödeyerek piyasadan temin edebiliyor.

Saray’daki toplantı bir milat. Hazine iyiden iyiye rutinin dışına çıkacak ve bankalara devlet kâğıtlarından bol kazanç vaat edecek. Diğer tarafta da bankalar kredi musluklarını açacak. Ertem’in şu sözleri buna işaret: “2018’de Hazine bankalara inovatif yaklaşımla yeni imkanlar sağlayabilir, bu konuda da çalışıyoruz. Rekabetçi ve banka sisteminin reel sektörü desteklemesi konusunda öyle bir piyasa yaratacağız ki bankacılık sistemi oraya yönlenmek zorunda kalacak.”

BATIK KREDİLER KİMİN UMURUNDA

Saray sopası ile bankaları korkutarak ekonomiyi ateşe atıyorlar. Batık kredilerin tutarı hakkında o kadar farklı rivayet dolaşıyor ki yarın bunların altından nasıl kalkılacak kimse bilmiyor. Kredi Garanti Fonu’ndan bu sene de 55 milyar lira iktidara yakın işadamlarına can suyu olarak dağıtılacak. 200 milyar lira yatırıma dönüşmeden borca harca gitti. 55 milyarın da akıbeti farklı görünmüyor.

Bankalar parayı ekseriyet itibarıyla dışarıda döviz nevinden borçlanarak getiriyor. O kanallar hayli daraldı ve pahalı hale geldi. İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, “Bankaların büyümeyi finanse edecek takati kalmadı.” sözleri ile daha fazla risk alamayacaklarını ima ediyor. Türkiye’nin 434 milyar doları bulan döviz borcu millî gelirin yarısını geçti.

Talimatla, Saray’dan kurgulanmış modellerle faizin düşmeyeceği, ekonominin düzlüğe çıkamayacağı görülecek.

Faizleri samimi biçimde düşürmek istiyorlarsa Titanik batarken güvertede keman çalmaktan daha fazlasını yapmalılar.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin