Saman alevi mi değişim mi?

HABER-YORUM | HASAN CÜCÜK

UEFA Uluslar Ligi’ne Türkiye sahasında Rusya’ya 2-1 yenilerek kötü bir başlangıç yapmıştı. İkinci maçında İsveç’e konuk olan A Milliler için tek çıkar yol galibiyetti. 2-0 geriye düştüğümüz maçta tarihi bir dönüş yaşadık. Maçın son bölümlerinde Emre Akbaba ile bulduğumuz iki golle sahadan 3-2 üstün ayrıldık. Skor kadar oynanan futbolda göz doldurdu. Skor ve futboldan bağımsız olarak teknik patron Mircea Lucescu’nun sahaya sürdüğü kadro değişimin sinyali olarak algılandı.

Türk milli takımının makus talihini değiştiren isim olarak 1990-93 arasında görev yapan Sepp Piontek gösterilir. Alman hoca yönetiminde Türkiye, çıktığı 27 maçtan sadece 4’ünü kazanırken, 15’ini yitirdi, 8’inde de berabere kaldı, 22 gol atıp, 50 gol yedi. Piontek dönemindeki 4 galibiyetten 3’ü özel maçlarda gelirken, resmi maçlardaki tek galibiyetin de San Marino karşısında alınması dikkati çekti. İstatistikler bu kadar kötü hatta facia iken nasıl oluyordu Piontek değişimin mimarı oluyordu?

Sepp Piontek, 1978’de göreve geldiği Danimarka’yı 12 yıl içinde Avrupa’nın futbol ülkelerinden biri yapmayı başarmıştı. Klasik bir Almandı. Disiplinden taviz vermeyen, kadroya aldığı oyuncunun adına değil futbola bakan biriydi. Dönemin Federasyon Başkanı Şenes Erzik, Türk futbolunda değişimin ancak disiplinli bir hoca ile gerçekleşeceğine inandığı için Piontek’i göreve getirmişti. Piontek öncesinde milli takım, kazanmayı düşünmeyen, uluslararası turnuvalara katılma hayali olmayan, dahası 3 büyüklerden aynı oranda alınan oyuncularla kurulu bir yapıydı. Piontek göreve gelir gelmez önce disiplin deyip, milli takımı bir çiftlik gibi gören oyunculara kapıları kapatmakla başladı. Bu isimler arasında Rıdvan Dilmen ve Tanju Çolak gibi dönemin yıldızları vardı. ‘Bana kalpten oynayan oyuncu lazım’ diyen Piontek, adım adım Anadolu’yu dolaştı. İlk kez bir milli takım hocası İstanbul dışına çıkıp, oyuncu seyrediyordu. Takım kötü sonuçlar alıyordu ama gidilen yolun doğruluğu konusunda başta federasyon başkanı Şenes Erzik’ten büyük destek alıyordu.

Piontek’in temellerini attığı milli takım ilk başarısını Fatih Terim’le Euro 96’ya katılarak aldı. Euro 2000’deki çeyrek final ve 2002 Dünya Kupası’nda gelen üçüncülük Piontek’in 90-93 arasında çizdiği yolun ve oluşturduğu felsefenin ürünüydü. Milli takım Sepp Piontek’le kabuk değiştirmiş, ürününü ilerleyen yıllarda almıştı.

Piontek’in oluşturduğu milli takım çok gerilerde kaldı. Türkiye değişime ayak uyduramadığı için bir çok turnuvayı evinde seyretti. 2002 Dünya Kupası’nda üçüncü olduk ama bir daha Dünya Kupası bileti alamadık. Euro 2008’de yarı final oynadık ama bir sonraki turnuvada yoktuk. Euro 2016’da gruptan çıkamayıp evimize döndük.

Fatih Terim’in adının karıştığı ‘kebapçı kavgası’ sonucu gönderilmesiyle Mircea Lucescu göreve getirildi. Dünya Kupası bileti Terim döneminde kaçmak üzereydi. Lucescu’nun gelişi bunun tescili oldu. Dünya Kupası treninin kaçmasının sorumluluğunu Lucescu’ya yüklemek haksızlık olurdu. Romen hocanın asıl sınavı UEFA Uluslar Ligi ve Euro 2020 grup elemeleri olacaktı. UEFA Uluslar Ligi’nde ilk maçımızda sahamızda Rusya’ya 2-1 yenildik ama oynanan futbol geçer not almıştı. İsveç karşısında futbol ve skor kadar sahaya sürülen kadroda değişimin habercisi oldu. Yıllarca aynı isimlerden kurulu kadro yerine Lucescu gençlerden kurulu bir kadro kurmuştu. Lucescu’nun sahaya sürdüğü oyuncuların yaşlarının toplama rakip İsveç’ten 40 yıl daha az olması kadromuzun yapısı hakkında bilgi veriyordu.

Lucescu’nun sahaya sürdüğü Mehmet Zeki Çelik, Kaan Ayhan, Çağlar Söyüncü, Okay Yokuşlu, Cengiz Ünder, Serdar Gürler, Hakan Çalhanoğlu ve Emre Akbaba gibi oyuncular henüz 20’li yaşların başında bulunuyor. Yine 1300 küsür gün sonra kaleyi Sinan Bolat’a teslim etmesi Lucescu’nun kafasında bir değişim planı olduğunu gösteriyor. Lucescu’nun milli takım kadrosunda görmeye aşina olduğumuz isimlerin Mehmet Topal, Cenk Tosun ve Oğuzhan Özyakup’la sınırlı olması değişimin habercisi olarak algılandı.

Lucescu’nun bir şansı da İsveç karşısında sahadan galip ayrılmamız oldu. Maçtan önce yayınlanan istatistklerde Romen hoca, son 20 yılın en başarısız milli takım çalıştıranı olarak görülüyordu. Lucescu, İsveç karşısında sadece kendi geleceğini değil, milli takımda yaşanacak değişimide kurtardı. Bunun bir değişim mi yoksa geçici mi olduğunu önümüzdeki maçlarda göreceğiz. Lucescu bu kadroda israrcı olursa Türk futbolunda yeni bir değişim dönemi başlamış olur. Tıpkı Piontek dönemi gibi.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin